Besê Hozat: Bu süreçle bütün Türkiye değişecek

img
HABER MERKEZİ - PKK’nin 12’nci Kongresi’nde alınan kararların ancak Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü ile pratikleşebileceğini vurgulayan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat, “Savaşçıların elinden silahları ancak Önder Apo alır" dedi. 
 
PKK'nin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" üzerine gerçekleştirdiği 12. Kongresi'nde alınan kararlar gündemdeki yerini koruyor. PKK, kongrede “çalışmaları sonlandırma” kararı aldı. KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat, kongreye dair Medya Haber’de katıldığı özel programda değerlendirmelerde bulundu. 
 
Kürt hareketinin öncü kadrolarından 18 Mayıs 1977’de katledilen Haki Karer’i anarak değerlendirmelere başlayan Besê Hozat, “Haki Karer yoldaş sahsında bütün Mayıs ayı özgürlük, devrim şehitlerini saygı ve minnet ile anıyorum. Mayıs ayı şehitler ayıdır. İsmini de Haki arkadaşın şahadetinden alıyor. Heval Haki Reber Apo’nun ilk yol arkadaşıdır. Önderlik özellikleri olan, Önder Apo’yu en iyi, güçlü kavrayan arkadaşlardan biridir. Önder Apo’nun ‘Gizli ruhum’ diyerek tanımladığı bir arkadaş. Bu anlamda partileşmede Haki Karer arkadaşın anısına gerçekleşti. Onun çizgisine mücadele bu günlere geldi. Mücadele tarihimizde çok apayrı bir yeri var. Aynı gün 18 Mayıs’ta İbrahim Kaypakkaya’nın da şehadet yıl dönümüdür. Amed zindanında çok büyük bir direniş gerçekleştirdi ve vahşi bir şekilde katledilmesi sonucu şehit düştü. Haki arkadaş ve İbrahim arkadaş şahsından tüm Kürdistan, dünya devrim şehirlerini saygı ve minnet ile anıyorum” diye konuştu. 
 
‘ÇOK BÜYÜK DEĞERLER YARATTILAR’
 
Yaşamını yitirdiği PKK’nin 12’nci Kongresi’nde açıklanan PKK’nin öncü kadrolarından Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun’un Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın ilk yol arkadaşları olduğunu hatırlatan Besê Hozat, “Bu arkadaşlar büyük hakikat arayışçıları, yolcuları, hakikatin kendisidir. Mücadeleye çok büyük emekleri var. Çok büyük değerler yarattılar. Gerçekten bu yoldaşların çizgisinde mücadele çok büyük gelişmeler kaydetti. Önder Apo’nun da ifadesiyle; Barış ve Demokratik Toplum sürecinin de, sosyalizminin de esinleyici gücü olacaktır, arkadaşların çizgisinde bu mücadele mutlaka başarıya gidecektir. Bu yoldaşların büyük hayallerini demokratik toplum sosyalizmini gerçekleştirerek, bunu yaratarak mutlaka sağlayacağız. Hayalleri, özlemleri ve anılarına bağlı kalacağız. Şehadet ilanını halkımız çok güçlü bir şekilde karşıladı. Kürdistan’da ülke dışında çok büyük anmalar oldu, kitlesel katılımlar gerçekleşti. Halkımız büyük bir saygı, sevgi ve minnet ile andı ve yad etti. Bu anmalar çok anlamlıydı. Bu anmalar arkadaşlarımızın halkımızın gönlünde taht kurduğunu gösterir. Halkımız yoldaşlarımızın yarattığı değerlerin kendileri açısından da insanlık açısından da ne anlama geldiğin derinliğine kavramıştır. Anmalar sonrası iki arkadaşımızın aileleri bu anmaları kutlayan, selamlayan bir açıklama yaptı. Bu yapılan açıklamada gerçekten anlamlıydı. Son derece içerikliydi” ifadelerini kullandı. 
 
‘HEVAL FUAT HAKİKATİN KENDİSİYDİ’
 
Yaşamını yitirdiği açıklanan Ali Haydar Kaytan’ı anlatan Besê Hozat, şunları söyledi: “Fuat arkadaş 3 Temmuz 2018’de şehit düştü. Bir eğitim akademisinde eğitim verirken hava saldırısına uğradı eğitim yeri. Bir grup arkadaşla birlikte şehit düştü. Önderliğimizin ilk yol arkadaşlarındandır. Mücadele, emeği çok fazladır. Heval Fuat insanlık ve Kürt halkının vicdanıdır. Gerçekten hakikatin kendisidir. Bu anlamda yanlışa, kötüye öfkesi büyük; doğruya, iyiye, güzele de sevgisi derin olan bir arkadaştı. Her gelişme karşısında ‘acaba Fuat arkadaş nasıl düşünür? Nasıl değerlendirir?’ derdik. Hep görüşlerini merak ederdik. Özlerdik, yeri hep aranan arkadaştı. Hep gözlerin aradığı arkadaştı. En zor süreçlerde büyük bir moraldi, hayat enerjisi, güçtü. Bu anlamda bilinç, anlam, yaşam ve anlam gücüydü. Mücadele tarihimizde bambaşka bir yeri var. Bazı şehadetler var gerçekten yerleri doldurulmaz. Bu arkadaşlar da böyle arkadaşlardır. Bu arkadaşların anıları, özlemleri ve hayallerini gerçekleştirmek için çok büyük mücadele etmemiz gerekiyor. Ancak öyle onlara bağlılığımızı, gerçek yoldaşlığımızı ifade edebiliriz.” 
 
‘HEVAL RIZA’NIN ETKİLEME GÜCÜ YÜKSEKTİ’
 
Rıza Altun’un da değerli bir yoldaş olduğunu belirten Besê Hozat, “Çok kıvrak bir zekaya sahipti. Hep satır arlarını okuyan, kimsenin görmediğini görendi. Son derece zeki, deha diye bileceğimi bir yoldaştı. Örgütleme, etkileme gücü çok yüksekti. İkna yeteneği, kabiliyeti çok gelişkindi. Her şart ve koşulda moral vermeyi, motive etmeyi bilen, harekete geçirmeyi bilen bir yoldaştı. Fuat arkadaş ve Rıza arkadaş açısından da entelektüel, ideolojik düzeyleri çok derindi. Bu anlamda çok sayıda arkadaş eğitti. Büyük, derin anlamlı değerler yarattılar. Anılarına bağlı kalacağız. Mutlaka hayalleri ve özlemlerini gerçekleştireceğiz. Bunun mücadelesini vereceğiz. Birçok arkadaş iki yoldaşımız ile ilgili çok anlamlı değerlendirmeler yaptı. Gerçekten bütün bu değerlendirmeler arkadaşları çok güzel anlatıyor. Tam da anlatıldığı gibiydiler” dedi. Yaşamını yitiren Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder’in PKK’nin 12’ni Kongresi’nde anıldığını hatırlatan Besê Hozat, “3 Mayıs’ta yaşamını yitirdi. Çok değerli bir insandı. Halkların özgürlük ve eşitlik temelinde kardeşliğine inanan, bu uğurda canını veren, canını ortaya koyan bir insandı. Gerçekten Barış ve Demokratik sürecinin fedaisi, öncüsüydü. Çok büyük bir emeği var. Onu da saygı ve minnet ile anıyorum” şeklinde konuştu. 
 
