TARIM ORKAM-SEN: Ağaç kesimine sessiz kalan suç ortağıdır

img
ANKARA - Şırnak’ta ağaç kıyımına karşı süren sessizliği eleştiren TARIM ORKAM-SEN Genel Başkanı Ahmet Keleş, konuya kayıtsız kalan çevre örgütlerinin de suç ortağı olduğunu belirterek, "Dönem ses çıkarma dönemidir" dedi. 
 
Şırnak’ın Besta, Cudi ve Gabar bölgelerinde ağaç kesimi devam ediyor. Her gün kesilen binlerce ağaç batı illerinde satılıyor. “Güvenlik” gerekçesiyle yapıldığı öne sürülen ve koruculara yaptırılan ağaç kesimleri sonucu bölgedeki yeşil alanın yüzde 7'si yok oldu. Urfa Orman Bölge Müdürlüğü'nün verilerine göre, yüzölçümü 7 bin 112 kilometre kare olan Şırnak ilinin yüzde 43’ü ormanlık alandan oluşuyor. 90’lı yıllardan bu yana izlediği “güvenlikçi politikalar” ile çıkarılan yangınlar ve kesimler nedeniyle ormanlık alanlar giderek yok azalıyor. Tarım ve Ormancılık Hizmet Kolu Kamu Emekçileri Sendikası (TARIM ORKAM-SEN) Genel Başkanı Ahmet Keleş, ağaç kesimine yönelik sessizliğe tepki gösterdi.
 
‘MANİPÜLASYON YAPILIYOR’
 
Güvenlikçi politikaların Türkiye’yi korumak anlamına gelmediğini belirterek, “Yapılan bu durum ulus devlet zihniyetinin manipüle etme çabasıdır. Şırnak’taki ağaç kesimlerinde, bunun en büyük örneklerinden biridir. Ağaç kıyımının yapıldığı bölge, çok güçlü bir rant alanıdır. Güvenlikçi politikalarla insanlar daha az ses çıkarma ve devletin bekasına karşı durma gibi bir manipülasyon yaratmak istiyor. Orada yok edilen yaşam, bütün bölgeyi etkileyen ve beraberinde de iklimsel krizi arttıran bir durumdur” dedi. 
 
‘HERHANGİ BİR İHALE YOK’
 
Güvenlikçi politikaların birilerini zengin etmek için yapıldığını ifade eden Keleş, ağaç kesimlerinin altında rant olduğunu söyledi. Keleş, ağaç kesimlerine dair herhangi bir ihalenin olmadığına da değinerek şöyle devam etti: “Buna dair herhangi resmi bir ihale yok. Hem Orman Bakanlığına hem de Jandarma verilerine baktık. Herhangi bir ihale durumu söz konusu değil. Koruyucular ve orada rant sağlamak isteyen kesimler, her traktör başına 4 bin TL alıyor. Orada her şey örtülü bir şekilde yapılıyor. Yapılan ağaç kıyımlarına dair teyit edilen bir veri de yok. Özellikle Cudi, Besta ve Uludere’de 30-40 kamyon araç, her gün Türkiye’nin farklı yerlerine gönderiliyor. Ekstradan ağaçları satma durumlarını göz önünde bulundurduğumuzda ekolojik yıkımdan kaynaklı da milyonlarca lira kazanan bir gruptan bahsedebiliriz.”
 
‘ULUS DEVLET ZİHNİYETİ’ 
 
Keleş, ağaç kıyımının yapıldığı bölgelerde kuraklığın arttığına dikkati çekti. Ormanlara sadece ağaç gözüyle yaklaşılamayacağını hatırlatan Keleş, şunları ifade etti: “Kuraklık, birçok mevsimsel değişiminde beraberinde getirecek. Bölge çok sayıda bitki çeşitliliğini de içerisinde barındırmaktadır. Yapılan ekolojik talan doğa ve insan arasındaki kopuşu da ifade etmektedir. Toplum hafızasında, bu ekolojik yıkımı yapanlar demokratik bir yaşamda, demokratik bir hukuk önünde hesap verecektir. Bunun bir katliam olduğunu da çok iyi şekilde belirtmek gerekiyor. Ulus devlet zihniyetinin kırılması, doğa ve yaşamda bütünleşmenin ayrı olamayacağı, tam aksine barışın bütünleşmenin de en net ifade olduğunu bilmek gerekiyor. Doğa yok olduğunda, insanlığın temel bir amacı kalmayacak, doğadan kopuş insanlıktan da kopuşa sebep olacaktır.” 
 
‘DOĞANIN KATLEDİLMESİ, YAŞAMIN YOK EDİLMESİDİR’
 
Çevre örgütlerinin birçoğunun sessiz kaldığının altını çizen Keleş, şunları söyledi: “Uluslararası bir çevre örgütü olan Greenpeace ‘alanımıza girmiyor’ diyerek yapılan bu katliama tepkisiz kaldı. Kendi alanına girmemesinin sebebi, ülkedeki güvenlikçi politikaların hat safhaya çıkarılması ve kutsallaştırılmasıdır. Bazı çevre örgütleri de bu anlamda, suçun ortağıdır. Dönem, ses çıkarma dönemidir. Doğa alanı başta olmak üzere, diğer alanlarda da yapılan katliamlara da karşı çıkmak belki hem etik olarak hem de düşünsel anlamda önemlidir. Her koşulda mücadele etmeye devam edeceğiz. Sadece ağaç kesimi değildir, doğanın yok edilmesi ve esas olarak yaşamın da yok edilmesidir. Biz hayatımıza sahip çıkmak için de her türlü çaba içerisinde olacağımızı her zaman söyledik. Bundan sonra da söylemeye devam edeceğiz.”