WAN - Afganistan’ın 12 vilayetinde üyeleri bulunan Mor Cumartesi Hareketi’nin kurucusu Maryam Marof Arwin, hedeflerinin küresel ittifak olduğunu belirterek, “Gerçek barış ve adalet ancak meşru, demokratik ve adem-i merkeziyetçi ya da federal bir hükümetin oluşmasıyla mümkündür” dedi.
Afganistan’da 2021 yılında iktidarı yeniden ele geçiren Taliban, aradan geçen dört yıl içerisinde kadınlara yönelik baskıcı uygulamaları ağırlaştırdı. Kadınların kamusal hayattaki varlığını yok etmeyi amaçlayan Taliban yönetimi, eğitimden çalışma yaşamına, sağlıktan temel özgürlüklere kadar kadınlara yönelik yasakları kurumsallaştırdı. Ancak tüm baskılara rağmen kadınlar, Taliban rejimine karşı mücadeleyi elden bırakmadı. Sivil alandaki direniş odaklarından biri de Mor Cumartesi Hareketi.
Taliban’ın yönetimi ele geçirmesinin yıldönümü dolayısıyla Mor Cumartesi Hareketi’nin kurucusu ve lideri Maryam Marof Arwin, ajansımızın sorularını yanıtladı.
Taliban’ın Afganistan’da yönetimi ele geçirmesinin üzerinden 4 yıl geçti. Bu süreçte ülkede toplumsal yaşamda ne gibi değişiklikler yaşandı?
Taliban, 15 Ağustos 2021 tarihinde Afganistan’da yeniden kontrolü ele aldı ve yönetimlerinin dördüncü yılı dolacak. Taliban’ın iktidara dönmesinden bu yana Afganistan’daki toplumsal yaşam, derin ve son derece olumsuz bir değişime uğradı. Özellikle kadınlar ve kız çocuklarının bir zamanlar yaşadığı umut ve özgürlük atmosferi, hızla korku, baskı, cinsiyet apartheid'i, kadınların kamusal alanlardan uzaklaştırılması ve yaygın güvensizlik ortamıyla değiştirildi. Kadınların sosyal, kültürel ve eğitim alanlarındaki varlığı ağır biçimde kısıtlandı hatta sistematik olarak yok edildi. Bu da toplumu daha fazla izolasyona sürükledi. Taliban önceki rejimlerinin baskıcı yasalarını ve yapılarını geri getirerek, yalnızca temel insan haklarını ihlal etmekle kalmadı, sivil kurumları ve sosyal aktivistleri susturarak, diyalog ve protesto alanlarını da tamamen kapattı. Bu vahim durum özellikle kadınlar, çocuklar, marjinalleştirilmiş etnik topluluklar ve dini azınlıklar gibi kırılgan grupları derin psikolojik, sosyal ve ekonomik krizlere sürükledi. Kadınlar özelinde umutsuzluk derinleşti, genç kızlar ve kadınlar arasında ruh sağlığı sorunları, zorla evlendirme, çocuk gelin vakaları ve intihar oranları dramatik biçimde arttı.
Taliban, sokakta kadınları zorla gözaltına alıp, bilinmeyen yerlere götürüyor. Yüksek lisans derecesi olan kadınların birçoğu bugün dilencilik ya da seks işçiliğine zorlanıyor. Kadınların kamusal alanlardaki varlığı ciddi biçimde yasaklanmış durumda.
Taliban iktidarı, kadınların sosyal, siyasal ve ekonomik yaşamına nasıl bir müdahalede bulundu? Afgan kadınlarının bugünkü durumu nedir?
