DİYARBAKIR - 90'lı yıllarda mahallelerde katıldıkları Newroz kutlamalarının coşkusunu bugünlere taşıyan yurttaşlar, "O gün tüm Kürtler birdir. Hepsinin eli birbirine kenetlenir" dedi.
Diyarbakır’daki yurttaşlar, “Dem dema sekeftinê ye” (Şimdi kazanma zamanı) şiarıyla kutlanacak 21 Mart Newroz'unu bekliyor. Heyecanın dorukta olduğu kentte, günlerdir çeşitli noktalarda Newroz ateşleri yakılıyor. Söz konusu gelenek, Kürt özgürlük mücadelesinin yükseldiği 1990'lı yıllardan bu yana devam ediyor. 90'larda farklı meydan, park ve mahalle aralarında kutlamalara katılan yurttaşlar, eski Newroz'ların coşkusunu anlattı.
NEWROZ ISRARI
Kentte ilk kitlesel Newroz kutlamaların adresi olan Sur ilçesinin sakinlerinden 70 yaşındaki Emine Altan, "Newroz'u evimizde, bağımızda, bahçemizde kutlardık. Ateş yakardık. O Newroz'larda Kürt gençlerini öldüren Dehak'ın yaptığı zulüm ve zorlukları da öğrendik" dedi. Nusaybin’de yaşadıkları köylerinin 1994 yılında askerler tarafından yakılmasının ardından Sur’a yerleştiklerini aktaran Altan, her yıl kutlamalara ilginin daha da arttığını anımsattı. Sur'daki kutlamaların yanı sıra Koşuyolu Parkı, Bağlar ilçesindeki geniş alanlar ve şu an Mezopotamya Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi'nin bulunduğu alanlarda da kutlamaların yapıldığını aktaran Altan, "Dayak da yerdik, su da sıkarlardı, gaz bombası da atarlardı. Ancak yine de Newroz’umuzu kutlardık” dedi.
90'LARIN RUHU
Altan, herkesin bir araya geldiğini, çevre sakinleriyle, komşularıyla ilişkilerinin çok güzel olduğunu belirterek, “Ne yaparsak hep birlikte yapardık. Sanki o gün hepimizin düğünü varmış gibiydi. En güzel düğün elbiselerimizi giyerdik. Zaten hepimiz yöresel kıyafetlerimizleydik. Def, zurna, erbane çalarak alana giderdik” diye anlattı. “Nerde bir yer bulsak, Newroz’u orada kutlardık” diyen Altan, şunları söyledi: "Alanı bizim için hiç mühim değildi. Eğer kutlamak istersek, evimizin damında bile kutlardık. Eskiden nenelerimiz, dedelerimiz Newroz’un hikayesini anlatırlardı. Büyüdükçe anladık; Newroz bir araya geliştir diye. O gün tüm Kürtler de birdir. Hepsinin eli birbirine kenetlenir. İsteğimiz şey de Kürtlerin bir araya gelerek, ‘Biz de hepiniz gibiyiz, bizim de kendi yurdumuz var’ demesidir. Newroz’da bir araya geldiğimizde sanki Kürdistan’ı kurmuşuz gibi hissediyoruz” ifadelerini kullandı.
NEWROZ HEYECANI
Mardin’de 22 yıl önce köylerinin yakılması üzerine Sur’a yerleşen Mehmet Zoni, Newroz’u 3 gün 3 gece şeklinde kutladıklarını anımsattı. Yasaklı Newroz'lara katılanlara ağır cezalar verildiğini anımsatan Zoni, "Büyük bir heyecan oluşuyordu. Çünkü o zamanlar Kürtler inkar ediliyordu. Eskiden kendimize ‘Kürdüz’ bile diyemiyorduk. Ama Newroz kutladığımızda hepimiz Kürt oluyorduk” diye kaydetti.
Zoni, Newroz'larda ortak yaşama dair inançlarının arttığına işaret ederek, "Kutlamalarda heyecanımızın sebebi de buydu zaten. O zamanların sloganı ‘Kürdistan’dı. Ondan önce ‘Ey Raqip’ vardı. 1946 yılında kurulan Mahabad Cumhuriyeti’nden bu yana bu coşkuların hepsinin önünü kesmek istediler. Mahabad’a duyulan kin ve nefret bizim üzerimize yöneldi" diye kaydetti. 1992 Nusaybin Newrozu’nun tanıklarından biri de olduğunu aktaran Zoni, Newrozla ilgili unutamadığı anılarından birinin de o dönemler olduğunu söyledi.
MART AYI NEWROZ AYI
Newroz ateşinin hiç sönmediği Seyrantepe'deki kutlamalara dair anılarını paylaşan Nizam Kahraman ise, göç ettirildikleri Kulp ve Bismil'de de mahallelerde ateşlerle kutlamalar yaptıklarını ifade etti. Kahraman, "9-10 gün boyunca Newroz kutlardık. Her mahallenin belli bir günü vardı ve orada kutlamasını yapardı. 1 Mart’a girdiğimizde ‘Bu ay hep Newroz ayıdır’ derdik. 1 Mart’ta keyiflenirdik. Ayın 21’inden sonra bile bu sevincimiz sürerdi. O günlerde kimlerin yüzüne baksan herkesin yüzünde kocaman bir gülümseme olurdu. Halk, barış, huzur ve birlik içinde yaşamak istiyor. Newroz da bu beklentilerin meşalesidir" şeklinde konuştu.
MA / Ceylan Şahinli