HATAY - Hatay’daki STÖ ve kanaat önderleriyle bir araya gelen DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları demokratik Suriye'nin inşası için hep birlikte mücadele etme çağrısı yaptı. Tuncer Bakırhan ise Suriye’nin Kürtsüz ve Alevisiz olamayacağını vurguladı.
Suriye’de Alevilere ve Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılara karşı Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan Hatay’ın Samandağ ilçesini ziyaret ederek sivil toplum ve Alevi örgütleri, şeyhler ve kanaat önderleriyle bir araya geldi. Eş Genel Başkanlar, ilçede bulunan Hızır Türbesi’ni ziyaret edip kanaat önderlerinden türbeyle ilgili bilgi aldı.
'SURİYE'DE YAŞANANLAR TÜM ALEVİLERİ ETKİLİYOR'
Türbe önünde konuşan Şeyh Ahmed, Suriye'de yaşanan çatışmaların tüm Alevileri etkilediğini ve üzüntü içinde olduklarını belirterek, halkların arasına fitne sokulduğunu ifade etti. Şeyh Ahmed, "Kafa kesen de kafası kesilen de 'Allahu ekber' diyor. Suriye'de olan olayların bir şekilde ele alınıp bu haksızlıkların, zulmün en azından azınlıkları rahatlatmak babında ele alınması gerekiyor. Suriye'de Alevi rejimi olduğu iddiası ile aleviler katlediliyor. Suriye'de hiçbir zaman Alevi rejimi olmadı. Baas rejiminde bazı olaylar olmuş olabilir ama bunu Alevilere mal etmek haksızlıktır. Sanal medyada gördüğümüz kadarıyla 'alevi misin değil misin?' diyerek katlediyorlar. Rejim taraftarı değil alevi olması önemli. Biz çok zulüm gördük ana Alevilere bu zulüm devam ederse bunu hoş karşılamayız. Hangi devlet bu olaylara el koyarsa biz ona minnettar oluruz" dedi.
‘KARDEŞLERİMİZİN GÜVENLİĞİNİ SAĞLAYIN’
Alevi Değerleri Derneği Başkanı Zülfikar Çiçek, Suriye'de zulme uğrayan Alevilerin sesi olmak için toplandıklarını vurguladı. Alevilerin dini kimliklerinden kaynaklı zulme uğradığını belirten Çiçek, "Bir soykırıma doğru evrilen sürecin başındayız. Orada toplumsal sıkıntılar hat safhada. Buradan barış, kardeşlik çağrısında bulunuyoruz. BM'ye ve tüm dünya kamuoyuna sesleniyoruz; orada sadece inançlarından dolayı zulüm gören kardeşlerimiz var. Onların önceki yönetimden kaynaklı hiçbir suçları yok. Baas rejimin yöneticileri o toplumun içinden çıkmış olabilir ama onun suçu topluma yüklenemez. Oradaki mazlum toplumu içinde bulunduğu tehlikeden kurtarmak gerekir. Buradan barış ve kardeşlik sesi yükseltiyoruz. Bu olaylara müdahale edin, koridor oluşturun. orada bir insanlık dramı yaşanıyor, herkesin elini uzatmak insanlık görevidir. Biz Aleviler olarak Çaldıran'dan Maraş'a kadar hep kesildik yakıldık, vurulduk. Bugün de aynısı Suriye'de yaşanıyor. Buna rağmen Aleviler hiçbir zaman zalim olmadı. Bugün de zalim olmayacağız. Oradaki kardeşlerimizin güvenliğini sağlayın. Oradaki kardeşlerimizde silah da yok, gıda da yok. Bunun için çağrıda bulunuyorum, oradaki insanlara el uzatalım" diye belirtti.
