ANKARA - Sürecin ve işleyişin doğru yürüyebilmesi için “Hukuksal güvencelere” ihtiyaç olduğunu ve bu konudaki adımların acil bir biçimde atılması gerektiğini söyleyen DEM Partili Mithat Sancar, “Meclisin bu konuda rolünü nasıl oynayacağını artık açıklığa kavuşturmamız gerekiyor" dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın tarihi çağrısı sonrası bir dizi temaslara başlayan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) heyeti, Mülkiyeler Birliği Genel Başkanı Fuat Şen ve İkinci Başkanı Elçin Aktoprak ile görüştü. Görüşme birliğin Genel Merkezi’nde gerçekleşti. DEM Parti heyetinde Eş Genel Başkan Yardımcısı Özlem Gündüz, Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eş Sözcüsü Öztürk Türkdoğan ve Milletvekilli Mithat Sancar yer aldı. Yapılan görüşmenin ardından ortak basın açıklaması yapıldı.
‘BARIŞ İKLİMİ EGEMEN OLMALI’
Söz alan Şen, DEM Parti’nin kendilerini ziyaret etmelerinden memnun olduklarını söyledi. Şen, sürece ilişkin bilgilendirildiklerini belirterek, “En büyük dileğimiz ülkede şiddettin son bulması, barış ikliminin egemen olması, hep birlikte huzur içinde yaşayalım. Umarım en kısa zamanda güzel günlere ülke olarak gideriz” dedi.
‘TERSİNE DÖNMÜŞ DURUMDA’
Yaptıkları temaslara dikkat çeken Mithat Sancar ise bu temasların süreceğini paylaştı. Sancar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Süreç kelimesinin sık kullanıldığı ama sıfatının henüz tam olarak bulunamadığı bir akış içindeyiz. Dünyada bu güne kadar yaşanan çatışma-çözümü örnekleri dikkate alındığında bugün, şu an içinde bulunduğumuz durumun bunlar ile pek uyuşmadığını görüyoruz. Dünyada bugüne kadar çatışma-çözümü konusunda izlenen yollar ve izlenen modeller, beli bir denkleme oturuyordu. Bu denklemde ön görüşmeler, diyalog, muttabak, antlaşma ve silahların bırakılması şeklinde işliyordu. Oysa şimdi burada bizim içinde bulunduğumuz bu denklem tersine dönmüş durumda. Önce silahlar bırakılması çağrısı geldi.”
‘TOPLUMSAL DESTEK HAYATİ’
Abdullah Öcalan’ın çağrısı ve PKK’nin kararına işaret eden Sancar, “Yeni bir döneme giriyoruz” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu dönemin barışa ve demokratik topluma evrilebilmesi için herkesin ve her kesimin katkıda bulunması gerekiyor. Barışı hep birlikte inşa etme ihtiyacı ve gerekliliği doğmuştur. Bu sürecin, barışın kalıcı hale gelmesi için ve demokratik toplumun inşasının temellerini oluşturmak için son derece önemli ihtiyacı var. Bu ihtiyaçlar; katılım, toplumsal destek ve toplumsal olay olarak ifade edilebilir. Barışın ve demokratik toplumu kalıcı hale getirebilmek için toplumsal destek hayati önem taşıyor.”