Taliban iktidara geldiğinden bu yana Afgan kadınlar, yaşamın her alanında kapsamlı kısıtlamalar ve yasaklarla karşı karşıya kaldı. Kabinesinde tek bir kadının yer almadığı Taliban, yasa dışı bir hükümet kurdu, kadınların hak ve özgürlüklerini ağır biçimde ihlal eden onlarca kararname yayımladı. Kadınların siyasi katılımını ve toplumsal varlığını reddeden Taliban, kadınları katı biçimde eve hapsetti. Yalnızca yemek pişirme, ev işleri, çocuk bakımı, eşlerinin, erkek kardeşlerinin ya da ailedeki erkeklerin ihtiyaçlarını karşılama görevini biçti. Son dört yıla yakın sürede Taliban, kadın haklarını sistematik biçimde çiğnedi. Altıncı sınıftan yukarıdaki kız çocuklarının okula gitmesi yasaklandı. Kadınlar ve kız çocukları üniversitelerden men edildi, kadınların çalışma ve seyahat hakkı ağır şekilde sınırlandı. Afgan medyasının yaklaşık yüzde 80’ininde kadınların sesi susturuldu, medyada çalışan az sayıdaki kadın ise yüzlerini maskeyle örtmeye zorlandı.
Taliban, sokakta kadınları zorla gözaltına alıp, bilinmeyen yerlere götürüyor. Kadınların kıyafetlerini seçme hakkı yok, katı siyah Taliban tarzı hicabı, vücutlarını tamamen örtecek şekilde giymeye mecbur bırakılıyorlar. Spor salonlarına, güzellik salonlarına, eğlence mekanlarına, şarkı söyleme, moda etkinliklerine ve hatta parfüm sürmeleri yasak. Spor yapmaları yasak. Kadın sporcular, ‘ahlaki bozulma’ suçlamasıyla halka açık şekilde kırbaçlanıyor ve fiziksel şiddete uğruyor. Ayrıca kadınlar cinsel istismara maruz kalıyor. Yakın zamanda yayımlanan videolar, Taliban tarafından Balkh Üniversitesi’ne atanan rektörün karıştığı cinsel istismar vakalarını ortaya koydu. Önceki hükümette ya da yabancı kurumlarda çalışan ve evinin geçimini sağlayan kadınların büyük kısmı Taliban tarafından işten çıkarıldı. Yıllarca çalışma deneyimi ve hatta yüksek lisans derecesi olmasına rağmen, bu kadınların birçoğu bugün dilencilik ya da seks işçiliğine zorlanıyor. Kadınların kamusal alanlardaki varlığı ciddi biçimde yasaklanmış durumdadır. Toplantılara katılmak, sokakta yürümek, toplu taşıma kullanmak gibi en temel faaliyetler dahi Taliban’ın sıkı kontrolü altında. Bu politikalar, kadınların temel haklarını hiçe saymakla kalmıyor, onları toplumsal hayattan tamamen dışlayarak Afgan kadınlarını tarihlerinde hiç olmadığı kadar güçsüz ve marjinal hale getiriyor.
Kadınlara yönelik baskı politikaları karşısında Mor Cumartesi Hareketi olarak mücadele yöntemleriniz nelerdir? Bugüne kadar yaptığınız ve yapacağınız çalışmaları anlatabilir misiniz?
Mor Cumartesi Hareketi, Taliban’ın Afganistan’da kontrolü ele geçirmesinden yalnızca iki gün sonra 17 Ağustos 2021 tarihinde kurulan, kadınların öncülük ettiği bir protesto hareketidir. Üyeleri ve liderlerinin çoğu ülke içinde bulunan bu hareket, neredeyse dört yıldır Taliban’ın yaygın baskı ve sürekli tehditlerine rağmen Afgan kadınların sesini canlı tutmak ve haklarını savunmak için mücadele ediyor. Hareket, sokak protestolarından özel alanlardaki eylemlere, duvar yazılamalarından açık mektuplara, hashtag kampanyalarından bildirilere, rapor yayımlamaktan protesto teknikleri eğitimlerine kadar çeşitli ve yaratıcı direniş yöntemleri kullanıyor. Kadın hakları ihlallerine dair farkındalık kampanyaları yürütüyor, cesur Afgan kadınların hikayelerini dünya kamuoyuna taşıyor ve uluslararası toplumu Afgan kadınların haklarını desteklemeye çağırıyor.
