Tülay Hatimoğulları: Meclis kapanmadan Barış ve Demokratik Toplum Komisyonu kurulmalı 2025-07-08 12:45:05 ANKARA - Kadınların Meclis’i hukuki ve yasal bir zeminde çözüm için göreve çağırdığını belirten DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Meclis kapanmadan Barış ve Demokratik Toplum Komisyonu’nun acil bir biçimde kurulması gerektiğini vurgulayarak, komisyonun yaz boyunca hazırlıklarını olgunlaştırması gerektiğini vurguladı.  Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) bu haftaki Meclis grup toplantısında Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları konuştu. Toplantıya Barış Anneleri ve Türkiye ile Kürdistan kentlerinden Ankara’ya yürüyen Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi üyeleri, Ahmet Türk ve pek çok kişi de toplantıya katıldı.    Tülay Hatimoğulları, Federe Kürdistan Bölgesi’nde metan gazı sonucu yaşamını yitiren 12 askerin ailelere baş sağlığı diledi. Tülay Hatimoğulları, “Toplumsal barış ve demokratik çözümü geliştirerek yaşam hakkını tesis etmeyi en önemli hedefimiz olarak görüyoruz. Barış sürecinin başarıya ulaştırılması her şeyden önce yitirdiğimiz on binlerce karşı olan tarihsel sorumluluğumuzdur” dedi.    ‘TÜRKİYE YANIYOR, SİZ YAKTINIZ’    Orman yangınlarına işaret eden Tülay Hatimoğulları, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye yanıyor. Bazen mecazen kullanılır bu söz ama gerçekten yanıyor. Cudi’den İzmir’e, Bursa’dan Hatay’a ormanlarımız cayır cayır yanıyor. İhmal ateşiyle kavruluyoruz. Bakan açıklama yapıyor diyor ki; sebep elektrik hatları. Biz bu açıklamayı yapan yetkililere ve Bakan’a buradan bir kez daha soruyoruz. Elektrik şebekelerini özelleştiren kim? Bu tellerle ilgili denetlemeyi yapmayan kim? Bütün bu ihmalleri baş müsebbibi kim? Kesinlikle sizsiniz. Yaz dönemi başladığı için vekillerimiz çok sayıda soru önergesi verdi. Bütün önergelerimiz cevapsız kaldı. Bu konudaki ihmallerin sonucu Türkiye’nin dört bir yanında ne yazık ki ormanlar cayır cayır yanıyor. Sizin yüzünüzden canlarımızı yitirdik ormanlarımızı yitirdik. Kılınızı bile kıpırdatmadınız. İş bu ülkeyi maden şirketlerine peşkeş çekmeye gelince hiç erinmediniz. Gece gündüz çalıştınız parlamantoda bu kararları çıkarmak için. Ama mevzu bir felaket olunca ona seyirci kalmakla yetindiniz ve kesinlikle bu felaketin sorumlusu bu iktidarın uyguladığı politikaların ta kendisidir.    KADINLAR BİR AN DURMADILAR   Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı ile birlikte sürecin asli özneleri olan her türlü baskıya şiddete rağmen barış mücadelesini yürütmekten bir an olsun geri durmadı kadınlar. Dünyanın neresinde olursa olsun savaş ve çatışmaların en ağır bedelini biz kadınlar ödüyoruz. Savaşın yarattığı yoksulluğu şiddeti işsizliği sömürüyü tacizi tecavüzü iliklerine kadar biz kadınlar hissediyoruz. Bu yüzdendir ki biz kadınların özgürlük mücadelesi aynı zamanda barışta ısrarcı olmamızın mücadelesidir. Bugün farklı kentlerde yüzlerce kilometre yol kat ederek farklı mücadele zeminlerinden ortak bir amaç için binlerce kadın Ankara’da meydanlardaydı. Buradan bir kez daha grubumuzdan bu barış mücadelesi yürütücüsü kadınlara, onurlu kadınlara bir kez daha buradan gelemeyenlere de selam ve sevgilerimizi iletiyoruz.   