KONGRENİN TOPLANMA ŞARTLARI
 
PKK’nin 12’nci Kongresi’nin toplanma şartları ve sonrasında yaşanan gelişmelere dikkati çeken Besê Hozat, “2024’ün sonunda başladı, 2025’te gelişmeler devam etti ve çok tarihi bir sürece girdik. Bölgede ve Ortadoğu’da 3’ncü Dünya Savaşı yoğunlaştı. Bölgenin dizaynı çok gündemde. Süreci bütün bu gelişmelerden kopuk ele alamayız. 3’ncü Dünya Savaşı’nın geldiği düzeyden, dünya, bölgedeki gelişmeler, hegemonik güçlerin bir biri ile savaşı, çelişkisinden, bölgedeki statükocu güçleri le yaşanan çatışmalarda halkların verdiği mücadeleden bağımsız ele alamayız. Bu anlamda kapitalist, emperyalist güçler köklü bir kriz yaşıyor, sistem sarsılıyor. Sistem yeniden kendini dizayn etme sürecinde. Bu bölge üzerinden geliştiriliyor. Gelinen aşamada 21’nci yüz yılın dengeleri, siyasi sistemi yeniden dizayn ediliyor. Bu anlamda bölge dizaynı İsrail’in güvenliği ve çıkarları temeline ele alınıyor ve o temelde yeniden düzenleniyor. Giderek İsrail bölgede hegemonik güç oluyor. ABD, İngiltere ve batının ciddi desteği tüm bölge üzerinden etkisi giderek artıyor. Bu gelişmeler doğrudan Kürtleri de etkiliyor. Kürtler de bu gelişmelerin, savaşın tam merkezindedir. Bütün bu güçlerin İsrail ve ABD başta olmak üzere Kürtler üzerinden ciddi hesapları, planları var. Bu dizaynda kendi çıkarları, İsrail’in güvenliği temelinden bir şekilde Kürtlere de yer vermek isteyen bir politika, strateji izleniyor. Tüm bu gelişmeler Türk devletini ciddi bir şekilde ürküttü. Özellikle devletin ‘beka’ kaygısını yaşayan devletin içindeki kesimlerde bu ciddi bir kaygıya yol açtı. 52 yılı bulan özgürlük mücadelesi Kürdistan ve bölge ve dünyada çok önemli değerler ortaya çıkardı” diye konuştu. 
 
‘KONGREYİ ÖNDER APO YÜRÜTTÜ’ 
 
Türkiye’nin tüm imha saldırılarına rağmen Kürt Özgürlük Hareketi’nin tasfiye edilemediğinin altını çizen Besê Hozat, “Bu planları boşa çıkmıştı. Çok büyük darbeler de yemişti. Hareket dimdik ayaktaydı. Bu gelişmeler ile hareketin dik duruşu, dinamik bir şekilde mücadeleyi sürdüren durumu kaygıları daha da derinleştirdi ve depreştirdi korkuları. Bu gelişmeler Önder Apo ile diyalog kurmalarına yol açtı. Devlet heyetinin tekrardan Önder Apo ile İmralı’da temasa geçmesine Önder Apo değer biçti. Devlet Bahçeli’nin yaptığı açıklamalar oldu. Devlet Bahçeli devlet aklını temsil ediyor. Yüz yıllık imha ve inkar politikası Devlet Bahçeli çizgisi, zihniyetinde yürütülüyor. Böyle bir kişiden -sadece bir kişi değil, devletin yüz yıllık aklının temsili, kuruluş felsefesinin ideolojisini temsili- çağrının gelmesini Önderlik önemli buldu ve buna bir cevap verdi. Kürtler üzerinde de çok fazla plan var, herkes kendi çıkarı doğrultusunda bir strateji yürütüyor. Önderlik de Kürtlerin yarattığı bu değerlerin bu güçler tarafından halkların aleyhine kullanılmasını, değerlendirilmesini tabi ki istemiyor. Önder Apo büyük bir Kürdistan ve Türkiye yurtseveridir. Bu anlamda halkların çıkarları, özgürlüğü, demokrasisi temelinde hareket eden, yaklaşan; bu konuda hassasiyeti çok yüksek olan bir Önderdir. Bu süreci Önder Apo değerlendirdi ve bir inisiyatif geliştirerek hareket çağrı yaptı. Hareket bu çağrıya olumlu cevap verdi. Önder Apo hareketi bundan hareketi bundan hareketle çok köklü değişim ve dönüşüm süreci içerisine koymak istedi. Buna hareketin yaklaşımı da olumlu oldu. Bunun üzerine kongre 5-7 Mayıs tarihleri arasında toplandı. Bu kongreye Önder Apo’nun önemli perspektifleri oldu. Kongreyi Önder Apo’nun perspektifleri yönetti, yürüttü ve yönlendirdi. Bizimde kongre öncesi temel talebimiz ‘Önder Apo olmadan biz bu kongreyi toparlayamayız, ancak Önder Apo toplayabilir, yürütebilir ve yönlendirebilir’ demiştik. Bu karşılık buldu” ifadelerini kullandı. 
 
‘KARARLAR ÖNDER APO’NUN FİZİKİ ÖZGÜRLÜĞÜ İLE MÜMKÜN’ 
 
“Önder Apo’nun kapsamlı perspektifleri kongreye ulaştı” diyen Besê Hozat, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çeşitli tarzlarda Önder Apo’nun katılımı da sağlandı. Bu anlamda Önder Apo yeterli düzeyde kongreye katıldı ve yürüttü diyebiliriz. Kongrede bu perspektifler çerçevesinde çok kapsamlı tartışmalar yürütüldü. Kongrenin en temel kararı PKK’nin feshi, silahlı mücadele dönemini sonlandırması oldu. Bu kongrenin en temel kararıydı. Bununla ilgili kapsamlı tartışmalar yürütüldü. Bu sürecin yürütülmesi, PKK’nin silahlı mücadeleyi durdurma kararının uygulanma ve pratikleşmesi de ancak Önder Apo’nun fiziki özgürlüğüne bağlı. Önder Apo’un özgür çalışır ve yaşar koşullarının sağlanmasına ve bu anlamda bu sürecin Önder Apo’nun yürütmesi ile ancak kararların pratikleşmesi mümkün olabilir. Bu sürecin bir parçası ve gereğidir. Bu olmaz ise olmaz bir koşuldur. Demokratik siyaset hakkının tanınması gerekiyor. Bu temelde yasal ve hukuki düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Demokratik siyaset hakkı tanınmadan, yasal ve hukuki düzenlemeler, Önder Apo’nun özgür yaşar ve çalışır koşulları olmadan, süreci Önder Apo yürütmeden; PKK’nin fesih, silahlı mücadeleyi durdurma kararının pratikleşmesi mümkün değil.”
 
