WAN - Dokunduğu her hayatta derin izler bırakan Nagihan Akarsel ile Efrîn’de 2017 yılında tanışan Şêrîn Hesen, “Direnişçi bir kadındı. O yüzden erkek devletin hedefi oldu” dedi.
Jineolojî Araştırma Merkezi üyesi ve gazeteci Nagihan Akarsel'in Federe Kürdistan Bölgesi’nin Silêmaniye kentinde 4 Ekim 2022 tarihinde uğradığı suikast sonucu yaşamını yitirmesinin üzerinden 3 yıl geçti ancak katiller henüz yargılanmadı. Katledilmesinden sadece birkaç gün sonra Türkiye’nin Irak Büyükelçisi Ali Rıza Güney’in yaptığı basın açıklamasında suikast itiraf edilmesine rağmen perde arkası karanlıkta bırakıldı.
Konya’nın Cihanbeyli ilçesine bağlı ve topraklarından zorla göçertilen Kürtlerin yaşadığı Gölyazı Mahallesi’nde 1977 yılında doğan Nagihan Akarsel, özgürlük mücadelesiyle tanıştıktan sonra 2001-2007 yılları arasında tutuklu kaldı. Tahliye olduktan sonra Dicle Haber Ajansı’nda (DİHA) çalışan Nagihan Akarsel, kadın haberciliğinin gelişmesinde önemli çalışmalar yürüttü. 2008-2014 yılları arasında Özgür Basın faaliyetlerinde bulunan Nagihan Akarsel, daha sonra Jineolojî çalışmalarında yer aldı. Kadının kaybedilen tarihinin izini süren Nagihan Akarsel, hakikatin peşinden gitti ve gerçekleri yazdı. Kuzey ve Doğu Suriye’de 25 Kasım 2018’de kurulan Jinwar Köyü’nün mimarlarından biri olan Nagihan Akarsel, Efrîn’de kadın simgelerinin izini sürdü, Federe Kürdistan Bölgesi’nde kadın hafızası için kütüphane çalışması başlattı. Uzun yıllar yaşadığı Rojava’da, Efrîn’den Qamişlo’ya, Dirbêsiyê’den Minbiç’e her alanda çalışmalar yürüten Nagihan Akarsel, dokunduğu her kadında yaşama dair derin izler bıraktı.
Öğrencilerinden biri olan Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) Kadın Meclisi Başkan Yardımcısı aynı zamanda Ortadoğu Jineolojî Akademisi üyesi Şêrîn Hesen, Nagihan Akarsel ile tanışma sürecini ve hayatına nasıl dokunduğunu anlattı.
‘HEYECANI BİZİ DE SARIYORDU’
Nagihan Akarsel ile Efrîn’de 2017 yılında Kongra Star çatısı altında çalışma yürütürken tanıştığını belirten Şêrîn Hesen, Nagihan Akarsel’in çalışmalarını 21 Şubat 2018 tarihinde Mezopotamya Haber Ajansı’nda (MA) yayımlanan 5 dosyalık “Jineoloji merceğinden Efrin” başlıklı yazılarıyla haberleştirdiği süreci şöyle anlattı: “Nagihan ilk defa Efrîn’e gelmişti. O zaman birlikte Efrîn’i gezdik. Nagihan Efrîn’i, kentin tarihini tanımak, bilmek istediğini söyledi. ‘Efrîn kelimesi ne manaya geliyor?’, ‘Tarihi ne?’ sorularını hem bize soruyor hem de gezdiği, gördüğü yerlerde bu sorulara cevap arıyordu. Nagihan’dan önce hiç bu soruları sormamıştık. Sorularına cevap bulmaya çalışarak, tarihi ve kutsal yerleri tanımak istedi. Onun heyecanı bizi de sardı. Çok moralliydi. Onu böyle tanıdık.”
