RIHA - Pirsûs Katliamı'nın firari sanıklar yönünden devam eden davasında, 10 yıl sonra ilk defa katliama dair görüntülerin bilirkişiye gönderilmesine karar verildi.
Riha’nın Pirsûs (Suruç) ilçesinde 20 Temmuz 2015 tarihinde DAİŞ’in bombalı saldırısında yaşamını yitiren 33 kişinin ölümüne dair firari sanıklar Deniz Büyükçelebi ve İlhami Bali yönünden devam eden davanın 8’nci duruşması görüldü. Urfa 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya katliamda yaşamını yitirenlerin aileleri, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Hukuk Komisyonu Eşsözcüsü Sevda Çelik Özbingöl, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Riha Şube yöneticileri, Riha Barosu yöneticileri ile aile avukatları katıldı.
Kimlik tespiti ile başlayan duruşmada konuşan katliamda yaralanan ve Suruç Aileleri İnisiyatifi'nde yer alan Yalçın Demir, katliam günü yaşanan güvenlik ihmallerine dikkat çekerek, "Polisler yaralılara müdahale etmek isteyen kitleye saldırdı. Bizler bu davanın takipçisiyiz. Biz yoldaşlarımız için buradayız. Aradan geçen 10 yılda aileler yargılandı. 117 aydır İstanbul Halitağa'da anma ve oturum yapıyoruz ama saldırıya maruz kalıyoruz. Geçen aylarda 35 yoldaşımız tutuklandı. Şuan YGC'lerde açlık grevi yapıyorlar. İki firari sanık açısından bu dava sürüyor. İlhami Bali Türkiye'ye gelip istihbarat ile görüşmüş, hastanede tedavi olmuş. Bu şahıslar ile ilgili bir işlem yapılmamış. Ahmet Davutoğlu kendini ihbar etti ama mahkeme dinlemedi. '5 Haziran ile 1 Kasım arasında yaşananları anlatırsam sokağa çıkacak yüzleri olmaz' dedi, dönemin Başbakanı bunu söyledi. Ama mahkeme dinlenmedi. Reddediliyor bu talep ama niye reddedildiğinin gerekçesi açıklanmıyor. Katliamda sorumluluğu olan kişiler ödüllendirildi. Devlet ve mahkemeler verdikleri kararlar ile davanın tarafı gibi davranıyor. Devlet bize 'Biz bu davanın tarafıyız' desin bizde buna göre hareket edelim. Sonuna kadar bu davanın takipçisi olacağız" diye konuştu.
'BURAYA GELMEK ZORUNDAYIZ'
Katliamda hayatını kaybedenlerden Çağdaş Aydın’ın babası Fethi Aydın, "Bende katliamda yaralandım. 10 yıl geçti. 10 yıldır farklı yerlerden buraya geliyoruz. Çocuklarımız için geliyoruz ve gelmeye devam edeceğiz. Bir barış köprüsü kurmak istedik. Barış istedik. Çocuklara oyuncak götürmek istedik. Görüntüler neden silindi? Bombalı saldırıda 12 kişi yaşamını yitirdi, kolluğun müdahalesi ve saldırısı ile kaybımız 33'e çıktı. Ambulanslar engellendi. 10 yıl geçti sadece bir katil içerde. Bir kişi tek başına nasıl bu kadar büyük bir katliam yapıyor? Hukuk, adalet bu mu? Besra Erol anmada ağıt okuduğu için tutuklu. Sesimizi duyurmayalım diye bize davalar açılıyor. Buraya gelmek zorundayız. Biz herkes için adalet ve barış için bu mücadeleyi veriyoruz. Abdurrahman Ömer Aslan'ı halk yakaladı, çantasında DAİŞ bayrağı çıktı ama polisler serbest bıraktı. Bu kişi şuan devlet memuru. Bu şahıs hakkında suç duyurusunda bulunuyorum. Yargılanması ve cezalandırılması gerek. Ahmet Davutoğlu gelip yer yerinden oynatacak her şeyi anlatması lazım. Çocuklarımız barış ve eşitlik istiyor. Şuan Suriye Türkiye'nin denetiminde olduğu söyleniyor. Bu firari şahıslar neden getirilmiyor" diye sordu.
