EGEÇEP’ten ekolojistlere dayanışma ödülü

img
İZMİR - 16’ncı kurultay sonuçlarını ekoloji mücadelesi yürüten isimlere verdiği plaketlerle açıklayan EGEÇEP, önümüzdeki dönemde de su kıtlığı, küresel ısınma başta olmak üzere doğa talanına karşı mücadele edecekleri mesajını verdi.
 
Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP), 16’ıncı kurultay sonuçlarını Mimarlar Odası İzmir Şubesi’nin Mimarlık Merkezi Salonu'nda gerçekleştirdiği etkinlikle açıkladı. Etkinliğe İzmir’in yanı sıra Muğla, Aydın ve Manisa’da ekoloji mücadelesi yürüten çok sayıda ekolojist katıldı. Etkinlik, EGEÇEP’in ekoloji mücadelesi yürütenlerle dayanışma amacıyla verdiği plaketleri takdim etmesiyle başladı. Ardından yurttaşlara suyu ücretsiz veren Dikili Belediyesi eski Başkanı Osman Nuri Özgüven, Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi ile birlikte köylerinde ekoloji mücadelesi yürüten İkizköy, Dağyeni, Caferbey ve Küçükkaleli köylülerine plaketleri verildi. 
 
'FELAKET HABERCİSİ'
 
Plaket takdiminin ardından EGEÇEP Eş Sözcüsü Berna Babaoğlu kurultay sonuç bildirgesini okudu. 2021 yılı içerisinde ekolojik yıkımın katlanarak artmasına karşı yerel mücadele dinamiklerinin de yükseldiğine işaret eden Babaoğlu, “İklim krizinin geldiği noktada, kapitalist ülkeler ‘mış’ gibi yapmaya devam ediyor. COP 26 Zirvesi gibi sözde buluşmalar, Glasgow Sözleşmesi gibi uygulanmayan sözleşmelere karşın bilim insanları, krizin; engellenmesi git gide zorlaşan bir boyuta ulaştığını bildiriyor. Hava kirliliği, artan sıcaklık, kum fırtınaları, salgın hastalıklar, kuralık ve su kıtlığı sorunu, buzulların önlenemeyen erimesi giderek yaklaştığımız felaketin birer habercisidir. Bu noktada, bulunduğumuz bölge başta olmak üzere iklim krizine karşı gerçek bir mücadele programı oluşturmak bizler açısından ertelenemez bir görevdir” dedi.
 
SU KITLIĞI
 
Enerji politikasının canlıya, doğaya, kamuya değil; sermayeye hizmet ettiğine dikkati çeken Babaoğlu, “2021 yazı bizlere göstermiştir ki iklim krizinin bir sonucu olarak kuraklık ve su kıtlığı, acil önlem alınması gereken mücadele başlıklarından biridir. Bölgemizdeki tarımsal faaliyet ve içme sularının önemli ölçüde karşılandığı, yüzlerce endemik bitkiye ve hayvana ev sahipliği yapan Marmara Gölü kuruma tehlikesi altındadır. Su sorununu sürekli gündem maddesi olarak değerlendireceğiz” diye belirtti.
 
'MÜCADELEYE SES OLACAĞIZ'
 
“Yeni yönetmelikler, ÇED muafiyet kararları, acele kamulaştırmalar ve usulsüz uygulamalar ile doğal yaşam, kültürel varlıklar, bir bir sermayenin emrine sunulmaktadır” diyen Babaoğlu, “Buna karşı yürütülen hukuki mücadele, sürecin yarattığı toplumsal hareketlilikle birlikte büyüyen bir direniş hattını ortaya çıkarmaktadır. Ekolojik yıkıma karşı başta yaşadığımız alan olmak üzere, bölgemizde ülkemizde ekoloji mücadelesine ses olmaya devam edeceğiz. Kurultay sonucu olarak oluşturacağımız çalışma gruplarıyla, her alanı birer ekoloji direniş alanına dönüştüreceğiz. Bu amaçla yeni dönemde, başta ‘iklim krizi ve küresel ısınma’ olmak üzere, ‘su kıtlığı’,  ‘tarım ve su havzaları’ konularının başlıca çalışma alanları olmasına karar verilmiştir” ifadelerini kullandı.