‘İKTİDAR MEDYASININ DİLİ SÜRECİ ZEHİRLEYİCİ’
 
PKK’nin 12’nci Kongresi sonrası iktidara yakın ana akım medyada kullanılan dili eleştiren Besê Hozat, “Birçok tartışma var. Silah üzerinden çok iştahlı bir tartışma yürütüyorlar. PKK’nin aldığı kararların uygulanması Önder Apo’nun fiziki özgürlüğüne, özgür yaşar ve çalışır koşuların sağlanması, demokratik siyaset hakkının tanınmasın, yasal ve hukuki düzenlemelerin sağlanmasına bağlıdır. Mutlaka bunun sonuç alması içinde elbette demokratik, özgürlük, halkların eşitliğini garanti altına alan, Türkiye’de yaşayan tüm kesimlerin kimliklerini tanıyan demokratik bir Anayasa’ya ihtiyaç vardır. Önderlik ‘toplumsal sözleşme’ olarak tanımladı, Türkiye’de de böyle bir gündem var. İktidar bunu hep kendine yontmaya çalışıyor. Bu konuda AKP’nin, iktidarın yaklaşımı son derece ciddiyetsiz, oyalayan, ayak direten, ipe un seren, arabayı atın önün koyan şekilde. Bu deyimlerin hepsi aynı anlama geliyor. Durumun ciddiyetini AKP’nin içinde olduğu pratiği daha iyi kavraya bilmek adına bunu ifade etmek istedim. Oyalayan bir yaklaşım var. Zamana yayan bir yaklaşım var. Ayak direten bir yaklaşım söz konusudur. Bu konuda kongre sonrası tartışmalarda sürece ne kadar gayri ciddi yaklaşıldığını, zamana oynandığını, oyalama içinde olduğunu gösteriyor. Kongrenin kararı son derece nettir; fesih ve silahlı mücadele yöntemi sonlandırılmıştır, silahlı mücadele dönemine kongre kararı ile son verilmiştir. Fakat bunun uygulanması Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü, demokratik siyaset hakkının tanınması, yasal ve hukuki düzenlemelerin yapılması ilke mümkün olur. Kongre sonrası iktidar tarafından bununla ilgili ciddi adımlar atılması gerekirken, Önderliğin fiziki özgürlüğünden tutalım demokratik siyaset hakkımın tanınması, yasal ve hukuki düzenlemelere kadar çok gereksiz, yersiz bir şekilde bir silah tartışması almış başını gidiyor. Kongre zaten yaklaşımını ortaya koymuş, karar net, dünyaya bunu deklere etti. İrade beyanı var. Bu konuda sağlıklı bir gündemin yaratılmadığı ortaya çıkıyor. Bunu elbette hızla aşmak gerekiyor. Şu çok net; savaşçıların elinden silahları ancak Önder Apo alır. Bu da Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü, özgür çalışır ve yaşar koşullarının sağlanması ile mümkün olur. Bu insanlar (Gerilla) gelip ne yapacak?” diye sordu.  
 
‘GÜNDEMİ DOĞRU TARTIŞMAK GEREKİR’
 
Silahlı mücadelenin yerini demokratik siyasetin alacağının altını çizen Besê Hozat, “Evet PKK silahlı mücadele dönemine son verdi, bunun kararını verdi, son verecek, silahlı mücadele yürütmeyecek ama silahlı mücadelenin yerine demokratik siyaset geçecek. İnsanlar gelip demokratik siyaset yapacak, demokratik toplumu örgütleyecek, demokratik toplum çalışmasında yer alacak. Her halde bu insanlar gelip kurbanlık koyun gibi kendini imhaya açık hale getirmeyecek,  zindanlara doldurulmayacak. Bu konuda yaklaşım son derece gayri ciddidir. Bu açıdan gündemi bu konuda doğru belirlemek ve tartışmak gerekir. Buda zamanın boşa harcanması anlamına geliyor. Bu zehirli dilden kurtulmak gerekiyor. Bu kadar ciddi bir sürecin içindeyiz. Bir bütün olarak Türkiye değişecek. Sadece Kürtlerde bir değişim olmayacak. Bir bütün Türkiye’nin değişmesi anlamına geliyor. Toplumu buna hazırlamak ve katmak gerekiyor. Bunda çok güçlü bir sahiplenme yaratmamız gerek. Bunu kim yapacak? Bunu siyaset, basın yapacak. Şimdi siyasetin dili de dil değil, basının dili de dil değil. Önder Apo da bu dili eleştiriyor. Basının dili savaş propagandasıdır. Sürekli savaşı kışkırtan, toplumu zehirleyen, milliyetçilik, ırkçılık harlatan, Kürt düşmanlığı yapan bir dil var. Bu dilin eşit, özgür temelde Kürt-Türk halklarının kardeşliği ile ne alakası var? Bu dil ile Türkiye’nin demokratikleşmesi sağlanamaz. Toplum Barış ve Demokratik Toplum’a bu şekilde hazırlanamaz. Toplumun katılımı bu şekilde sağlanamaz. Özel savaş kalemleri 24 saat bu dil ile toplumu zehirliyorlar. Bir de konuşan o tipler hiç değişmedi. Yıllarca Kürt düşmanlığı yapan, savaş rantçılığı yapanlar bu güne kadar televizyonda özel savaş yaparak; toplumu zehirliyorlar. Bu konuda bile bir düzenleme yok. Bu durum kimseye güven vermiyor, herkeste büyük bir öfke yaratıyor. Buna öfke duymayan yok. Bu gayri ciddi durumun aşılması gerekiyor” diye konuştu. 
 
‘SÜREÇ SAVAŞ RANTÇILARINI ORTAYA ÇIKARDI’
 
