Abdullah Öcalan'ın Yol Haritası'nda Türk-Kürt ilişkileri

img
HABER MERKEZİ - PKK Lideri Abdullah Öcalan, 2009'daki Yol Haritası'nda Türk-Kürt ilişkilerinin tarihsel önemine dikkat çekerek, "Cumhuriyet tarihinin en büyük krizi" olarak tanımladığı Kürt sorununda çözümün ilk şartının sivil anayasa olduğunu kaydetti. 
 
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bugüne Kürt’e bakışı değişmedi. Geride bıraktığı 101 yılda inkar edilen, krizlerin derinleştiği dönemlerde "var sayılan" Kürt sorunu çözüme kavuşturulmadı. Bu durum 22 yıllık AKP iktidarında da sürdü. Amed’de var sayılan Kürt sorunu Ankara’da hep yok sayıldı. Kürt sorunu bu kez her konuşmasında yok sayan, inkar eden, hedef alan MHP’nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından gündeme getirildi. Her fırsatta hedef aldığı DEM Parti’nin sıralarına giderek tokalaştı. “Kürt sorunu yoktur” dese de “muhatap” tartışması başlatarak var olduğunu itiraf etmiş oldu. İttifak ortağı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da Bahçeli’nin bu çıkışına destek verdi. “İç barış” üzerinden Kürt-Türk birlikteliğine vurgular yapıldı, İmralı’da ağır tecrit koşullarında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a çağrılarda bulunuldu. 
 
Bu tartışmalar, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Kürt-Türk ilişkilerindeki tarihsel diyalektiği ortaya koyan “Türkiye’de Demokratikleşme Sorunları, Kürdistan’da Çözüm Modelleri” başlıklı Yol Haritası’nı hatırlattı. Abdullah Öcalan, 2009 yılında sunduğu Yol Haritası’nda son günlerde iktidar kanadının dilinden düşmeyen Kürt-Türk ilişkilerinin tarihsel geçmişine ışık tutuyor, Kürt sorununu ele alıyor ve çözümüne işaret ediyor. 
 
Abdullah Öcalan, Türk-Kürt ikilemindeki ilişki ve çelişkileri daha yakından ve somut olarak değerlendirmenin sorunsallıkları ve çözüm olasılıklarını aydınlatıcı kılacağının altını çizerek, zorun amansız girdabında ne sorunların ne de çözüm yollarının yeterince bilince kavuşamayacağını belirtti. Abdullah Öcalan, “Aydınlanmanın, bilincin kendisi eğer hakikate yakınsa, çözümün yarısına varılmış demektir. Diğer yarısı açılan yolda uygun adımlarla yürümektir” vurgusu yaptı. 
 
ANADOLU KAPILARI ARDINA KADAR AÇILDI
 
Tarihsel geçmişi ele alan Abdullah Öcalan, Selçukluların boy ve bey olarak Kürdistan sınırlarına vardıklarında, İslam kardeşliği silahıyla Bizans’a karşı ortak savaş önerdiğini hatırlattı. Kürtlerin kendileri de ezici çoğunluk olarak İslam’ı benimsediğini ve Bizans karşısında sıkça gerileme durumunu yaşadıkları için ortak savaş stratejisine destek olduğunu ifade eden Abdullah Öcalan, bu dönemde yaşanan gelişmelere dair şu hatırlatmalarda bulundu: “Sultan Alparslan 1071 Mayıs’ında o dönem Kürtlerin başkenti sayılan Meyafarqîn’de (Bugünkü Silvan) Kürt beyleri ve aşiretleriyle ittifak arayışı içindeydi. Hem beylerden hem boylardan sağladığı ve yarı yarıya Kürtlerden oluştuğu tahmin edilen güç ilavesiyle dönüm noktası sayılan Ağustos 1071 zaferine erişecektir. Kürt boy ve bey kuvvetlerinin bu savaştaki rolü doğru çözümlenmeden, Kürt ve Türk boy ve beyleri arasındaki ilişkiler yeterince çözümlenemez. Zafer stratejikti. Anadolu’nun kapısını Türk boy ve beylerine ardına kadar açıyordu. Kürt boy ve beyleri içinse Bizans tehdidini ve sonuçlarını ortadan kaldırıyordu. İlişkilerin böylesi bir temele oturması çok önemlidir ve geleceğin belirlenmesinde esas rol oynayacaktır.”
 
