Yıkılan Ben û Sen sakini: Devlet geldi çöl yaptı

img

DİYARBAKIR - Tepkilere rağmen Ben û Sen’deki evi yıkım kapsamına alınan Mevlüde Yılmaz, “Devlet elimizden aldı, devletin malı oldu ve şimdi buraları çöl yaptılar” dedi. 

Kayyım yönetimindeki Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından 10 Ağustos 2020 tarihinde, “Surların restorasyonu ve çevresinin temizlenmesi” adı altında Diyarbakır merkez Yenişehir ilçesi Şehitlik Mahallesi’ndeki Ben û Sen Burcu yanındaki evlerin yıkımına başlandı. Surların dibinde bir şerit halinde başlatılan yıkım, tepkilere rağmen yapıldı.
 
22 MART’TA İHALE YAPILDI
 
Ben û Sen’nden Millet Bahçesi'ne kadar uzanan yürüyüş yollarının yapılacağı ve bölgeye "Benusen Vadisi" isminin verileceği iddia edildi. Çevre düzenlenmesi için DBB’nin, “Sur Dışı Benusen Çevre Düzenleme Projesi” adıyla 22 Mart’ta yaptığı ihaleye 2 firma katıldı, ancak ihalenin sonucu henüz açıklanmadı.
 
3 EV VARLIĞINI KORUYOR
 
Yıkımların yapıldığı ilk sıra bitmek üzereyken yalnızca 2-3 ev varlığını koruyor. Daha önceleri çocukların oynadığı, kadınların kapı önünde sohbet ettiği, halılarını yıkadığı ve yemeklerini yaptığı sokaklar şimdi yıkık dökük taşlara dönmüş durumda.
 
Bölgede halen birkaç ev geçmişi hatırlatırcasına yıkılmadan duruyor. İçlerinde zorla başka mahallelere göç ettirilen yurttaşların eşyaları var. 
 
Evleri kamulaştırılan Yılmaz ailesi de, terk edecekleri evlerine, kalan son eşyalarını toplamak için uğruyor.
 
DEVLET GELDİ, ÇÖL YAPTILAR
 
Bütün yaşamı Diyarbakır’da geçen Mevlüde Yılmaz (60), 10 çocuğunu da Ben û Sen’de büyüttü. Konuştukça geçmişi bugüne taşıyan Yılmaz, “Buranın yaşamı çok güzeldi. Komşularımızla samimiydik. Devlet elimizden aldı, devletin malı oldu ve şimdi buraları çöl yaptılar” diyor.
 
‘BEN Û SEN’İ ÖZLÜYORUM’
 
Ben û Sen sakinleri, ilk yıkımlar başlarken, bir yıl kadar direniş içinde oldu ve yıkımlara izin vermedi. Anne Yılmaz da, mücadele edenler arasındaydı. Hem anlattıkları samimi yaşamları hem de kazançlarından olan Yılmaz, “Bize verdikleri parayla bir oda alınmaz. Biz kabul etmedik. Ama ne çevre kaldı ne komşu ne de yaşam, biz de kalkık gittik sonunda” diye anlattı.
 
Yılmaz ailesi, zorla göç sonucu Şehitlik Mahallesi’nde şimdi kirada otuyor. Evin faturası, mutfak masrafı da eklenince geçinmenin zorlaştığını anlatan anne Yılmaz, Ben û Sen’deki yaşamı şöyle hatırlatıyor: “Bu mahallede geçimimiz güzeldi. Şehitlik’e taşındık, ama oradan razı değilim. Burayı özlüyorum. Kendileri trilyonlar kazanıyor, halka da 90 bin TL veriyor ve gidin diyorlar.”
 
‘BU RÜZGARI ALMAK BAŞKA’
 
Abdullah Yılmaz (20) da, gözlerini Ben û Sen’de açan binlerce gençten biri. Doğup büyüdüğü mahallenin kalıntılarını gösteren Yılmaz, şöyle anlatıyor: “Burada doğmuşum, yemek yemişim, ağlamış, gülmüşüm, misket oynamışım… Çok güzel zamanlarım geçti ama şimdi kimse kalmadı, herkes gitti. İş için o kadar memleket gezdim ama hiçbir yerde burada aldığım mutluluğu alamadım. Burada yaşamak, bu rüzgarı almak, bakmak bambaşka şeyler.”
 
‘HER ŞEKİLDE ZARARLARI VAR’
 
Yılmaz ailesi, evlerinin yıkımına karşılık aldıkları 90 bin TL’yi birkaç sene boyunca şimdi oturdukları evin kirasını karşılayacağını düşünüyor. Ancak 90 bin TL bitince ne yapacaklarını bilmeyen Yılmaz, “Bilmiyoruz, ne yapacağız. Çalışmakla bile olmuyor, 12 saat gidip insanlara hizmet ediyorum ve 100 TL alıyorum, o 100 TL hemen bitiyor. Bize her şekil zararları var” diye konuştu.
 
‘HATIRALARIMIZI YIKAMAZLAR’
 
Yılmaz, Ben û Sen’deki yıkımın bölgeyi turizme açmakla ilgili olduğunu düşünüyor. “Turistlerin fotoğraf makinesiyle yaşadığı 2-3 dakikalık mutluluğu, bizim bir ömür mutluluğumuzu yok etti” diyen Yılmaz, “Buradan bakınca basit gelebilir ama herkesin yaşantısı farklıdır. Bu manzara bizim için çok kıymetli. Kimse kimseyi anlayamaz. Her şey gidebilir ama kafamızdaki düşünceler bizde kalır. Yıktılar, sadece taşlar kalmış ama benimsediğimiz şeyler bizlerle.  Evlerimizi yıktılar ama hatıralarımızı, düşüncelerimizi yıkamazlar” ifadelerini kullandı.
 
MA / Eylem Akdağ