Av. Emekçi: Tecridin amacı Öcalan’ın özgürlük iradesini kırmak

img

İSTANBUL - İmralı Cezaevi’nin gizli bir anlaşmayla kurulduğunu ve bu protokole göre yönetildiğini belirten Avukat Emran Emekçi, “Özü de Öcalan’ı halklar lehine Demokratik Ortadoğu çizgisinden vazgeçirerek, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi'ne çekmek için tecrit ve baskılarla özgürlük iradesini kırma ve kendi çizgilerine çekme esasına dayalı bir işkence sistemidir” dedi.

PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkarılıp, 15 Şubat 1999’da Türkiye’ye teslim edilmesine uzanan uluslararası komplonun üzerinden 22 yıl geçti. Öcalan, o tarihten bu yana dış dünyadan tamamen yalıtılan İmralı Cezaevi’nde tutuluyor. 
 
Öcalan’ın müdafiliğini yürüten Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Emran Emekçi, gerçekleştirilen komplo, İmralı tecrit sistemi, Öcalan’ın bu konudaki düşüncelerini ve tecrit sistemine nasıl karşılık verdiği ile birlikte ortaya koyduğu paradigmaya ilişkin Mezopotamya Ajansı’nın (MA) sorularını yanıtladı.
 
Öncelikle uluslararası komplo kimler tarafından ve ne şekilde devreye konulup işlendi?
 
Bilindiği üzere Öcalan ABD, Suudi Arabistan İran ve Mısır’ın diplomatik, NATO’nun Akdeniz’deki askeri tatbikatı, İsrail’in Golan Tepeleri’ni işgali ve Türkiye’nin Suriye’ye savaş tehdidi altında 9 Ekim 1998 tarihinde Suriye’den çıkmak zorunda bırakıldı. Oradan genelde Yunanistan milletvekillerinin, özelde ise milletvekillerinden Kostas Baduvas’ın daveti ve garantileri üzerine Atina’ya geçti. Ancak Atina Havaalanına indiğinde kendisini davet eden parlamenterler ve Baduvas ortalıkta yoktu. Öcalan’ı karşılayanlar ABD ve NATO bağlantılı Yunanistan istihbarat elemanlarıydı. 
 
Kendi deyimiyle “tuzağa düşürülmüş”, böylece Atina’ya ayak basar basmaz ABD ve gizli NATO Gladiosu kuşatmasına alınmış, ondan sonra nereye giderse gitsin bu kuşatmayı kıramayacaktı. Rusya Parlamentosu’nun alt kanadı Duma’nın neredeyse oy birliği ile aldığı siyasi sığınma kararı, Türkiye’nin ‘Mavi Akım Projesi’ ile ABD’nin IMF yardımlarını alan  Rusya Başbakanı Yevgeni Primakov tarafından tanınmayacak, Rusya’yı terk etmesi istenecekti. Bunun üzerine gittiği İtalya’da iltica talebi işleme konsa da karar sürüncemede bırakılacaktı. Bu karar, Öcalan’ın 16 Şubat 1999 tarihinde İmralı Cezaevine konulmasından çok sonraları alınacak ama o zamanda pratik bir değeri kalmayacaktı.
 
Öcalan, Avrupa’da iken bu komplo karşısında ne tür adımlar attı?
 
Öcalan İtalya’dayken 7 maddelik bir çözüm paketi açıklamış, başta ABD Başkanı, Dışişleri Bakanlığı ve İngiltere olmak üzere tüm Avrupa devletleri başkanlarına, BM ve diğer ilgili uluslararası kurumlara mektuplar göndererek, Kürt sorununun Türkiye ile demokratik temelde çözümüne destek vermelerini istemişti. Eğer destek vermiş olsalardı Kürt sorunu daha İtalya’dayken çözümüne kavuşacaktı. Ancak ABD, hem İtalya hem de diğer Avrupa devletlerini baskı altına alınarak Öcalan’a “terörizm” kapsamında siyasi sığınma verilmemesini ve Türkiye’ye iadesini dayatmıştır. İngiltere, daha Roma’dayken Öcalan’a ülkelerine gelmemesini iletmiş, istenmeyen adam ilan etmişti. İngiltere’yi takiben Almanya, Öcalan’ın ülkelerine gelmemesi için amacı iade olan mahkeme kararını kaldıracaktı. Fransa ise, o süreçte Öcalan hakkında “terörizm” suçlamalı soruşturma açarak Roma’da kaldığı evde arama yapmıştı. 
Bu gelişmeler karşısında İtalya hükümeti de Öcalan’ı İtalya’dan çıkma konusunda yoğun psikolojik baskı altına almış, “çıkmazsan hükümet düşer” dayatmalarıyla ülkeden çıkmasını sağlamıştır. İtalya Dışişleri Bakanı o sıralar Rusya Dışişleri Bakanı ile görüşmüş, dönüşünde Öcalan’a Rusya’nın resmi daveti var güvencesinin verilmesi üzerine tekrar Rusya’ya gitmiştir. Bu temelde Rusya’ya gidişinde çiçeklerle karşılanmış ancak iki gün sonra zorla bir kargo uçağına bindirilerek Tacikistan’a kaçırılmıştır. 
 