ORTAK YAŞAM KÜLTÜRÜ
 
Abdullah Öcalan, bu süreçte esas olarak Türk boy ve beylerinin İç Anadolu, Batı Akdeniz ve Karadeniz’e doğru açılan Anadolu’da yoğunlaşırken, Kürt boy ve beylerinin de yerleşim yerlerini ve güçlerini geliştirmekten geri kalmadığını belirtti ve şöyle devam etti: “Türk boy ve beyleri hiçbir zaman Kürtlerin egemen, yerleşik oldukları mekânları ve bu mekânlardaki kültürel geleneklerini ele geçirmeye, sahiplenmeye yeltenmediler. Aralarındaki stratejik ittifak, dayanışma ve ortak yaşam kültürü bunu gerektirmekteydi. Bu arada Ermeni ve Süryani halkları da daha çok kentlerde varlıklarını dostça sürdürmeye devam ettiler.”
 
OLUMLU İLİŞKİ DAHA BASKIN
 
PKK Lideri, yine bu dönemde Kürdistan’da Artukoğulları, Karakoyunlular ve Akkoyunlular adında bazı Türk beyliklerinin kurulduğunu, ancak bunların kısa ömürlü olduğunu, dayandıkları boyların da çoğunlukla doğal asimilasyonla Kürt kültürü içinde eridiğini söyledi. Abdullah Öcalan, bu gerçekliğin izlerinin bugün dahi görüldüğüne dikkat çekerek, Kürtlerin ise İslamik dönemde çok sayıda yerel beylikle birlikte aşiretler ve kabileler halindeki toplumsal yaşamlarını ağırlaşan sorunlarıyla sürdürdüğünü kaydetti. Abdullah Öcalan, Türk boylarında olduğu gibi üst tabaka çeşitli uygarlıkların hizmetinde beyliklerini geliştirdiğini, alt kesimler Kurmanc olarak ayrı bir kategoriye ayrıştığını, Kürtlerde bu dönemde Arap-Bedevi ve Türk-Türkmen ikilemine benzer bir ayrışmanın hız kazandığını ifade etti. 
 
PKK Lideri Öcalan, yaklaşık olarak 1500’lü yılların başında Osmanlı saltanat dönemine kadar Türk ve Kürt bey ve boy ilişkilerinde aralarında zımni de olsa birbirlerinin hukukuna saygı, dıştan her iki ana kesime yönelik tehditlere karşı ortak bir strateji ve buna bağlı hareket etmenin ağır bastığını anımsatarak, “Olumlu ilişki yanı olumsuz çelişki yanından daha baskındır. Aralarında sistematik bir çelişki ve çatışma dönemi gözlemlenmemektedir” dedi. 
 
TÜRK-KÜRT İMPARATORLUĞU!
 
Abdullah Öcalan, Kürt-Türk ilişkilerinde ikinci önemli stratejik aşamanın Osmanlı İmparatorluğu’nun Ortadoğu’ya açılmasıyla başladığının altını çizerek, “16. yüzyıl başlarında İran’da Şialık temelinde yükselen Safevi Hanedanlığıyla Kürt beylikleri arasında artan gerginlikler mezhep çelişkileriyle iyice artmış bulunmakta ve Anadolu üzerinde de gittikçe artan bir etkiye sahip olmaktaydı. Aynı çelişki Mısır odaklı Memlûk sultanlarıyla da yaşanmaktaydı. Memlûkların etkisi de Akdeniz ve Güneydoğu üzerinden artmaktaydı. Kürt beyliklerin konumu stratejik bir rol oynuyordu. Hangi tarafla ittifak etseler Ortadoğu’nun hegemonik gücü onlar olacaktı. Osmanlı Sultanı Yavuz Selim’in adeta iki eşit güç arasında gerçekleştirdiği stratejik ittifak yaklaşımı tarihsel sonuçlarını vermekte gecikmedi. Yapılan ittifak, Kürt beyliklerine geniş özerklik ve hükümet olma yetkisi tanımaktaydı. İttifaktan öteye, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu gibi bir Türk-Kürt İmparatorluğu’na yol açmaktaydı. Tarihe dikkatle bakan bir gözlemci, daha M.Ö. 2000 başlarında Hitit-Hurri-Mitannilerin ilk uygarlık denemelerinde Anadolu-Mezopotamya ortaklığının stratejik niteliğini görebilecektir. Biri diğersiz edemiyor. Ekonomik-politik ilişkiler hızla birbiriyle bütünleşmektedir. Osmanlıların muhteşem yüzyılında bu tarihsel olgu kendisini yeniden kanıtlamaktadır” diye belirtti.
 