Ayrıca, ülke içinde ve dışındaki sivil toplum örgütleri ve insan hakları savunucularıyla işbirliği yaparak mağdur kadınlara hukuki ve psikolojik destek sağlıyoruz. Etkinliklerimiz arasında kadınları ve kız çocuklarını güçlendirmeye yönelik çevrim içi eğitim programları, mesleki beceri öğretimi ve insan hakları bilgilendirmesi de yer alıyor. Amacımız Afgan kadınların baskıcı koşullarda bile bilinçli, bağımsız ve umutlu kalmasını sağlamak. Halihazırda Afganistan’ın 12 vilayetinde üyelerimiz ve protestolarımız var. Gelecekte, faaliyetlerimizi genişletmeyi, daha geniş destek ağları kurmayı ve Afgan kadınlarını desteklemek için küresel dayanışma vurgusunu artırarak entelektüel bir ittifak oluşturmayı planlıyoruz. Taliban’ın kadın haklarını geri vermesi için uluslararası dikkati ve dayanışmayı artırmakta kararlıyız. Adalet, eşitlik ve özgürlük sağlanana kadar mücadelemiz sürecek. Dünyadan yalnız bırakılmamayı talep ediyoruz.
Taliban’ın yasak ve zulmüne rağmen örgütlenen bir kadın mücadelesi var. Bu noktada kadınların baskı rejimine karşı örgütlenmesi nasıl mümkün oluyor?
Taliban’ın ağır yasaklarına ve acımasız baskılarına rağmen Afgan kadınlar hala örgütlenmenin ve direnişin yollarını buluyor. Mevcut koşullar altında kamuya açık protestoların ve faaliyetlerin aşırı tehlikeli olması nedeniyle kadınlar gizli ve yüksek güvenlik önlemleriyle çalışıyor. Sanal alan ve dijital medya platformları, kadınların örgütlenmesi için en önemli araçlar. Kadın grupları ve aktivistler, bilgi paylaşmak, koordinasyon sağlamak ve plan yapmak için çeşitli platformlarda şifreli ve dikkatli iletişim kullanıyor. Ayrıca, yerel ve aile temelli dayanışma ağları kurarak birbirlerini destekliyor ve yoğun baskılara rağmen seslerini koruyorlar. Kadınlar protestolarını ve taleplerini açık mektuplar, duvar yazıları ve sembolik mesajlar gibi dolaylı yöntemlerle ifade ediyor. Çevrim içi eğitimler ve küçük ev toplantıları, diyalog, öğrenme ve kadınların moralini güçlendirmek için güvenli alanlar yaratıyor. Koşullar son derece zor olsa da Afgan kadınların direnci, haklarını koruma ve baskıya karşı koyma kararlılığını yansıtıyor. Dayanışma, yaratıcılık ve cesaretle, tüm risklere rağmen örgütlenmeye devam ediyorlar. Afganistan’da kalan kadınlar ve kadın liderler için destek hayati önem taşıyor. Mali destek, farkındalık ve motivasyonla birleştiğinde kadınların dayanışmasını ve kapasite gelişimini büyük ölçüde güçlendirebilir. Afgan kadınlara verilen destek ne kadar güçlü olursa, mücadeleleri de o kadar etkili olur. Böyle bir destek Afgan kadınlarına bu mücadelede yalnız olmadıklarını hatırlatır.
Kadın hakları mücadelesi küresel bir meseledir. Gerçek değişim işbirliği ve ortak güçle, daha iyi bir gelecek dünya çapında destek ve ortaklıkla mümkündür.
Mor Cumartesi Hareketi, diğer kadın örgütleri veya uluslararası feminist hareketlerle nasıl bir dayanışma ilişkisi kuruyor? Dünya kadın hareketine ve kamuoyuna çağrınız ne olur?
