Ekolojist Kanay: İşgalciler ve kapitalistler savaştan çıkar sağlıyor

img
AMED - Kurdistan’da yürütülen savaşın ekosisteme verdiği zararlara dikkati çeken ekolojist Zeki Kanay, “Eskiden köyleri yakıp göçe zorluyorlardı, şimdi ağaç kesimiyle hafızayı yok ediyorlar. Bazı rantçılar, işgalciler ve kapitalistler buradaki savaştan çıkar sağlıyor” dedi. 
 
Kurdistan coğrafyası, Hidroelektrik Santral (HES), Güneş Enerji Santrali (GES), Rüzgar Enerji Santrali (RES), güvenlik barajları, madenler yanı sıra savaş sahasında kullanılan kimyasal silahlar ve bombalarla ekolojik yıkıma uğratılıyor. 
 
Yıkım bazen de “irade gaspı” olarak tanımlanan kayyımlar eliyle yapılıyor. Amed’in Sur ilçesinde bulunan Hevsel Bahçeleri’nde “Kültür Park” projesi adı altında 25 metrelik yol açıldı. Kayyımlar eliyle sürdürülen ekolojik yıkıma dikkati çeken Ekoloji Derneği üyesi ve Barış Akademisyeni Zeki Kanay, kullanılan yöntemlerin kültürel hafıza üzerindeki etkilerini değerlendirdi. 
 
‘HEVSEL’DE TALAN DEVAM EDİYOR’
 
Hevsel’in 8 binlik bir geçmişi olduğunu ve 2015 yılında Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından Dünya Mirası listesine dahil edildiğini hatırlatan Kanay, “Bu bahçede birçok hayvan da yaşıyor. Ancak UNESCO'nun muhataplarından biri olan Tarım ve Orman Bakanlığı, bu soyguna gözünü ve kulağını kapatmış. Bu düzen devam ettikçe de talan daha da büyüdü. Son olarak Hevsel'de 25 metre yol yapmak istiyorlar. Bununla rantın önünü açmak istiyorlar. Oraya park yapmak, nehri doldurmak, ağaçları kesmek istiyorlar. Buna karşı da bir rapor hazırladık ama şu ana kadar çalışmalar durdurulmadı ve talan devam ediyor” dedi. 
 
YAKMANIN YERİNİ TALAN ALDI 
 
“Egemenlerin bu yönlü işgali ülkemizin hafızasını yok etmeye yöneliktir” diyen Kanay, “Orada geçimini sağlayan insanları da mağdur ediyorlar. Oradan para almak için bazı çiftçileri soyuyorlar. Sadece Hevsel değil, Cudi’de 2 yıl boyunca bir kıyım gerçekleştirdiler. Birkaç ay önce Cudi'de buna karşı bir kitlesel eylem düzenlendi. Orada da ağaçları kesmeye devam ediyorlar. Ayrıca Amed’in Pasur ve Lice ilçelerinde de yıllardır ağaçlar kesiliyor. Eskiden yakarlardı ama şimdi ağaçları kesip, yaşam alanı bırakmayıp, insanları göçe zorluyorlar. Koruculara kestirip, sattırıyorlar. Yıllardır Kurdistan topraklarında mayınlarla büyük bir tahribat yapılıyor. Ağaçları kesip, sonra madencilere yol açıyorlar. Aynı şekilde tek bir HES bile Kürdistan'ın doğası için büyük tehdit oluşturuyor, üzerine HES yapılmayan nehir kalmadı. Yani eskiden köyleri yakarak insanları bu ülkeden uzaklaştırıyorlardı, şimdi ise barajlar yaparak köyler, şehirler sular altında kalıyor, insanlar bu topraklardan sürülüyor. Devlet işgalci gibi davranıyor. Buradaki insanlara negatif gözle bakıyorlar. Buradaki yurttaşları zorla göç ettirip, metropolde ucuz işgücü olarak çalıştırılıyor, muhtaç kalsınlar diyorlar, makarna ve küçük bağışlarla insanlara destek oluyorlar” diye belirtti. 
 