'HEPİMİZ DAVANIN TARAFIYIZ'
Ailelerin avukatlarından Suruç İçin Adalet Platformu üyesi Sevda Çelik Özbingöl, aradan geçen 10 yolda birçok savcı ve mahkeme heyetinin değiştiğine dikkati çekerek "Bu dosya hepimizin kendini taraf hissettiği bir dosya. Bu davanın birinci derece tanığıyız" dedi. Katliam anı ve sonrasında yaşanan güvenlik ihmalkarlıkları sıralayan Sevda Çelik Özbingöl, yargılama süreçlerine dair hatırlatmada bulundu. Katliama dair etkin bir soruşturma yapılmadığını belirten Sevda Çelik Özbingöl, devamında şu taleplerde bulundu: "Eksik 5 saat mobese görüntü kaydı dosyaya eklenmeli. İlhami Bali ve Deniz Büyükçelebi Suriye'de Türkiye denetiminde bulunan yerlerde uzun yıllardır yaşıyorlar. Onların getirilmesi noktasında mahkeme ısrarlı bir tavır takınmalı. Bu dosya insanlığa karşı işlenen bir suça dair dosya. Daha önce talep ettiğimiz bütün taleplerin yerine getirilmesini, gerekli yazışmaların yapılmasını talep ediyoruz. Ahmet Davutoğlu tanık olarak dinlemesi gerek."
'ETKİN SORUŞTURMA OLSA GAR KATLİAMI OLMAZDI'
Suruç İçin Adalet Platformu üyesi avukat Serdil İzol, "İbrahim Halil Yoldaş ile ilgili bir talebimiz vardı, bir önceki duruşmada zorla getirilme kararı çıkarıldı ama uygulanmadı. Bu kararın uygulanmasını istiyoruz. Yakup Şahin'in iletişimde olduğu kişilerin dinlenmesini istiyoruz. Dönemin Suruç Kaymakamının tanık olarak dinlenmesini istiyoruz. 10 yıldır etkin bir soruşturma olmadı. Bu etkin soruşturulsa 10 Ekim Ankara Gar Katliamı belki olmazdı. Bugüne kadar İçişleri Bakanlığı'nın û davaya dair bir talebi, müdahillik talebi olmadı. Deniz Büyükçelebi'nin eşi MİT tarafından buraya getirildi, örgüt üyesi olduğunu kabul etti ama beraat etti. Bu bir bakış açısı. Bu davanın sanıkları sadece 3 kişi değil. Biz bize verilen ile yetinmek istemiyoruz. İçişleri Bakanlığı 'Suruç Katliamı bombacısı yakalandı' diyerek Süleyman el-Agal'ın ismini paylaştı ama hiçbir zaman bu dosyaya eklenmedi. Belki şuan tutuksuzdur, onu da bilmiyoruz" diye konuştu.
'AKINTIYA KARŞI KÜREK ÇEKİYORUZ'
Suruç İçin Adalet Platformu üyesi Özlem Gümüştaş ise 10 yılda akıntıya karşı kürek çektiklerini dike getirerek "Suruç Katliamı bütün Ortadoğu'yu etkileyen bir katliam. Mahkeme heyeti bu noktada yaklaşmalı davaya. Toplumsal adalet adına bu davanın bir tarafı. 10 yıldır adalet mücadelesi veriyoruz ama mahkeme 2 kişinin etrafında dönüyor. Katliam yaşanmadan önce Adıyaman ve Antep'te DAİŞ yapılanmaları tespit edilmiş ve istihbarat raporları hazırlanmıştı. Bu durum CHP milletvekilleri tarafından rapor edilmişti. Suruç Katliamında yer alan kişinin kardeşi istihbari bilgi olmasına rağmen Ankara katliamına kadar bulunamadı. Sayısız bağlantı, bilgi ve belge var. İlhami Bali ve Deniz Büyükçelebi'nin İdlip'te Türkiye denetiminde bulunan bir üstte kaldığı belirtiliyor. Suriye'de yeni bir dönem yaşanıyor. Orada bulunan iki şahsın yerinin tespit edilmeli ve mahkemede hazır edilmeliler. Gelmeyen belgeler, cevap verilmeyen müzekkereler söz konusu. Bunlar ile ilgili gerekli işlemler yapılmalı" şeklinde konuştu.
ERTELENDİ
ÖHD Genel Merkez Yöneticisi Ayşe Şehriban Demirel, ÖHD Riha Şube Eşbaşkanı Gül Fehime Binici, avukatlar Dicle Aksu, Ahmet Taş, Gökhan Dayık ve Nahide Polat meslektaşlarının taleplerinin kabul edilmesi talebinde bulundu. İddia makamı Ahmet Davutoğlu'nun dinlenme talebinin ret edilmesi, firari sanıkların yakalanmasın beklenmesini talep etti.
Mahkeme heyeti verilen aranın ardından olay gününe dair görüntülerin bilirkişiye gönderilmesi, canlı bomba ile bağlantısı olan İbrahim Halil Yoldaş'ın zorla getirilmesine karar vererek bir sonraki duruşmayı 27 Kasım tarihine erteledi.