İklim krizi: Anti kapitalist mücadeleye ihtiyaç var

img

İSTANBUL - Bakanlığın gerçekleştirdiği İklim Şurası’ndan çıkan sonuçları, “top çevirme” olarak nitelendiren ekolojistler, iklim krizinde anti kapitalist bir toplumsal mücadeleye ihtiyaç olduğunu söyledi.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından binlerce kişinin katılımıyla 21-25 Şubat tarihleri arasında Konya’da İklim Şurası gerçekleştirildi. İktidarın büyük vaatlerle yaptığı toplantı ve çıkan sonuçlara ekolojistlerin tepkisi, “iklim krizi ile mücadele edilmiyor” şeklinde oldu. İklim Şurası’nı ve sonuçlarını ekolojistler değerlendirdi.
 
Yeryüzü Ekoloji Kolektifi kurucularından Utku Şahin, iklim krizi adıyla yaşanan sürecin yoğunluğunu arttırdığına işaret ederek, “Türkiye’de de buna yönelik çalışmaların yapılacağını bekliyorduk ama bunların samimiyetinden çok emin değildik. Çünkü iktidar güçlerinin mevcut politikaları bir ekoloji anlayışından tamamen uzak, tam tersine ekolojik bütünlüğü bozan, parçalayan ve ekolojik yıkımı büyüten bir politikalar bütünlüğünü benimsiyor. Bu yaptıkları iklim şurası da gerçek anlamda ekolojik duyarlılık çerçevesinde gerçekleştiriliyor olması tartışmalı. Böyle bir beklentimiz de yok” diye belirtti.
 
NİYET BEYANLARI VAR SADECE
 
Paris Anlaşması’nın Türkiye tarafından kabul edildikten sonra şuranın toplandığını belirten Şahin, Paris Anlaşması’nın göstermelik bir anlaşma olduğunu söyledi. Anlaşmada ülkelerin belli hedefleri olduğunu, fakat bunların yerine getirilmemesinde yapılacakların belli olmadığını vurgulayan Şahin, “Dolayısıyla Paris Anlaşması başından sonuna halklar açısından verimsiz bir süreç. Yakın zamanda Glasgow’da iklim zirvesi oldu. Orada da gene benzer niyet beyanları ortaya konuldu” dedi.
 
HUKUK KURALLARI UYGULANMIYOR
 
Türkiye’nin doğayı tahrip edecek politikalara yöneldiğini belirten Şahin, “Paris Anlaşması’nın Türkiye tarafından onaylanmasının ne gibi bir anlamı var? Söylemsel bir anlamı var. Avrupa’dan gelecek krediye göre, bir çaba olduğunu söyleyebiliriz.  Paris Anlaşması’nı onaylamak yetmez, anti kapitalist bir ekoloji programına ihtiyaç var. Paris Anlaşması’nın onaylanması Türkiye’de bir anlamı yok, Türkiye zaten genel olarak hukuki kuralların çok uygulandığı bir yer değil” ifadelerini kullandı.
 
SORUMLU SERMAYE POLİTİKALARI
 
“Bireysel önlemlerle iklim krizini durdurabilir miyiz? Kesinlikle durduramayız” diyen Şahin, sözlerini şu ifadelerle sonlandırdı: “Çünkü bugün içinde yaşadığımız üretim ve tüketim ilişkilerini belirleyen sistem kapitalizm, kapitalist bir sistemin içerisinde yaşarken kendi tercihlerimiz belli oranda etki de bulunabilir. Meselenin toplumsallaşması gerekiyor. Bir yandan doğaya verilen zararlar sonucunda birileri küçük bir azınlık zenginleşiyor. Diğer tarafta milyonlar yoksullaşıyor ve doğaya verilen zararların sonuçlarından etkileniyor. Örneğin kötü gıda tüketiyor, hava kirliliğine maruz kalıyor. Bütün bunların sorumlusu sermaye politikaları. Bizim toplumsal bir güç olarak içinde bulunduğumuz sınıfın da çıkarlarını savunan anti kapitalist bir toplumsal mücadele hattına ihtiyacımız var.”
 
KAPİTALİST MODERNİTE
 
Ekolojist Koray Türkay, şurayı değerlendirmeden önce, “İklim krizi ile karşı karşıya kalmamızın nedenleri nelerdir” sorusunun cevaplanması gerektiğinin altını çizerek, “İklim krizini bugün insanlığın başına bela eden sınırsız üretim ve tüketimdir. Yani kapitalist modernitenin kendisidir” dedi.
 
SORUNU BAŞIMIZA ÖRENLER
 
Halkların, kapitalist iktidarların ortaya çıkardığı bir sorunla karşı karşıya olduğunu söyleyen Türkay, “Biz halklar olarak şunu iyi tespit etmemiz lazım. Bu sorunu başımıza örenler bize aynı zamanda kendi zenginlikleri için bir ekonomi politiğiyle zapturapt altına alanlardır. Dolayısıyla bugün bu şurayı gerçekleştiren yerin kendisi bu sorunsalı başımıza örenlerden birisidir. Kaldı ki dünyada son yıllara baktığımız zaman yer altı ve yer üstü kaynaklarını sermayenin güçlenmesi ve nakde çevrilmesi için fütursuzca yağmalayan bir iktidarın iklim şurası demek çok da abartı olmayacaktır” diye belirtti.
 
SÖZ İLE PRATİK ARASINDA UÇURUM
 
İkim Şurası’nı gerçekleştiren iktidarın 2053’e kadar sıfır karbon emisyonu taahhüttü verdiğini belirten Türkay, “Bunu yapabilmesi için karbon emisyon oranını en fazla etki eden kömürden elektrik enerjisini üretmeye neden olan termik santrallerinin kapatılmasıdır. Peki bu iktidar termik santralleri kapatıyor mu? Hayır. 19 tane var, 5 tane daha açacağını söylüyor. Bu sözle pratik arasındaki devasa uçurumun kendisi” dedi.
 
SOMUT VAADİ YOK
 
Şura sonunda 33 kararın çıktığını dile getiren Türkay, bu kararları, “top çevirme” olarak değerlendirdi. Söylenenlerin muğlak olduğuna dikkat çeken Türkay, alınan bir kararda, “İmalat sanayinin ve alt sektörlerin uzun vadeli planlanması gerekir” denildiğini aktararak, “Bu güzel, peki nasıl planlayacaksınız” sorusunu sordu. Türkay, “Sınırlı bir üretim ve tüketime mi geçeceğiz. Bunu bugünkü iktidarın yapmayacağını hepimiz biliyoruz. Ama kendileri kapitalist moderniteyi ortadan kaldırmadan 2053’e kadar 0 karbon emisyonunu elde edemeyeceklerini itiraf ediyorlar. İklim şurasının bize net somut bir vaadi yok” diye belirtti.
 
MA / Kadir Güney