DAD Eş Genel Başkanı: Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü sağlanmadan sorun çözülmez 2025-10-25 09:08:43 İSTANBUL - DAD Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan, Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü sağlanmadan Türkiye’de bu sorunun çözümünün mümkün görünmediğini belirterek, “Sayın Öcalan’ın ‘umut hakkı’ tanınmalıdır” dedi.    Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı çağrıdan sonra Kürt özgürlük hareketi çok sayıda somut adım atmasına karşın iktidardan yana somut bir adım atılmadı. Bu bağlamda  Kürtler ilk adım olarak  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Abdullah Öcalan'a ilişkin verdiği "umut hakkı" ihlali kararının uygulanarak özgürlüğünün sağlanmasını talep etti. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi (AK BK) 15-17 Eylül tarihli oturumundan sonra Türkiye'ye yeniden çağrı yaptı ve “umut hakkı”nın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararıyla uyumlu şekilde yasal çözüme kavuşturulmasını talep etti. Ancak “umut hakkı” için halen devlet ve iktidar tarafından bir adım atılmış değil.   Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ının fiziki özgürlüğü ve “umut hakkı”na dair değerlendirmelerde bulundu.   Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın üzerinden bir yıl geçtiğini hatırlatan Kadriye Doğan, “Ama şuan kadar devlet tarafından herhangi bir adım atılmış değil. Devletin sürece yaklaşımı halkta beklentileri karşılamadı. Barış süreçleri tek taraflı adımlarla yürüyemez. Belli bazı adımların atılması lazım. Bir komisyon var ve bu komisyonun yasal bir zemine kavuşturulması, yasa önermelerinin Meclis’te hızlı bir şekilde oturtulması gerekiyor. Toplum barışa hazır. Barışa karşı direnç göstermek ne devlete ne topluma kazandırmayacak” dedi.    ‘KÜRTLERİN HAKLARI TANINMALI’   Türkiye’nin süreci kabullenmekte direnç gösterdiğini vurgulayan Kadriye Doğan, “Toplumun geldiği nokta çözüm arayışı ve çözüm bekleyişi konusunda devleti oldukça zorluyor. Çözüm konusunda devlet adım atmalı ve Kürtlerin var olmaktan gelen anayasal, toplumsal, anadil, kimlik haklarını bireysel değil, toplumsal olarak kabulünde hazır olmalı. Bunun ilk adımı da devletin Sayın Öcalan’ın ‘umut hakkı’nı uygulamasıdır. 50 yıllık bir mücadelenin ve bu kadar ciddi bir uyanışın, 4 parça Kürdistan ve Avrupa’da, dünyanın çeşitli yerlerindeki gelişmeler, bunun eninde sonunda barışa ve eşit halklar temelinde bir anayasal çözüme kavuşmasını elzem kılıyor. Kürt özgürlük hareketi bir  Önderlik hareketidir. Bunu her platformda, her an beyan ediyorlar. Kürtler sivil siyasette, silahlı mücadelede, diasporada, dört parça Kürdistan’ın her yerinde ‘Sayın Öcalan irademizdir, önderimizdir’ diyor. Çözüm sürecinin baş aktörü olarak, bir mimar olarak da değerlendiriyorlar. Dolayısıyla Öcalan’ın fiziki özgürlüğü sağlanmadan Türkiye’de bu sorunun çözümü mümkün görünmüyor. Yani çözümün anahtarı Sayın Öcalan’da” ifadelerinde bulundu.    ‘UMUT HAKKI ZORUNLULUKTUR’   Türkiye’de ve Kürdistan’da devam eden savaşın en büyük mağdurunun kadınlar olduğunu dile getiren Kadriye Doğan, “Elli yıldır dört parça Kürdistan’da, kadınlar mağduriyetler yaşadı ve acılar çekti. Artık toplum, kan dursun, silah sussun, barış olsun, eşit, özgür, birlikte yaşamın kapıları açılsın istiyor. Aksi halde Türkiye’de demokratik bir rejim ve demokratik cumhuriyetin inşa edilmesi mümkün görünmüyor. Yakın zamanda da Özgür Kadın Hareketi (TJA) öncülüğünde üç noktadan Ankara’ya kadınlar sürecin muhatabı olan Abdullah Öcalan’ın ‘umut hakkı’nın uygulanması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması için alanlara çıktı. Kadınların Meclis’e gitmesi Türkiye parlamentosunun sadece Türk’ün değil, Kürt’ün de emeğinin sonucu inşa edilmiş bir yer olduğunu ve Kürtlerin de haklarını kabul edilmesi noktasında bir görev çağrısıydı. Kadınlar ‘umut hakkı’ talebiyle, barışın anahtarı ve mimarının Sayın Öcalan olduğunu ortaya koydular. ‘Umut hakkı’nın ertelenemez bir zorunluluk olduğunun altını çizdiler” diye belirtti.    ‘HAKLAR EŞİT ŞEKİLDE TANINMALI’   Devletin, Kuzey ve Doğu Suriye’deki gelişmelere paralel olarak süreci, sürüncemede bıraktığına dikkat çeken Kadriye Doğan, “Devletin süreci, zamana yayma hali halka güvensizlik yaratıyor. Toplum Öcalan’a güveniyor. Çünkü Öcalan, yaptığı çağrıyla kendi kurduğu partiyi feshetti ve çağrı sonrası silahları yakma töreni gerçekleşti. Bu pratik adımlarla tüm dünya kamuoyunda barışta samimi olduklarını çok net bir şekilde gösterdiler. Özellikle hukuki boyutta ciddi adımların atılmasına ihtiyaç vardır” diye konuştu.    ‘SAYIN ÖCALAN TOPLUMLA BULUŞMALI’   Abdullah Öcalan toplumla buluşmasının engellendiğini belirten Kadriye Doğan, “Sayın Öcalan’ın önündeki bu engelin ortadan kaldırılması, herkesle buluşması ve kendini anlatması lazım. Toplumun taleplerini dinlemesi ve müzakereleri özgür, çalışır koşullarda yürütmesi lazım. Barış süreci müzakeresiz olmaz, müzakere ise eşit koşullarda olur. Bunun için ‘umut hakkı’nın tanınması, Sayın Öcalan’ın toplumla buluşması gerekiyor. Devletle gizli kapılar arkasında değil, açık bir şekilde görüşmeli. Çünkü görüşmeler şeffaf olduğu zaman; toplum hem devletin hem de Sayın Öcalan’ın ortaya koymuş olduğu perspektife güven duyacak. Bu açıdan ‘umut hakkı’nın uygulanmaması Sayın Öcalan’ın toplumla buluşmasının önünde ciddi bir engeldir” dedi.