İSTANBUL - Esenyurt’ta polisin baskın düzenlediği düğününün sahibi Tahsin Karçık, daha önce de benzer bir durum yaşadıklarını aktararak, "Bir daha olsa yine yaparız, çünkü biz haklıyız. Asla susmayız" dedi.
İstanbul’un Esenyurt ilçesinde 10 Ağustos’ta gerçekleştirilen düğüne baskın düzenleyen polisler, aralarında düğün sahibi ve müzisyenlerin de bulunduğu toplam 9 kişiyi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan 5’i Kıraç Karakolu’ndaki ifadelerinin ardından serbest bırakılırken, diğer kişilerden 3'ü savcılıkta, S.Ö. adlı müzisyen de tutuklama talebiyle sevk edildiği mahkemece serbest bırakıldı. Düğün sahibi Tahsin Karçık ve baskında gözaltına alınan müzisyen Hozan Mücahit, yaşananları anlattı.
DAHA ÖNCE DE BENZER BİR DURUM YAŞANMIŞ
Düğün sahibi Tahsin Karçık, sivil polislerin düğünde görüntü kaydı aldığını, daha sonra sahneye gelerek müzisyenlere müdahale ettiğini aktardı. Karçık, "Polis sanatçıya “GBT yapıp bırakacağız” dedi. Daha sonra polis elindeki telsizle anons yaptı ve mahalleyi ablukaya aldılar. ‘Neden böyle yapıyorsunuz' diye sorduğumuzda ise, ‘İhbar üzerine geldik, millet rahatsız oluyor, bu kadar halk neden buraya geliyor’ yanıtı verdiler" dedi.
Bazı kişilerin polisin tutumuna tepki gösterdiğini ve bunun üzerine 9 kişinin ters kelepçeyle gözaltına aldığını dile getiren Karçık, "2023 Haziran ayında da polisler bizim düğünümüzü basmışlardı. O zaman yaklaşık 10 kişi aldılar. Dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun emriyle gelip bizi aldılar. Daha sonra bizi savcılığa dahi çıkartmadan tutuklama talebiyle mahkemeye sevk ettiler. Mahkemeye çıktığımızda hakim suratımıza bile bakmadan bizi tutukladı. Cezaevinde toplam 100 gün yattık. Bir kişiyi tutukladığın zaman insanın elinde somut bir delil olması gerekiyor. Bizlerin hiçbir suçu yokken tutukladılar” diye belirtti.
‘BU HALK ESKİ HALK DEĞİL’
Yaşanılanları "Kürt kültürüne dönük tahammülsüzlük" olarak nitelendiren Karçık, şunları söyledi: "Düğünün bu kadar kalabalık olmasını ve o kadar Kürt’ün bir arada olmasını hazmedemediler. Mersin, Batman ve birçok yerde halay çeken gençleri tutukladılar. Kürt halkını sindirme politikası uygulanıyor adeta. Bizleri de bu uygulamayla sindirmeye çalıştılar. Fakat şunu iyi bilmeleri gerekiyor; asla susmayız. Bir daha olsa bir daha yapacağız, çünkü biz haklıyız. Bu halk asla eski halk değil. Uyanmış ve okumuş bir halktır. Biz şimdiye kadar var olduk, bundan sonraki süreçlerde de var olmaya devam edeceğiz. Dilimizi, kültürümüzü yasak koyanlara karşı her zaman var olmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
‘HAZIRLADIKLARI KAĞIDI İMZALATMAYA ÇALIŞTILAR’
Yıllardır Kürt düğünlerinde sahne aldığını aktaran Hozan Mücahit (Mücahit Tuci) ise, Kürtçe şarkı söyledikleri gerekçesiyle gözaltına alınmalarının kabul edilemez olduğunu vurguladı. Mücahit, "Bizi alıp karakola götürdüler. Düğün tarafı olmayan, sadece müzik için oraya gelen bir çocuğu da gözaltına alıp karakola getirdiler. Avukatlarımız gelmeden, kendilerince yazdıkları ve suç teşkil eden şeylerin yazılı olduğu bir kağıdı imzalatmaya çalıştılar. Okumadan imzalamayacağımızı söyledik. Okuduktan sonrada da imzalamadık" dedi.
Emniyet ifadesinde kendilerine yöneltilen sorulara değinen Mücahit, "Karakolda, ‘Oy Demirtaş ve Bijî Bijî Heval Egîd’ şarkıları söylenmiş, o esnada orada mıydın’ diye sordular. ‘Egîd kimdir? Kurdistan kelimesi yasak, niye söylüyorsunuz’ dediler. Yine özellikle gelin ya da damadın ailesinden bize bir liste verilip verilmediğini sordular. Pınar Mahallesi’ndeki Kürt kitlenin duruşundan rahatsız olan bir anlayış vardı” dedi.
'ŞARKILARIMIZI SÖYLEMEYE DEVAM EDECEĞİZ'
Emniyet ifadelerinin ardından sadece müzisyenlerin savcılığa sevk edildiğini hatırlatan Mücahit, Kürt sanatçıların susturulmaya çalışıldığını söyledi. Mücahit, şunları söyledi: "Biz Türk, Arap veya diğer kültürler yok olsun anlayışında değiliz. ‘Siz ne kadar kültürünüzle yaşamak istiyorsanız biz de o kadar yaşamak istiyoruz’ diyoruz. Ama burada, ‘Sen Kürt'sen dahi senin Kürtlüğün benim belirlediğim sınırlar içerisinde olacak’ mesajı veriliyor. Ama biz kendi dilimizde ve kültürümüzde sanatımızı icra etmeye ve şarkılarımızı söylemeye devam edeceğiz.”
MA / İbrahim Irmak