SİYASET KULAK VERMELİ    Evet, sevgili kadınlar Kürt sorununda demokratik çözüm diyerek sorunu hukuki ve yasal bir zeminde çözülmesi için Meclis’i göreve çağırdınız. Şimdi siyasete düşen görev, kadınların bu taleplerine kulak vermektir. Bu talepleri yerine getirmektir. Demokrasinin önündeki engelleri kaldırarak barış içinde yaşamın önünü açmak kadınların sesine ses vermektir. Haklarımız, hayatlarımız ve kazanımlarımız her yerde ve her alanda çok yoğun saldırı altında. İstanbul Sözleşmesi’nden resmi olarak çekilmenin üzerinden 4 yıl geçti. Sadece 2024 yılında 315 kadın erkekler tarafından katledildi. İstanbul Sözleşmesi Yaşatır diyerek eylem yapan kadınlar gözaltına alındı, tutuklandı.    ŞİDDET İLE BARIŞ İNŞA EDİLMEZ    Sevgili kadınlar, Kürt kadınlar üzerinden özel savaş politikaları yürütüldüğünü her an ve her yerde görüyoruz. Bir yandan çözüm ve müzakere süreci konuşulurken diğer yandan kadınların haklarına ve kazanımlarına yönelik saldırıların devam etmesi çok büyük bir çelişkidir. Barış şiddetle inşa edilemez. Barış silahların susmasının yanı sıra eşitsizliklerin ayrımcılığın cinsiyetçiliğini son bulduğu bir demokratik zeminin inşa edilmesiyle gerçek anlamda barışı tesis edebiliriz.   KADINLAR KOMİSYONDA YER ALMALI   Meclis çatısı altında kurulacak komisyonda kadınların yer alması, deneyimlerini ve çözüm perspektiflerini paylaşmaları hayati öneme sahiptir. Bugün barış konuşuluyorsa bu uğurda ağır bedeller ödenmesine rağmen barış demekten asla vazgeçmeyen Cumartesi Anenleleri'nin, Barış Anneleri'nin, kadın hareketinin emeği çok büyüktür. Dünya kadınları, savaşın katliamların sömürünün sona ermesi ve bölge barışının tesis edilmesi talebiyle etkinlikler düzenleyecek.   Türkiye’nin dört bir yanında DEM Parti olarak çalışmalarımızı en yoğun bir şekilde sürdürüyoruz. Merkezi komisyonlarımız, il ve ilçe komisyonlarımız gece gündüz demeden sahadalar.  Hane hane dolaşıyorlar. Ve barışı,  demokratik süreci anlatıyorlar.  Bu süreci başarıya ulaştırmak için Türkiye’nin sokaklarından, meydanlarından Ankara’nın siyasi koridorlarına uzanan köprüleri inşa ediyoruz.   KOMİSYON YAZ BOYUNCA ÇALIŞMALI   Demokratik toplumu inşa ederek, özgürlükçü laikliğe, demokrasiye ve hukuka dayanan demokratik bir cumhuriyet istiyoruz. Bu vesileyle, bir kez daha Barış ve Demokratik Toplum Komisyonu’nun Meclis kapanmadan acil bir biçimde kurulması gerektiğinin altını çiziyoruz. Bu komisyon, yaz boyunca, önümüzdeki yasama dönemi başlayana kadar gece gündüz çalışarak bu konudaki hazırlıkları olgunlaştırmak için emek vermelidir. Parlamento artık rant adına doğayı, zeytinlikleri talan eden; maden ve inşaat şirketleri için çalışmamalıdır.   