Oradayken dışarıyla tüm bağı kesilmiş, “bağırsam sesimi duyan olmayacak, ölsem cesedime ulaşan olmayacak” dediği bir tecrit ortamında tutulmuştur. Öcalan bu süreçte Suriye’ye gönderilmeye çalışılmıştır. Suriye’ye gidecek uçak Türkiye üzerinden geçeceğinden havadayken imhası ve Ankara’ya indirilmesi veya Suriye’ye ulaşılsa bile, Suriye’nin o süreçte Ankara hükümeti ile imzaladığı ‘Adana Mutabakatı’ nedeniyle Türkiye’ye iadesi mümkün olacaktı. Öcalan bu öneriyi reddetmiş, Ermenistan üzeri Kürdistan’a dönme isteği de reddedilmiştir. Kendisine tek seçenek olarak Yunanistan bırakılmıştır. 
 
31 Ocak 1999 günü tekrar Yunanistan’a geldiğinde oradan ‘Hollanda’ya götürüyoruz’ adı altında Minsk’e götürülerek, dondurucu kış soğuğunda uçaktan indirilerek havaalanına terk edilmek istenmiştir. Kabul etmeyince uçak tekrar Atina’ya dönecek ama Öcalan oradan apar topar İngiltere veya NATO üssü olma ihtimali yüksek olan Korfu adasında bir askeri üste zorla alıkonulacaktı. Buradayken Kürdistan’a dönme isteği reddedilerek, kaydı olmayan ve gizli CIA uçağı olma ihtimali yüksek bir uçakla Kenya’ya kaçırılacaktı.
 
İmralı tecrit sistemi ne zaman oluşturuldu? Bu nasıl bir sistem?
 
 
İmralı cezaevi böylesi bir gizli anlaşma ve uluslararası korsanca kaçırma temelinde kurulmuş ve bu gizli protokole göre yönetilen bir cezaevidir.
 
Kenya, ABD-CIA ve İsrail-MOSSAD denetiminde bir ülkeydi. Öcalan burada Yunanistan’ın Kenya büyükelçiliğinde tutularken resimleri çekilmiş ve 4 Şubat 1999 günü Türkiye’ye gelen CIA heyeti ile MİT arasındaki gizli protokolle gizli ortak operasyonla Türkiye’ye teslimi kararlaştırılmış ve bu temelde İmralı cezaevinin inşasına başlanmıştır. 
 
Dikkat edilirse İmralı cezaevi 4 Şubat’ta boşaltılmış ve bu tarihten itibaren tek tutuklusu Öcalan olacak şekilde yeniden inşa edilmiş, havadan, denizden ve karadan askeri yasak bölge ilan edilmiş, anayasa ve yasalara aykırı Kriz Merkezi Yönetmeliğine tabi bir cezaevi olarak yönetilmiştir. Yani İmralı Cezaevi normal yasal prosedüre göre kurulmuş bir cezaevi değildir. Normalde bir cezaevinin boşaltılması, tadilatı ve yeniden kuruluşu Adalet Bakanlığının kararına bağlıyken, İmralı cezaevi bu temelde kurulmadı. Aksine 4 Şubat 1999 tarihli yasa dışı gizli MİT-CIA gizli protokolüne göre kuruldu. Bu gizli protokolün diğer önemli bir maddesi de Öcalan’ın ortak operasyonla kaçırılıp, Türkiye’ye teslim edilmesiydi. Kısacası İmralı Tecrit Sistemi, AB devletlerinin dolaylı (Öcalan’ı siyasi sığınma tanımayarak, havaalanlarını kapatarak, istenmeyen adam ilan ederek Kenya’ya gönderilmesinin önünü açma) desteği, Yunanistan ve Kenya hükümetini ayarlayan ABD ve Türkiye’nin 4 Şubat 1999 tarihli gizli protokolüne dayalı olarak kurulmuş bir cezaevidir. Ki bu gizli protokolün içeriği bugüne kadar kamuoyuna açıklanmamıştır.  
 
İşte İmralı cezaevi böylesi bir gizli anlaşma ve uluslararası korsanca kaçırma temelinde kurulmuş ve bu gizli protokole göre yönetilen bir cezaevidir. Özü de Öcalan’ı halklar lehine Demokratik Ortadoğu çizgisinden vazgeçirerek, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesine çekmek için tecrit ve baskılarla özgürlük iradesini kırma ve kendi çizgilerine çekme esasına dayalı bir işkence sistemidir. Öcalan böylesi bir uluslararası işkence sistemine karşı direnmektedir. 18 Mart 2014 AİHM kararıyla da ölünceye kadar ağırlaştırılmış müebbet infaz rejimine dayalı İmralı tecrit sisteminin Sözleşmenin 3. Maddesini ihlal eden bir işkence sistemi olduğu hukuken de kanıtlanmıştır. 
 