Hareket, Afgan kadınlarla diğer kadın örgütleri ve uluslararası feminist hareketler arasında dayanışma ve birlik inşa etmeyi her zaman önemsemiştir. Kadın hakları mücadelesinin küresel bir mesele olduğuna ancak işbirliği ve ortak güçle gerçek değişimin mümkün olacağına inanıyoruz. Dünya çapındaki kadın hakları örgütleri, feminist aktivistler ve sivil toplum gruplarıyla aktif bağlantılarımızı sürdürüyor, Afgan kadınların sesini yükseltmek ve Taliban rejimine baskıyı artırmak için ortak proje ve kampanyalara katılıyoruz. Bu işbirlikleri; bilgi paylaşımını, mağdur kadınlara hukuki ve psikolojik destek sağlamayı, eğitim ve farkındalık çalışmalarını kapsıyor. Küresel topluma, kadın hareketlerine ve kamuoyuna mesajımız nettir; Afgan kadınların desteğinize, dayanışmanıza ve somut eylemlerinize ihtiyacı var. Onlar, en temel hakları için tehlikeli ve ağır koşullar altında mücadele ediyor. Afgan kadınların sesini sokakta, sosyal medyada ve mümkün olan her alanda yükseltmeye çağırıyoruz. Kampanyalarımıza katılın ve uluslararası baskının artmasına yardımcı olun. Küresel dayanışma yalnızca Afgan kadınların moralini güçlendirmekle kalmaz aynı zamanda Afganistan’da daha derin ve kalıcı bir değişime yol açar. Daha iyi bir gelecek ancak dünya çapında destek ve ortaklıkla mümkündür.
Taliban işgalinin yıldönümünde Mor Cumartesi Hareketi olarak vermek istediğiniz temel mesaj nedir? Gelecek için umutlarınız ve hedefleriniz neler?
Taliban’ın Afganistan’da yeniden iktidara gelmesinin üzerinden dört yıl geçti. Bu dönem, Afganistan’daki kadınlar ve kız çocukları için acı, baskı ve mahrumiyetle dolu oldu. Taliban yönetiminin yıldönümünde Mor Cumartesi Hareketi’nin ana mesajı şudur; asla susmayacağız, hak, adalet ve özgürlük mücadelesine devam edeceğiz. Temel çağrımız ise; Taliban’a verilen tüm desteğin son bulmasıdır. Taliban’la herhangi bir ilişki ya da işbirliği, bu grubun dolaylı olarak desteklenmesi anlamına gelir ve bu insan hakları ihlallerini artırmış, insani krizi derinleştirmiş ve Afganistan’da kadınların, kırılgan etnik grupların ve dini azınlıkların durumunu daha da kötüleştirmiştir. Uluslararası toplumu, Afgan halkının iradesine dayalı yasal bir hükümetin kurulmasını desteklemeye ve Taliban rejimini tanımamaya çağırıyoruz.
Kadınların siyasi güçte ve Afgan toplumunun tüm alanlarında aktif katılımını talep ediyoruz. Gerçek barış ve adaletin ancak meşru, demokratik ve adem-i merkeziyetçi ya da federal bir hükümetin oluşmasıyla mümkün olacağına inanıyoruz. Ayrıca Taliban’a yönelik yaptırımların artırılması, üyelerine tam seyahat yasağı getirilmesi ve bu gruba doğrudan ya da dolaylı tüm mali yardımların derhal kesilmesini talep ediyoruz. Dünyayı, Afgan kadınlarını desteklemeye ve milyonlarca kadının hak ve özgürlük mücadelesinde yanlarında durmaya çağırıyoruz. Gelecek için umudumuz; Afgan kadın ve erkeklerinin eşit haklara, sosyal adalete ve temel özgürlüklere sahip olduğu bir toplum inşa etmektir. Mesajımız açık; ‘sesimiz, Afgan kadınlarının sesidir. Bu mücadelede yalnız değiliz.” Küresel dayanışma ve destek sayesinde, Afgan kadınlarının özgür ve onurlu yaşamlarına kavuşacağı günü getirebiliriz.
MA / Ruken Polat