KOBANÊ - Suriye iç savaşında dengeler oturmuyor. 3'üncü dünya paylaşım savaşı olarak adlandırılan süreçte egemenlerin politikaları çözümsüzlüğü derinleştiriyor. Rusya, ABD hamleleri çözümü geciktirirken, iki güç arasında sıkışan Türkiye ve İran ise çıkmazda.
Ortadoğu’da 3'üncü dünya paylaşım savaşı olarak adlandırılan Suriye sahasında, uluslararası güçlerin askeri, politik ve ekonomik manevraları günlük değişirken, çözümsüzlük de derinleşiyor. ABD ve Rusya arasında şekillenen savaşta diğer uluslararası güçler ile bölgesel güçler de kayıtsız kalmıyor. İngiltere, Almanya ve Fransa gibi Avrupalı güçlerin yanı sıra, bölgede etkili olan İsrail, İran ve Türkiye sahada kazanım elde etmenin peşinde. Suriye savaşının 8 yıllık bilançosunun ardından taraflar yengi dengeler kurmaya çalışırken, ABD ve Rusya arasında sıkışan Türkiye ise bölgesel krizi derinleştiriyor.
ABD Mİ RUSYA MI?
Türkiye’nin Fırat’ın batısında Rusya ile kurduğu ilişkiler, S-400 füze savunma sistemi alımına kadar ilerlerken, füzelerin NATO üyesi bir ülke tarafından satın alınması batılı güçler açısından kırmızıçizgi olarak görülüyor. NATO’nun iki büyük gücü olan ABD ve Almanya, net ifadelerle kabul etmeyeceklerini bildiriyor. Söz konusu gelişmenin Temmuz ayında teslimatı yapılması planlanan ilk S-400 partisinden sonra daha büyük çıkmazlara kapı aralaması mümkün. Bu durum aynı zamanda Türkiye’nin bundan sonra ABD’yle mi yoksa Rusya’yla mı hareket edeceğinin göstergesi olacak. Türkiye ise, ABD ve Almanya’nın uyarılarından sonra ara formüller bulmaya çalışıyor. Ancak bugüne kadar alternatif olarak sunulan hiçbir yol kabul görülmedi.
TÜRKİYE’NİN DURUMUNU BELİRLEYECEK
Türkiye’nin tercihi aynı zamanda Suriye sahasındaki rolü ve siyasetini doğrudan etkileyecek bir faktör. Rusya’dan yana kullanılacak bir tavır, Türkiye’yi bugüne kadar NATO desteğiyle durduğu Fırat’ın batısında Rusya ve İran karşısında daha zor bir pozisyona düşürecek. Aynı zamanda siyasi, ekonomi, ticari, enerji ve ulaşım konularında da izole edilebilir. ABD’den yana tavır kullanması halinde ise, Fırat’ın batısında Rusya ve İran’la yaptığı anlaşmalar ve politikalarda olumsuz etkilenecek. Dolayısıyla Efrîn ve İdlib başta olmak üzere bölgenin tümünde büyük değişimlere neden olabilir. Her iki durumda da Türkiye’yi zor günler beklerken, Türkiye’nin Suriye topraklarından çıkmasına da işaret eden bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
ABD HANGİ ÖNERİLERLE GİDİYOR
Bu sıkışmışlıktan faydalanmak isteyen ABD, Türkiye’yle girdiği diplomatik ilişkilerle politikalarını yürüteceği bir partner oluşturma arayışında. Dışişleri ve Suriye özel temsilcisi ile Türkiye'ye yapılan çıkarmalarda, tartışmaların ana maddeleri S-400’lerin alımı ve Türkiye’nin Suriye sahasındaki pozisyon olarak belirlenmiş ve bu konularda Türkiye’ye son uyarıların yapılması bekleniyor. Yine oluşturulması planlanan güvenli bölge meselesine ilişkin de bazı önerilerin götürüleceği aktarılırken, detaylarının ise görüşmeden sonra kamuoyuna yansıyacağı ifade ediliyor. Bölgeyi yakından takip eden kaynaklar, Türkiye’nin güvenli bölge meselesindeki önerilere sıcak baktığını dile getiriyor.
MASADA BİR ARAYA GETİRME POLİTİKASI
Aynı zamanda Kuzey ve Doğu Suriye Özerk yönetimiyle de görüşmelerini sürdüren ABD, her iki güç arasında bir denge tutturmaya çalışıyor. ABD’nin temel politikalarından birinin “Kürtler ile Türkleri aynı masada bir araya getirmek” olduğu belirtilirken, buna yönelik somut bir adımın atılmadığı görülüyor. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk yönetimi ise, ilişkilenme kapılarını kapatmasa da Efrîn’deki durumu ve Türkiye’nin bölgeye yönelik tehditlerine ilişkin bazı şartları ortaya koyuyor.
MSD VE REJİMİN İNİŞLİ ÇIKIŞLI YAKLAŞIMI
Suriye’nin iki temel taraflarından olan MSD ve Suriye rejiminin yer yer görüşme ve ilişkilenmeleri de sürüyor. Rusya’nın Türkiye’yi kendi yanında tutma çabaları rejim üzerinde etki oluştururken, Rusya’nın politikalarına göre, Kuzey ve Doğu Suriye’yle ilişkiler değişebiliyor. Ülkenin yeniden inşası, idari yapılanma ve askeri alana kadar nasıl ortaklaşabileceği konusunda yapılan diyalog Rusya’nın yaklaşımdan dolayı sekteye uğramasına rağmen “Suriye Diyalog Çalıştayı” adı altında yürütülen çalışmalar devam ediyor. Bir sonraki çalıştay için yer ve davet edilecek kişiler de belirlenmeye çalışılıyor.