Türkiye’nin bu kararın gereğini yerine getirmesi beklenirken, 2015 sonrası uygulamaya konulan mutlak tecrit ile Öcalan, yanına gönderilen diğer mahpuslarla birlikte daha da ağırlaştırılan bir işkence sistemi altında tutulmaya devam ediliyor.
 
Öcalan İmralı tecrit sistemini nasıl tanımlıyor?
 
 
Bu sistem, ABD’nin Guantanamo anlayışından esinlenerek geliştirildi. Amaç tecrit ve baskılarla siyasi muhalifinin iradesini kırma ve kendi çizgilerine çekmedir. Öcalan’a göre de bu sistemle amaçlanan kendi özgürlük iradesini kırma ve çizgilerine çekme esasına protoGuantanamo cezaevidir.  
 
Öcalan, İmralı sistemi için “İmralı sistemi üçayaklı uluslararası bir sistemdir. Bir ayağı ABD, ikinci ayağı AB, üçüncü ayağı Türkiye’dir” tespitinde bulunmuştur. ABD birinci derece rol sahibidir. Öcalan’a göre; burası ABD ve Türkiye arasındaki gizli protokole göre kurulan ve yönetilen bir cezaevidir. Öcalan, kendisine cezaevi yönetmeliğinin dahi uygulanmamasının nedenini buraya dayandırmaktadır. Bu sistem, ABD’nin Guantanamo anlayışından esinlenerek geliştirildi. Amaç tecrit ve baskılarla siyasi muhalifinin iradesini kırma ve kendi çizgilerine çekmedir. Öcalan’a göre de bu sistemle amaçlanan kendi özgürlük iradesini kırma ve çizgilerine çekme esasına protoGuantanamo cezaevidir.  Bu sistemle kendi dayanma gücü ve iradesinin test edildiğini, buna karşı direndiğini, özgürlük iradesini teslim etmediğini, aksine savunmalarıyla daha güçlü bir ideolojik politik donanıma kavuşturduğunu söylemektedir.
 
 İmralı Cezaevi'nde uygulanan sistemin dünyada bir benzeri var mı?
 
ABD’nin daha sonra uygulamaya koyduğu Guantanamo cezaevi ile benzerliği vardır. Orada da ne Amerikan yasaları ne de uluslararası yasalar geçerli değildir. Ama İmralı cezaevi Guantanamo’dan daha ağırdır. Örneğin Guantanamo’da aile ve avukat görüşmeleri olabiliyor, mahpusların dışarıyla mektuplaşmaları ve haberleşmeleri engellenmiyor. Ancak İmralı’da bunlar da (avukat ve aile görüş yasağı, telefon, faks, mektuplaşma yani haberleşme yasağı var) engelleniyor. Bu yönüyle bir benzeri olmayan cezaevi konumundadır. Uluslararası hukuk kuralları burada istisna, istisnalar da kural haline gelmiştir. Hatta bu istisnalar da uygulanmadığında hukuk belirsiz bir hal almakta, keyfiyet hukuku, düşman ceza hukuku veya rehine hukuku olarak tanımlanmaktadır. 
 
Bu özelliğini ‘Öcalan’ı bir enstrüman olarak kullanmayı’ bizzat yetkililer dile getirmektedir. Öcalan için ‘Bizim politikalarımıza gelseydi şimdi deniz kenarında oltayla balık avlayacaktı’ diyen yetkililer amaçlarını da gizlememektedir. Öcalan, kendi politikalarına gelmeyince de ‘İmralı’ya gömme’ diye tanımladıkları mutlak tecrit politikasıyla irade kırma ve kendi politikalarına çekmeyi amaçladıklarını açık açık dile getirmektedirler. 
 
Öcalan’ın buna karşı tavrı “Ben halklar lehine çizgi sahibi bir ilke adamıyım, böyle basit şeylere gelmem. Suriye’de de gelmedim, burada da gelmedim, gelmem. Hatta Suriye’deyken lakabım ‘Bay ilke’ydi” demiştir. Ne olursa olsun halklar lehine özgürlükçü, ilkeli ve onurlu demokratik çözüm ve barış duruşundan asla taviz vermeyeceğini söylemiştir.
 
Öcalan tecrit için Türkiye’ye verilen görevin sadece gardiyanlık olduğunu belirtiyor. Buradan ele alacak olursak uluslararası güçler tecrit ile neyi hedefliyor ya da neyi engellemeye çalışıyorlar?
 
