HABER MERKEZİ – Wan ve Êlih’de yapılan “Özgürlüğe ses ver” eylemlerinde hasta tutsakların serbest bırakılması talep edilirken İmralı’da devam eden iletişimsizliğe dair uluslararası kurumlar göreve çağrıldı.
Wan TUHAY-DER ile Tutsak Ailelerinin öncülüğünde PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecride karşı “Özgürlüğe ses ver” eylemi kapsamında Sanat Sokağı’nda basın açıklaması yaptı. “Tecride son ver” pankartının açıldığı açıklamaya, MEBYA-DER, DBP, DEM Parti il örgütü ve milletvekilleri, Barış Anneleri, TJA, DEM Parti Gençlik Meclisi Üyeleri'nin yanı sıra çok sayıda kişi katıldı.
Ağır hasta olan, kolon kanseri tedavisi devam eden Abdurrahman Gemicioğlu’nun tutuklanmasına tepki gösteren TUHAY-DER Eşbaşkanı Çetin Uyar, “Gemicioğlu’nun tutuklamanın ertelenmesi ve tedavi sürecinin aksatılmaması gerekir. 65 yaş üzerinde olan yüzlerce tutsağın sağlık ve yaşam hakları bu şekilde riske atılmaktadır. Ağır olan bin 500’ü aşkın tutuklu için gecikmesizin infaz ertelemesi kararı verilmeli ve bu kişilerin yaşam hakları korunmalıdır. Hasta tutsakların sevk ve tedavi talepleri ivedilikle karşılanmalıdır. Tutsakların kontrol ve ilaç talepleri ya geç karşılanmakta ya da aksatılmaktadır. Bu şekilde insanlara zamana yayılmış sağlık sorunları ve ağır acılar dayatılmaktadır. Özellikle siyasi tutsaklardan adeta intikam alırcasına bürokrasiye boğulan bu süreç bir işkence sistemidir. Tüm yaşam savunucularını zamana yayılmış bu ölüm ve işkence sistemine karşı çıkmaya davet ediyoruz” dedi.
ULUSLARARASI KURULUŞLARA ÇAĞRI
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan, tutsaklar Hamili Yıldırım, Veysi Aktaş ve Ömer Hayri Konar’dan 43 aydır haber alınmadığını hatırlatan Uyar, birçok başvuruya rağmen taleplerin görmezden gelindiğini vurguladı. Uyar, sözlerini şu şekilde tamamladı: “25 Mart 2021 tarihinden bu yana Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı ve İmralı Cezaevi’ne 600’ü aşkın aile ve avukat görüşü başvurusu yapılmıştır. Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) raporlarıyla ortaya çıkmış ve tecridin devam ettiği ifade edilmiştir. Adalet Bakanlığı başta olmak üzere birçok ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşunu devam eden ‘tecrit ve işkence sisteminden’ sorumludur. BM, Avrupa Konseyi ve CPT başta olmak üzere uluslararası kuruluşları, tüm baroları, insan hakları örgütlerini ve demokratik kamuoyunu görevini yerine getirmeye çağırıyoruz.”
Açıklama, "Bijî berxwedana zindanan" sloganlarıyla son buldu.
ÊLIH
Êlih’te sivil toplum örgütleri, siyasi partiler ve tutsak yakınları öncülüğünde düzenlenen “Özgürlüğe ses ver” eylemi Gülistan Caddesi’nde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde yapıldı. Tutuklu Aileleri Yardımlaşma Derneği (TUAY-DER), Tevgera Jinên Azad (TJA), Barış Anneleri Meclisi, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) il örgütleri ve tutuklu yakınlarının katıldığı eylemde, “Tecrit insanlık suçudur” yazılı önlükler giyildi. Eylemde, “Adalet için tecridi kıralım toplumsal barış için özgürlüğe ses ver” pankartı açıldı.