RUSYA’NIN TÜRKİYE’Yİ TUTMA ÇABALARI
Rusya Türkiye’yi yanında tutarak, NATO’ya karşı kazanım elde etmeye çalışırken, bu kapsamda Türkiye’ye kimi ekonomik tavizler veriyor. Yine İdlib ve Efrîn’de Türkiye’yle geliştirdiği anlaşma ve ilişkileri olabildiğince uzatmaya çalışıyor. Temmuz- Ağustos ayına kadar Türkiye’ye yönelik sert bir tutum almaktan kaçınan Rusya, Türkiye’nin rejimle, Kuzey ve Doğu Suriye karşıtlığı üzerinde ilişki geliştirmesini de perde arkasında destekliyor. Öte taraftan Rusya, NATO’dan tam kopmuş bir Türkiye’den çok, NATO’ya bağlı ama ilişkileri sorunlu olan bir Türkiye üzerinden ABD’yi zorlayacağı bir siyaset tercihleri arasında.
RUSYA İRAN GERGİNLİĞİ
Suriye’nin diğer bir aktörü olan İran ile Rusya arasında da kimi anlaşmazlıkların çıktığı dillendiriliyor. Rusya’nın İran ve Türkiye'nin Suriye topraklarında çıkması gerektiği noktasındaki tavrının İran’la ilişkilerini gerdiği aktarılıyor. Bu gerginliğin her iki tarafın askeri hâkimiyet alanına da sıçradığı görülürken, kimi yerlerde bu durum karşılıklı çatışmalara dönüşebiliyor. Rusya ve İran’ın asıl çekişme alanları ise Haleb olarak görülüyor. Her iki gücün “Haleb’i kim kontrol ederse Suriye’de güçlü olan odur” görüşüne sahip olduğu, Beşar Esad yönetiminden sonra kimin hükümete geçeceği noktasında da sorunlar yaşadıkları belirtiliyor.
İDLİB YENİDEN ALEVLENDİ
Tüm bunlarla bağlantılı olarak Suriye’nin Cerablus’tan İdlib’e kadar varan bölgesinde ise çatışmalar halen devam ediyor. Bu bölgede Efrîn ve İdlib büyük bir rol oynuyor. Türkiye ve Suriye rejiminin kimi yakınlaşmalarına rağmen İdlib’te son günlerde Heyet Tehrir El Şam (HTŞ/El Nusra) ve ona bağlı gruplarla rejim güçleri arasındaki çatışmalar şiddetlendi. Rejim bir haftadır aralıksız bir şekilde daha önce “çatışmasızlık bölgesi” olarak ilan edilen ve aynı zamanda Türk Silahı Kuvvetleri’nin (TSK) gözlem noktalarının bulunduğu yerleri de bombalıyor. HTŞ’ye bağlı kimi gruplar, Rusya ve Türkiye’nin bölgede ortak yaptığı devriyeleri engellemek için geçiş yollarını kapattığı belirtilirken, Rusya’nın kimi yerlerde Türkiye destekli grupları vurduğu bilgileri paylaşılıyor. Son günlerde Rusya ve rejimin İdlib’in güneyinde bulunan ve HTŞ’nin kontrol ettiği yaklaşık 50 köy ve kasabayı vurduğu kaydedildi.
EFRÎN’DEKİ DURUM
Çatışmaların hemen yanındaki Efrîn’de ise, Türkiye destekli gruplar arasında yer yer ganimet çekişmesi çatışmaya dönüşüyor. Ehrar Şerqiye ve Sultan Murat Tugayı arasındaki çatışmalar devam ederken, TSK ise çatışmaları önlemeye çalışıyor. Öte taraftan Efrîn etrafına duvar örülürken, duvar hem Efrîn Özgürlük Güçleri'nin (HRE) eylemlerine karşı, hem de Efrîn’i ilerde Türkiye topraklarına katma planlarından ileri geldiği kaydediliyor. Türkiye’nin Efrîn için de Rusya’yla yaptığı anlaşmaların geçici olduğu ve bu anlaşmaların Türkiye’nin Suriye sahasında yapacağı tercihlere göre değişkenlik gösterebileceği diğer bir konu.
GOLAN TEPELERİ PARÇALANMAYA İŞARET Mİ?
Suriye savaşının zaman zaman ortaya çıkan aktörlerinden biri de İsrail. İsrail, ABD’nin bölgedeki politikaları arasında önemli bir başlık olarak duruyor. ABD, öncelikle İran’ın İsrail-Suriye sınırındaki gücünü azaltarak İsrail'in güvenliğini sağlamlaştırırken, diğer taraftan da İsrail ve Rusya ilişkilerinin önünü açarak bu politikasında ilerleme kaydediyor. Bu kapsamda bugüne kadar sorunlu olan Suriye’nin Golan Tepeleri'ni İsrail toprakları olduğunu resmi bir şekilde kabul etti. Bu durumun ise, Suriye’nin toprak birliğini savunmaktan çok, parçalanacağı ve bu şekilde çözüme gidileceği noktasında bir siyasetin izleneceği dillendiriliyor.
MA / Nazım Daştan