 
Öcalan, Kürtlere biçilen bu ölümcül kaderi özgürlük lehine değiştirmek, piyon Kürt’ü aktör haline getirmek için yola çıktı. Bu da genelde kapitalist dünya sistemin hegemon güçlerin özelde onların temel sac ayağı olarak ajan kurumları rolündeki yerel ulus devletlerin işine gelmiyor, ezberlerini bozuyordu
 
Öcalan, ABD’nin başını çektiği ve AB devletleri ile en son Kenya’nın dâhil edildiği uluslararası bir korsanca kaçırma ile İmralı Tek Kişilik ada cezaevine konulduğunda Öcalan’ı karşılayanlar arasında bir ABD’li doktor, İsrailli yetkili ve Avrupa Konseyi’ne bağlı CPT yetkilisi de vardır. Yani birlikte kararlaştırdıkları uluslararası bir cezaevidir. Zaten dönemin Cumhurbaşkanı Demirel de, Ecevit de, ‘ABD bize teslim etti’ dediler. Yani Türkiye’nin marifeti değildir. Öcalan da “Ben Türkiye’nin değil, uluslararası komplonun mahkûmuyum” dedi ve savunmalarını da bu temelde kapitalist dünya sistemine karşı geliştirdi, kapitalist moderniteye karşı demokratik modernite sistemini geliştirdi. Çünkü kapitalist modernite sistemi 20. yüzyılın başlarında Ortadoğu’yu sınırları adeta cetvelle çizili böl-yönet esasına dayalı ulus devletlere böldü. Kürtleri de dört ulus devletin (Türkiye, İran, Suriye ve Irak) sınırları içine alarak inkâr, imha ve asimilasyon sürecine terk etti. Kürtlere biçilen rol, sorunun çözümsüz bırakılarak gerektiğinde dört ulus devlete karşı bir terbiye sopası olarak kullanma temelinde piyon rolüdür. 
 
Öcalan, Kürtlere biçilen bu ölümcül kaderi özgürlük lehine değiştirmek, piyon Kürt’ü aktör haline getirmek için yola çıktı. Bu da genelde kapitalist dünya sistemin hegemon güçlerin özelde onların temel sac ayağı olarak ajan kurumları rolündeki yerel ulus devletlerin işine gelmiyor, ezberlerini bozuyordu. Bu nedenle Öcalan’a “oyun bozan” dediler ve tasfiyesine karar verdiler. Amaç, Öcalan’ın halklar lehine temsil ettiği ve Demokratik Ortadoğu Projesi temelinde giderek gelişme gösteren özgürlükçü ve halkların demokratik birliği eksenli çizgisini tasfiye ederek statükolarını daha da pekiştirmekti. 
 
Tecrit ile amaçladıkları, Ortadoğu’ya yönelik müdahale ve planlarını halklar lehine bozan Öcalan’ın sesini ve etkisini engellemektir. Dikkat edilirse 2015 yılından bu yana uygulamaya konulan mutlak tecrit de, Öcalan’ın son savunmalarıyla kapitalist moderniteye alternatif olarak geliştirdiği demokratik modernite sisteminin Türkiye ve Ortadoğu’da inşasının gerçekleştiği, özellikle Öcalan ve Türkiye’nin sadece Kürt sorununu demokratik çözümünde değil, Ortadoğu’da demokratik önderliğin merkezi olabileceği bir döneme tekabül etmektedir.
 
 Bu güçler 22 yıllık sürede istedikleri amaca ulaştı mı?
 
Bu güçler 15 Şubat komplosuyla Öcalan’ın idam cezasıyla arandığı Türkiye’ye teslim ederken, Öcalan’ın kaba bir direniş içine girerek idam edileceğini ve sonu gelmez bir Türk-Kürt savaşıyla Türkiye’yi kendilerine daha çok bağlayacaklarını hesaplamışlardı. Ancak Öcalan’ın İmralı sürecinde beklenmedik şekilde 1 Eylül ateşkesini uzatması, demokratik birlik, demokratik cumhuriyet stratejisiyle yola çıkması, barış gruplarının gelişi ve nihai aşamada demokratik katılım yasası ile çözüme gitme girişimleri hesaplarını boşa çıkarmıştı. Ancak uluslararası komplocu güçler boş durmayacak Öcalan’ın her hamlesine, karşı hamleyle cevap verecekti. Dışarıda ABD ve AB’nin terör listesine alma, içeride MHP’nin Rahşan Affını engellemesi, Öcalan’ın çözüm muhatabı Ecevit’in felç edilmesi, Erbakan’a siyasi yasak ardından doğan boşluktan ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanı olmakla övünen liderinin başkanlığında AKP’nin 2002 sonlarında iktidara getirilişi, Öcalan ile diyalogların kesilmesi ve üç aylık tecrit, ardından 1 Haziran 2005 yasaları ile tecrittin daha da ağırlaştırılması, Oslo sürecinde İran ile anlaşarak Kandil operasyonu, avukat ve aile görüş yasağı, son olarak 2014 ile beraber diz çöktürme planı, ‘Dolmabahçe mutabakatının tanımam’ açıklamasının ardından heyet görüşmelerinin yasaklanması, haberleşmelerin yasaklanması derken tam ve mutlak tecrit devreye konuldu. Oysa 2013-2015 süreci, Türkiye’nin hem Kürt sorunun demokratik çözümünde hem de Ortadoğu’da demokrasinin lideri ve merkezi olma konumunu da beraberinde getiriyordu. 
Bu hamleye karşı devreye konulan mutlak tecrit ile Türkiye’yi tekrar derinleştirilmiş bir Kürt-Türk savaşına çekerek daha fazla ABD, İngiltere ve İsrail eksenli politikalara bağlama, böylece Türkiye’yi demokrasinin, demokratik çözümün merkezi ve modeli olmaktan çıkararak güçten düşürme, ekonomik, toplumsal ve siyasal krize sürükleyerek daha fazla kendine bağlama tarzında amaçlarını sürdürmektedir.
 
