Mezopotamya’da kuraklık riski

img
MÊRDÎN - Mezopotamya Ovası’nda mısır hasadının sonuna gelinirken, başlayacak olan buğday ekimi öncesi kuraklık tehlikesi yaşanıyor. Çiftçiler, geçici değil, gerçek ve kalıcı çözümler bekliyor.   
 
Mezopotamya Ovası’nda bir taraftan mısır hasadı devam ederken, bir taraftan da çiftçiler buğday ekimine başladı. Bu yıl havaların sıcak geçmesi ve yağışların henüz etkisini göstermemiş olması nedeniyle uzayan mısır hasadı, çiftçiyi memnun etmezken, kuraklık çiftçiyi kara kara düşündürüyor. Mêrdîn’in Qoser (Kızıltepe) ilçesinde biçerdöverlerin çalışmaya devam ettiği tarlalarda, hem düşük verim hem de mısırdaki nem oranı nedeniyle mağdur olan çiftçiler, belirlenen taban fiyatların enflasyon karşısında eridiğini dile getirerek, çiftçinin sorunlarına kalıcı çözüm bulunmasını istedi.
 
Qoser ilçesine bağlı Kuzey ve Doğu Suriye sınırında bulunan Melho kırsal Mahallesi’nde çiftçilik yapan Beşir Erbeyi, mısır hasadının kuraklığa bağlı olarak verimsiz geçtiğini dile getirerek, “Bu yıldan hiçbir şey anlamadık. Ne para etti ne de bir şey. Zaten tüccarlar da ucuz aldı. Kurak da geçiyor. Mısırı hasat ettik, şimdi de kurak geçiyor. Bir taraftan DEDAŞ elektriği kesiyor, bir taraftan kuraklık. Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Mazotun litresi 20-30 lira olmuş. Gerisini siz hesaplayın” dedi.
 
Çiftçilerden Abdurrahman Erbeyi ise, hallerinin iyi olmadığını, mısır fiyatlarının düşük olduğunu belirterek, “Verim yok. Hep yabancı otlar var. Gübre pahalı, mazot pahalı ve masrafını kurtarmıyor. Çiftçiler perişan durumda” diye belirtti. 50 dönüm arazi ektiğini kaydeden Erbey, 80 bin lira ceza yazıldığına dikkat çekerek, “Tarlam olduğu gibi kalmış. Sınır köyündeyiz. Ne yapacağımızı da bilmiyoruz” ifadelerini kullandı.
 
‘YAĞIŞ OLMAMASI RİSK BARINDIRIYOR’
 
Aynı köyden olan Qoser Çiftçiler Derneği Başkanı Mikail Erbeyi de, ovanın bu yıl içinde sadece 2 yağış gördüğünü ifade ederek, önümüzdeki günlerde de yağış görünmediğine dikkat çekti. Yağışların olmaması durumunda kuyulardan elektrik yardımıyla su çekilmesinin çiftçiyi mağdur edeceğini aktaran Erbeyi, yağışların etkili olmaması durumunda buğday sezonu için büyük bir riskin ortaya çıkacağını kaydetti. Mısır hasadında sona gelindiğini ve hükümetin açıkladığı fiyatların düşük olmasının çiftçiyi zor durumda bıraktığını dile getiren Erbeyi, “Mazotundan gübresine, tohumundan ilacına, sulamasından işçiliğine kadar, çiftçi gerçekten mağdur” ifadelerini kullandı.    
 
‘ÇİFTÇİ FABRİKALARIN ELİNE KALDI’
 
Hükümetin sadece fiyat açıklamakla yetindiğini ve Tarım Mahsulleri Ofisi’ne (TMO) bağlı lisanslı depoların alım yapmayarak, çiftçiyi tüccarlara mahkum ettiklerini dile getiren Erbeyi, “Bu çiftçiyi mağdur etti. Çiftçi serbest piyasada büyük fabrikaların eline kaldı. Şu an Mardin Ovasında sıfır nem dediğimiz mısırın tonu 4 bin 800-4 bin 900 bandında alıcı buluyor. Ancak şu an Mardin Ovasında 22-23 bandında nem oranı ölçülüyor. 15-20 nem oranında çiftçiden 120 lira, 23 nem ve üzerine çiftçiden 140 liralık bir fiyat düşürülüyor. Bu da çiftçiyi mağdur ediyor. Şu an 5 bin 100 liralık taban fiyat olsa da nem düşürüldüğünde çiftçinin elinde 3 bin 500 lira civarında bir fiyat kalıyor. Bu da çiftçiyi kurtarmıyor. Mısır sezonunda ithalatın durdurulması gerekiyordu. Ama ne hikmetse, her hasat döneminde mısır geliyor ve daha pahalıya geliyor. Her hasat döneminde dışarıdan mısır geliyor ve çiftçi ucuza satmaya mecbur kalıyor. Çiftçi artık topal ayakla devam edecek ve nereye kadar giderse...” şeklinde konuştu. 
 
‘GERÇEK ÇÖZÜM İSTİYORUZ’
 
Çiftçilerin sorunlarının geçici desteklemelerle çözülmeyeceğini kaydeden Erbeyi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Zaten normal gelen desteklemeler (DEDAŞ tarafından) bloke ediliyor. Pandemi de bile gelen destekler bloke edildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çiftçilerin borçlarını ödemeleri için devlet bankaları tarafından faizsiz kredi verileceği yönündeki açıklaması da çözüm olmadı. Geçmiş borçları ödediğimizde 2023’ün buğday sulamasında yeniden o yüksek dediğimiz 300-400 bin liralık faturalar geldiği zaman bu sefer çiftçi ne yapacak? Şirket parasını bankadan alacak. Bu sefer devlet bankalarıyla çiftçi kavgalı olacak. Çiftçinin tarımsal desteklemeleri verilmeyecek. Çiftçinin üzerine kırmızı çizgi çekilecek. Bu çözüm değil. Biz gerçek bir çözüm istiyoruz. Birinci önceliğimiz GAP’ın gelmesi. Çünkü bize su lazım, elektrik değil. İkincisi GAP’ın bitimine kadar bu şirketin (DEDAŞ) çiftçinin üzerinden elini çekmesi gerekmektedir. Biz gerçek bir çözüm istiyoruz.”
 
MA / Ahmet Kanbal