Savaştan nemalanan, savaş rantı yiyen kişilerin olduğunu vurgulayan Besê Hozat; “Bu süreç ne kadar rantçı olduğunu ortaya çıkardı. Meğerse sürülerce rantçı, savaştan beslenen kesim varmış. Bu süreç onları son derece rahatsız ediyor. Barış ve Demokratik Toplum süreci gerçekleşir, halkların özgürlüğü ve eşitliği temelinde bir kardeşlik olursa bu rantçıların cepleri boşalacak, rantçılar şatafatlı yaşamları olmayacak, ekranların karşısında çubuklar ile çirkin egolarını konuşturup kariyer yapamayacaklar. Bu süreç onlar açısından bitecek. Bunun için son derece hırçınlar, süreç karşıtılar. Halkların evlatlarının kanı üzerinden besleniyorlar. Bu sürecin gelişmesinden yana olan bir siyaset nasıl bu rantçıları günün 24 saati televizyonda konuşturuyor? Ağızlarından salya, zehir saçan bu rantçı, çete, savaş baronu, kandan beslenen bu güruhları nasıl konuşturuyorlar? Anladık ki Türkiye’de 50 yıllık savaş, 41 yıllık topyekun savaş süreci Türkiye’de ciddi bir çürümeye yol açmış. Ahlaki, siyasi, bir bütün olarak hayatın her alanından çürüme, ciddi bir yıkım yaratmış. Bunun içinde de sürülerce rantçı çıkmış. Savaştan, kandan, kaostan beslenen, ceplerini dolduran vicdanı, ahlakı ve duygusu olmayan, doğru çalışan bir beyni de olmayan bir sürü, güruh ortaya çıkmış. Bu süreç bunu da ortaya çıkardı. Kimin halkların kardeşliği, barış, demokrasi, adalet, eşitlikten yana olduğunu; kimin de kan emici, kandan, savaştan beslendiğini, ülke halk kaygısı olmayanları ortaya çıkardı. Gerçek demokrat ile faşist kafatasçı ortaya çıktı. Demokratik kesimlerde buna karşıda elbette ciddi eleştiriler var. Bu kesimleri daha çok yoğunlaştırmak lazımdır. Süreci zehirleyenleri de teşhir etmek gerekir. Çok ciddi bozucu bir rol oynuyor. Barış ve Demokratik Toplum sürecinin toplumsallaşmasının önünde en büyük engeli oluşturuyor” ifadelerini kullandı. 
 
‘KÜRTLERİN İNKARCI SİSTEM İLE SORUNU VAR’
 
Besê Hozat, son dönemde muhalefete dönük saldırılar, muhalefetin sürece dair yaklaşımları, Barış ve Demokratik Toplum sürecine kadınların katılımı, Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’ne dönük süren saldırıları, Kürtlere dönük farklı yerlerde yapılan baskı ve tutuklamaların amacı, Suriye’nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın Türkiye ziyaretine dair şu değerlendirmelerde bulundu: “Baştan itibaren ana muhalefet partisi CHP başta olmak üzere -böyle birkaç rantçı, savaştan beslenen, adı parti ama aslında kontra (Zafer Parti, İYİ Parti) olan kendini muhalif olarak tanımlayanlar dışında- muhalefet partileri destek verdi, olumlu yaklaştı. Olumlu yaklaşımlar oldu. Yaklaşımları bu güne kadarda çok kötü değil. Fakat yeterli midir? hayır yeterli değil. Muhalefet içinde de rahatsızlığı olan, eleştirenler var. Bir kesim ‘Kürtler ile AKP anlaştı, CHP’yi laikliği tasfiye edecekler’ diyor. Bu değerlendirmeler çok akıl dışı. Böyle düşünenlere karşı insan gerçekten hayret ediyor. Eğer bunların niyetleri kötü değilse, farklı bir hesap peşinde değilse gerçekten tam bir cahiller. Nasıl böyle düşünebiliyorlar? Önder Apo’nun verdiği mücadele, geliştirdiği inisiyatif, Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı bir bütün olarak Türkiye’yi, Demokratik Cumhuriyetin inşasını, Kürtler-Türklerin bir arada kardeşçe yaşamasını, halkların demokratik ortak yaşamını hedefliyor. CHP ve diğer muhalefetin de özgürce muhalefet yapacakları, mücadele edecekleri, iktidar mücadelesinde büyük ilerlemeler kaydedecekleri zeminin de köşe taşlarını döşüyor. Aslında bu sürecin en büyük katkısı; demokrasi, eşitlik, adalet mücadelesi verenlere oluyor. Bu süreci adeta sağlıksız tartışmalara sürükleyenler birçok şeyin olmasını da engeller, sürecin önünde de geçer. Bu iktidara can simidi olur, politikalarını besler. Buna düşmemek lazım. Bu yaklaşımlar yanlıştır. Kürtlerin Türkiye’nin sınırları, cumhuriyet, laiklik, bayrak ile bir sorunu yok. Kürtlerin sorunu; tekçi, baskısı, tek tipleştirici, inkarcı, faşist Türk devlet yapısı iledir. Bu zihniyet ile, Cumhuriyet anlayışı ile Kürtlerin sorunu var. Kürtler inkarcı, imhacı, tekleştiren, faşist cumhuriyet anlayışını ret ediyor. Kürtler Demokratik Cumhuriyet için çok ağır bedeller verdi. CHP bugün her yerde görkemli mitingler yapıyorsa bu on yıllardır bu kadar topyekun faşist saldırılar karşısında Kürtlerin ve demokrasi güçlerinin verdiği mücadele, direniş sayesindedir. Bu ortamı da Kürtler ve demokrasi mücadelesi verenler oluşturdu. Bunu CHP’nin muhalefeti yapmadı. Bu güne kadar CHP iktidara karşı ciddi bir mücadele yapmadı. CHP, her zaman bu iktidarı en zor günde destekleyen, kurtaran, can simidi olan bir politika izledi. Bu kadar siyasetçi bugün zindandaysa CHP’nin iktidara verdiği destek sayesindedir. Dokunulmazlıkların kaldırılmasına CHP’nin oyları ile karar verildi. Bu kadar sınır dışı operasyon yapılması, Kürt katliamlarına CHP’nin oyları ile karar verildi ve uygulandı. Tüm soykırım saldırıları böyle gelişti. Kayyım politikası muhalefetin izlediği politikanın bir sonucudur. CHP şimdi kendini böyle demokrasi havarisi gibi lanse etmeye çalışıyor. Ne alakası var? CHP bugün eylem, miting, yürüyüş yapabiliyorsa bu Kürtlerin, demokrasi güçlerinin her saldırı karşısında yılmaz direnişi ve mücadelesi sonucudur. Bunu görerek hakkını teslim etmeleri lazımdır.
 
SÜREÇ EN FAZLA CHP’YE KATKI SAĞLAR
 
Muhalefetin tavırları süreç karşısında çok olumsuz değil. Fakat daha cesur, radikal bir siyaset yürütebilir. Kürt sorununun çözümü, demokratik siyasete dönük daha güçlü bir yaklaşım ortaya koyabilir. Pratik adım atabilir. CHP, Meclis’te yetkilendirilmiş bir komisyonun kurulması, bu sorunu gündeme alan komisyonun kurulması için daha pratik adımlar atabilir. Evet, süreci desteklemesi olumlu bu pratik adımlara dönüşebilir. Önder Apo konusunda tecridin ortadan kalkması, İmralı işkence sisteminin lağvedilmesi, Önder Apo’nun özgür çalışır ve yaşar koşullarının yaratılması konusunda CHP ve muhalefet daha cesur yaklaşabilir. Önder Apo’nun muhataplığını kabul etmeli. Süreç ancak bununla gelişir. Kürtler Önder Apo’yu baş müzakereci ilan etmiş, kabul etmiş. Kürtlerin baş müzakereci olarak kabul ettiği Önder Apo’yu CHP muhatap olarak kabul etmezse, özgür çalışır ve yaşar koşullarının yaratılmasına destek vermez ise CHP bu süreci ne kadar doğru sahiplenir? Katılımı bu açıdan eksiktir. Açıklama ve tutum olumlu ama çok yetersizdir. Bu konuda daha cesur olabilir. Sürecin gelişmesi en fazla CHP’ye, muhalefete fayda sağlar. Demokratikleşen Türkiye CHP’nin çok dilendirdiği ve sahiplendiği demokratik hukuku beraberinde getirir. Bu; hukukun üstünlüğü, güçler ayrılığı, adalet, özgürlük, eşitlik, getirir. CHP samimi bir şekilde bu değerleri savunuyorsa bu süreç bu sonuçları ortaya çıkarır. O zaman muhalefetin çok daha güçlü katılması gerekiyor. 
 