KÜRTLERİN TÜRKLERDEN AYRIŞMAMASI 
 
PKK Lideri, yeni statü ile birlikte Sünni Kürt beyliklerinin İmparatorluk içindeki ağırlıklarını arttığını, Alevi ve Êzidî Kürtlerin durumuyla Kurmanc kesimin sorunlarının ağırlaştığını, sınıfsal ve mezhepsel çelişkinin arttığını ifade etti. Yaklaşık 300 yüz yıl süren bu ortaklık statüsünün 19. yüzyılın başlarında kapitalist modernitenin Ortadoğu’ya sızmasıyla bozulmaya başladığına dikkat çekerek, “Irak ve Mısır üzerinden bölgedeki etkisini artıran Britanya İmparatorluğu, Süleymaniye merkezli bir milliyetçilik geliştirmeye çabaladı. İlk isyan Süleymaniye yöresinden Baban aşireti liderlerince gerçekleştirildi. Yaklaşık iki yüz yıldır farklılaşarak yaşanan bu süreç Güney Kürdistan’da bugünkü yarım ulus-devlet pratiğiyle sürmektedir. 19. yüzyıldaki Kürt isyanları sınıf nitelikleri nedeniyle pro-kapitalist milliyetçidir. İmparatorluk bünyesindeki tüm milliyetler ulus-devlet temelinde ayrışmalarına rağmen, Kürtlerin Türklerden ayrışmamasının belirtildiği üzere tarihsel nedenleri vardır. İmparatorluğun devlet çekirdeğinin iki milliyetli üst tabaka ortaklığından kaynaklanan bir devlet zihniyeti söz konusudur” diye kaydetti. 
 
TARİHSEL DİYALEKTİĞİ DOĞRULAYAN DENEYİMLER 
 
Stratejik nedenlerin devletin doğuşundan beri iki alan içinde yükselen her uygarlığın ortak hareket etmesini gerekli kıldığını vurgulayan Abdullah Öcalan, aksi halde her iki alandaki toplumların varlığı ve çıkarları tehdit altında olacağını söyledi. Ortaya çıkan her siyasal ve ekonomik oluşumun, ortaklık halinde olmanın paha biçilmez değerini ifadelendirdiğini kaydeden PKK Lideri, Selçuklu ve Osmanlı Türk sultanlık deneyimlerinin bu tarihsel diyalektiği bir kez daha doğruladığına işaret etti. 
 
KÜRT SORUNUNDA İLK RASTLANTILAR... 
 
PKK Lideri Öcalan, bu dönemde tepedeki bey ve sultan arasındaki ortaklığın zamanla şeyh, ağa ve tüccar arasındaki ilişkiye dönüştüğünü belirterek, şöyle devam etti: “Sultan II. Mahmut’la (1808-1839) bu ilişkiler daha da bozuldu. Modernitenin bozucu etkisi her iki taraf arasındaki çelişkileri arttırarak, yüzyılı boydan boya bir isyan yüzyılına dönüştürdü. İsyanların sonuçsuz kalması ve Osmanlı İmparatorluğu’nun ulus-devletçi yönde yeniden inşa çabaları iki milliyet arasındaki ilişkilerin geleneksel niteliğini bozdu. Genç Osmanlılar, Jön Türkler ve en milliyetçi kesimi olan İttihat ve Terakki Cemiyeti (1889) Türk ulus-devletçiliğini önce örtülü, sonra açıkça savunmaya başlayınca kopukluk arttı. Bunun karşısında Kürt milliyetçiliği de kendini göstermeye koyuldu. Modern anlamıyla Kürt sorunu bu döneme rastlar.”
 
SORUNU AĞIRLAŞTIRAN ETKEN: TÜRKÇÜLÜK! 
 
İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin komitacılığa başlaması ve İslami milliyetçilik yerine açıkça Türkçülüğe yönelmesinin sorunu daha da ağırlaştırdığını vurgulayan Abdullah Öcalan, “İki kesim oluştu: Soycu Türk milliyetçiliği ve İslami milliyetçilik. Kürtler İslami milliyetçilerle geleneksel beraberliklerini sürdürmeye çalıştılar. Nakşi şeyhleri, Mevlana Halit ve Said-i Nursi, ana akım olarak bu eğilimi temsil ediyorlardı. İmparatorluğun ve daha sonraki devlet oluşumunun ortak niteliğinde ısrarlıydılar. İslam, ümmet ideolojisi modernleştirilerek bu amaç için kullanılmaktaydı. Beylerden sonra (1878) nüfuzları ve toplumsal önderlik rolleri artan şeyh ve tarikat eğilimleri bu çizgiyi günümüze kadar sürdürmektedirler” dedi. 
 
