HABER MERKEZİ - Hasta tutsaklar için İzmir, İstanbul ve Ankara'da yapılan eylemlerde hasta tutsakların durumları paylaşılarak tahliyeleri talep edildi.
İHD İzmir Şubesi, hasta tutsakların durumuna dikkat çekmek amacıyla düzenlediği eylemi Konak Eski Sümerbank önünde devam ettirdi. "Hasta mahpuslar ölüyor. Susma, suça ortak olma" pankartının açıldığı eylemde bu hafta İzmir Şakran Kadın Kapalı Cezaevi'ndeki hasta tutsak Ayşe Kayra'nın durumuna dikkat çekildi.
Açıklamayı yapan İHD İzmir Şube Yöneticisi Gülay Bilici, Mayıs 2022'den beri cezaevinde olan Ayşe Kayran'ın bu süreçte sağlık sorunlarının arttığını söyledi. Ayşe Kayra'nın son süreçte durumunun daha da kötüye gittiğini belirten Gülay Bilici, "Mevcut sağlık durumu ve infaz süresinin sonuna gelinmiş olması dikkate alındığında, Ayşe Kayra’nın serbest bırakılması hem hukuken hem de tıbben zorunludur. Ancak Ayşe Kayra, tahliye tarihi 15 Temmuz 2026 olup infazının bitmesine 1 yıldan az süre kalması nedeniyle denetimli serbestlikten yararlanmak amacıyla başvuruda bulunduysa da söz konusu başvuru; kurum içerisinde dolaşırken 'kuruma zarar verme potansiyeli bulunduğu', 'hareketlerinin samimi olmadığı', 'örgütlü koğuşta kaldığı', 'ayrılma yönünde bir tutum sergilemediği' ve 'pişmanlık duymadığı gözlemlendiği' gibi soyut, kanaate dayalı ve objektiflikten uzak gerekçelerle reddedilmiştir. Anayasa’nın 17. maddesi, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğunu hüküm altına almakla; devletin, özgürlüğünden yoksun bıraktığı kişilerin yaşam ve sağlık haklarını etkin biçimde koruma yükümlülüğünü açıkça ortaya koymaktadır" dedi.
Gülay Bilici, Ayşe Kayra’nın sağlık durumunun gözetilerek tahliye edilmesi gerektiğini vurguladı.
Eylem, alkışlarla sona erdi.
ANKARA
Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, eylemlerinin 589’uncu haftasında Sakarya Meydanı’nda bir araya geldi. “Hasta mahpuslar serbest bırakılsın” ile “Tecrit işkencedir tecride son” sloganlarının atıldığı açıklamada bu hafta Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan 61 yaşındaki hasta tutsak Yıldırım Demir’in durumuna dikkat çekildi.
Açıklamayı yapan İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi Eş Başkanı Ömer Faruk Yazmacı, Demir'e 28 Eylül 1996 tarihinde gözaltına alınarak müebbet hapis cezası verildiği bilgisini verdi. 29 yıldır cezaevinde tutulan Demir’in sağlık sorunlarına ilişkin konuşan Yazmacı, Demir’in gözlerinde makula (arka kutup) dejenerasyonu nedeniyle sağ gözünde yüzde 90 görme kaybı olduğunu bildirdi. Aynı zamanda Demir’in uyku apnesi olduğu bilgisini veren Yazmacı, Demir’in boyun fıtığı, her iki elde titreme, her iki kulakta Vertigo ve işitme kaybı, her iki dizde menisküs yırtığı rahatsızlıklarına sahip olduğunu söyledi. Yazmacı, Demir’in menisküs yırtığı sebebiyle iki kez ameliyat için hastaneye kaldırıldığını ancak askerlerin baskısı nedeniyle ameliyat edilmediğini kaydetti.
Yazmacı, Demir’in hastalıklarını şöyle sıraladı: “İleri düzey prostat hastalığı (12 yıldır ilaç tedavisi, üç kez biyopsi); kronik bronşit ile kalpte ritim bozukluğu/çarpıntı; midede gastrit, reflü ve çoklu ülser; irritabl bağırsak sendromu, iç hemoroid ve bağırsakta alınmış üç polip bulunmaktadır. Sinüzit ve kronik baş ağrıları sürmekte; iki kez mide kanaması öyküsü, diyet gereksinimi ve düzenli gastroenteroloji takibi ihtiyacı vardır.2016’da Nevşehir Devlet Hastanesi tarafından yüzde 41 engellilik raporu düzenlenmiş, İstanbul ATK ‘cezaevinde kalabilir’ demiştir; o tarihten bu yana hastalıklar belirgin biçimde ilerlemiş olmasına rağmen yeni bir ATK değerlendirmesi yapılmamıştır.”
‘VAKİT KAYBINA TAHAMMÜL YOK’
Aile beyanlarının Demir’in tedaviye erişiminin yıllardır sürüncemede bırakıldığına yönelik olduğunu da belirten Yazmacı, devamla şunları aktardı: “Kızı Rojgül Özdemir, Bolu’ya her görüş için 11–12 saatlik yolculuk yapmak zorunda kaldıklarını, yalnızca 40–45 dakikalık görüşün ardından geri dönüşe mecbur bırakıldıklarını, sevk ve ilaç teminlerinde gecikmeler yaşandığını, bazı tetkik sonuçlarının kendilerine hiç verilmediğini ve bu süreçlerin aile açısından da fiilen ikincil bir cezalandırmaya dönüştüğünü aktarmaktadır. Sağ gözde neredeyse tam görme kaybı, denge bozuklukları ve diz–omurga sorunları birlikte değerlendirildiğinde düşme ve ciddi travma riski yüksektir. Prostat, bronşit, ritim bozukluğu ve ülser/IBS gibi eşlik eden hastalıklar sürekli ve eşzamanlı takip gerektirirken pratikte bu bütüncül izlem sağlanamamaktadır. Yıldırım Demir’in yaşam hakkı ve sağlık hakkı açısından artık vakit kaybına tahammül yoktur.