‘İNSANIN COĞRAFYAYA İHTİYACI VAR’
 
Coğrafyanın insana değil, insanın doğaya ve hayvanlara ihtiyacı olduğunu hatırlatan Kanay, “Ekosistemler yıllar içinde oluşur ama bir yıl içinde bozulabilir. Ağaçların kesilmesinden hayvanlar etkileniyor, örneğin Hevsel'de 200 tür hayvan yaşıyor, Hevsel'de ağaçlar kesildiğinde tavukların üremesi de etkileniyor. Tüm insanlık üzerinde çok kötü bir etkisi var. İnsan hafızasından ve coğrafyasından uzaklaşınca, ekonomisinden de uzaklaşır ve köle olur. Bizi yiyeceklerimizden mahrum etmek, muhtaç duruma düşürmek istiyorlar. Aynı zamanda bu yağma tüm insanlığın kültürünü ve doğasını yok etmektedir. Binlerce yıllık bir kültür oluşmuş, bu coğrafyayı terk ettiğinizde onlardan payınız olmadan devam edemezsiniz. Sur'da insanlar binlerce yıldır bir kültür inşa etmişler. Şimdi o kültüre zarar veriyorlar” diye konuştu.  
 
‘BOMBALANARAK YOK EDİLİYOR’
 
Kurdistan'da süren savaşın doğa üzerindeki etkilerine de dikkati çeken Kanay, şöyle devam etti: “Bazı rantçılar, işgalciler ve kapitalistler buradaki savaştan çıkar sağlıyor. İnsanları, hayvanları ve doğayı katleden bu savaşa karşıyız. Savaş, suyu ve havayı, yani doğal iklimi etkiler. Doğa bombalanarak yok ediliyor. Hayvanlar öldürülüyor, ormanlar yakılıyor ve bu dünyanın iklimini değiştiriyor. Bir uçak uçtuğunda etrafa yaydığı yakıt atmosfere çok kötü gazlar salıyor, iklim değişikliğine neden oluyor. Bölgemizde birkaç yıldır yağmur ve kar iyi yağmıyor ve köylüler geçimini sağlamıyor. Bu da savaşın aynı zamanda iklim ve doğa üzerindeki etkisidir. Silahlar, uçaklar, bombalar vb. gibi savaş teçhizatı bunlar ilk faktörler doğal bozulmadır. Vietnam Savaşı’nda ABD, Vietnam gerillalarına karşı kimyasal silahlar kullandığında, o kimyasallar sadece insanları değil birçok hayvanı ve doğayı da öldürmüşü. Aynı şey bizim coğrafyamızda da yapılıyor. Tüm kurumlar, aydınlar, partiler savaşa karşı çıkmalıdır. Çünkü savaş bir insanlık suçudur.” 
 
‘GÜÇLÜ TEPKİ OLMALI’
 
Ekolojik tahribatlara karşı doğu- batı veya başka bir bölge diye ayırt etmeden aynı ölçüde tepki gösterilmesi gerektiğini vurgulayan Kanay, sözlerini şöyle tamamladı: “Batıda etkin olan bazı ekolojik kurumlar güçlü tepkiler göstermiyor. Ancak son yıllarda hem Kürdistan'da hem de Türkiye'de ekoloji birliği sağlanmakta ve ortak tepkiler verilmektedir. Yeterli olmasa da ileriye baktığımızda,  gelecek için umut verdiği söylenebilir. Gittikçe bağlar güçleniyor. Ne kadar güçlü tepki verirsek, bu tahribatı o kadar engelleyebiliriz. Yani birlik sağlanırsa bu feryatlar azalır. 2003 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Dicle Vadisi’nde bir proje başlattı ancak o dönemde halktan sert tepki geldi ve proje durduruldu. Halk sorumlu davranır ve karşı çıkarsa bu yıkımları durdurulur.”
 
MA / Eylem Akdağ - Mahmut Altıntaş