Öcalan’ın bu sisteme karşı cevabı ne oldu?
 
Öcalan, tek kişilik İmralı Ada Cezaevine konulduğunda, kendi İmralı konumunu Türkiye ile demokratik birlik, Ortadoğu’da ise Demokratik Ortadoğu Birliğini sağlama olarak belirledi. 1993, 95, 98 ateşkesleri ile İmralı öncesine kadar giden bu çizgiyi İmralı sürecinde daha da derinleştirdi. İlk yıllarda ‘Demokratik Çözüm Bildirgesi’ ve ‘Çözüm ve Çözümsüzlük İkilemi’ başlıklarıyla yayınlanan savunmaları bir girişti. Ardından ‘Sümer Rahip Devletinden Demokratik Uygarlığa’, ‘Urfa Savunması’, ‘Özgür İnsan Savunması’, ‘Bir Halkı Savunmak’ kitaplarıyla Türkiye’de demokratik çözüm ve barış Ortadoğu’ya demokrasi kültürünü yaymak düşüncelerini daha da derinleştirdi. Son olarak ‘Uygarlık’, ‘Kapitalist Uygarlık’, ‘Özgürlük Sosyolojisi’, ‘Ortadoğu’da Uygarlık Krizi ve Demokratik Uygarlık Çözümü’, ‘Kürt Sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü’ başlıklı savunmalarıyla da krize giren kapitalist moderniteye alternatif demokratik modernite sistemiyle uluslararası komplocu güçlere gereken yanıtı verdi. 
 
Bu savunmalarında uluslararası komplonun nihai olarak boşa çıkarılmasının yolunun demokratik modernite sistemini Türkiye, Ortadoğu ve Dünya çapında inşa görevlerinin başarısından geçeceğini ortaya koymuş oldu. 
Bu temelde uluslararası komployu ve tecrit sistemini boşa çıkarmak için İmralı konumunu, demokratik çözüm ve barışı sağlama olarak belirlemiştir. Bunun için yaşadığını ve direndiğini ifade etmektedir. Bugüne kadar devlet ve hükümet içinde bir çözüm iradesinin ortaya çıkmadığını, demokratik çözüm ve barış çabalarına tasfiye ile yanıt verildiğinden çözümü ancak halkların demokratik mücadelesinin, örgütlenmiş demokratik ittifakının getireceği sonucuna varmıştır.
 
Öcalan ile yapmış olduğunuz görüşmelerden birinde “Ben uluslararası komployu boşa çıkardım” diyor. Bunu derken kastettiği şey ne ve nasıl komployu boşa düşürüyor?
 
Evet, az önce belirttiğimiz gerek savunmalarıyla teorik olarak gerekse demokratik çözüm ve barışı sağlama esasına bağlanmış İmralı duruşuyla uluslararası komployu şahsında boşa çıkarmıştır. Gerisi pratikte demokratik modernite sisteminin inşa görevlerinin, demokrasiden, demokratik birlikten, demokratik çözüm ve barıştın yana toplumsal güçlerin örgütlenme ve demokratik ittifakının başarısına, iktidara gelerek bu geri antidemokratik anayasa ve yasaları ayıklayarak demokratik anayasa ve yasalara dayalı bir yönetime geçmesine kalmaktadır.
 
Öcalan komplo ile İmralı’ya götürülmesinin ardından Demokratik Konfederalizm paradigmasını geliştirdi. Hatta Öcalan savunmalarında bu paradigmanın gelişmesini engellemek için çok defa müdahale edildiğini ve kendisine kalem dahi verilmediğini ifade ediyor. Bu paradigmadan kimler ve neden korkuyorlar?
 
İmralı gerçeği, Kürt sorununda çözüm ve çözümsüzlük ikilemi kadar, kapitalist modernite ile demokratik modernite sistemi arasında geçen bir sistemler arası mücadelenin de odağı konumundadır.
 
Esasında İmralı gerçeği, Kürt sorununda çözüm ve çözümsüzlük ikilemi kadar, kapitalist modernite ile demokratik modernite sistemi arasında geçen bir sistemler arası mücadelenin de odağı konumundadır. Demokratik Konfederalizm, demokratik modernite sisteminin demokratik ulus ayağının bir örgütlenme ve yönetim tarzı olarak ele alınmaktadır. Tüm farklı din, dil, kültür, hareketlerin yerelde olduğu kadar kendilerini bölgesel ve dünya çapında demokratik birlikler içinde özgürce ifade etmesini ifade etmektedir. Bu paradigma katı merkeziyetçi, tekçi ulus-devletlere dayalı kapitalist modernite sistemini yürütenlerin çıkarına gelmemektedir. Özellikle de bu paradigmanın Arap Baharı, Irak’taki demokratik kitle hareketleri, Kuzey ve Doğu Suriye’deki toplumsal hareketlerle kendini bir sistem olarak inşa etmeye başlaması korkularını daha da büyütmüştür.
 