CHP İKTİDARIN TUZAĞINA GELMEMELİ
 
Buna karşı iktidarın muhalefete karşı ciddi saldırıları var. Tabi bu saldırılar kesinlikle amaçlıdır. Bu saldırılar ile iktidar muhalefette hep sürece karşı bir kuşku uyandırıyor. Muhalefetin komple sürecin içine katılmasının önün geçmeye çalışıyor. Bizim değerlendirmemiz öyledir. Bizde de bu ciddi kuşkulara yol açıyor. AKP, muhalefeti bertaraf etmeye çalışan, sürecin dışına atan, muhalefetin süreci sahiplenmesinin önüne geçen bir politika izliyor. Bu çok tehlikelidir. Muhalefet bunu görmeli ama süreç dışına da çıkmaması gerek. Bunun tersine iktidarın bu politikasını bozmak için daha fazla süreci sahiplenmeli. Bu önemlidir. Bu saldırıların temel amacı muhalefeti süreç karşıtı haline getirip, muhalefeti zayıflatmaktır. Muhalefeti Kürtler ve demokrasi güçlerinden koparıp karşı karşıya getirmek amaçlanandır. CHP buna gelirse baltayı kendi ayağına vurmuş olur ve büyük kaybeder. Muhalefetin büyük kazanması için bu sürece büyük sahiplenmesi gerekiyor. İktidarın muhalefet üzerinde uygulamaya çalıştığı politika ancak böyle boşa düşer. Bu konuda son derece bilinçli, politik ve ufku geniş yaklaşması gerekiyor. İktidarın tuzakların gelmemesi gerekiyor. 
 
KADINLAR BU SÜRECİN ÖNCÜSÜDÜR
 
Bu süreç gerçekten kadınların sürecidir. Barış ve Demokratik Toplum süreci kadınların kendi yaşamını kurduğu bir süreçtir. Demokratik Toplum; binlerce, on binlerce yıllık kadınların yarattığı kominal değerlerin günümüzde toplamıdır. Demokratik Toplum kadın toplumdur. Kadınların binlerce, on binlerce yılda yarattığı değerlerin toplamı, birikimi, yaşamıdır. Kadın bir bütün olarak bu sürecin merkezinde, kalbinde, yüreğindedir. Kadınlar bu sürecin merkezindir, bu sürecin öznesi, motor gücüdür. Önderliğimizin ifadesi ile ‘kadınlar bu sürecin öncüsüdür, kendisidir.’ Kadınlar bu süreci çok güçlü sahiplenmeli, öncülük etmeli, her yerde seferber olmalıdır. Bu konuda belli bir duyarlılık var. Özellikle Kürt kadınlar, Türkiyeli kadınlarda bu var ama bunu daha da güçlendirmek gerekiyor. Bir bütün olarak bu süreci Türkiyeli kadınlara anlatmak, kavratmak, güçlü bir şekilde katılımı ve sahiplenmeyi yaratmak önemlidir. Bu konuda Kürt kadın hareketi daha güçlü çalışmalı, mücadele etmeli, örgütlenmelidir. Dünyanın dört bir yanında, bölgede, Ortadoğu’nun dört bir yanında Kürt kadın hareketi çalışmalarını güçlendirmelidir. Dünyada ve bölgede kadınların sürece katılımı ancak güçlü bir çalışma, mücadele ile olur. Barış ve Demokratik Toplum sürecini anlatmalı yoksa mevcut dünya kadınlar açısından bir cehennem dünyasıdır. Her yerde savaş, şiddet, kaos, erkek egemenlik maddi uygarlık, erkek egemenlik yaşam, toplumsal kültür, zihniyet, sistem tamamen kadın soykırımı üzerinden kendini yaşatıyor. Sistem, kadını yok ederek, özünü boşaltarak, tüm değerleri yok ederek ayakta duruyor. Demokratik Toplum’da bunun alternatifidir. Bu katliamların önüne geçmek içinde, bu dünyanın demokratik bir dünya haline gelmesi içinde kadınları çok daha güçlü mücadele etmesi gerekiyor. Erkek uygarlığının günümüzdeki temsilcileri, aileyi ve ülkeyi yönetenler, cinsiyetçi kültürü üretenler her gün konuşuyor;  çoğalmaktan, aile kurmaktan, evlenmekten bahsediyor ve kadınları buna teşvik ediyor. Daha fazla nüfusun çoğalması erkek egemen sistemi besler. Bunun ne kadına ne de topluma bir faydası var. Kadın ve erkek özgürlüğü ve eşitliğine dayanmayan bir evlilik katliamdır. Kadın ve erkek özgürlüğüne dayanmayan bir evlilik tamamen bir katliam yeridir. Şuan da yaşanan odur. Her yerde katliamlar ve yıkım var. Bu erkek egemenlik maddi uygarlık gerçekten gezegenimizi yok etti, yaşamı çölleştirdi. Kadını kendine yabancılaşır hale getirdi. Demokratik toplum, barış süreci, demokratik toplum sosyalizmi demokratik özgür yeni bir yaşamın kuruluşunu, özgür bir örgütlenmeyi ifade ediyor. Bu konuda kadınalar, gençler, Aleviler, demokrasi güçleri, demokratik toplumun temel birleşeni, öznesidir. Bu yaşam onların, halkların, kadınların, gençlerin, emekçilerin yaşamıdır. Bunun içinde tüm kesimler bu sürece güçlü sahip çıkması gerek. Bu sürecin başarıya ulaşması için herkes seferber olmalı. Bunu iktidardan beklemek doğru değil. Onlar oyalama peşindedir. Bu süreç halklar açısından iktidara bırakılmayacak kadar kıymetli bir süreçtir.  İktidara bırakılırsa bu süreç heba olup gidecek. Buna yol vermemek için tüm toplumsal güçlerin birlikte hareket etmesi gerekir. Bu mücadele ile olur. Beklemek ve izlemek ile olmaz.
 