İTTİHAT VE TERAKKİ MİLLİYETÇİLİĞİ 
 
PKK Lideri, İttihat ve Terakki Cemiyetinin ise, özellikle Balkan Savaşlarındaki (1912-13) yenilgisinden sonra Anadolu ve Mezopotamya arasındaki tarihsel ortaklığa bakmadan, devlet içinde ırkçı bir milliyetçiliğe yöneldiğini hatırlatarak, “Bu milliyetçilikte Kürtlüğe yer yoktu. Ermeniler gibi ya var oldukları toprakları terk edecekler ya da bir biçimde yok edileceklerdi. Bu politikayı besleyen Fransız pozitivizmiydi. Sadece güçlü olanın yaşama hakkı vardı; Darwin’in ‘Güçlü olan yaşar’ determinizmi, olduğu gibi bilimsel bir gerçeklikmişçesine topluma uygulanmak isteniyordu. Kapitalist modernitenin vahşeti burada bütün dehşetiyle kendini yansıtmaktadır. Sadece Ermeniler, Rumlar, Süryaniler ve Kürtlerin değil, Türkler ve Arapların da konumunu yaşanmaz hale getiren bu katı pozitivist ideoloji, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin elinde İmparatorluğun son bulmasıyla sonuçlandı. Fakat etkileri Cumhuriyet Türkiye’sinde de hâkimiyetini sürdürdü” diye belirtti. 
 
KÜRTLERİN DÖRDE BÖLÜNMESİ 
 
Abdullah Öcalan, Kürtlerin de diğer müttefikler gibi Cumhuriyet’in kurucu unsuru olduğununun altını çizdi ve şunları söyledi: “Kürtler, tarih boyunca olduğu gibi yine stratejik bir ortak olarak hem ümmetsel kurtuluşta hem de Cumhuriyet’in inşasında yer almışlardı. Britanya İmparatorluğu’ndan Musul-Kerkük karşılığında geriye kalan Misak-ı Milli sınırlarında ulus-devlet ayrıcalığı alınınca hem Kürtlerin dörde bölünmesi gerçekleştirildi, hem de içte kalan parçası üzerinde varlıklarını sona erdirmeye yönelik politikaya amansız bir hızla başlandı ve bu politika hep aynı hızla sürdürüldü. Bu arada şunu da belirtmeliyim ki, 1639’da İran Safevi Hanedanlığıyla yapılan Kasr-ı Şirin Antlaşması iki milliyet arasındaki stratejik ittifaka aykırıydı. Kürtlerin tamamına yakını Osmanlı İmparatorluğu sınırları dâhilindeydi. Misak-ı Milli sınırları kesinlikle Kürtler ve Türklerin birlikteliği üzerine inşa edilmişti. İngilizler ve Fransızlarla yapılan antlaşmalar, Misak-ı Milli’ye kesinlikle aykırıdır. Kürtleri tarihlerinin en ağır varlık-yokluk sorunsalına kilitleyen bu antlaşmalar, Türklerle Kürtler arasında sözü çok edilen bin yıllık ortaklığa ve kardeşliğe kesinlikle aykırıdır. Fakat sorulmayan soru, bu aykırı antlaşmalardan kimin sorumlu olduğudur. Hem Kürtleri bazı hegemonik güçlerle girilen ilişkiler sonucunda verilen tavizler karşılığında varlıksal olarak dörde böleceksin, hem de ‘Kürtlerden bazıları bin yıllık kardeşliği bozuyor’ diyeceksin!”
 