'SURİYE ALEVİSİZ, KÜRTSÜZ OLMAZ'
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Suriye'deki Alevi toplumunun tehlike altında olduğuna vurgu yaparak, Baas rejiminin suçlarından dolayı Alevilerin suçlanmasının tehlike ve tehdit barındırdığını belirtti. Bakırhan, "Alevi toplumu inancı gereği insanları yok saymaz, katletmez. Bu barışçıl topluma bir önceki iktidarın günahkarını yüklemek büyük bir günahtır. Alevi toplumu, Hristiyanlar, Ermeniler, Kürtler, Durziler büyük tehlike altındadır. İnsanları inançlarından dolayı linç ediyorlar, katlediyorlar. O bölgeleri insansız hale getirmeye, göç ettirmeye çalışıyorlar. Buna dur demek lazım. Devlet yetkililerine soruyorum. Bu Alevilerin canına, malına çökmek ne demek. Hakan Fidan, 'Suriye'deki azınlıkların hamisi bizi' dedin. Hakan Fidan'a soruyorum; bu görüntüler nedir? Alevilerin bu tedirginliği nedir? Bu insansızlaştrımayı durdurun. Aleviler Suriye'de demokratik bir zeminde kardeşçe yaşasınlar. Suriye Alevisiz, Kürtsüz olmaz. Bütün renkleri ile birlikte Suriye'dir. Ortadoğu'daki aleviler Yezid'e boyun eğmedi, Muaviye'ye boyun eğmedi, şimdiki Muaviye'lere boyun eğmez. DEM Parti olarak bu zulüm politikalarına birlikte direneceğiz. Suriye'de, Türkiye'de nerede bir alevi kardeşimize tokat atılırsa bunu kendimize vurulmuş adlederiz. Başta Türkiye olmak üzere dünyaya çağrı yapmak istiyorum; Öyle gidip ziyaret etmek kolay. Aleviler neden güvende değil? Ülkelerinizin çıkarları için kadim bir toplumun katledilmesine göz yummayın. Fotoğraf vermek için değil, zulüm politikalarına karşı birlikte direnmek için geldik. Türkiye ve Suriye yönetimine çağrı yapıyoruz; Türkiye o yönetimle bu kadar yakınsa Alevilerin ve diğer halkların huzur içinde yaşaması için çağrı yapmalıdır. DEM Parti olarak oradaki yanlışlara izin vermeyeceğiz, sesiniz, sözünüz olmaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
SALDIRILARI DURDURMA ÇAĞRISI
Savaşı sonlandırma çağrısında bulunmak için Hz. Hızır Türbesi'nde toplandıklarını ifade eden DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ise Ortadoğu'daki halkların savaşa ve çatışmalara doyduğunu ifade etti. Tülay Hatimoğulları, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yerin altından sudan fazla, petrolden fazla insan kanı var. Kerbela'da katledildi Aleviler, günümüze kadar Türkiye'de de katledildi, şimdi Suriye'de katlediliyor. Biz hep mazlum olduk ama zalim olmadık. Bugün Suriye'de rejim değişikliği ile birlikte alevi toplumunu adeta kurbanlık koyun gibi kesiyorlar, bunu kabul edemeyiz, kiliselere, patriklere yapılan saldırıları kabul etmeyeceğiz. Halkların kendi renkleri ile Suriye'de yaşayabilecekleri demokratik Suriye'nin inşası için hep birlikte mücadele etmeliyiz. Sınır noktasından bütün dünyaya sesleniyoruz; bu savaş ve katliamları hep beraber durdurmalıyız. Bütün insan hakları kuruluşlarına sesleniyorum; herkesi göreve davet ediyorum. Katledilmeye artık tahammülümüz yoktur. Alevi toplumuna sesleniyorum; daha fazla birlikte olalım. Suriye'de katledilen kardeşlerimizin sesini dünyaya duyurmak için güçlenelim. Devlet yetkililerine sesleniyorum; Bugün HTŞ ile geliştirilmiş ilişkileriniz var, kendileri ile görüşmeler sağlanmalı ve oradaki halklara dönük saldırıları bir an önce bitirmeleri için çağrı yapmalılar. Barış dışında seçeneğimiz yoktur, gelin barışı hep birlikte sahiplenelim. Hızır yar ve yardımcınız olsun."
Konuşmaların ardından kitle, barış çağrısı amacıyla denize karanfil bıraktı.