‘KALICI BARIŞ İÇİN HERKES ROL ÜSTLENMELİ’
Toplumsal destek konusunda çeşitli kaygıların olduğuna vurgu yapan Sancar, “Bu süreçlerin doğasında vardır. Her kesin olaylara ve gelişmelere aynı bakış ile yaklaşması beklenemez. Usul ve başka konulara dair çeşitli kaygılar ortaya çıkabilir. Bütün bunları dinlemek ve anlamak gerekiyor. Bunlardan yararlanmak anlamlıdır. Eğer gerçekten toplumsal bir katılım istiyorsak ki bu sürecin başarısı için şarttır mutlaka bütün bu kaygıları, eleştirileri, çekinceleri de değerlendirmek gerekiyor. Hiç kimsenin sözünü peşinen kesmek ve değersizleştirmek gibi bir lüksümüz yok. Bütün sözleri dinlemek ve karşılıklı bir inşa yolculuğu başlatmak, ilerletmek bizim görevimiz. Çünkü ortada sadece Kürt sorununa dair barış meselesi söz değildir. Genel barışın da yani Türkiye’de de barışın inşası çok önemlidir. Hedef demokratik toplum ve Türkiye barışıdır. Kısaca toplumsal barış diyebiliriz. O nedenle yapılacaklar sadece beli kesimlere bırakılmaz. Görev ve sorumluluklar sadece beli aktörlere terk edilemez. Herkesi ilgilendiren bir mesele. Şimdiyi ilgilendiği kadar gelecek kuşakları da ilgilendiriyor. O nedenle hepimiz herkes sorumluluk ve rol üstlenmelidir” diye kaydetti.
‘ACİL HUKUKSAL GÜVENCELER ŞART’
Sancar, kalıcı barışın oluşabilmesi için en acil ihtiyaçlardan bir tanesinin de “hukuksal güvenceler” olduğunu söyledi. Sancar, “Barışın yeşereceği zemini kalıcı hale oluşturmak için hukuksal düzenlemelere ihtiyaç var. Bir yandan toplumsal sahiplenme diğer yandan hukuksal düzenlemeler… Her ikisi birlikte siyasal ve hukuksal zeminin barış ve demokratik yolculuğunda son derece önemli kilometre taşlarıdır. Hep birlikte yapacağız bunu. Toplumun bütün kesimlerin katılımını, desteğini, onayını ve rızasını almak için bu görüşmeleri ve tartışmaları sürdürmemiz lazım. Ortak arzu; barışa ulaşmaktır. Ulaşmak istediğimiz hedef son derece önemli, yürüdüğümüz yol ve içinde bulunduğumuz dönem çok çok özel bir dönem. Bunun da gerekliliklerini yerine getirmek konusunda herkes sorumluluğunun bilincinde davranması gerekir. Muhatapların başında da iktidar geliyor. İktidarın hukuki zemini oluşturma konusunda daha açık ve irade beyanına, adımlar atmasına ihtiyaç olduğunu birkez daha burudan hatırlatmak isterim” ifadelerini kullandı.
MECLİS’İN ROLÜ AÇIKLIĞA KAVUŞMALI
“Hukuksal güvencelerin” ne olacağına da değinen Sancar, “Sayın Öcalan çağrısını yaptı. PKK de kararını açıkladı. Sayın Öcalan’ın şartlarının da bu süreci yürütmeyi mümkün kılacak hale getirmesi gerektiğini söyledi PKK. PKK bunu söylememiş olsa da işin doğası gereği çağrıyı yapan ve örgütün lideri olan Sayın Öcalan’ın şartlarının bu çağrıya uygun hale getirilmesi lazım. Bu süreçte rolünü oynayabilmesi için gerekli şartlar oluşturulmalıdır. Bunun ötesinde ya da bundan sonra bu sürecin güvenceleri olmalı. Önceki sürecin kanunu bu günkü şartları karşılayacak nitelikte ve kapsamda olduğunu söyleyemeyiz. Süreci ve işleyişini güvenceye alacak bir kanuna da ihtiyaç vardır. Bütün aktörler sorunun çözümü, barışa giden yolun sağlam bir şekilde örülmesi konusunda Meclis’in özel bir yeri ve rolü olduğu noktasında hem fikirler. Herkes Meclis’in bu işin merkezinde olması gerektiğini söylüyor. Meclisin bu konuda rolünü nasıl oynayacağını artık açıklığa kavuşturmamız gerekiyor. Bizim önerimiz bir komisyon oluşturulmasıdır. Bu komisyonun nasıl olacağı hangi yetkilere sahip olacağını bütün siyasi partiler ile konuşmak gerekiyor. Bunun bir ihtiyaç olduğunu buradan da söylemiş olalım” diye konuştu.