SOYKIRIMIN EŞİĞİNE GETİRİLMESİ
 
Gerçekleri gözardı eden bu yaklaşımın Kürt sorununu tüm Cumhuriyet tarihi boyunca kültürel soykırımın eşiğine kadar getirdiğinin altını çizen Abdullah Öcalan, “Kürt sorunu gerçekten bin yıllık stratejik dostluk ruhunu tamamen bir tarafa iten, inkâr eden anlayış ve uygulamalar nedeniyle sadece ekonomik, sosyal, siyasal ve askeri bir sorun olmaktan çıkıp, bir halkın kültürel varlığı-yokluğu meselesine dönüştü. İsyanlar (1925-1940) bu varlık-yokluk sorunundan kaynaklandığı gibi, bu amaç için kullanıldı da. İttihatçı zihniyet açık ki Kürtleri de hem devletten hem toplumdan dışlamak istiyor, toplum olmaktan çıkarmayı dayatıyordu. Onun için bu politika uzun yıllar boyunca sürdürülen ‘Kürtler var mı yok mu?’ sorununa dönüştü. Cumhuriyet’in kurucu unsuru olmaktan çıkarılıp bu yokluk sürecine sokulmanın ne denli dehşet verici bir yönelim olduğunu azıcık bir empatiyle anlamak gerekir. Kürt sorunu bölünme sorunu değil, yokluk sürecinden çıkma ve tekrar tarihe yaraşır stratejik dost, ortak ve kardeş olma konumuna ulaşma sorunudur. Bu gerçeği kavramak ancak vicdanlı bir empati anlayışıyla mümkündür” dedi. 
 
ÇÖZÜMÜN İLK ŞARTI: SİVİL ANAYASA
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan, 2009 yılında kaleme aldığı Yol Haritası’nda, Kürt sorununda çözümün yolunu da gösterdi. Bunun için yeni ve toplumsal konsensüse dayalı bir sivil anayasa ihtiyacı çözüm için başta gelen şart olduğunu vurgulayan Abdullah Öcalan, şunları belirtti: “Bu temelde tüm toplumsal kesimlerin konsensüsüyle garanti altına alınacak temel bireysel ve toplumsal haklarla, ifade özgürlüğü ve demokratik örgütlenme hakları belirleyici önem kazanmaktadır. Bireysel ve toplumsal özgürlükler ve haklar üzerinde yükselecek bir anayasa, Cumhuriyet’in demokratik, sosyal, laik ve hukuki niteliğini gerçek anlamda işlerliğe ve güvenceye kavuşturacaktır. Bu anayasal çerçevede diğer toplumsal sorunlarda olduğu gibi Kürt sorunu da çözüm yoluna konulabilecektir. Katı ulus-devlet gömleğini esneten bir Cumhuriyet, Kürtlerin bireysel ve toplumsal haklarını kazanması sonucunda, bölünmek şurada kalsın, tarihte hep kurucu unsur olarak rol oynamış temel bir direğin daha da sağlamlaştırılmasıyla gerçek ve kalıcı bir demokratik bütünlüğe kavuşmuş olacaktır. Bu temelde yaşadığı ağır travmalardan, sonu gelmez mal ve can kayıplarından, acı ve gözyaşlarından kurtulmuş olacaktır. Böylelikle ülke ve milletin güvenliği, kalkınması ve mutluluğu kalıcı kılınacaktır.”
 
EN BÜYÜK KRİZDEN ÇIKIŞIN YOLU 
 
Abdullah Öcalan, tüm hızıyla devam eden, hem devlet hem toplum içinde yaşanan Cumhuriyet tarihinin bu en büyük krizinden nasıl çıkılacağının, mevcut güçlerin tavırlarıyla belirleneceğinin altını çizerek, “Tartışma ve demokratik anayasa arayışı bu krizin hem nedeni hem sonucudur. Daha doğrusu, ikisi birbirini doğuran aktif bir dinamizm içindedir. Kürt sorunu bu durumda yine başat konumdadır. Aslında bu gerçeklik tarihin derin bir ilkesiyle ilgilidir; o da toplumsal sorunların zorla bastırılamayacağı, fırsat bulur bulmaz kendini her zamankinden daha şiddetli biçimde hissettireceğidir. 1920-1925 dönemi bu açıdan tarihin en ilginç bir dönemi olarak adeta yeniden bir döngü halinde yaşanmakta, ama tüm kurucu müttefikler bu sefer bastırılmak için değil, vaktinde inşa edilemeyen demokratik cumhuriyeti yeniden inşa etmek için sanki işbaşına çağrılmaktadır. Tarihle şimdi arasındaki ince hat ve bunun döngüsellik olarak yorumu, bu gerçeği daha doğru kavramaya ve tarihsel rolleri oynamaya fırsat tanımakta ve şans vermektedir” diye belirtti.
 
