İSTANBUL - SODAP Yürütme Kurulu Üyesi Fatma İnce, ekonomik krizin ev içi emek sömürüsüne maruz kalan kadınlarını daha çok etkilediğini belirtirken, EKA Genel Sözcüsü Delal Erol, krizin kadına yönelik fiziksel şiddeti arttırdı.
Döviz kurunun yükselmesi tetiklediği enflasyonu neden olduğu yoksullaşmanın en çok etkilediği kesimlerin başında kadınlar geliyor. Bir yandan istihdamda ikincil plana atılan ve ev içi emek sömürüsüyle karşı karşıya kalan kadınların durumu istatistik verilere de sıkça yansıyor. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 2024 yılı verilerine göre, kadın istihdamı yüzde 31 iken, erkek istihdamı yüzde 65. Türkiye Genel Hizmetler İşçileri Sendikası (Genel-İş) Araştırma Dairesi'nin "Kadın Emeği Raporu Mart 2025" verilerine göre, 10 milyona yakın kadın, ailevi, kişisel ve ev işleri dolayısıyla çalışma hayatına katılamıyor. Aynı verilere göre, işsiz kadın oranı ise yüzde 11.
Ekonomik krizin kadınlara etkisini değerlendiren Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP) Yürütme Kurulu Üyesi Fatma İnce, "kadın yoksulluğu" denilen olgunun kadının görünmeyen emeğinden kaynaklandığını kaydetti. Kadınların görünmeyen emeğinin ev içi emek olduğunu dile getiren Fatma İnce, bunun emek sömürü olduğunu belirterek, ev içi emek sömürüsünün nedeninin de erkek tahakkümünün sonucu olduğunu dile getirdi. Kapitalizm gibi patriarkal kapitalizmi de anlamak gerektiğini vurgulayan Fatma İnce, "Bütün sömürü ilişkilerinden daha önce kadınların sömürüsü söz konusu. Yeniden üretim alanı dediğimiz, kadınların ev içinde harcadıkları bakım emeği, erkekleri iş gününe hazırlanmasına yönelik harcadıkları emek, çocuk bakımı gibi görünmeyen ve karşılıksız emekten dolayı bir sömürüye maruz kalıyorlar. Bu karşılıksız emek erkekler tarafından sömürülüyor. İşten atılmalar olduğunda ilk kadınlar atılıyor. Kadınlar mecburen güvencesiz sektörlere başvuruyorlar. Eğitim ve sağlık haklarından en önce kadınlar mahrum kalabiliyor. Bu da kadınların istihdamda ya da gündelik yaşamda eşitsizliğe ve özgürlük sorunlarının daha da derinleşmesine yol açıyor" ifadelerini kullandı.
'İSTİHDAMSIZLIK ERKEK TAHAKKÜMÜ ARTIRIYOR'
Türkiye'nin, kadına yönelik şiddete karşı kadınların güvencesini sağlamayı amaçlayan İstanbul Sözleşmesi'nden 2021 yılında çekilmesini hatırlatan Fatma İnce, "İstanbul Sözleşmesi'nde şiddetin önlenmesi konusunda bir takım önleyici tedbirler vardı. Bunların bir kısmı mali meselelerle de ilgiliydi. Ekonomik kriz karşısında şiddeti önleyici tedbirler de iktidar ve sermaye tarafından geri alınabiliyor. Belediyeler kadına yönelik özel bütçe ayırırlar. Buna yönelik güvenlik sistemi inşa edilir. Bunların hepsi bir bütçedir. İktidarın ilk vazgeçtiği bu tür konular olduğunu söyleyebiliriz. Kadınların istihdam edilememe durumunda erkeklerin kadınlar üzerinde denetimi ve tahakkümü daha artıyor. Bundan dolayı hem psikolojik şiddet hem ekonomik şiddet yaşanıyor. Fiziksel şiddetin yanında ekonomik şiddet diye bir olgu var. Kadınlar ekonomik olarak güçlü olduklarında bu tür şiddet biçimleriyle daha güçlü başa çıkabiliyorlar. Ama bu başa çıkabilme koşulları, ekonomik kriz koşullarında ellerinden alınıyor" diye konuştu.
