ADANA - Gazete dağıtımcısı Kadri Bağdu'nun oğlu Ferhat Bağdu, Servet Koç'un babasını öldürülmesiyle ilgili, “Kürt gazetesini dağıttığı için biz öldürdük" dediğini anlatarak, "Adamlar 'biz yaptık' diyorlar, yakalanmıyorlar” dedi.
DAİŞ’li Servet Koç’un gazete dağıtımcısı Kadri Bağdu cinayetini anlattığı yazışmaları ve görüntüleri gönderdiği Bağdu'nun oğlu Ferhat (İsmail) Bağdu, DAİŞ'lileri ve kendisine bu bilgilerin nasıl geldiğini Mezopotamya Ajansı'na (MA) anlattı.
DAİŞ'li Koç ile diğer DAİŞ'lilerin mahallelerinde oturup esnaflık yaptığını aktaran Bağdu, DAİŞ'li Taner, Ercan ve Talip Güler'in, amcası Temel Bağdu'nun kahvehanesinin hemen karşısında bulunan Güler Kasap ve Marketi'nin sahipleri olduğunu ve diğer DAİŞ'lilerin de mahallede oturduğunu söyledi.
'AİLEMİZ HEDEFTEYDİ'
Koç'un, Güler'in eniştesi olduğunu belirten Bağdu, "Bunlar Kobanê'ye gidip gelirlerdi. Birkaç kez çatışmada yaralanmışlardı. Ellerinden sakatlanmıştı. Devamlı bunlarla birbirimizi görüyorduk. Bu isimlerle aramızda bir husumet yoktu; ama bizler mahallede politik insanlar olarak tanınır ve seviliriz" dedi. Bağdu, DAİŞ'lilerin 6-8 Ekim Kobanê eylemleri öncesi mahalleden evlerini taşıdığını belirterek, “14 Ekim Salı günü saat 09.00 civarında babama böyle alçak bir saldırı gerçekleştirildi" dedi. Bağdu, babasının yanı sıra kendisiyle birlikte kız kardeşi Mizgin (Berfin) ve amcası Temel Bağdu'nun DAİŞ'lilerin hedefinde olduğunu aktardı.
‘HER ŞEYİ İTİRAF ETTİ’
Babasının öldürme olayını kendisinin araştırması nedeniyle 2016 yılının Temmuz ayında DAİŞ'li Koç'un kendisine facebook üzerinden ulaştığına değinen Bağdu, babasının olayını çözmek için DAİŞ'li Koç'la sosyal medyadan konuşmak zorunda kaldığını aktardı. DAİŞ'li Koç'un her şeyi itiraf edip kendisine, "Babanı biz öldürdük. Biz Kobanê olaylarında bir timdik. Biz Gülbahçe'ye gittik, derneği (DBP) tarayacaktık. Son anda vazgeçtik. Kiremithane'de birini (Ahmet Albay'ı) öldürdük. Küçükdikili'de 2 kişiyi yaraladık. Yusuf Gülderen'i ben bizzat öldürdüm. Hatta polis geldi. Biz kar maskeliydik; elimizde silah vardı. Geldi biz konuştuk, geri gittiler" diyerek tüm ayrıntıları anlattı.
‘KÜRT GAZETECİ OLDUĞU İÇİN ÖLDÜRDÜK’
Kobanê eylemleri sırasında Şakirpaşa'da bulunan DAİŞ'lilere ait dükkanların tahrip edildiğini söyleyen Bağdu, Yusuf Gülderen'in öldürülmesinin ardından polisin, Talip Güler'in ifadesini aldığını ve Güler'in babasıyla ilgili "Kobanê eylemlerini organize ediyor" dediğini belirtti. Murat Bulanık'ın şu anda Kozan'da Yasin İnşaat adı altında inşaatla uğraştığını dile getiren Bağdu, "Ben Servet Koç'a neden baba mı öldürdün? diye sordum. Bana, 'Kürt olduğu için. Kürt gazetesini dağıttığı için biz öldürdük' dedi. Mesele tamamen gazeteye yönelik ve Yasin Börü'nün intikamını alabilmek için Türkiye'de ses getirecek bir eylem olması içindi. Babam yaklaşık 20 yıldır her gün hatta her dakika işini aksatmadan yapan biriydi. Bundan dolayı mahallelerde sevilen ve sayılan biriydi" diye konuştu.