Paradigmanın vücut bulmuş hali olarak Kuzey ve Doğu Suriye gösteriliyor. Buradan hareketle komplonun Kuzey ve Doğu Suriye şahsında boşa düştüğünü ifade edebilir miyiz?
 
Sadece Kuzey ve Doğu Suriye değil, Irak, İran ve Türkiye’de olsun, yine Arap Baharı gelişen demokratik toplumsal hareketler, başta Kürt halkı olmak üzere halkların ve tüm farklı olanların demokratik birlik mücadeleleriyle aslında komplo toplumsal bağlamda boşa çıkarılmıştır. Ancak devletler boyutuyla devam ettirilmektedir. Despotik devlet geleneğinden ve son olarak tekçi ulus devlette ısrar eden Türkiye ve Suriye rejimlerinin, demokratik dönüşüm ve esneklik göstermemeleri nedeniyle devletler boyutuyla boşa çıkmış değildir. Öcalan son olarak hem Türkiye hem de Suriye’de çözüm için “demokratik anayasa ve yerel demokrasi” formülünü önermiştir. Türkiye ve Suriye rejimlerinin tekçi ulus-devlet anlayışlarını demokrasi, demokratik anayasa ve yerel demokrasi temelinde dönüştürmesiyle komplo devletler boyutuyla da boşa çıkarılmış olacaktır.
 
Öcalan’ın paradigması toplumsal barış ve insanlık için nasıl bir gelecek vaat ediyor?
 
Az önce sıraladığım savunmaları, bu soruya gereken yanıtı vermektedir. Son tahlilde sadece Türkiye değil, Ortadoğu ve Dünya çapında yaşanan sorunlara yanıt veren bu savunmalar, sorunlarına çözüm bekleyen herkesin umudu olmaktadır. Sadece çevre felaketini durdurmayacak, kadının özgürlüğünü, ulus-devletin sistem dışına atarak ötekileştirdiği başta Kürtler olmak üzere tüm halkların, inançların, kültürlerin yeniden çiçeklenmesi, Öcalan’ın deyimiyle halkların baharı olacaktır. Öcalan’ın İmralı duruşu, İmralı adasının bir ‘barış adası’ haline gelmesi, diyalog ve demokratik çözümün sağlanmasıyla da bir demokrasi bayramına dönüşecektir.
 
MA / Ferhat Çelik 
 
 
 

