Tahıl ambarı Riha kuraklık pençesinde!

img
RIHA - Yağış olmaması nedeniyle Atatürk Barajı’nın doluluk oranının 31,8’e düştüğünü aktaran ZMO Riha Şube Başkanı Abdullah Melik, zordaki çiftçinin desteklenmemesi durumunda ülkeyi ciddi bir kuraklık beklediği uyarısında bulundu. 
 
Son 3 yılda kuraklığın kendini iyiden iyiye hissettirdiği Türkiye’nin tahıl ambarı Riha’da, kış mevsiminin ortalarında olunmasına rağmen beklenen yağış hala düşmedi. Barajların doluluk oranının yüzde 31,8'e düştüğü kentte, Ekim ayında metrekareye 1.4 kilogram, Kasım'da 81.9 kilogram, Aralık'ta ise 51.4 kilogram yağış düştü. Kuraklığın sürmesi halinde çiftçileri zor günlerin beklediğini belirten Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Abdullah Melik, kuraklığa karşı suyun doğru kullanılması gerektiğini belirterek, hükümetin de kuraklık yaşayan çiftçiye destek vermesini istedi. 
 
3 YILDIR HASAT YAPILMIYOR 
 
Riha'nın tarımsal potansiyeli yüksek kentlerden biri olduğunu hatırlatan Melik, 11 milyon dönüm ekilebilir tarım arazinin henüz Atatürk Barajı'nın bitmemesi nedeniyle 5,5 milyon dönümünün sulanabilir alan, geri kalanın ise kuru tarım (sulanmayan) yapılan alanlar olduğunu söyledi. Riha, Amed ve Mêrdin'in kurak iklim kuşağında olduğunu ifade eden Melik, "Üreticiler ektiği ürünün karşılığını alamıyor. Maliyetler çok yüksek. Mazot, gübre, zirai ilaç ve tohum fiyatları 1 yılda 3-4 katı artmış durumda. Maalesef üreticiler bir şekilde kuraklıktan dolayı hasat yapamıyorlar" diye belirtti. 
 
2023 YILI ÜRETİM SEZONU 
 
Riha'da, 2023 yılı üretim sezonunda yaklaşık 3 milyon dönüm buğdayın ekilmesinin öngörüldüğünü aktaran Melik, bu 3 milyon dönüm buğdayın 2 milyon 800 bin dönümünün sulanabilir alanda, 200 bin dönümünün ise kuru koşullarda ekilen buğday olduğunu kaydetti. Melik, diğer ekinlerle ilgili ise şu bilgileri verdi: "200 bin dönüm Arpa görülüyor. Arpa üretimi kuru koşullarda ekilmiş. 1,5 milyon dönüm de kırmızı mercimek görülüyor. Bunun da 1 milyon dönümü kuru koşullarda, 500 bin dönümünü sulu koşullarda olduğu görülüyor." 
 
ATATÜRK BARAJI’NIN DOLULUK ORANI 
 
Çiftçinin ürünü toprakla buluşturup, tohum, gübre ve ilacını attığını söyleyen Melik, "Her ne kadar olsa da bir miktar yağış aldı. Alınan yağış Ekim'de metrekareye 1.4 kilogram, Kasım'da metrekareye 81.9 kilogram, Aralık'ta ise 51.4 kilogram olarak gerçekleşti. Bu yağışlar kıt bir şekilde ve sadece tohumun çimlenmesine, filizlenmesine yetmiştir. Bundan sonraki devrelerini maalesef yağan yağmur karşılayamamaktadır. Atatürk Barajı Havzası da kaynağını Doğu Anadolu Bölgesi’nde yağacak karlardan almaktadır. 5 buçuk milyon sulanabilir alan Atatürk Barajı Göl Havzası’ndan suyu alıyor. Atatürk Barajı Göl Havzası da toplam 48 milyar metreküp kapasiteli bir havza. Bunun yüzde 31,8'i doluluk oranını gösteriyor. Bu önümüzdeki günlerde Güney ve Doğu Anadolu Bölgesi'nde, belki de Türkiye genelinde tehlike çanlarının çalması anlamına geliyor" dedi. 
 
KURAKLIK FİYATLARA YANSIYACAK 
 
Ülkeyi ciddi bir kuraklık beklediğinin altını çizen Melik, Avrupa'da da kuraklık yaşandığını fakat o ülkelerin buna karşı önlemlerini aldığını, Türkiye'de ise ciddi bir önlemin söz konusu olmadığını söyledi. Kuraklığın dolayısıyla raflara da yansıyacağını belirten Melik, "Marketlerde gıda fiyatları 3-5 katı kadar yükselme noktasına gelecektir. Bu da Türkiye'de yaşayan fakir fukarayı, diğer insanları zoru durumda bırakacaktır" dedi.
 
ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER
 
Kuraklıktan az etkilenmenin yollarını da açıklayan Melik, şunları söyledi: "Atatürk Barajı Göl Havzası’nda doluluk oranı düşük. Suyu doğru ve zamanında kullanmamız gerekiyor. Maalesef üreticiler olarak suyu hoyratça kullanıyoruz. Buna çok dikkat etmemiz gerekiyor. Türkiye, öyle bilindiği gibi su zengini bir ülke değil, su fakiri bir ülkedir. Suyu doğru, zamanında, basınçlı su sistemleri kullanmamız gerekiyor. Bunlar yağmurlama ve damlama sistemleridir. Bunlarda da enerji maliyetleri çok yüksek. Bir an önce devletin, hükümetin enerji maliyetlerini düşürüp bu kuraklıktan etkilenecek çiftçinin enerjiyle, basınçlı sulama sistemlerini kurup alandan daha yüksek verim elde etmeleri gerekmektedir."
 
ÇİFTÇİNİN GÜCÜ KALMADI 
 
Dünya genelinde gıdanın enerjiden önce geldiğini dile getiren Melik, bütün ülkelerin önceliklerini gıdaya verdiğini söyledi. Türkiye'nin de proje ve tarım politikası geliştirmesi gerektiğini vurgulayan Melik, "İnsanlar bu nedenle üretim yapamıyor. Dolayısıyla tohumu, gübreyi, mazotu hep borca alıyor. Üreticiler borcu borçla kapatıyor. Bu nedenle devlet bir an önce çiftçilere, üreticilere tohumu, mazotu bedava vermesi gerekiyor. Çiftçinin, üreticinin dayanma gücü kalmadı. Cebinde parada kalmadı. Artık arazisi, traktörü hacizli, tarım alet ekipmanları hacizli. Bir an önce devletin buna el atması lazım. Ciddi destek verilmesi lazım. Destekleme politikalarının geliştirilmesi lazım. Ürüne daha fazla destek verilmesi lazım. Mazota, gübreye daha fazla destek verilmeli ki çiftçi ayakta kalabilsin" ifadelerini kullandı.  
 
MA / Müjdat Can