ÖHD’den komisyon’a genişletilmiş rapor: Umut hakkı güvence altına alınmalı 2025-10-02 17:23:50 ANKARA - Meclis Komisyonu’nun 13’üncü toplantısına katılan ÖHD Eşbaşkanları Serhat Çakmak ve Ekin Yeter Moray, hazırladıkları genişletilmiş raporu komisyona sundu. Kürt sorununun çözümü için kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun 13’üncü toplantısına katılan Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Eşbaşkanları Ekin Yeter ve Serhat Çakmak aktarımlarının ardından hazırladıkları 55 sayfalık genişletilmiş bir raporu komisyona sundu.   Sürece ilişkin öneri ve eleştirilerin bulunduğu rapor, 10 ana başlıktan oluşuyor. Anadil hakkı, infaz düzenlemesi, yargılamalar, kadın hakları, ekolojik yıkım, cenazelere yönelik saldırılar ve cezaevlerindeki keyfi uygulamalara kadar birçok konunun ele alındığı rapor, komisyon tarafından kayıt altına alındı.   ‘YARGI BAĞIMSIZLIĞI SAĞLANMALI’   Türkiye'de politik davaların istisnai mahkemelerde yürütüldüğüne ve yargının siyasal iktidarın etkisi altında kaldığına işaret edilen raporda, “Hakim ve Savcılar Kurumu (HSK) ve Anayasa Mahkemesi (AYM) yapısının siyasetle bağı, adil yargılamayı imkânsız kılıyor” denildi. Raporda, HSK’nin yeniden düzenlenmesi ve TMK’nin kaldırılması ve cezasızlığa karşı etkili mekanizmaların kurulması talep edildi.    ANADİL HAKKI TALEBİ   Anadil hakkına da değinilen raporda, Kürtçe’nin eğitim, sağlık, kamu hizmeti ve yargıda kullanımına dair ciddi engellerin var olduğuna dikkat çekilirken, “Anayasa’nın 42’inci maddesi anadilde eğitimi yasaklıyor, seçmeli ders uygulaması ise işlevsiz. Anayasal değişiklik, uluslararası sözleşmelere konulan çekincelerin kaldırılması ve kamu kurumlarında Kürtçe hizmet verilmesi” taleplerine yer verildi.   ‘EKOLOJİ SÜRECİN MERKEZİ BAŞLIKLARINDAN OLMALI’   Kürdistan’da yaşanan ekolojik yıkımlara da işaret edilen raporda, “90’lı yıllardan günümüze savaş politikaları ekosistemi tahrip etti: köyler yakıldı, ormanlar ateşe verildi, faili meçhul cinayetlerde su kuyuları kirletildi. Baraj ve HES projeleri hem doğayı hem de kültürel mirası yok etti” ifadeleri kullanıldı. Raporda, süreç kapsamında ekolojinin merkezi bir başlık olması gerektiğinin de altı çizildi.     ‘TMK VE TCK DÜZENLENMELİ’   Barışçıl eylemlerin, “örgüt propagandası” veya “örgüt adına suç” gerekçesiyle cezalandırıldığı belirtildiği raporda, AYM ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına rağmen bu uygulamanın sürdürüldüğü belirtildi. Raporda, TMK ve TCK’de yer alan ilgili maddelerin mülga edilmesini istenirken, katledilenlerin cenazelerine yönelik saldırıların ve gömülme hakkının engellenmesinin de insanlık onurunu zedelediği belirtildi ve defin hakkının yasal güvenceye alınması talep edildi.   ‘UMUT HAKKI GÜVENCE ALTINA ALINMALI’   Raporda yer alan bir diğer başlık ise Umut Hakkı oldu. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarının, tutsakları yaşam boyu umutsuz bıraktığı ifade edilerek, bu durum hem insan haklarına hem de Avrupa standartlarına aykırı olduğuna yer verilen raporda, koşullu tahliye hakkının tanınması ve Umut Hakkının güvence altına alınması talebinde bulunuldu.   ‘İŞKENCE VE İHMAL POLİTİKALARI SON BULMALI’   Cezaevlerindeki hak ihlallerinin de yer bulduğu raporda, “Tutuklu ve hükümlüler sağlık hakkına erişemiyor, aile ve avukat görüşlerinde keyfi sınırlamalar yaşıyor. İletişim hakkı da kısıtlanıyor” şeklinde ifadelere yer verildi.     KADIN KATLİAMLARINA KARŞI CAYDIRICI SÜREÇLERİN İŞLETİLMESİ   Kadın cinayetlerine de dikkat çekilen raporda, “haksız tahrik indirimi” gibi uygulamalarla faillerin korunduğu belirtilerek, yargının erkek egemen cezasızlığı yaygınlaştırdığına vurgu yapıldı. Kadına yönelik şiddet davalarında caydırıcı yaptırımlar ve toplumsal cinsiyet eşitliğine uygun yargılama süreçlerinin işletilmesi talebine yer verildi.   HALK İRADESİNİN GASPI   Seçilmiş belediyelere atanan kayyımların yerel demokrasiyi ortadan kaldırdığına işaret edilen raporda, Kürtçe tabelaların sökülmesi, kreşlerin kapatılması ve kültürel faaliyetlerin yasaklanmasının halk iradesinin gaspı olarak nitelendirildi. Konuya ilişkin yerel yönetimlerde halk iradesine saygı gösterilmesi gerektiğinin altı çizildi.   ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERE UYULMALI   Raporda, “Türkiye, taraf olduğu sözleşmelere çekinceler koyarak anadil ve azınlık haklarını uygulamıyor. BM ve Avrupa Konseyi belgeleri bu nedenle işlevsizleşiyor” diye belirtildi. Çekincelerin kaldırılması ve uluslararası standartların uygulanmasının önerildiği raporda barış ve demokratik toplum için yargı bağımsızlığı, anadil özgürlüğü, ekoloji, kadın hakları, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve uluslararası hukuk standartlarının kabul edilmesi için temel koşullar olarak komisyona sunuldu.   Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.