Diğer başlıklar

24/05/2021
18:19 Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi’nden hak ihlalleri protestosu
17:59 Avukatlardan Soma Davası’na katılım çağrısı
17:45 BTS’den iktidara baskı ve sürgünlere son verme çağrısı
17:41 Dersim'de jandarma şiddetine tepki
17:12 HDP’liler Sümeyye Avcı’yı ziyaret etti
17:06 MEBYA-DER üyesi Van'a getirildi
17:02 Belediye başkanından mobbing gören işçi intihara kalkıştı
16:58 Soma Davası’nda reddi hakim talebi reddedildi
16:52 Ekonomik sıkıntılardan dolayı intihar girişiminde bulundu
16:52 Diyarbakır’da gözaltına alınanların dosyası için gizlilik kararı
16:38 Kuraklık için çağrı: Zararların tespiti için komisyon kurulsun
16:22 Jet üssüne saldırıyı paylaşan kişi serbest bırakıldı
16:03 5 gündür aynı yerde oturan kadın kimseyle konuşmuyor
16:03 Hasta tutuklu Özkan tekrar hastaneye kaldırıldı
16:02 TKDF Başkanı Güllü'den Bakan'a: Tolere edemeyiz
16:02 Cinsel istismar sanığına beraat talebi
15:34 Savunma Ağı’ndan çağrı: Haklarımızı erkek iktidara teslim etmiyoruz
15:04 Dicle Nehri'nde bir cenaze bulundu
15:00 İnce: Meğer iktidar 90’ların baş aktörleriyle kankaymış
14:48 Aileler DNA testi için kan örneği verdi
14:37 Soma Davası’nda avukatlardan reddi hakim talebi
14:31 Pozantı’da ormanlık alanda yangın
14:16 Diyarbakır Barosu'ndan Ağar ve Eken hakkında suç duyurusu
14:08 Kimsesiz Mezarlığı’nda bulunan kan tüpleri Meclis’e taşındı
14:07 'Gözaltına alınanlar serbest bırakılsın'
14:06 TTB ve KESK’ten İkizdere’ye ziyaret
13:57 Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali başlıyor
13:52 Her 5 kadından biri ayrılmak istediği için katledildi
13:46 Kutlu Adalı cinayeti Kıbrıs gazeteleri manşetinde
13:37 İzmir’de bir kadın öldürülmek istendi
13:36 Gazetecilerden Aslan için çağrı: Yeri cezaevi değil, dışarı
12:49 DAD Kadın Meclisi, Dersim'deki asker şiddetine kınadı
12:48 Hücrede tutulan kadın tutuklu darp edildi
12:47 Denizde kadın cenazesi bulundu
12:47 81 yaşındaki kadın hiç görmediği KJA'nın 'kadrosu' yapıldı
12:30 Soma Davası’nda yeni bilirkişi raporu talep edildi
12:29 QSD’den Dêrazor’da operasyon: 24 DAİŞ’li yakalandı
12:25 İzmir Barosu’ndan Peker, Soylu ve Ağar hakkında suç duyurusu
12:23 Türkdoğan'dan Ağar uyarısı: Acilen tutuklanmalı, kaçabilir
12:17 Öztürk: Tecrit derinleştikçe Türkiye mafyalara teslim oldu
12:14 Avukatlardan İmralı için başvuru
12:13 CHP'li Özel'den Binali Yıldırım'a yanıt
12:12 MSD’den Suriye başkanlık seçimleri açıklaması: Katılmayacağız
12:07 Adana'da gözaltına alınanlara avukat kısıtlılığı
11:21 Hasta tutuklu Ayık 'ın babası: Gizli tanığın belirttiği tarihte oğlum cezaevinde
11:05 Soma davası başladı: 7 yıldır çevrilmedik dümen kalmadı
11:04 Dersim’de operasyonla birlikte orman yangını
11:00 HDP Kadın Meclisi: Ülkenin kaynakları savaşa harcanıyor
10:43 Şenyaşar ailesi: Katiller belli ama savcı yok
10:26 Hewlêr'de kendini ateşe veren Mahmudî yaşamını yitirdi
10:13 Van ve Hakkari’de 3 kişi serbest bırakıldı
10:13 TSK operasyonunda bir asker daha yaşamını yitirdi
10:02 Açlık grevi 179'uncu gününde
09:26 Piroğlu: AKP bir mafya devleti gibi çalışıyor
09:25 Savcı ‘koruyacağız’ dedikten 24 saat sonra öldürüldü
09:03 Tarım işçileri su için 2 kilometre yürüyor
09:02 ‘Açlık grevi eylemcilerinin sağlığı tehlikede’
09:02 ‘Mültecilere yönelik uygulamalar evrensel normlardan çok uzak’
09:01 Hopa TSO Başkanı: Lojistikte çifte standart yaşanıyor
09:01 Kadınların gündeminde İstanbul’da miting, Ankara’da yürüyüş var
09:00 Kürtçe şarkı söyleyen sanatçılara dava açıldı
09:00 İki kadın iki ölüm bir bilinmezlik: Yeldana Kaharman ve Nadira Kadirova
09:00 24 MAYIS 2021 GÜNDEMİ
08:49 Kozan'da 2 kadının şüpheli ölümü
07:36 Birçok ilde ev baskınları: 49 gözaltı
00:40 Diyarbakır’da patlama
00:16 İstanbul’da bir kadını katletme girişimi
23/05/2021
22:09 Cumartesi Anneleri’nden Peker’in açıklamalarına karşı savcılara çağrı
21:47 İkizdereliler: Mücadele etmeye devam
20:18 Iğdır’da bekçi ve polis şiddeti
19:41 24 saatte 197 vefat, 7 bin 839 yeni vaka tespiti
17:19 Peker’in kardeşi Atilla Peker gözaltına alındı
13:48 JİTEM davasında Ağar ve diğer sanıklar hakkında yeniden yargılama kararı
13:44 Güldal Mumcu: Çekin tuğlaları, yıkılsın duvar
13:11 Buldan: Savaş Buldan ve arkadaşları devleti yönetenler tarafından öldürüldü
