ANKARA - Dêrazor'da "Kürt-Arap çatışması" yaşandığı iddialarının gerçeği yansıtmadığına dikkati çeken gazeteci Mehmet Emin Mutlu, "Derâzor’da Kürt yok, hepsi Arap. Özerk Yönetim bünyesindeki aşiretler de Arap. Rejim Araplara saldırıyor" dedi.
Suriye rejimi ve bağlı çete grubu Dîfa El Watanî, 6 Ağustos’ta Suriye Özerk Yönetimi’ne bağlı Derâzor Kantonu’na yönelik saldırılarda bulundu. Bu tarihten itibaren süren saldırılar, kantonun büyük bir bölümünü oluşturan Araplar tarafından sert tepkiyle karşılandı. Bölgede bulunan ve kanton yönetiminde yer alan Arap aşiretlerinin, saldırılara tepki göstermesi üzerine dün sabah saatlerinde saldırılar yoğunlaştı. Sabaha karşı yapılan top atışları sonrası bölgede içinde çocukların da olduğu 11 sivil katledildi. Saldırı sonrası bölgede yaşayan Arap ve diğer halklar, yürüyüşler ile rejime tepki gösterdi. Saldırıların yaşandığı Derâzor’u yakından takip eden gazeteci Mehmet Emin Mutlu, saldırıların arka planını ve son gelişmeleri değerlendirdi.
'REJİM GRUPLARLA SIZMAYA ÇALIŞIYOR'
Mutlu, Derâzor’un Fırat nehri tarafından ikiye bölündüğünü ve doğusunun Suriye Özerk Yönetimi’ne bağlı Derâzor Askeri Meclisi tarafından, batısının ise rejim tarafından kontrol edildiğini söyledi. Bölgenin bu yapısından kaynaklı dönem dönem kısa süren çatışmaların yaşandığını ifade eden Mutlu, bölgenin ikiye bölünmesine rağmen halkın bölgeler arası geçişinin olduğunu da kaydetti. Mutlu, “Burada bulunan birçok köyün çoğu akraba ve aynı aşirettin mensupları. Bu anlamda geliş gidişler sürekli oluyor. Rejim, bu geçişleri kullanarak Özerk Yönetim bölgesine sızmaya çalışıyor. Bundan kaynaklı da bazen çatışmalar yaşanıyor” dedi.
Derâzor’a yönelik son saldırının planlı bir şekilde yapıldığını kaydeden Mutlu, rejimin daha önceki tüm benzer saldırıların boşa çıkartıldığını da ekledi. Mutlu, “Bu saldırı hem rejim, hem de gruplar tarafından ortak bir şekilde gerçekleşti. Ortaya çıkan belgeler var. Saldırılar başlamadan önce Şam hükümeti komutanlarından biri gelip bölgedeki gruplarla toplantılar yaptı. Bu nedenle saldırılarda yer almadıklarını söyleseler de bu gerçek değildir” şeklinde konuştu.
Gazeteci Mehmet Emin Mutlu
'KENDİ KENDİNİ YÖNETEN DURUMA GELDİ'
Özerk Yönetimi’nin Derâzor’da bulunmadığı dönemlerde bölgedeki aşiretlerin yanı sıra başkaca güçler ile rejim arasında sürekli çatışmaların yaşandığı bilgisini de veren Mutlu, rejimin hiçbir zaman bölgede hakimiyet kuramadığını söyledi. Bölgenin daha sonraki süreçlerde DAİŞ tarafından ele geçirildiğini, ardından Özerk Yönetim’in bölgeyi DAİŞ’ten kurtardığını da söyleyen Mutlu, “Derâzor halkı ilk defa hem askeri, hem de toplumsal olarak meclislerini kurup yönetimde yer aldı. Böylece Derâzor, özerk örgütlemesi olan ve kendi kendini yöneten bir duruma geldi. Aşiretler de kendi iradeleri ile bu yönetime katıldılar. Birçok defa DAİŞ, Şam kışkırtmaları oldu ancak burada oluşan iradeyi kıramadılar. Ancak Şam hükümeti bu kışkırtmalardan vazgeçmedi. Son yaşanan saldırı da bu zeminden geliyor” dedi.
Derâzor’daki nüfusun büyük bir bölümünün Araplardan oluştuğunu kaydeden Mutlu, son saldırıdan sonra Arapların tepkilerinin de arttığını belirtti. Mutlu, “Derâzor bölgesinde Kürt yok, hepsi Arap. Özerk Yönetim bünyesinde yer alan aşiretlerin tümü de Arap. Yine Derâzor Sivil Meclisi’ndeki yöneticilerin hepsi Arap. Haliyle Derâzor’daki Araplar rejime tepki gösterince, rejim saldırıda bulundu. 11 kişinin katledildiği katliamın asıl sebebinin de bu olduğunu düşünüyorum” diye kaydetti.
TÜRKİYE VE REJİM ORTAKLIĞI
Derâzor’daki Arap halkına yapılan saldırının Türkiye tarafından planlanmış olma ihtimali üzerinde duran Mutlu, bunu da Türkiye’nin Şam rejimi ile “normalleşme” isteğine bağladı. Mutlu, “QSD ile rejim de görüşüyor. Buradaki güvenilir kaynaklarımızdan edindiğimiz bölgelere göre; rejim Türkiye’nin taleplerini QSD’ye de aktarmış. Adana Antlaşması ve 40 km meselesi masaya yatırılmış. Saldırının bu nedenle planlamış olabileceğini düşünüyorum” dedi.
Mutlu, rejimin saldırısı sonrası Türkiye’nin Özerk Yönetim’in farklı bölgelerine SİHA, İHA ve ağır silahlarla saldırmaya başladığı bilgisini de vererek, “Bu ‘ortak bir çerçevede saldırı yapıyoruz’ anlamına geliyor” değerlendirmesinde bulundu.
'QSD GÜÇLÜ YANIT VERİYOR'
Özerk Yönetim’e bağlı Arap, Kürt, Süryani ve Ermenilerden oluşan QSD’nin bu saldırılara güçlü yanıt verdiğini de söyleyen Mutlu, QSD’nin bugüne değin kendi topraklarına yapılan tüm saldırıları boşa çıkarttığı gibi bu saldırıları da boşa çıkartacağının altını çizdi. Mutlu, “Daha çok siyasi çözüm girişimleri var. Bir çatışmasız bölge inşa etme düşüncesi var ve bu noktadan çok yol alındı. Gerektiğinde saldıranlara yanıtını da veriyor. Şu ana kadar rejim hiçbir saldırısında hiçbir kazanım elde etmedi” şeklinde ifadeler kullandı.
'HENÜZ BİR DİYALOG OLMADI'
Derâzor’a dönük saldırı sonrası QSD ve rejim arasında henüz bir diyaloga girişiminin olmadığını da paylaşan Mutlu, “Geçmişteki saldırılar esnasında kurulan masalarda; rejim saldırılarda yer almadıklarını ve bilgilerinin olmadığını dile getiriyordu. Ancak şöyle bir soru doğuyor; O zaman rejimin kontrol ettiği bölgeye kim saldırıyor?” diye sordu.
Mutlu son olarak şunları söyledi: “Özerk Yönetim’de ortaya çıkan siyasi ve toplumsal bir irade var. Dış müdahaleler olmasaydı, halkların bir birleriyle sorunları yok. Türkiye gibi bazı güçler, kendilerine bağlı çete gruplarla sürekli istikrarsızlığı sürdürmek istiyor.”
MA / Mehmet Aslan