Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Tevgera Jinên Azad (TJA) öncülüğünde Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimine dönük saldırılara karşı Kobanê sınırında başlatılan nöbet eylemi 11'inci gününde devam ediyor. Nöbetteki yurttaşlar DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar ile DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan'ın da katılımıyla 3 Ocak'ta Kobanê sınırına yapılacak yürüyüşe katılım çağrısı yaptı. 

 

HALKLARA ÇAĞRI

 

Hewag'dan (Bozova) Pirsûs'a gelerek burada nöbet eylemine katılan Vahit Koyuncu (62), 3 Ocak'ta yapılacak olan yürüyüşe tüm halkların katılması çağrısında bulundu. PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın yaptığı son çağrısına değinen Koyuncu, "Bu memlekette 50 yıldır savaş var. Kürtler 1993'ten bu yanadır barış istediklerini belirtiyorlar. Burada hazır olmayan tek şey devlettir. Biz de hazırız, Sayın Öcalan da hazırdır. 50 yıldır bu kanın durmasını istiyoruz. Sınıra bu yüzden nöbete geldik. Burada Kürtler ve Türkler olmak üzere 2 kavim yaşıyoruz. Kardeş olduğumuzu söylüyorlar, ama kardeşliğimizi de kabul etmiyorlar" ifadelerini kullandı. 

 

Kuzey ve Doğu Suriye halklarının iradesine sahip çıkmak amacıyla yürüyüşe katılımın önemli olduğunu vurgulayan Serkan Bali (32), "2014'te de benzer saldırılar oldu. Bu sefer de oluyor. Bunu kabul etmek mümkün değil. 2025 yılının barış, Sayın Öcalan'ın özgürlük yılı, Kürt halkının yılı olmasını istiyoruz" dedi. 

 

Abdullah Öcalan ile yapılan son görüşmede öne çıkan çağrılara işaret eden Nuri Yeşilçayır (50), "Sayın Öcalan'ın buradaki çağrısı çok önemliydi. Öyle ki bu çağrıya Türkiye'de bulunan tüm sivil toplum kuruluşlarının dahil olması gerektiğini düşünüyorum. Onun sözleri bizim için çok değerlidir. Bunun göz önüne alınarak bilinçli Kürt hareketi unsurlarını alanda görmek istiyoruz. Burada verilecek mesaj 'Önderime sahip çıkıyorum' demek olacaktır. Güçlü bir mesaj çıkarsa barış süreci daha da kolaylaşacaktır. Artık hükümetin değil, devletin bu sürece dahil olması gerekiyor sürecin ciddiyet kazanması için. Bizim için Rojava yüz yıllık bir kazanımdır. Bunu kaybetmek istemiyoruz" diye konuştu.

 

'ROJAVA KÜRDİSTAN'DIR'

 

Amed'in Erxanî (Ergani) ilçesinden gelerek nöbet eylemine katılan Lami Özer (60), "Bütün halkımızın Rojava halkları için buradaki yürüyüşe destek vermesi çağrısında bulunuyoruz. Sayın Öcalan'ın da özgür olması talebini dillendireceğiz. Rojava'ya dönük haksız saldırıları kabul etmiyoruz. Kobanê Kürt halkı için bir sembol. Kobanê'ye, Kobanê halkına sahip çıkmak Kürt halkına sahip çıkmaktır. O yüzden bu yürüyüşe herkesi davet ediyoruz" şeklinde konuştu. 

 

Abbas Kaya (75), "Bir direniş olmadan, çalışma olmadan başarı sağlanmaz. O yüzden nöbete, yürüyüşe katılım önemlidir. Bugün Rojava'ya destek olmadan yarın zafer kazanamayız. Rojava demek Kürdistan demektir. 4 parça Kürdistan birdir, aynıdır bizim için ama Kobanê özellikle bir semboldür. Yürüyüşe illerde, ilçelerde yaşayan tüm halkımızın katılması çağrısında bulunuyoruz" dedi. 

 

KADINLARIN KATILIMI ÖNEMLİ 

 

Barış annelerinin yürüyüşe katılımlarının barış vurgusunu arttıracağını belirten Barış Anneleri'nden Sarya Şahin (60), "Kimsenin acı çekmemesi için burada yapılacak yürüyüş önem arz ediyor. Eskiden de Kürtlerin aşiret kavgalarında anne tülbendini yere attığında o kavga, savaş dururdu. Annelerin bu alanda olması o yüzden önemlidir. Rojava'yı selamlamak orada akan kanı durdurmak için burada olmak zorundayız" diye belirtti. 

 

Rojava Devrimi'nin diğer adıyla kadın devrimi olduğunu, bu yüzden kadın katılımın ayrı bir önemi olduğunu söyleyen Çiğdem İstek (36) de, kadınlara 3 Ocak'ta yapılacak yürüyüşte katılmaları çağrısında bulundu. 

 

DAİŞ'in 10 yıl önce yine Kuzey ve Doğu Suriye topraklarına dönük saldırılarına işaret eden Özlem Eylem Yazar (39), 2014 ruhuyla 3 Ocak'ta yapılacak olan yürüyüşe katılım çağrısında bulunarak şöyle devam etti: "Rojava neyse Kobanê neyse Pirsûs da odur. Buradan halkımızı bu süreci sahiplenmeye çağırıyoruz. Her savaşta olduğu gibi bu savaşta da katledilen, kaybeden kadınlar ve çocuklar oluyor. Tıpkı katledilen gazeteci arkadaşımız Cihan Bilgin gibi. O da bir kadındı. Savaşlarda her zaman kadınlar hedef alınıyor. Direniş süreçlerini de yine kadınlar yürütüyor. Tıpkı Şengal'de Rojava'da olduğu gibi. O yüzden bu süreci ilk olarak kadınların sahiplenmesi gerekiyor."