DEMOKRATİK ÇÖZÜM TARİHSEL ÖNEMDE
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan, demokratik çözümün tarihsel önemde olduğunu vurgulayarak, “Türkiye’nin demokratikleşme sürecine girmesi ile Kürt sorunundaki demokratik çözüm bir madalyonun iki yüzü gibidir. Bir yüz diğersiz olmaz. Çözümün Türkiye üzerindeki boyutlarını biraz somutlaştırmaya çalışırsak, daha aydınlatıcı olacaktır. Her şeyden önce ilkesel yaklaşım gözardı edilemez. İlkesi ve sistemi olmayan çözümler hem anlaşılır olmaz hem de günübirlik pansuman tedavisinden öteye sonuç vermez. Düşünülen çözüm, Batı kapitalist hegemonik sistemi ister dağılsın, ister devam etsin, tüm bu yapısal dönem boyunca uygulanması ve yaşanması savunulan bir çözüm olasılığıdır” önerisinde bulundu.
 
MA / Özgür Paksoy

Diğer başlıklar

20/05/2025
23:56 İstanbul’da 4 büyüklüğünde deprem
23:18 Kaytan ve Altun, Silêmanî’de anıldı
22:57 Artuklu’da Dengbêj Gecesi’ne yoğun ilgi
21:49 Irak, genel af kapsamında 3 bin 441 kişiyi serbest bıraktı
21:19 Cenk Yiğiter yoğun bakıma alındı
21:06 PKK’nin kongre kararlarına gönderme yapan İmamoğlu Meclis’i işaret etti
20:55 Sınır dışı edilen Suriyeli aktivist Elgazi için çağrı
20:52 Mağarcık için İstanbul ve Ankara’da eylem
20:43 TAYAD’lı Ailelerden ‘kuyu’ tipi cezaevlerinin kapatılması çağrısı
20:39 İmamoğlu’nun diploma davasında ara karar
20:29 Devrimci önderleri anan 2 genç tutuklandı
20:26 Gözaltında kaybedilenlere ilişkin önerge reddedildi
20:20 Belediyelere ‘vali atanacak' iddiasına Bakanlıktan açıklama
20:16 Avaşîn deresinde akıntıya kapılan Kom, 11 gündür bulunamıyor
20:07 Katledilen kadının çocukları yalan ifade için korkutuldu
19:58 AB, Suriye'ye yönelik yaptırımları kaldırdı
19:33 ABD Dışişleri Bakanı: Suriye’deki hükümet birkaç haftada çökebilir
19:27 Cenk Yiğiter silahlı saldırıya uğradı
19:20 Suruç Aileleri İnisiyatifi: 33’lerin mirasına dayanarak adalet aramayı sürdüreceğiz
18:54 Barış için atılması gereken adımları sıraladı
18:24 DEM Parti’den görüşmeler sonrası açıklama
18:14 Bahar Aksu’yu katledenler hakkında ağırlaştırılmış müebbet talebi
18:09 DEM Parti ve YRP görüşmesi sona erdi
17:57 MİT Başkanı Kalın Suriye’de
17:50 Amed’de kitlesel yürüyüş: Kürt dil mücadelesi yaygınlaştırılacak
17:31 Bitlis Valiliği Kürt yazarların fuara katılımını engelledi!
17:25 Qamişlo’da ‘Kürt Birliği Çalıştayı’
17:07 ‘Elektrik akımı’ davasında sanıkların adli kontrolü kaldırıldı
17:01 TÜSİAD yöneticilerinin yurt dışı yasağı kaldırıldı
16:52 Özgür Özel: HSK seçimleri hukuksuzdur
16:50 Serêkaniyê’de Kadın Dayanışma Merkezi açıldı
16:43 DEM Parti ve YRP görüşmesi başladı
16:32 Cengiz Holding’e Sinop'ta 897 hektarlık maden sahası
16:16 DEM Parti ve CHP görüşmesi sona erdi
15:59 Kürt siyasetçi Yüksel Koç gözaltına alındı
15:34 Gazeteci Oruç’un duruşması ertelendi
15:08 Serap Avcı tahliye edilmedi: 2 tanık ifade değiştirdi
14:39 DEM Parti ve CHP görüşmesi başladı
14:02 ‘Türkiye BM Kayıplar Sözleşmesi’ni imzalasın’ çağrısı
13:57 Amedspor, Servet Çetin’le yollarını ayırdı
13:10 ÖHD'den Kürtçeye dair 5 talep