SAVAŞTA ISRAR DURUMU VAR 
 
Çatışmalarda saldırılarılar da devam ediyor. Savaşta bir ısrar durumu görünüyor. Bunu yapmamak lazımdır. Saldırılar sürdükçe Gerilla kurbanlık koyun değil, öz meşru savunmasını yapacak. Kimse kendisini imhaya dayatmaz. Buda giderek savaşı, çatışmayı yoğunlaştırır. Biz bu sürece ateşkes ile cevap verdik. Bundan da duyarlılık göstermeye devam edilecek. PKK’nin fesih ve silahlı mücadeleyi durdurma kararı, bu savaşta ısrarı da kamuoyuna bırakıyoruz. Herkes bu durumu değerlendirmeli. Kim ne istiyor? Kim savaş istiyor? Kim barış istiyor? Kim demokratik Türkiye istiyor? Kim savaştan, ranttan oluşan bir Türkiye istiyor? Her kes bunu bilmesi lazım. Saldırılar devam ettiği sürece öz savunma devam edecek. Yoğun bir saldırı ve savaş durumu yok, yoğunluk biraz azalmış durumda ama iç içe olunan bazı yerlerde ön cephelerde oluyor. Keşif tüm alanlarda oluyor, Kandil üzerinde de çok sık olmasa da keşifler var.
 
IRAK MAXMÛR’A DÖNÜK POLİTİKALARINDAN VAZGEÇMELİ
 
Maxmûr’a dönük saldırılar Sudani ve Erdoğan görüşmesi sonrası gerçekleşti. Böyle bir sürecin içinde Türkiye hala saldırı ve savaşta ısrar ediyor. Her gücü kendi politikasına getirmeye çalışıyor. Irak’ın yaklaşımını da baştan beri eleştiriyoruz. Irak kendi halklarının çıkarı temelinde hareket etmiyor. Savaştan, ranttan beslenen, Türkiye’deki iktidarın çıkarları doğrultusunda bir hareket etme söz konusu. Bunun Irak’a bir faydası yok. Irak bu süreci desteklediğini açıkladı, yetkililer gerekli katkıyı sağlayacaklarını belirtti. Irak katkı sağlayacaksa Maxmûr’a dönük baskı yapma, temsilcileri gözaltına almak değildir. Bu süreci desteklemek Türkiye’nin kirli politikalarına alet olmamaktır. Bu kirli politikalar süreci sabote etmeye dönüktür. Irak bunu bir parçası olmamalı; çözümün, Barış ve Demokratik Toplum’un bir parçası olmalı. Bunlar önemlidir. Maxmûr ile alıp veremedikleri nedir. BM’nin denetiminde bulunan bir mülteci kampıdır. DAİŞ’in çok ciddi saldırıları oldu, siviller yaşamını yitirdi. Daha DAİŞ saldırısı devam ediyor. Maxmûr halkı kendi tedbirini alacak tabi. Olası bir saldırı karşısında bir sığınağı olacak. Buna karşı alınan tedbirler neden sorun oluyor. Bunları ret ediyoruz, sürece bir katkısı yoktur. Irak sürece destek olmak istiyorsa bu politikalardan vazgeçmeli. 
 
ALMANYA İSTİKRARSIZLIK İLE KENDİNİ AYAKTA TUTUYOR
 
Almanya’nın da politikaları benzerdir. Almanya baştan beri NATO’nun temel gücüdür, Türkiye’nin verdiği savaşta da baştan beri yer aldı. Her türlü destek verdi. Rojava işgal saldırılarından Almanya’nın ciddi destekleri oldu. Almanya’nın tankları Êfrîn’e, Serêkanîyê’ye girdi. Bakûr ve Başûr’da da durum böyle. Almanya baştan beri Kürtler dönük kötü bir politika uyguluyor. Almanya bundan vazgeçmeli. Böyle bir süreç olurken sivil bir kitle örgütünün temsilciliğini yapan Yüksel Koç’un tutuklanması yanlış. Demokratik bir yaşam için mücadele eden birini tutuklamak ne anlama geliyor. Sürekli Türkiye’yi istikrarsızlık içinde tutarak, istikrarsızlık yaratarak kendi politikalarını dayatıyorlar ve kabul ettiriyorlar. Türkiye’den sürekli taviz alarak kendilerini ayakta tutuyorlar. Bunu görmek gerekiyor. 
 
TÜRKİYE KÜRT DÜŞMANI POLİTİKALARINI DEĞİŞTİRMELİ
 
Şam’ın yoğun görüşmeleri var. Suudi Arabistan’da da bir görüşme olmuştu, Erdoğan’da online katılmıştı. Sonra Macron ile görüştü. Türkiye’ye geldi. ABD Şam üzerindeki yaptırımları 6 aylığına askıya aldı. Mevcut Şam hükümetini meşrulaştırmaya dönük uluslararası bir politika var. Bu ortada. Giderek Şam hükümetini İsrail’e yakınlaştırma, İsrail ile ilişkileri normalleştirme, İsrail’in güdümünde bir Şam hükümeti oluşturma çabaları sürüyor. Giderek İsrail ve Suudi Arabistan’ın Suriye’de etkisi artıyor. Türkiye’de bu dizayn içinde olmak istiyor. Bunun için çalışıyor. Şara ile peş peşe görüşülüyor, Şam’a sefer üstüne sefer oluyor, Şam’da Ankara’ya sefer üzerine sefer yapıyor. Bu dizaynda yer almak için elinden geleni yapıyor. Türkiye Kürtlere dönük Kürt düşmanı politikalarını sürdürdükçe, Suriye’de de bu Kürt düşmanı politikaları sürdürdükçe Suriye’de yeri olmaz. Türkiye Suriye’de yer almak istiyorsa Suriye’deki Kürtlerin haklarını tanımak zorundadır. Yolunu oradan geçer. Kürt karşıtlığı Türkiye’yi Suriye’de kalıcı yapmaz. İstediği kadar çırpınsın, istediği kadar Şara ile görüşsün Suriye İsrail’in hegemonyası altın kalacak. İsrail bölgede hegemonyasını artıyoruz ve batı bloku bunu destekliyor. ‘Netanyahu’ya mesafe koydum, Trump Netanyahu’ya rağmen Suudi’de görüşmeler yapıyor’ hikayedir. İsrail’e karşı ABD, İngiltere bir politika yürütmüyor. Türkiye kendini kandırmasın. Şuanda ABD ve İngiltere İsrail’in Suriye’de ve bölgede hegemonyasını tesis etmek için çalışıyorlar. Suriye’ye dönük politikaları budur. Şara, açık olmada da İsrail ile İbrahimi anlaşmaları kabul etmiş. Türkiye gerçekten akıllı olmalıdır. Bu Kürt düşmanı politikalarından vazgeçmeli. Kürt düşmanlığı üzerinden Suriye’de bir çok Türkmen yaşıyor onların da haklarının önüne geçiyor. Kürtler Suriye’de kimlik sahibi olmasın diye Türkmenlerin haklarını inkar eden bir siyaset yürütülüyor. Geçici bir hükümet kurmuşlardı, Türkmen olan Başbakanı her gün çıkıyor ‘Suriye Arap Cumhuriyeti olmamalı’ diyordu. Türkmenlerin de hakları, örgütlülükleri, öz savunmaları olmasını savunuyorlardı. Şimdi belli ki onlara para yedirmişler, tehdit ile onlarda bir çıt yok. Bunun Türk milliyetçiliğinin neresine koyacaksın? Türk milliyetçisiyim diyen kişiler bunu savunuyor. Olacak iş değil. Türkiye Kürt düşmanı politikasında ısrar ederse Suriye’de ve bölgede en büyük kaybeden güç Türkiye olacak.”
 