HASTA TUTSAKLAR
Eylemde konuşan DBP Êlih İl Eşbaşkanı Resul Çetin iktidarın cezaevindeki hukuka ve insan onuruna aykırı politikaları günden güne artarak devam ettiğini hatırlattı. Çetin, “Özellikle de hasta tutsaklar üzerinde hiçbir ahlaka sığmayacak şekilde aralıksız sürmektedir. Hasta tutsaklar hukuka ve yaşam hakkına aykırı bir vaziyette sağlık ve tedavi açısından yetersizlikleri defalarca tescillenmiş olan cezaevlerinde tutulmaya devam edilmektedir. İHD verilerine göre cezaevlerinde 651’i ağır en az bin 517 hasta tutsak bulunuyor. Hasta tutsakların yaşam mücadelesi verdiği hapishanelerde yaşam hakkı ihlalleri adeta bir kıyıma dönüşmüş durumda. Başta Kürtler olmak üzere iktidara muhalif her kesimin, sırf ağızlarını açtıkları için 3713 Sayılı Kanun (TMK) ve özel yargılama biçimleri kullanılarak ‘terörist’ ilan edilip konulduğu cezaevlerinde yaşamını yitirenlerin sayısı bu vahameti gözler önüne sermektedir” dedi.
Hasta tutsak Abdulkadir Kuday’ın yaşamını yitirmesini hatırlatan Çetin, “Adalet Bakanlığı başta olmak üzere tüm yetkililer Abdulkadir Kuday’ın durumundan haberdar olmalarına rağmen Kuday’ın infazına ara verilmedi tedavi edilmedi. Kuday’ın yaşamını yitirmesi devlet eliyle gerçekleşen bir cinayet niteliğindedir” dedi.
Eylem, “Bijî berxwedana zindanan” ve “Baskılar bizi yıldıramaz” sloganları ile son buldu.
İZMİR
İzmir’de Ege Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (EGE- TUHAYDER) öncülüğünde tutsak yakınları tarafından başlatılan “Özgürlüğe ses ver” eylemleri devam ediyor. PKK Lideri Abdullah Öcalan ve siyasi tutsaklar üzerindeki tecrit ve hak ihlalleri, Buca Kırıklar Yüksek Güvenlikli Cezaevi önünde protesto edildi. Eyleme Tevgera Jinên Azad (TJA), Barış Anneleri, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) il ve ilçe örgütleri, DEM Parti İzmir milletvekili Burcugül Çubuk, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Anadolu Yakınlarını Kaybedenlerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (ANYAKAYDER), Demokratik Alevi Derneği (DAD) İzmir Şubesi ve çok sayıda tutsak yakını katıldı. “Tecride hayır” yazılı önlüklerin giyildiği eylemde “Adalet için tecridi kıralım. Toplumsal barış için özgürlüğe ses ver” yazılı pankart taşındı. Eylemde sık sık “Bijî berxwedana zindanan”, “Tecride hayır tutsaklara özgürlük” sloganları atıldı.
Burada konuşan DEM Parti İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk, Buca Kırıklar Cezaevi’nde bulunan hasta tutsaklardan biri olan Mehmet Sıddık Biçer’in durumuna dikkati çekti. Mehmet Sıddık’ın ağır hasta olmasına rağmen tahliye edilmediğini ve ailesinin yaşadığı kente sevkinin yapılmadığını ifade eden Çubuk, “Mehmet Sıddık Biçer’in kaderinin, diğer hasta tutsaklar gibi olması için bu iktidarın gösterdiği bir çaba var. Zindanlarda ortaya konulan şeye adalet diyemeyiz. Bunun adı zulümdür, düşman ceza hukukudur, halk düşmanlığıdır. Bu hapishanelerde insanlık dışı uygulamalara maruz bırakılan bütün mahpuslar, İmralı’dan Amed’e bütün hapishanelerdeki tecride karşı mücadele ederken bir yandan da yanı hapishanede tutuldukları diğer hasta mahpusların hastalıklarıyla ilgili sorunları bizlere anlatıyorlar” dedi.
'TECRİT SONLANDIRILSIN'
Tecridin amacının cezaevlerini mezarlığa çevirmek olduğunu dile getiren Çubuk, “Devrimci iradenin, Kürt halkının özgürlük mücadelesinin bu uygulamalarla yenilemeyeceğini söylemek isteriz. Buradan hem İmralı’daki tecridin sonlandırılması gerektiğini hatırlatmak istiyoruz hem de Mehmet Sıddık Biçer dahil hasta tutsakların yaşam ve tedavi haklarının engellenmesinin cinayetle eş değer olduğunu, bunun hesabını herkesin vereceğini hatırlatmak istiyoruz” diye konuştu.