İnsanlara yaklaşımı ve iradesiyle geçtiği her yerde bir iz bıraktığını söyleyen Şêrîn Hesen, “Etrafına moral, sevgi ve güç veren bir insandı. Hem topluma hem doğaya sevgiyi aktarabilen biriydi. Benliğimize nasıl döneceğimizi ve nasıl irade sahibi olabileceğimizi gösterdi. ‘Ben kimim?’, ‘Neyim?’ ve ‘Başıma ne geldi?’ sorularına birlikte nasıl cevap olacağımızın yollarını gösterdi” dedi.
JINEOLOJİYİ NAGİHAN’DAN ÖĞRENDİ
Nagihan Akarsel’in Jineolojî çalışmalarında “doğa ve kadın” ilişkisini incelediğini ifade eden Şêrîn Hesen, kadınları arayışa sürükleyen ve sorgulatan duruşuyla Efrînli kadınlar üzerinde büyük bir etki bıraktığına dikkat çekti. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Jineolojî’ye dönük vurgularının Nagihan’ın yaşamında önemli bir yer tuttuğunu belirten Şêrîn Hesen, “Biz de Önder Apo’nun çağrısı ardından Jineolojî okumaları yapmaya başlamıştık. Ancak gerçekte bu bilimi yeteri kadar anlamıyorduk. Nagihan’ın buraya gelişi bizde bu eksikliğin giderilmesinde önemli adım oldu. Nagihan sadece ders vermiyor, kelime kelime her şeyi anlatıyordu. İlk dersi, kadın-yaşam bağlamı üzerine oldu. Bu dersler bizleri kendi benliğimize yöneltti, kendimizi, tarihimizi anlamlandırmaya başladık” ifadelerini kullandı.
EFRÎNLİLERE TARİHİNİ ANLATTI
Nagihan Akarsel’in verdiği Jineolojî derslerinde pozitivist bilimin gerçek yüzüyle karşılaştıklarını söyleyen Şêrîn Hesen, insanın mekanikleştiği gerçekliğini bu derslerle fark ettiklerini dile getirdi. Şêrîn Hesen, “Nagihan bize çok şey öğretti. Üstelik burada o kadar da uzun süre kalmamıştı. Efrîn’de bir meydana geçmiştik. Meydana, doğaya ve Efrîn’in dağlarına bakıp ‘Siz Efrîn’in ne kadar direndiğini biliyor musunuz? Buradaki halk, bu coğrafya ne kadar direndi biliyor musunuz? ’ diye sordu. Bu sorunun cevabını biz bilmiyorduk ancak o biliyordu. Bize, ‘İnsan böyle bir coğrafyada, etrafı dağlarla çevrili, bir yanında dere, çevresi ise zeytin ağaçları dolu bir yerde kalsın da bu emeği göremesin…’ diyerek kızdı. Zeytin ağaçlarının nasıl büyük emeklerle büyütüldüğünü anlattı bize. Nagihan, Efrîn’in kadın eliyle kurulmuş bir kent olduğunu bize ilk anlatandı” diye belirtti.
'ERKEK DEVLETİN HEDEFİ OLDU'
Ölümünün kendisinden ders alan tüm kadınları derinden etkilediğinin altını çizen Şêrîn Hesen, hedef alınmasının tesadüf olmadığını söyledi. Nagihan Akarsel’in erkek devletin hedefi olduğuna dikkat çeken Şêrîn Hesen, şöyle devam etti: “Türkiye ve Federe Kürdistan’daki MİT ajanları Nagihan’ı hedef aldı. Nagihan, kadın tarihini bilen, direnişçi ve etkileyici bir kadındı. Bize kalan mirasını büyütmek ve devam ettirmektir. Nagihan, kadın tarihini, bilimini ortaya çıkarmak için büyük fedakarlıklar ve emekler sarf etti. Jineolojî için büyük emekler verdi. Ona layık olmak için yolunun takipçisi olmamız şart. Onun ortaya çıkardığı çalışmaları büyütmek onu anmak olacaktır.”
MA / Ceylan Şahinli