'KADINDAN YANA POLİTİKALARIN OLMASI GEREKİYOR'
Kamu kaynaklarından kadınlara yönelik özel bütçe olması gerektiğini ifade eden Fatma İnce, bu bütçenin denetiminin kadınlarda olması gerektiğini belirterek, "Erkek egemen anlayışından dolayı bütçe, kadın ihtiyaçlarına yönelik kullanılmıyor. Örneğin kreşlere, eğitimine, sağlığına ve bakım ücretine ayrılmıyor. Kadınlara, kamusal alanda kreşlerin ücretsiz olması ve sağlık hakkına ücretsiz erişiminin sağlanması gerekiyor. Bu politikaların hiçbiri uygulanmıyor. Burada toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı politikaları görebiliyoruz. Kamusal alanda sermayedarlardan, erkeklerden ve iktidarlardan yana bir vergi sistemi söz konusu. Bunlara karşı kadınların feminist harekete, bağımsız kadın hareketine güvenmesi gerekiyor. Bu sisteme karşı kadın haklarını güvenceye alacak programlar var. 2022 yılında feminist hareket, yoksulluğa karşı kampanya yaptı. O programda kamusal kaynaklardan tutun, kadınların taleplerinin ne olması gerektiğine dair detaylı bir metin hazırlandı ve mücadelesi yürütüldü. Kadınlardan yana kamusal politikaların olması gerekiyor" diye ifade etti.
EKONOMİK KRİZDE KADINLARIN YAŞADIKLARI
Emekçi Kadınlar (EKA) Genel Sözcüsü Delal Erol, krizin kadınlara etkisinin gündelik yaşamda karşımıza çıktığını belirten Delal Erol, şöyle devam etti: "Kadınların hane içerisindeki işlerden sorumlu olmasından kaynaklı gelir adaletsizliği sorunlarını çözebilmek için daha fazla sorumluluk alıyorlar. Örneğin gideceği pazarda daha eksik poşette çıkmak zorunda kalıyor. Ertesi gün tencereye koyacağı yemeği planlamak zorunda kalıyor. Ücretli emek piyasasında daha düşük ücretlerle daha güvencesiz koşullarda çalışmak zorunda kalıyor. Bugün dünyanın her yerinde zenginler ve yoksullar arasındaki çatal git gide açılırken bir avuç sermayedar, tekelci kapitalist düzenle gelirini arttırırken, milyonların oluşturduğu işçi sınıfı, açlık sınırının altında ve insanlık dışı koşullarda yaşamak zorunda bırakılıyor. Bunun karşısında emekçi kadınlar kendi yaşamlarından, çocuklarının sağlığından kısarak, kamusal olarak istihdam edilmesi gereken birçok hakkımızdan mahrum bırakılarak yaşamaya çalışıyoruz."
'KRİZ DÖNEMİNDE GÜVENCESİZ İŞLERDE ÇALIŞIYORLAR'
Ekonomik krizin kadına yönelik fiziksel şiddetin yanı sıra ekonomik şiddeti de beraberinde getirdiğini vurgulayan Delal Erol, kadınların kamusal alanın dışında da hane içi işleri de yaptığını kaydederek, şunları söyledi: "Örneğin yemeklerin pişirilmesi, çocukların bakımı, işçilerin ertesi gün işe gidebilecek derecede hazır olması için gerekli olan işleri kadınlar yapıyor. Yaşamın akışı diyebileceğimiz ev içerisinde yapılan bütün işler kadınların omzuna yüklenmiş biçimde gerçekleşiyor. Bu da kadınları bir yandan kriz dönemlerinde daha düşük ücretlerle, daha güvencesiz koşullarda ücretli emek piyasasında daha fazla istihdam alanı açmak oluyor. Çünkü patronlar aynı işi yaptıkları halde kadınları hâlâ erkek işçilerden daha düşük ücretler ödeyerek, kadın emeği üzerinden fabrikalarda, atölyelerde, iş yerlerinde, okullarda inanılmaz bir kar elde ediyor."
KADINLARA 1 MAYIS ÇAĞRISI
Kadınların kamusal alanda daha etkin olmasına ilişkin Delal Erol şu sözlerle dile getirdi: Kadınların çalışmasını mı istiyoruz? O zaman kreşler açacağız. Kadınların ev içerisinde çok fazla çalışması nedeniyle sosyal hayata katılmadığını mı düşünüyoruz? Ortak yemekhaneler konusunda desteklerde bulunacağız. Ortak çamaşırhaneler açacağız. Eğer kadınların özgürleşmesini istiyorsak, devlet politikaları aracılığıyla kadınlara yönelik yatırımların yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Bugün sömürülen ve açlık sınırının altında yaşayan milyonlarca işçiye gözdağı verilmeye çalışılan bir dönemde 1 Mayıs'ı karşılıyoruz. Yaşamları erkek egemen kapitalist sistem altında tutulmuş bütün işçi ve emekçi kadınları ve bütün işçileri İstanbul'da 1 Mayıs alanının temsili olan Taksim Meydanı'nda ve Türkiye'nin her yerinde bizlere kapatılmak istenen sokaklarda, meydanlarda hep birlikte yürümeye davet ediyoruz."
MA / Melik Çelik