13:00 Peker, Uğur Mumcu ve Kürt iş insanları cinayetlerinde Ağar’ı işaret etti
11:11 Derecik’te vurulan Ekinci: Bizi görüyorlardı, biliyorlardı
10:32 Şenyaşar ailesi: Zulme karşı birlik olalım
10:00 ‘Ne zaman öteki oldum, terörist ilan edildim’
09:35 Soma Davası’na katılım çağrısı: İşlenen suçları anlatacağız
09:20 Açlık grevi 178'inci gününe girdi
09:19 AA'dan kovulan Turan: İlk defa gazetecilik yaptım
09:17 Mardin Barosu: Tekçi değil, demokratik baro olmak istiyoruz
09:16 25 yıllık barış mücadelesi: Suçlu olan annem değil sistemdi
09:15 Yetkililerin çocuk istismarı hassasiyeti: Deliller toplanmadı, aile baskı altında
09:14 Dersim’de asker şiddetine tepki: Korku yaratmaya çalışıyorlar
09:13 Sahneler sessiz, müzisyenler işsiz
09:13 Suriye’de yıllarını geçiren gazeteci Snell: Türkiye Kürtlere karşı açık savaş yürütüyor
09:10 Kuzey ve Doğu Suriye'de 300 bin hektar arazi ekilemedi
09:09 Ege TUHAY-DER: Tecrit savaşta ısrardır
09:08 Gelejêr Şelalesi kurudu
09:07 'Validebağ Korusu ranta kurban edilmemeli'
09:07 Sosyal yardım başvurusu yapan işsizin hesabına 1 TL yatırıldı
09:06 608 bin nüfuslu Batman’da sadece 70 bin kişi aşı oldu
09:00 23 MAYIS 2021 GÜNDEMİ
22/05/2021
22:34 Gergerlioğlu’ndan şiir: Çıplak kafeslerden yükselen ses
22:27 HDP’nin helikopterden atılanlar için Meclis’e verdiği dilekçeye bakanlıktan yanıt
22:08 Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası’nda bir araya geldiler
21:35 Derecik’te asker bir kişiyi daha vurdu
20:58 Urfa Barosu: İktidar Şenyaşar ailesinin taleplerinden rahatsız
20:32 Gabar’da ormanlık alanda yangın
19:45 Koronavirüsten 231 kişi daha hayatını kaybetti
19:24 İdil’de gözaltına alınan kişi serbest bırakıldı
18:20 Ankara’daki hesap Zap’a uymadı: Bölgeye giden ABD’den kimyasal kozu!
17:20 Batıkent’te tarım arazisinde yangın
17:13 Van’da gözaltına alınan 14 kişinin gözaltı süresi uzatıldı
17:03 Eşbaşkan Uyanık cezaevinde koronavirüse yakalandı
16:51 Bakan Yanık'a göre artan şiddet 'tolere' edilebilir!
16:41 Kumar oynayanların teşhir şekli tepki topladı
15:48 Gercüş’te erkek cenazesi bulundu
15:41 Mardin Cezaevi’nde vaka sayısı arttı: 2 tutuklu hastaneye kaldırıldı
15:34 Adana ve Mersin için sağanak yağış uyarısı
15:27 Antalya'da orman yangını
14:53 Cudi’deki orman yangını söndü
14:36 Böbrekleri iflas eden hasta tutuklu mide kanaması geçirdi
14:36 Tabip Odası’ndan Siverek’teki silahlı kavgaya ilişkin açıklama
14:30 Mazlum Abdi, koalisyon ve CENTCOM komutanlarıyla görüştü
14:08 Alpsoy kuzenlerin akıbeti soruldu
13:55 Hasta tutuklu Yusufoğlu'nun serbest bırakılması istendi
13:53 Özışık kardeşlerin evine polis baskını
13:50 Hava saldırısında zarar gören Ana Jet Üssü uçuşlara kapatıldı
13:38 Antalya’da bir kadın öldürülmek istendi
13:33 Cumartesi Anneleri: Berfo Ana’nın direniş vasiyetini sahipleneceğiz
13:03 Salgına yakalanan tutuklular Bakan Gül’e soruldu
12:57 Dicle Nehri’nde akıntıya kapılan yurttaşın cenazesi bulundu
12:09 Siverek’te silahlı kavga: 3 ölü, 5 yaralı
12:01 Kayıp yakınları Zübeyir Kurt’un akıbetini sordu
10:44 Şenyaşar ailesi: Savaşlarda dahi ambulansa saldırılmaz
10:42 Çocuğa tecavüz eden kişi tutuklandı
10:42 Sedat Peker’in internet sitesine erişim engeli
10:29 Asker şiddeti soruşturmasında 'kısıtlama' yok 'fiili engel' var
10:04 'İktidarın destek diye açıkladıkları rakamlar gülünç'
10:03 Mardin'de damdan düştüğü ileri sürülen kadın öldü
09:59 Kobanê Davası: Süreç avukatlardan gizli yürütülüyor
09:43 Demokratik Modernite’nin 35'inci sayısı çıktı
09:38 JINNEWS’e erişim engeli
09:31 Ev baskınlarında 10 kişi gözaltına alındı
09:15 Açlık grevi 177'nci gününde
09:04 Bakanlık silah incelemesi yapılmadan takipsizlik kararını savundu
09:04 TIR şoförleri ağır vergilerin düşürülmesini istiyor
09:03 Besiciler bir yıl ömür biçti
09:02 Galatasaray Meydanı 3 yıldır kapalı: Tükenmeyen umut ve inadımız var
09:02 2 yıl önce açılışı yapılan otogar faaliyete girmedi
09:02 Koronaya yakalanan tutuklu hastaneye kaldırılmadı
09:02 Kömür eleme tesisleri zehir saçıyor
09:02 İkizdere'de direniş bir ayını doldurdu
09:00 Annesinin geleneğini sürdürüyor
09:00 Turnaların diyarı ziyaretçi ve kuraklık tehdidi altında
09:00 Serhat yaylalarında bahar renkleri
09:00 Duran: Peker’in ifşaları tek adam rejiminin iflası