Demir’in tüm sevk, tetkik ve ilaç süreçlerinin kesintisiz ve şeffaf yürütülmesi talep edilen açıklama sloganlar ile sona erdi.
İSTANBUL
İnsan Hakları Derneği (İHD) Hapishane Komisyonu’nun, hasta tutsakların sağlık durumuna dikkat çekmek amacıyla gerçekleştirdiği "F Oturması" eyleminin 717'ncisi Beyoğlu'nda bulunan şube binası önünde gerçekleştirildi. Eylemde Enver Yanık, Sami Özbil, Hasan Rüzgar, Süreyya Bulut, Serpil Cabadan’ın sağlık durumuna dikkat çekti. “Tedavi haktır engellenemez” ve “Hasta tutsaklar serbest bırakılsın” pankartlarının açıldığı eylemde, hasta tutsakların fotoğrafları taşındı.
Basın metnini İHD İstanbul Şubesi Cezaevi Komisyonu Mehmet Acettin ve Nihat Aktaş okudu.
Hasta tutsak Enver Yanık’ın halen Menemen R Tipi Hapishanes’inde tutulduğunu belirten Aktaş, "Enver Yanık, Wernicke- Korsakoff Sendromuna bağlı ileri derecede unutkanlık, sese aşırı duyarlılık ve denge sorunlarına ek dorsal kifoz, lomber artroz, hipertansiyon, taşikardi, diyabet, yüksek kolesterol, sağ böbrekte kist ve prostat büyümesi hastası olup, 26 Eylül 1999’da gerçekleşen Ulucanlar Katliamı sırasında başına aldığı darbelerin yol açtığı beyin hasarına bağlı gelişen Hidrosefali hastalığı nedeniyle, sürekli baş ağrısı çekmekte ve sık sık baygınlık geçirmekte. Sol bacağında bulunan ve çıkarılamayan iki adet kurşun ve bacakta neden olduğu çoklu kırıklar nedeniyle takılan 8 platinle ve akciğerinde bulunan ve çıkarılamayan bir metal parçası ile yaşamaya çalışmakta, yürüme güçlüğü, nefes darlığı ve sürekli ağrı çekmektedir. Hastalıkları nedeniyle serbest bırakılmışken, hukuka aykırı bir şekilde 2024 yılında yeniden tutuklanan Yanık’ın sağlık durumu hapiste geçen 1 yıl içinde giderek ağırlaşmış, yaşamını tehdit eder bir düzeye gelmiştir” diye belirtti.
31 yıllık tutsak Süreyya Bulut’un sağlık durumunun her geçen gün daha da kötüye gittiğini kaydeden Aktaş, “Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi’nde tutulan Süreyya Bulut; Wernicke Korsakoff Sendromu ve ileri derecede Tüberküloz hastası olup, bir gözü tamamen, diğer gözü ise yüzde 80 oranında görme yetisini kaybetmiş bulunuyor. Süreyya Bulut, nefes darlığı, hafıza ve denge sorunları, sürekli ağrı şikayetleri yaşamakta, hapishane koşullarında yaşamını sürdüremeyeceğine dair hastane raporuna ve ceza süresini tamamlamış olmasına rağmen hapiste tutulmakta, bu durum sağlık ve yaşam hakkına ağır tehdit oluşturmaktadır” ifadelerini kullandı.
'WERNİCKE KORSAKOFF SENDROMU'
Sami Özbil’in Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı cezaevinde tutulduğunu belirten Aktaş, “Wernicke Korsakoff Sendromu ve buna bağlı ağır hafıza ve denge sorunları yanında Kronik Inflamatuvar bağırsak (Crohn) hastalığı ve bu hastalığa bağlı ishal, karın krampları, karın ağrısı, iştahsızlık, kilo kaybı, sürekli yorgunluk yaşamakta, tedavi ve bakımı sağlanamadığı halde hapiste tutulmaktadır” şeklinde konuştu.
Manavgat S Tipi Hapishanesi’nde tutulan Serpil Cabadan’ın durumuna değinen Aktaş, “Wernicke Korsakoff sendromuna bağlı hafıza ve denge sorunları, sese aşırı duyarlılık, sürekli kulak çınlaması ve kas ağrıları yaşamakta, tedavi ve bakım sağlanamadığı halde serbest bırakılmamaktadır” dedi.
‘TEDAVİ VE BAKIMI SAĞLANAMIYOR’
Son olarak Edirne F Tipi cezaevinde tutulan hasta tutsak Rüzgar’ın sağlık durumunu paylaşan Acettin, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Wernicke Korsakoff sendromuna bağlı unutkanlık, denge sorunu, yürümede zorluk çekme, dilde peltekleşme, ellerde ve parmaklarda kasılma, kilitlenme ve morarma sorunları yanında kronik bronşit, astım, ileri derecede KOAH, hipertansiyon, bel ve boyun fıtığı, migren, prostat büyümesi, anemi, dizlerde kireçlenme, kalp ritim bozukluğu yaşamakta, tedavi ve bakım sağlanamadığı halde serbest bırakılmamaktadır.”