13:00 Kurtulmuş: Süreci zehirlemeye çalışanlar olacak, tedbirliyiz
12:54 HPG: Türk ordusunun saldırıları sürüyor
12:53 Şemrex’te ‘Kadın Kent Bostanı’nda ilk ekim
12:45 Tülay Hatimoğulları: Ertelenen adımlar için engel kalmadı
12:18 Ağrı Valiliği: Yaralı çocuk ambulansla sevk edildi
11:46 Gazeteci Sapan’a para cezası
11:42 Zozan Çewlîg: Mücadelemizin merkezi Önder Apo'dur
11:24 AYM cezaevinde görüş ve yazışma gözetimini bir kez daha ihlal saydı
11:23 Şiyar Amed: Yeni bir kapı açılıyor
Seyfi Zoğurlu: Şimdi yürütülecek savaş daha zorlu
11:21 Gazeteci Yelda Çiçek’in yeniden yargılandığı dava görüldü
10:07 Sema Yüce'nin annesi: Devlet adım atsın
10:06 Borsa İstanbul'da manipülasyon soruşturması
10:05 Kardeşi anlattı: Kaytan ‘bir lokma bir hırka’ felsefesinin vücut bulmuş haliydi
09:55 İstinaf: DTK toplantısında konuşmak örgüt üyeliği kabul edilemez
09:51 TJA’dan ‘Toplumsal Barış Yürüyüşü’ne çağrı
09:47 Türkdoğan: Öcalan özel kanunla bir komisyon kurulmasını istedi
09:21 Mexmûrlular talepleri karşılanıncaya kadar eylemde olacak
09:16 Danıştay Dedeoğulları'nın 'idari sorumluluk' davasında karar verdi
09:10 Asker görev alanı dışında cinayet işledi: Mermi çekirdekleri değiştirildi
09:09 İstanbul'da Kürt Dil Bayramı şöleni düzenlenecek
09:08 7 köyün ortak alanına taş ocağı ruhsatı, köylüler eylemde
09:07 'Let's go Kürdistan'a dava
09:06 Yazar Yusuf Karadaş: Lozan tartışmalarında hedef CHP
09:04 Savaşın kazananı, barışın kaybedeni: Silah şirketleri
09:03 Kürt yazarlar: Çözüm için Kürtçe resmi dil statüsüne kavuşturulmalı
09:01 20 MAYIS 2025 GÜNDEMİ
08:45 İBB’ye operasyonda 22 gözaltı
00:14 Faruk Sağlam’ı binler uğurladı
19/05/2025
23:59 Adana'da kadın cinayeti
23:36 Zelenski –Trump görüşmesi: Koşulsuz ateşkese hazırız
23:27 DEM Parti’li Faruk Sağlam hayatını kaybetti
23:12 Özel’den Erdoğan’a: Küresel bir lider değil diktatörsün
23:03 Trump ve Putin telefonda görüştü: Ateşkes görüşmeleri başlayacak
21:55 '19 Mayıs Pontos soykırımı olarak kabul edilsin'
20:59 İsrail’den Lübnan’a saldırı
20:54 DEM Parti Gençlik Meclisi'nden Livan Orman gözaltına alındı
19:42 Eyn Îsa’da savaş kalıntısı patladı: Bir yurttaş yaşamını yitirdi
17:51 Amed’de baba ve oğlu yanmış halde bulundu
17:36 Son 24 saatte 136 Filistinli katledildi
16:43 Anmaya giderken kaza yapanlardan birisi daha hayatını kaybetti
16:40 Avrupa Kürt Kadınları Ulusal Birliği İnisiyatifi kuruldu
16:19 DEM Parti'den siyasi partilere 'tam yetkili komisyon' önerisi
16:10 GABB 'Kadın Kent Bostanları’ projesinin startını verdi
15:53 Kayyım açılmış olan semt pazarını törenle açtı!
15:19 100 aile Şengal’e geri döndü
15:11 Ambargoya karşı çadır eylemi 5’inci gününde
15:11 Kayıplar Haftası’nda Ocak ve Karakoç anıldı
15:08 YNK ve KDP Irak seçimlerine ayrı listeyle katılacak
14:51 Tecavüz failinin yakınlarından baro ve JINNEWS’e tehdit
14:08 DEM Parti Saadet Partisi görüşmesi başladı
13:43 DEM Parti’nin siyasi partilere görüşme programı netleşti
13:24 DEM Parti ve DEVA görüşmesi sona erdi
13:19 Pervin Buldan: Komisyonların kurulması için müzakereler bir an önce başlamalı
12:58 Kurtulmuş: Sürecin konuşulacağı yer Meclis’tir