‘50 KİŞİLİK LİSTEDE KIZ KARDEŞİM DE VARDI’
"Babamdan dolayı tüm mahalleliler bizim aileyi tanırdı. Hatta bundan dolayı polisler tarafından hedef dahi gösterildik" diyen Bağdu, tüm ailenin cezaevinde kaldığını belirterek, "Ben ve babam bir ara cezaevi arkadaşı bile olduk. Yani devlet de bizi bir şekilde hedef haline getirdi. Adana'da ses getirecek eylem Kadri Bağdu'ydu. Gerçekten de bunu başardılar. Babam öldürüldükten sonra mahalle sessizliğe büründü" ifadelerini kullandı.
DAİŞ'li Koç'un, kendisiyle birlikte kız kardeşi Mizgin ve amcası Temel Bağdu'nun olduğu 50 kişinin yer aldığı listenin Murat Bulanık tarafından getirildiğini anlattığını aktaran Bağdu, şöyle devam etti: "Bu listede yer alanlar; Kürt kurumlarında çalışan dernek ve parti üyeleri gibi Kürt siyasi hareketi içinde yer alan kişilerdi. Ben Servet Koç'a 'Bu insanların eylemleri nasıl organize ettiğini biliyorsunuz?' diye sorduğumda bana; 'Murat Bulanık MİT ile ilişki içerisindeydi. Hatta şu anda AKP'yle beraber çalışıyor. Eskiden bizim saflarımızdaydı; ama şuanda AKP'li olmuş. Zaten MİT'in adamıydı. Bizi kullandı, kullandı; işte. Ben her şeyi itiraf ediyorum. Murat Bulanık'ın birçok kez polisle görüştüğüne ben şahit oldum. O zaman çok yabancı ve sivil polisler gidip geliyordu. Bize bu şekilde aktarıyorlardı. Murat Bulanık polisle çalışıyordu ve bize emir veriyordu. Biz de emrini yerine getiriyorduk. Hatta o akşam Şakirpaşa'da bir grubun ellerinde silahlarla bizim mahalleye (Fevzipaşa- Gürselpaşa- Yeşilevler) doğru geleceklerini duyduk. 6 tane pompalı tüfek, 3 kaleşnikof, 3 uzi ve 10 tane el bombası vs bir sürü silahı arabaya katıp katliam yapacaktık. Fakat Yusuf Gülderen Allah'a küfür ettiği için onu öldürdük. Ondan dolayı o katliam işi yattı' dedi.”
‘RAKKA’DA ÖLDÜRÜLDÜKLERİNİ DUYDUK’
DAİŞ'lilerin normal yaşantılarına devam ettiğini, hatta birkaçının kendi mahallelerinde oturduğunu dile getiren Bağdu, "Servet Koç'un da Rakka'da öldürüldüğü haberini aldım. Talip'in de Rakka’da yaralanıp daha sonra öldürüldüğünü de duydum. Tabi bu DAİŞ'liler cani oldukları için gerçek olup olmadığını bilmiyoruz. Mahallede duyduğum kadarıyla gizli bir şekilde taziyesi yapılmış. Bunların çoğunun Rakka'da YPG tarafından öldürüldüğünü duyduk" şeklinde konuştu.
‘DAVANIN ÜZERİNE GİTTİKÇE BASKILAR OLDU’
DAİŞ'li Koç'un itiraf görüntülerini avukatları aracığıyla savcılığa verdiklerini ifade eden Bağdu, şunları söyledi: "Telefonumu önceden de dinlemişler. Sırf bu videoları verdiğim için gerilla cenazesine katıldığım iddiasıyla 8 kez gözaltına alınıp 5 ay cezaevinde yattım. Daha sonra beraat ettim. Ben ve avukatım, babamın meselesinin üzerinde durduğumuz için bize de çok büyük baskılar yapıldı. Bu dosyadan dolayı avukatımız da birkaç defa gözaltına alınıp darp edildi. Biz, bu davanın üzerine gittikçe bizi aldılar, onları almadılar. Bu da demek oluyor ki beraber çalışıp iş yapıyorlar. Beraber iş yaptıkları için gidip onları alacak değiller. Bakın daha önce Reyhanlı katliamını yapan sözde MİT elemanını ta gidip Lazkiye'den tutuklayıp getirebiliyorlar. Ama Kadri Bağdu cinayetinde bir adım bile atmıyorlar. Adamlar 'biz yaptık' diyorlar; ama -yakalanmıyorlar. Mesele bu kadar basit.”
MA / Hamdullah Kesen