AMED - Amed'de kayıp yakınlarının eyleminde konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, "Hakiki yüzleşme gerçekleşmelidir. Ailelerden, toplumdan, bedel ödeyen herkesten resmi ağızdan özür dilenmelidir” dedi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi ve kayıp yakınları, eylemlerinin 851’inci haftasında Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. Eylemde, gözaltında kaybettirilen ve katledilenlerin fotoğrafları taşındı. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Parti Meclisi (PM) üyesi Beycan Taşkıran ve çok sayıda kişi eyleme katıldı.
İHD Şube Başkanı Ercan Yılmaz, ailelerin 30 yıldır mücadele verdiğine işaret ederek, "Geçmişle yüzleşme olmadan, kayıpların akıbeti ortaya çıkarılmadan kalıcı ve onurlu barış mümkün değildir" dedi.
ESP'li Beycan Taşkıran, "Onurlu barış yüzleşmekten geçiyor. Adalet olmadan, özgürlük olmadan, barış olmaz. Bu mücadele hepimizin mücadelesidir" diye kaydetti.
HATİMOĞULLARI: ÖZÜR DİLENMELİ
Kayıp yakınlarının mücadelesine dikkati çeken Tülay Hatimoğulları, "Sizlere çok şey borçluyuz. Cumartesi Anneleri'nin öncülüğüyle başlayan mücadele en uzun eylemliliktir. Mücadelenin önünde saygıyla eğiliyoruz" dedi.
Her bir kaybın bir hikayesi olduğunu vurgulayan Tülay Hatimoğulları, katledilen gazeteciler Musa Anter ve Hrant Dink'i hatırlattı. Tülay Hatimoğulları, "Bizler bu bedellerle (kayıplar ve katledilenler) bugünlere geldik. Cezaevinde ödenen bedellerle, kayıpların yaşadıklarıyla bugüne geldik. Onlara bir kez daha sözümüzü olsun ki verdikleri mücadele ve ödenen bedellerin barışla taçlanması için mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz. Onurlu barış mücadelesini vermeye devam edeceğiz. Bir kez daha diyoruz ki bütün kayıplar bulunmalı, faili meçhuller açığa çıkarılmalıdır. Bu hakiki yüzleşme gerçekleşmelidir. Ailelerden, toplumdan, bedel ödeyen herkesten resmi ağızdan özür dilenmelidir. Bunun devletin tutanaklarına girmesi önemlidir. Ancak böyle bu acılar bir dirhem de olsa hafifiler. Ancak böyle gerçek barış sayfası açılmış olur" diye konuştu.
HASAN OCAK'IN HİKAYESİ
Sonrasında 21 Mart 1995 tarihinde gözaltına alındıktan sonra katledilen Hasan Ocak’ın hikayesi okundu. İHD Amed Şubesi Kayıp Komisyon üyesi Fırat Akdeniz, Ocak'ın hikayesine dair şunları söyledi: "30 yaşındaki öğretmen Hasan Ocak, 21 Mart 1995 tarihinde polisler tarafından gözaltına alınır. Vatan Caddesi'nde bulunan İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne götürülür. Burada başında Bayram Kartal’ın olduğu TİM-3 tarafından işkenceye maruz bırakılır. İstanbul Tem Şube'de Hasan Ocak ile aynı zamanda gözaltında bulunan iki kişi onu karakolda gördüklerine tanıklık eder. Gözaltında bulunan başka 2 kişi de Hasan Ocak’ın ismini parmak izi listesinde gördüklerini açıklar. Yine, başka bir tanık ise şubede bir hareketlilik olduğunu, polislerin ‘Hasan Ocak getirildi’ diye aralarında konuştuklarını duyduğunu söyler.
BAKAN ÖZÜR DİLEDİ
Her yerde Hasan'ı arayan Ocak ailesi ve İHD, herhangi bir resmi bilgiye ulaşamaz. TBMM, başbakanlık, bakanlıklar, savcılıklar ve hastanelere yapılan resmi başvurulardan bir sonuç alınamaz. Türkiye’yi ayağa kaldıran, yurtdışında da ses getiren 58 günlük arayışın sonunda devlet; Hasan Ocak'ın ağır işkence izleri taşıyan ve ‘meçhul kişi’ olarak işlem gören bedeninin, Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’nda olduğunu açıklamak zorunda kalır. Bu açıklamadan sonra dönemin İnsan Haklarından Sorumlu Bakanı Algan Hacaloğlu ‘Toplumdan hükümet adına özür diliyorum’ der.
Ocak ailesi, İstanbul Tem Şube Müdürlüğü ve ‘Tim-3’ polisleri hakkında DGM Başsavcılığına, Beykoz Savcılığına ve Fatih Savcılığına suç duyurusunda bulunulur ama hiçbir sonuç alamaz. Ocak ailesi Adalet Bakanlığına başvuruda bulunarak etkin soruşturma yapmayan savcılar hakkında şikâyetçi olur ancak Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Müdürlüğü bu şikâyeti işleme almaz. Fatih Cumhuriyet Savcılığı, terörle mücadele şubesi polisleri ve olayın soruşturulması ile ilgili görevlerini ihmal eden devlet yetkilileri ile ilgili yapılan suç duyuruları hakkında ‘şikâyetlerin somut bir veriye dayanmadığı’ gerekçesi ile takipsizlik kararı verilir.
İç hukuktan sonuç alamayan Ocak ailesi, 26 Temmuz 1996 tarihinde AİHM’e başvurur. AİHM 15 Temmuz 2004 tarihinde Sözleşme’nin yaşam hakkını düzenleyen 2. maddesinin usul yönünden ihlal edildiğine karar verir.”
Açıklama sonrası oturma eylemi yapıldı.