 

Diğer başlıklar

21/11/2025
21:51 Çiğdem Açlan'ın cenazesi köyünde toprağa verildi
21:44 Tülay Hatimoğulları: Kalıcı barışın tek yolu örgütlenmek
21:18 İsrail katlettiği Filistinli'nin cenazesini alıkoydu
21:15 'Sağlık hizmetlerinin 3'te 1'i özel sektöre devredilmiş durumda'
20:57 CHP PM üyesi Fırat: Parti yönetimimiz tarihsel bir hataya düşmüştür
20:24 Aynı firmanın ilaçlaması bir çocuğun ölümüne de neden olmuş
20:16 Şişli'de 25 kişi zehirlenme şüphesiyle hastaneye başvurdu
20:11 'Şüpheli kadın ve çocuk ölümleri aydınlatılsın'
20:06 Temel: CHP stratejik bir hata yapmıştır
19:44 Kadınlar, şartlı tahliyelerin engellenmesini protesto etti
19:35 Amed’de trafik kazası
19:29 Geçiş Hükümeti Reqa’yı Dêrazor’a bağlayan yolu kapattı
19:26 Zaxo Spor taraftarlarından Amedspor’a ziyaret
19:22 Pervin Buldan: Komisyonun İmralı kararıyla daha emin adımlarla yürüyeceğiz
18:47 223 işçinin eylemi devam ediyor
18:45 SRK inşaat, ajansımızı tehdit etti
18:38 ÖGB, Anadolu Üniversitesi öğrencilerine saldırdı
18:23 Murat Çepni: Öcalan’la görüşmek olmazsa olmazdır
18:21 TJA’dan fail Burak Ercan’ın beraat etmesine tepki
18:17 İmralı'ya dört kişilik heyet gidecek
18:12 Ahmet Faruk Ünsal: CHP büyük bir siyasi hata yaptı
18:07 İskender Bayhan: CHP'nin İmralı heyetinde olmaması ciddi bir eksikliktir
18:02 Wanlılar: CHP tarihi bir hata yaptı, kaybedecek
17:55 UNICEF: Ateşkese rağmen İsrail 72 çocuğu katletti
17:37 Bayındır: CHP toplumun sesine kulak vermedi
17:33 DEM Parti'den ilk açıklama: Görüşme kader niteliğinde, mesafeli yaklaşımlar üzüntü verici
17:24 SYKP Eş Genel Başkanı Titiz: CHP kararını gözden geçirsin
17:19 Tülay Hatimoğulları'ndan, hayatını kaybeden işçilerin ailelerine ziyaret
17:12 Bayındır'dan Göktayi ailesine taziye ziyareti
17:06 CHP’nin kararına tepki yağdı
17:01 YSP Eş Genel Sözcüsü: Kürt halkı bunu unutmayacak
16:59 CHP'nin İmralı kararının arkasında İmamoğlu mu var?
16:53 Komisyon'un hafta başında Abdullah Öcalan ile görüşmesi bekleniyor
16:45 İşkence ile katledilen çocuk işçi için yürüyüş
16:40 Komisyon Abdullah Öcalan ile görüşme kararı aldı
16:39 Eren Keskin: CHP’nin davranışı kabul edilemez
16:26 Komisyonda İmralı oylaması başladı
16:20 Agirî’de Sırrı Süreyya Önder Parkı açıldı
16:15 Gülistan Kılıç Koçyiğit: Kürt halkı not ediyor
Ahmet Şık: İmralı’ya gidilmeli, gerekirse Kandil’e gidilmeli
15:47 Bakırhan’dan CHP’ye: İktidar karşıtlığını çözüm karşıtlığına dönüştürmeye çalışıyor
15:45 CHP süreci sabote etmeyi sürdürüyor: Toplantıyı terk ettiler
15:35 Aydın: Karar hem Türkiye demokrasisi hem de CHP açısından sorunlara yol açar
14:28 CHP'li Emir: İmralı'ya temsilci göndermeyeceğiz
14:18 Meclis komisyonu İmralı ziyareti gündemiyle toplandı
14:11 Kadınlar devlet-erkek şiddetine karşı alanlarda
13:53 MHP’li Yıldız: İmralı’ya ben gideceğim
13:33 KESK’ten 22 Kasım mitingine çağrı
13:31 Özel: Demokratik siyasetin önünün açılmasını savunuyoruz
13:30 Kurtulmuş parti koordinatörleri ile bir araya geldi
13:29 İHD Çocuk Hak İhlali Raporu: Bir yılda en az 192 hak ihlali
13:28 Kadını katletmek isteyen fail tutuklandı
13:09 CHP’nin kurultayda oylanacak parti programında neler var?
13:04 Riha'nın Ape Melle'si son yolculuğuna uğurlandı
12:58 Uğur Kaymaz ve babası mezarları başında anıldı
12:26 Kurtulmuş partilerin koordinatörleriyle bir araya gelecek
12:20 Ankara Tiyatro Festivali başlıyor
11:39 İstanbul’da sahte reçete soruşturması
11:21 Netleşme zamanı
10:31 Katılımcı Bütçe programında Komisyon Süreci’ne geçildi
10:06 Çetin Lodi: Yazarlar barış taleplerini yükseltmeli
10:03 EMEP Genel Başkanı Aslan: Sosyalist partiler tabanlarını sürece hazırlamalı
09:57 Îlham Ehmed ajansımıza konuştu: Genel bir çözüme açığız, Türkiye ile ortak çıkarlarımız var
09:47 Türkiye Riknaddin'de neyi amaçlıyor?
09:38 Ceza hukukçusu Kanar: ‘Geçiş yasaları’ kapsamında köklü reformlar yapılmalı
09:34 DSİ’nin ‘işletmede’ dediği baraj 6 yıl sonra yapılmış
09:29 Asgari ücret yorumu: Kaşıkla verilip kepçeyle alınıyor
09:25 'Barışı kadınların söz ve karar gücüyle inşa edelim'
09:23 Helebcelilerin kimsesiz mezarlarına Mûş sahip çıkıyor
09:22 Uğur Kaymaz ve babası 21 yıl önce katledildi: Adalet için yeni mekanizmalar yaratılmalı
09:15 3 milyon insan köye dönüş için çözüm bekliyor
09:13 Irak ve Federe Kürdistan’da ‘kadın mücadele birliğine’ ihtiyaç var
09:11 Yusuf Karadaş: Enerji ve ticaret yolları yeni gerilimlere yol açacak
09:06 Selime Büyükgöze: Erkek şiddeti eşitlikle son bulabilir
09:02 Kış lastiği uygulaması başlıyor: Fiyatlar cep yakıyor
