İZMİR - Devletin sürece uygun adımlar atması gerektiğine dikkati çeken yöre dernekleri temsilcileri, barış talebinin toplumsallaşması için tüm derneklerin sürecin içerisinde yer alması gerektiğini vurguladı.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat'taki "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" sonrası kongresini toplayan PKK, kendisini feshettiğini ve "çalışmalarını sonlandırdığını" duyurdu. PKK'nin kararı sonrası gözler, devlet/iktidarın demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümüne dair hangi adımları atacağına çevrildi.
İzmir Dêrsim Kültür ve Dayanışma Derneği Eşbaşkanı Hasan Ali Kılıç ile Karlıovalılar Derneği Başkanı Nilüfer Uygun, çözüm için somut adımlar beklediklerine işaret etti.
'TALEPLER KARŞILANMALI'
Sürecin ilerleyebilmesi için somut adımlara ihtiyaç olduğuna dikkati çeken Hasan Ali Kılıç, "Bu adımlardan bir tanesi tarihsel yüzleşmedir. Cumhuriyet öncesi ve sonrası yapılan katliamlar var. Dêrsim katliamında onbinlerce insanın katledildiği söyleniyor. Doğru bir yüzleşmeyle başlanılması gerekiyor. Dêrsimlilerin 'kara gün' olarak belirledikleri 4 Mayıs'a dair talepleri var. Dêrsim adının geri verilmesi, Seyit Rıza ve idam edilen arkadaşlarının yerlerinin belirlenmesi gibi. Roboskî, 10 Ekim ve Suruç katliamları, Gezi ve Gazi Mahallesi'nde yaşananlar... yüzleşme olmalı ve özür dilenmeli" diye kaydetti.
Toplumun büyük bir kesiminde devletin adım atmayacağı yönünde bir inancın olduğunu söyleyen Kılıç, "Devlete düşen; savaşın bir tarafının taleplerini en asgarisinden başlayarak yerine getirmektir. Eğer bu ülkede işsizlik varsa, doğa talan ediliyorsa, kadın kırımı yaşanıyorsa, gençlerimiz tutuklanıyorsa, kadınlar özgürlüklerini yaşayamıyorsa kuşkusuz bunda savaşın ciddi payı vardır. Savaşın bitmesiyle bunlar parça parça ortadan kalkar" diye konuştu.
DEMOKRASİ GÜÇLERİNE ÇAĞRI
Kürt sorununun yüz yılı aşkın bir tarihsel geçmişe sahip olduğunu kaydeden Kılıç, "Mecliste grubu olan veya olmayan partiler halkın geleceği üzerinden ucuz politikalara başvurmaması gerekiyor. Toplumsal barış, toplumsal hakikat ve yüzleşmeyle sağlanır. Bir umudu yeşertmek herkesin elinden geleni yapmasıyla sağlanır. Türkiye'deki sosyalistlerin, devrimcilerin, sosyal demokratların, çevrecilerin, kadınların, gençlerin yani tüm kesimlerin bir bütün olarak çaba göstermeleri gerekiyor. Bu ülkede barışı sağlamak sadece Kürtlerin sorunu olarak görülmemeli. Bugün iktidarda AKP ve MHP vardır. Kürt tarafı da oturup AKP ve MHP ile konuşacak. Dolayısıyla diğer kesimler asla ve asla 'Kürt hareketi AKP ve MHP'yle birleşti' veya 'bir arada oldu' diye düşünmemelidir. Tam tersi sol ve sosyalistlerin ideolojisi gereği barıştan, özgürlüklerden ve demokrasiden yana bir tutum almaları gerekiyor" diye konuştu.
'YÖRE DERNEKLERİ SÜRECİN İÇİNDE OLMALI'
Barış ve demokratikleşme noktasındaki gelişmelerin çok kıymetli olduğunu vurgulayan Nilüfer Uygun ise, "Konuştuğum 3 kişiden biri hem tereddütlü hem de korkuyor. İnsanlar halen 2013-2015'teki sürecin korkusunu yaşıyor. Sürecin daha fazla şeffaf olması gerekiyor. Bu süreçte önce Meclis çatısı altına gelişmeler olmalı ve somut adımlar atılmalı" dedi.
Yöre dernekleri ve sivil toplum örgütlerinin sürece dahil olmasının önemine vurgu yapan Nilüfer Uygun, "Halk toplantıları yapılabilir, insanların kafalarındaki soru işaretleri giderilmeli. Yöre dernekleri bu sürecin daha fazla içinde olmalı. Bize bağlı olan 67 köy derneği var. Her derneğin üyeleri var. Bu üyelerle yapılacak toplantılar ile insanlar bilinçlendirilebilir. Bu aynı zamanda barışın toplumsallaşmasına katkı sağlar. Aynı fikirde olmayan milyonlarca insan var ve bu toplantılarla onların da elinden tutmuş oluruz. Hepimiz ülkede barışın sağlanmasını istiyoruz" ifadelerini kullandı.
'HASTA TUTSAKLAR SERBEST BIRAKILMALI'
Nilüfer Uygun, şunları söyledi: "PKK silah bıraktı ama halen atılmış bir adım yok. Atılmamış adımlar üzerinden ne konuşabilir ki? Bir taraf silah bıraktı ama diğer taraftan herhangi bir adım yok. Bu aşamada hasta siyasi tutsakların bir an önce serbest bırakılması gerekiyor. Hepimizin temel isteği bu. Çünkü bu adım atılırsa devletin ne kadar samimi olduğunu görmüş oluruz. Eğer bir barış ortamı oluşturulursa ülkedeki sorunların çözüleceğine inanıyorum. Bu noktada da bütün partilerin bütünleşmesi ile bir sonuç alınabilir. Parti yöneticilerinin çok kıymetli yaklaşımları var."