HEPİMİZE SORUMLULUK DÜŞÜYOR   DEM Parti İmralı Heyetimiz silahsızlanma ile gelişmeleri ve bölgemizde yaşanan kritik gelişmeleri Sayın Abdullah Öcalan ile gerçekleştirdiği görüşmede değerlendirmiştir. Bu vesile ile heyetimizin bizlere ulaştırdığı Sayın Abdullah Öcalan’ın selam ve sevgilerini, kadınlara, gençlere ve bütün haklara iletiyoruz. Süreç kapsamında atılacak adımlarla birlikte Türkiye’nin genel demokratikleşmesine ve barışına ulaşması için hepimize çok büyük görev ve sorumluluk düşüyor. Sayın Öcalan, bu görüşmede bunun altını özellikle çizmiştir. Biz de bu sürecin başarıya ulaşmasıyla Türkiye’de demokratik dönüşümü, hukuk ve özgürlüklerin kapısının ardına kadar açılması gerektiğini düşünüyoruz.   TARİHİ HAFTAYA GİRDİK   İmralı heyetimiz dün Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir görüşme gerçekleştirdi. Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nde tarihi bir haftaya girdik. Heyetimiz ziyaretinde sürecin bugüne kadar geldiği aşamayı ve bundan sonra yapılması gerekenleri Sayın Cumhurbaşkanı ile karşılıklı bir şekilde istişare etmiştir. Bu tarihi haftanın en iyi şekilde geçmesi ile Türkiye’nin siyasi ve hukuki engellerinin kalkmasının demokratik dönüşüm ve barışın kapılarının ardına kadar açılmasını canı gönülden istiyoruz. Türkiye halklarının bu sürece desteği ve umudu her zamankinden daha büyük. Bunun farkındayız. Fakat bu destek ve umuda dest düşecek şekilde güveni artırmak şarttır. Bu tarihi günler tali günlere dönüştürülmemelidir. Biz DEM Parti olarak; bunun için elimizden gelen her türlü çaba içindeyiz ve bu çabamızı sürdüreceğiz. Bu anlamda daha fazla çalışacağız.   BARIŞA OLAN İNANCIMIZDAN İNANIYORUZ   Barış ve Demokratik Toplum sürecinde en kritik haftaların birindeyiz. 27 Şubat çağrısı, 12 Mayıs kongre kararı ile başlayan süreçte, önümüzdeki 100 yılın kaderini çizecek anlardan biri geldi çattı. Bu an, hepimizin özlemini duyduğu barışın merasimi olacak. Gazeteciler, siyasi partiler, emek ve demokrasi güçleri, kadın örgütleri; hepsi bu tarihi anı izleyecek. Hepimiz bu tarihe tanıklık edeceğiz.   Bu tarihi an, zafer ya da yenilgi; kazanma ya da kaybetme değildir. Bu başarı, 86 milyon yurttaşımızın tarihi başarısıdır. Büyük başarısıdır. Demokratik bir ülkede, halkların ve inançların ilişkilerinin eşitlik temelinde güncellenmesi, Türkiye’nin barışının sigortasıdır. Tarihi günlerin şafağındayız, hepimiz bunun farkındayız. Bu konuda kendimize güveniyoruz. Kendimize, barışa olan inancımızdan dolayı güveniyoruz.   BARIŞIN EŞİĞİNDEYİZ   Barışın eşiğindeyiz. Barışı demokratik bir zeminde inşa etmeli, kalıcılaştırmalıyız. Böylece herkesin gerçek barışını sağlamış oluruz. İzleyen, dar manada çıkar bekleyen değil, Türkiye halklarının geleceği için barış zeminini kuran özneler olmalıyız. Bu görev ve sorumluluk herkesindir. Barışın ve demokrasinin yolu açıktır.  Yeter ki biz mücadele etmekten inanmaktan vazgeçmeyelim. Yeter ki özellikle bu hafta gerçekleşecek silah bırakma merasimi ve sonrasında süreçte bu ülkeyi gerçek anlamda barışla buluşturmak, bir onurla bir barışla buluşturmak, gerçek manada Türkiye’nin demokratikleşmesi için somut adımlar atmak, bunlara ihtiyaç var. Bu adımlar bir yanıyla toplumsal ayağı olduğu gibi öte yanıyla önemli bir ayağı var ki o da parlamentonun alacağı kararlardır. Demokratikleşmeyle ilgili alınacak kararlardır. Bu konuda ciddi bir biçimde yol yürüyebileceğimiz bir evreye geçtiğimizi düşünüyoruz.”