09:00 21 KASIM 2025 GÜNDEMİ
20/11/2025
23:54 Maduro’dan Karayip'ler için ‘ağır silah’ ve ‘füze’ talimatı
22:50 Edirne’de kadın cinayeti
22:21 Tecavüze uğrayan çocuk yoğun bakımda
22:11 DEM Partililerden MESEM tepkisi: Çocukları öldürüyor
21:34 Trump’tan Zelenski’ye Rusya-Ukrayna Savaşı’nın sonlandırmak için taslak
21:19 Almanya’da Kürt Çocuk Korosu’na 'Entegrasyon' ödülü
21:13 Bina ilaçlamasında 7 kişi hastaneye kaldırıldı
21:07 Eğitim Bakanı’na tepki: Bir yılda bin 300 öğrenci gözaltına alındı
20:33 Rojin Kabaiş'in ağabeyi: Telefonun İspanya'ya gönderilmesi için dilekçe verdik
20:29 Amûdê, Şam ve Halep'te 25 Kasım etkinlikleri
20:06 İran'da tutsak Zeyneb Celaliyan’ın tedavisi engelleniyor
20:01 Bütçe görüşmeleri: Son bir yılda 1 milyon çocuk eğitimden koptu
19:47 Merkez Bankası soruşturmasında bir tahliye daha
19:03 Pirsûs katliamı davasına çağrı
18:59 Böcek ailesinin kaldığı otelin sahibi ve çalışanına yakalama kararı
18:55 Kuzey ve Doğu Suriye'de çocuk haklarına dikkat çekildi
18:49 Mûş'ta bir kadın katledilmek istendi
18:40 Gazze: İsrail saldırıları devam ediyor, tankları ilerliyor
18:11 Gülizar Yıldız’ı katleden Remzi Kayaalp'a ağırlaştırılmış müebbet
17:55 ABD-Çin Komisyonu: Çin deniz altı iletişim kablolarını kesmeyi amaçlıyor
17:47 11'inci Yargı Paketinin meclise gelişi ertelendi
17:40 Kadınlardan 25 Kasım çağrısı: Sokaklar bizimdir
17:26 CHP İmralı kararını yarın açıklayacak
17:24 Yaşamını yitiren YJA Star ve HPG'lilerin taziyelerine kitlesel ziyaret
17:18 HDK ve ÖHD'den direnen sağlık emekçilerine ziyaret
17:10 DEM Parti'den Burak Ercan'a ilişkin açıklama
16:53 AKP’den İmralı kararı: Olumlu oy kullanacağız
16:02 AKP İmralı gündemiyle bir araya geldi
15:50 Ankara, İmralı görüşmesine kilitlendi: Kim ne diyor?
15:29 DEM Parti'nin İmralı'ya gidecek üyesi belli oldu, diğer partilere de çağrı yapıldı
15:13 Çocukların güvenli geleceği için talepler sıralandı
15:04 Sağlık emekçileri bütçe taleplerini açıkladı
14:56 Hostekar’da 60 bin meşe palamudu ekildi
14:38 CHP ‘İmralı ziyareti’ gündemiyle toplandı
14:28 Demirtaş’tan görüşme açıklaması
13:49 Gazetecilerin davasında Aslan savunma yapacak
13:45 Gazeteci Namık Tarancı mezarı başında anıldı
13:40 Pakistan: Afganistan sınırında 23 isyancı öldürüldü
13:39 Taciz failinin beraat ettirilmesine tepki: Takipçisi olacağız
13:33 MESEM'li Eren Dağ davasında sanıklardan süre talebi
13:16 Onlarca öğrenciyi tacizden yargılanan Burak Ercan beraat ettirildi
12:35 Amedspor-Trabzonspor maçına davet
12:11 CHP’li komisyon üyeleri: Henüz karar almadık
12:03 DEM Parti: Cezasızlık politikası çocuk istismarını arttırıyor
12:02 Çocuğa cinsel taciz failinin duruşması görülmeden ertelendi
11:43 Sürece karşı çıkan CHP’liler sessizliğe büründü!
11:23 Feti Yıldız'dan AİHM kararı açıklaması: Makul sürede incelenmeli
11:18 Marcia Inhorn ve Mashuq Kurt’tan ortak mesaj: Yasal reformlar hayata geçirilmeli
10:53 CHP'nin ‘süreç karşıtı’ isimleri belli oldu!
10:42 Sokağın bütçe yorumu: Sonumuz iyi değil
10:33 DEM Parti MYK toplandı
10:28 KJK'den 25 Kasım deklerasyonu: Komün yaşatır
09:52 Fatih’te zehirlenme şüphesi: 1 kişi yaşamını yitirdi
09:36 Rojin Kabaiş eylemine ceza: Şiddetin kurumsallaştığını gösteriyor
09:22 Devlet Kürtçe ile barışmalı
09:16 MED TUHAD-FED Eşbaşkanı: Cezaevlerinde ihlaller artarak devam ediyor
09:11 İş dünyasından sürece destek
09:10 Riha Baro Başkanı Öncel: Eşit yurttaşlık temelinde anayasal düzenleme yapılmalı
09:08 Av. Yavuz: Abdullah Öcalan ile doğrudan görüşülmeli
09:07 10 bin işletmeden sadece 4'ü denetleniyor
09:05 İHD Mersin Eşbaşkanı: 100 yıllık inkar ve imha politikalarıyla yüzleşilmeli
09:04 Kadınlar ‘özgürlükçü’ perspektifle yerel yönetimleri dönüştürüyor
09:00 Kürt kadınların mücadelesi özgürlük vadediyor
09:00 20 KASIM 2025 GÜNDEMİ
08:46 CHP'de 'sürece karşı' olan isimler kim?
08:18 Düşürülen dronedan DAİŞ-Şam işbirliği çıktı
00:12 Darp edilerek gözaltına alınan öğrenciler serbest
00:09 Bütçe görüşmeleri: Ulaşımda geçiş ücretleri yüzde bin 400 arttı
19/11/2025
23:41 Meclis'te ‘suça sürüklenen çocuklar’ ile ilgili komisyon kuruldu
22:47 MHP'li Yıldız: İmralı'ya kesin gidilecek
22:39 Çiçek Otlu: Yap işlet devret modeli halkı iki kere sömürüyor
22:23 TJA'dan Dîlok ve Hatay'da atölye çalışması
22:02 İsrail'in saldırılarında 10 Filistinli katledildi
21:58 Amed’deki zincirleme kazada ölü sayısı 4’e çıktı
21:55 Mazlum Ebdî, Mesud ve Neçirvan Barzanî görüşmesi: Kürt sorunu barışçıl yöntemlerle çözülmeli