RIHA - "Cezaevinde kalamaz" raporuna rağmen hasta tutsakların bırakılmadığı Urfa T Tipi Cezaevi’ndeki hak ihlallerini anlatan ÖHD Riha Şubesi Hapishaneler Koordinatörü Sabri Güngen, yaşanan tüm ihlallerin temelinde İmralı tecridi olduğunu kaydetti.
Hak ihlallerinin sıkça yaşandığı Urfa T Tipi Cezaevi'nde, hasta tutsakların tedavi hakkı engellenirken, tutsağın isteği dışında sevkler ve baskılar da sürüyor.
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Riha Şubesi Hapishane Koordinasyonu üyesi Sabri Güngen, Urfa Cezaevi’nde tutsakların hemen hemen her gün hak ihlallerine maruz bırakıldığını ifade etti. Son zamanlarda T Tipi Kapalı Cezaevi’nde çok fazla sürgün yaşandığını belirten Güngen, T-1 cezaevinde 38, T-2 cezaevinde ise 15 kişinin sürgün edildiğini kaydetti. Sürgün edilenlerin çoğunun Erzincan S Tipi Kapalı Cezaevi’ne gönderildiğini edildiğini sözlerine ekleyen Güngen, "Yine T-2 cezaevinde son zamanlarda sıkça karşılaştığımız durumlardan biri de infaz yakma. T-2 cezaevinde 6 kişinin infazı ya ertelendi ya da yakıldı” diye konuştu.
ŞARTLI TAHLİYE OLAN TUTSAK YOK
Urfa T Tipi Kapalı Cezaevi’nde 2024 yılının başından bu yana şartlı tahliye hakkı olmasına rağmen siyasi tutsaklar için kullandırılmadığını belirten Güngen, tutsakların içeride tutulmaya devam edildiğini söyledi.
KÜRTÇE ŞARKILI HALAYA SORUŞTURMA
Öte yandan geçtiğimiz aylarda koğuşlara yapılan baskınlarda Aram Yayınları’ndan çıkan kitapların gerekçesiz toplatıldığını, 15 Ağustos’ta halay çektikleri gerekçesiyle 3 tutsağa soruşturma açıldığını söyleyen Güngen, “Kültür Bakanlığı tarafından onay almış tüm kitaplar cezaevlerinde okunabilir, cezaevine sokulabilir. Yayınevine dair ne cezaevi yönetmeliğinde ne de infaz hukukunda herhangi bir engel olmamasına karşın, Aram Yayınları’ndan çıkan kitapların toplatılması tamamen keyfi bir durumdur. Aynı zamanda 15 Ağustos’ta Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çeken 3 mahpus hakkında ‘propaganda’ iddiasıyla soruşturma başlatıldığını öğrendik. Bunlar da birer hak ihlalidir. Mahpusların sadece tarihten ileri giderek Kürt kültürüne ait halayı çekmelerinin suç sayılması Kürt düşmanlığıdır” ifadelerini kullandı.
HASTA TUTSAKLARIN DURUMU
Güngen, hasta tutsakların durumuna da dikkat çekerek, T tipi cezaevleri içerisinde 22 hasta tutsağın olduğunu ve aralarında acilen tıbbi müdahale yapılması gereken tutsakların bulunduğunu kaydetti. Yapmış oldukları incelemelerde durumu ağır olan hasta tutsakların tedavi süreçlerinin dahi başlatılmadığını belirten Güngen, şunları söyledi: “Şehriban Mimkara’nın durumu daha önce de gündeme gelmişti. Mimkara’ya acilen cezaevi dışında, koşulları daha uygun olan bir hastanede cerrahi müdahalenin yapılması gerekiyor. Ancak 3-4 yıldır cezaevinde ilaçlarla tedavi edilmeye çalışılıyor. Ki bu ilaçların da düzenli olarak verilmediğini biliyoruz. Burada Adli Tıp Kurumu’nun da taraflı davrandığına dair şüphelerimiz mevcut. Nitekim cezaevlerinde görüştüğümüz hasta tutsakların neredeyse tamamı konuşmakta zorlanan, gözle görülür biçimde cezaevinde tedavi edilmesi mümkün olmayan hasta tutsaklar. Bizim gördüğümüz kadarıyla cezaevinde kalması durumunda hayati tehlikeyle karşı karşıya kalabilecek mahpuslara ‘cezaevinde kalamaz’ raporu verilmesi gerekirken, Adli Tıp neredeyse hiçbir siyasi mahpusa bu raporu vermemektedir. Bunun bilinçli bir şekilde yapıldığı kanaatindeyiz.”
Siverek Cezaevinde tutulan kalp başta olmak üzere pek çok hastalığı bulunan 60 yaşlarında bir tutuklunun “cezaevinde kalamaz” raporuna karşın cezaevinde tutulmaya devam edildiğini kaydeden Güngen, “Rapora rağmen 2 yıldır cezaevinde tutulmaya devam edilen mahpus, birçok defa ameliyat geçirdi. Hatta geçtiğimiz günlerde geçirdiği kalp ameliyatı ardından yaraları dahi kapanmadan elleri kelepçeli bir şekilde cezaevine geri gönderildi” diye konuştu.
'TECRİT İMRALI’DAN TÜM CEZAEVLERİNE YAYILIYOR'
Güngen, yaşanan tüm sorunların temelinde İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ve beraberindeki tutsaklar Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş’a uygulanan ağır tecrit koşulları ve bu koşulları yaratan hukuksuzluklar olduğuna işaret etti. Son süreçte inşa edilen S tiplerine dikkat çekerek, siyasi tutsakların burada ağır tecrit şartları altında tutulduğunu dile getiren Güngen, şunları söyledi: “Urfa cezaevlerinden sürgün edilen mahpusların özellikle Erzincan S Tipi Kapalı Cezaevi’ne götürüldüğünün altını çizmek gerekiyor. Mahpusun burada yapılan yeni S Tipi cezaevine götürülmesinin altında birçok neden bulunuyor. Bu hapishanelere sürgün edilenlerin tamamının aileleri burada. Mahpuslar bu yolla ailelerinden koparılarak ulaşılması zor, tenha, gidişi meşakkatli bir yere gönderiliyor. Mahpusların dış dünya ile tek kontakları aileleri. Mahpusların buralara sürgün edilmesi dış dünya ile olan tek kontağının bitirilmek istenmesi, onları yalnızlaştırmak. Siyasi mahpuslara dönük insanlık dışı bu tecridi, yıllardır Sayın Öcalan üzerinde İmralı’da yürütülen tecridin bir parçası olarak kabul etmek gerekiyor. Nitekim Kürt sorununun bir parçası olan cezaevindeki insanlık dışı hak ihlalleri ancak Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ile son bulabileceğini ve bu sorunun temelden çözüme son bulması hakkında bir tartışmaya gidilebileceği bir gerçektir.”
MA / Ceylan Şahinli