Çiçek: Kürtler ve Öcalan söz konusu olunca hukuk rafa kaldırılıyor 2025-06-29 13:28:48   MERSİN – DEM Parti Milletvekili Cengiz Çiçek, "Bütün hukuk düzeni, Kürtler ve Öcalan söz konusu olduğunda rafa kaldırılıyor" dedi.   Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Mersin ve Adana şubeleri, "Barış yolunda umut hakkı" başlığıyla Yenişehir Belediyesi Akademi Konferans Salonu'nda panel düzenledi. Panelin açılış konuşmasını yapan ÖHD Mersin Şubesi Eşbaşkanı Melek Saraldı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde (AİHS) tahliye imkanı olmaksızın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının "işkence ve kötü muamele yasağı" olarak düzenlendiğini belirtti. Melek Saraldı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını "işkence ve kötü muamele yasağı" kapsamında, "umut hakkı" ihlali olarak kabul ettiğini hatırlatarak, bu konuda AİHM Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın "umut hakkının" ihlal edildiğine karar verdiğini anımsattı. Türkiye'nin bu ihlal kararını uygulamamak için direnç gösterdiğini ifade eden Melek Saral, umut hakkının yaşam hakkı olduğunu söyledi.    Panelde sunum yapan DEM Parti İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek, Abdullah Öcalan'ın yıllardır tecrit ve izolasyon koşullarında tutulduğunu belirterek, Abdullah Öcalan'ın modern zamanların görüp görebileceği en büyük tecrit ve izolasyon politikalarının muhatabı olduğunu dile söyledi.    'BEN VARIM MÜCADELESİ YÜRÜTTÜ'   Kürtlerin mücadelesi üzerinden umut hakkının tartışılması gerektiğini belirten Çiçek, "Varlığı inkar edilen bir halkın önce varlıksal hukukun kabul edilmesi yani varlığının kabul edilmesi, bedeninin kabul edilmesi gerekir. Bizim hani inkarcı dediğimiz ya da sömürgeciliği dediğimiz bir başka hukuka da götürüyordu. Tartışmalara bizi doğal olarak götürüyor ama düşünün bir halk 50 yıl boyunca sadece kolektif olarak 'Ben varım' diye kendi mücadelesini yürütüyor ve kendi varlığını sisteme kabul ettiriyor. Bu hal varlık temelli bir hukuk tartışması. Belki şu anda bunun aşamasındayız tarihsel olarak. Yani Öcalan'ın umut hakkı tartışmasının sadece Öcalan'ın şahsıyla sınırlı bir tartışma olarak görmek yanıltıcı olur. Çünkü kendisinin özellikle bu konuda yani kişisel durumunu çok fazla önemsememesi nedeni de odur. Öcalan önemli bir özelliği de kendi kişisel hukukunu kolektif hukukun içerisinde bir yere oturtmasıdır. Kendi yurttaş hukukunu, kendi ulusunun, kendi halkının kolektif hukukunun yani o ulus hukukunun içerisine yerleştirmesidir. Abdullah Öcalan'ın temel amacı, yani kendi deyimiyle 52 yıllık maratonun, 52 yıllık mücadelesinin temel amacı, Kürt halkının hukuk kapısından içeri girmesidir. Varlığı, adı, bedeni inkar edilmiş bir toplumun, bir ulusun egemenlik alanından dolayı işaretlenen, ideolojik olarak da hani bir ideolojik baskı aleti olarak da görebilmiş" ifadelerini kullandı.    "Bütün hukuk düzeni Kürtler ve Öcalan söz konusu olduğunda rafa kaldırılıyor" diyen Çiçek, bu durumunun bir günde olan bir şey olmadığını belirtti. Bu durumun Kürtlerin kolektif haklarının tanınmaması üzerine gelişen tarihsel bir süreç olduğunu dile getiren Çiçek, "Ulus devlet inşasında düşman ve tehdit olarak gördüğü bütün hukuki aktörlerin mücadele dinamiklerini yok etme, tasfiye etme, bitirme ya da etkisizleştirmek hedefi var. Mesela tecrit mantığının kendisi de buradan çıktı. Umut hakkı aynı zamanda muhatabının varlığına saygı duymayan ya da muhatabının varlığını tanımayan bir zihin dünyasına da işaret ediyor" diye konuştu.