12:26 Savcıdan polisin gazeteciye şiddetine gerekçe: Agresif tavırlar gösterdi
11:44 Buca'da tutsaklar baskılara karşı açlık grevinde
11:36 İSİG: 12 yılda 2 bin 728 genç iş cinayetinde yaşamını yitirdi
11:36 Arınç: Umut hakkı önemli bir haktır
11:22 DEM Parti Eş Genel Başkanlar ile Babacan görüşmesi başladı
10:53 Dağların anahtarını bulan dervişler Kürdistan oldu
09:57 'Kalıcı barış, derin iyileşme ve gerçek adaletle mümkün olur'
09:51 Bir evden öte bir halkın direniş hafızasının mekanı
09:30 Kaytan ve Altun’un anmasına katılanlar: Toplumsal barışı inşa etme zamanı
09:22 Gazeteci Baydar: Toplumun barışa ikna edilmesi için adım atılmalı
09:01 ‘Özgürlük ve hakikat savaşçılarıydılar’
09:01 'Enternasyonalist bir kadın hareketi oluşturulmalı'
09:01 Sebahat Tuncel: Mücadele bitmedi, yöntemi değişti
09:00 19 MAYIS 2025 GÜNDEMİ
18/05/2025
22:32 Yaralı çocuk için ambulans verilmedi
21:15 Kadıköy’deki anmada çok sayıda gözaltı
20:40 Haber alınamayan Özdemir'in cansız bedeni bulundu
20:21 Anmaya gelirken kaza yaptılar: 1 kişi yaşamını yitirdi
20:17 Tutsak Başak: Psikolojik ve fiziki baskı altındayız
19:45 Abdullah Öcalan'dan mesaj: Yeni sözleşmeye ihtiyaç var
19:23 DEM Parti'de Kaytan ve Altun anması
19:11 Licê’de yeni kemikler bulundu
19:05 Fatma Özbay 29 yıl sonra memleketinde
18:11 İHD Amed Şubesi'nin yönetimi belli oldu
17:54 Bahçeli'den yol haritası: 100 kişiden oluşan komisyon kurulsun
17:36 Devrimci önderler birçok kentte anıldı
17:28 Filistinli doktor: İsrail’e akan petrolü kesin
16:55 İsrail, Gazze’ye büyük bir saldırı başlattı
16:47 İmamoğlu'ndan iktidara çağrı: Barış artık Meclis çatısı altında yeşermeli
16:42 DEM Parti heyeti İmralı'dan döndü
16:21 Haymana'da Hıdırellez Şenliği
16:14 Cemile Turhallı: Kürtçe eğitim dili olmalı
15:52 Tekirdağ'da Kürtçe dil derneği açıldı
15:51 İstanbul’da anma: Açtıkları yolda yürüyeceğiz
15:26 ABD'de kasırga: 21 kişi hayatını kaybetti
15:22 Binler Şêx Seîd Meydanı'nda Kaytan ve Altun'u andı
14:38 Deniz Poyraz'ın kardeşi tahliye oldu
14:25 Mêrdîn’den gelen kitleden Şêx Seîd Meydanı'na yürüyüş
14:23 Kadınlardan anma öncesi yürüyüş: Mücadelemizde yaşayacaklar
14:17 Rıza Altun'un koğuş arkadaşı da anmada: Anılarına sahip çıkacağız
13:55 Leyla Güven: PKK'nin adımı tarihi bir çözüm fırsatı sunuyor
13:48 Anma için Amed'deler: Öcalan özgür olmalı
13:09 İHD Amed Şubesi Genel Kurulu'nda devlete 'adım at' çağrısı
12:37 DEM Parti heyeti İmralı'ya gitti
12:29 Kürt Dili Sempozyumu'nda siyasete eleştiri
11:49 Kaytan ve Altun anması için yola çıktılar
11:40 İstanbul’da yağış aralıklarla etkisini sürdürüyor
11:31 DEM Parti: Mayıs ayında yitirdiklerimiz yolumuzu aydınlatıyor
10:31 Çanakkale'de 4.4 büyüklüğünde deprem
10:16 Dêrsim'deki anmaya katılanlar: Tek taraflı barış olmaz
09:57 Mazlum Doğan’ın kardeşleri: Bize onların izinden yürümek düşer
09:15 Jin Dergi'nin yeni sayısının konusu madde bağımlılığı
09:11 76 yaşındaki hasta tutsağın sağlığı kötüye gidiyor
09:10 İzmir’den Ankara’ya uzanan emek mücadelesi
09:09 Akdeniz Bölgesi'ndeki cezaevlerinde 80 hasta tutsak var