Körfez Geçiş Projesi'nde dava sürüyor, inşaat bitiyor

img

İZMİR - Kuş Cenneti dahil birçok bölgede tahribata neden olacak İzmir Körfez Geçiş Projesi'ne karşı açılan dava sonuçlanmazken, proje yapım çalışması aralıksız sürüyor. Şehir Plancıları Odası, projenin trafiği de rahatlatmayacağı görüşünde. 

İzmir’in “Çılgın projesi” olarak tanıtılan Balçova, Çiğli, Narlıdere ve Karşıyaka ilçe sınırları içinde yapılacak olan İzmir Körfez Geçiş Projesi’ne dair tartışmalar sürüyor. Mart ayı içerisinde Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) raporu kabul edilen proje kapsamında körfez üzerinde yapılacak köprü ile Balçova ve Karşıyaka ilçeleri birbirine bağlanacak. Tahmini 3 milyar 520 milyona mal olacak proje, Balçova İnciraltı bölgesinde tarım alanlarını tehdit ederken, Karşıyaka ilçesinde bulunan ve flamingoların üreme alanı olarak bilinen Kuş Cenneti’ni de tahrip edecek. Sadece İzmir sınırlarında değil İstanbul ve İzmit otoyolları boyunca da ormanlık alanlara zarar vererek geniş bir alanda doğa tahribatı yaratacak. 
 
Körfezde köprünün yapılması ile bir yapay ada oluşması planlanırken, oluşacak ada ile birlikte körfezin ufuk çizgisi ortadan kalkacak. Yine köprünün ayakları ve yapay ada körfez dip akıntılarına ve deniz sirkülasyonunu engelleyeceği gibi denizde yoğun bir kirlilik yaratacak.
 
Proje ile birlikte yaşanacak tüm sorunların önüne geçilmesi için Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP), Doğa Derneği ve 85 kişi ile birlikte Türk Mimar ve Mühendisler Odası (TMMOB) İzmir Şubesi projenin “ÇED Olumlu” raporunun iptali istemiyle Mayıs ayı içinde açtığı dava ise henüz sonuçlanmadı. Projeye ilişkin İzmir’deki çevre örgütleri belli aralıklarla bilgilendirme toplantılarını sürdürürken, TMMOB Şehir Plancıları Odası (ŞPO) İzmir Şube Başkanı Özlem Şenyol Kocaer değerlendirdi. 
 
‘KENT RAHATLAMAYACAK’
 
Projenin ihale süreçlerinin henüz tamamlanmadığını belirten Kocaer, projeye karşı çıkmaları için birçok sebebin olduğunu söyledi. Öncelikle çok yüksek maliyetli bir proje olduğunu söyleyen Kocaer, proje ile kentin ulaşım sorunlarının çözülemeyeceğini söyledi. İzmir’in Marmara’dan göç almaya başladığını belirten Kocaer, kentte inşaat sektörünün de her geçen gün artarak devam ettiğini kaydetti. Hızlı ve sağlıksız bir kentleşmenin yaşandığını aktaran Kocaer, ulaşımı ve kentin ihtiyacını karşılamayacak bir proje olduğunu belirtirken, projenin rant odaklı olduğunu söyledi. 
 
SİT, TARIM VE SULAK ALANLARI ETKİLENECEK
 
Proje ile birlikte büyük oranda doğa tahribatının yaşanacağını belirten Kocaer, projenin içerdiği alanların Doğal SİT alanları, tarım alanları, sulak alanlar ve Ramsar Sözleşmesi ile koruma altına alınan flamingoların üreme alanlarının olduğunu söyledi. Proje ile birlikte ciddi bir yapılaşma tehdidinin doğacağını belirten Kocaer, projenin fizibilite çalışmalarının da gerçekçi bir şekilde yapılmadığının ÇED raporu ile ortaya konduğunu söyledi. 
 
‘DAVA SÜRECİ BİTENE KADAR PROJE HAYATA GEÇİRLİYOR’
 
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından İzmir için onaylanan yüz binlik çevre planını hatırlatan Kocaer, projenin söz konusu plana da aykırı olduğunu söyledi. Projenin belirlenen planda olmadığını kaydeden Kocaer, yüz binlik çevre planının şehir plancıları için kentin anayasası olduğunu belirtti. 
 
Bu durumda kentin anayasasının ihlal edildiğini dile getiren Kocaer, projeye karşı çıkılması gerektiğini dile getirdi. Kocaer, hukuki olarak kazanımları olduğunu ancak hukukun sağlıklı işlemediği bir dönemden geçildiğini kaydetti. Dava açılan planlarda başka kararlarla başka işlemlerin devreye konduğunu, dava süreci bitene kadar projenin hayata geçirildiğini vurgulayan Kocaer, bu nedenle İzmir halkı başta olmak üzere toplumun söz konusu projelerin önüne geçmesinin önemine değindi. 
 
‘KENT SUÇLARINI BAŞKA KENTLERE TAŞIMAK SAMİMİ DEĞİL’
 
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “İstanbul’a ihanet ettik” sözlerini de değerlendiren Kocaer, kente dair işlenen suçların birebir hükümet ve organları tarafından işlendiğini belirtti. Sarf edilen sözlerin sadece İstanbul için geçerli olmasının eksik olduğunu belirten Kocaer, “Gerçekten samimi bir tutum ise, aynı şeyin yapıldığı İzmir ve diğer kentlerde bu tavrın önüne geçilmesi gerekiyor. Kent suçlarını İzmir’e ya da başka kentlere taşımak İstanbul’da yapmayacak olmak bundan sonra temelde bir samimi davranışı da göstermez” diye konuştu.