Efrin'e dair hakikatlari yazan muhalif medyaya BTK baskısı 2018-02-03 09:21:10 İSTANBUL / DİYARBAKIR - Efrin nedeniyle muhalif medya kuruluşları BTK baskısı altında. Jinnews editörü Rojda Korkmaz, "Şiarımız, hakikati yazmak ve hiçbir engelleme karşısında geri adım atmamaktır” dedi. Özgürlükçü Demokrasi editörü İnan Kızılkaya ise, "Sesini çıkaran, itiraz eden ve gazetecilik yapan herkese karşı açık saldırı politikası olduğunu" söyledi.    TSK’nın ÖSO ile birlikte Efrin’e yönelik 20 Ocak’ta başlattığı saldırıların ikinci gününde medya kuruluşu temsilcileriyle bir araya gelen Başbakan Binali Yıldırım, gazetecilere “milli menfaatleri" öne alacak haber yapmaları konusunda 15 maddeden oluşan bir talimat verdi. Havuz medyası ve ana akım medya, bu talimat ile cephe gerisinde resmi politikanın dışına çıkmamak üzere dizilirken, başta yol açılan sivil ölümler olmak üzere operasyona dair gerçekleri kamuoyuna ulaştırmaya çalışan medya kuruluşlara yönelik saldırılar ise arttı.    Efrin saldırısının başladığı günden bu yana kadın haber ajansı olan Jinnews’in internet sitesine Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından 6 kez erişim engeli getirildi. Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi’nin internet sitesi ise 7 kez erişime engellendi.    Jinnews editörü Rojda Korkmaz ve Özgürlükçü Demokrasi İnternet editörü İnan Kızılkaya, haber sitelerine getirilen erişim engellerini değerlendirdi.    KADIN KALEMİNDEN HAKİKATİ YAZMAYA DEVAM EDECĞİZ   Kadının hakikatini kadının kaleminden haykırmaya devam edeceklerini aktaran Jinnews Haber editörü Rojda Korkmaz, ilk olarak MİT'in Paris katliamında yer aldığını, katliamın planlayıcıları olduğuna dair bir haber gerekçe gösterilerek erişime engellendiklerini, ancak sonraki kapatılmalarda BTK’nın herhangi bir gerekçe göstermediğini kaydetti.    Korkmaz, “KCK Yürütme Konseyi’nin yaptığı açıklamada, MİT üyelerinin açık itirafları yer almaktaydı. Kapatılma gerekçesi bu ibareyi de haberlerimizde yer vermemizdi. Yaptığımız haberlerin iktidarın politikalarını teşhir eden haberler olduğunu biliyoruz. Rahatsız oldukları temel nokta da aslında bu deşifre olma halidir. Çünkü halka geçekleri yansıtmaktan korkuyorlar, bu yüzden kendi dışındaki basını hedef alıyor. Açık bir şekilde yaptığımız haberi kaldırmamızı istediler. Fakat biz haberimizi kaldırmadık, çünkü haberimizin arkasındayız. Zaten arkasında dimdik duramayacağımız bir haberi yapmayız ” dedi.   ‘GERÇEKLERİN ER YA DA GEÇ ORTAYA ÇIKMAK GİBİ BİR HUYU VARDIR’   Türkiye’nin Efrin saldırısının 15'inci günü geride bıraktığına işaret eden Korkmaz, "Efrin’de çok ciddi katliamlar yaşanıyor, siviller ve çocuklar katlediliyor. Türkiye ve dünya toplumu bundan habersiz. Çünkü Türkiye medyası, gerçekleri manipüle ediyor. Her gün onlarca sivil hava bombardımanında yaşamını yitiriyor. Hangi haber kanallarında bunu görüyorsunuz. Dolayısıyla biz görünmeyeni görünür, duyulmayanı duyurmaya çalışıyoruz. Kapatılma gerekçemizin bunlar olduğunu düşünüyorum. Bütün engellemelere ve baskılara rağmen yazmaya, söylemeye, gerçekleri ulaştırmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.   İnandıkları ve mücadelesini yürüttükleri bir basın geleneği olduğunu hatırlatan Korkmaz, "Gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır. Bugün Jinnews üzerinden bunu yapıyoruz ama yarın bu engellemeler karşısında yayınımıza devam ederiz. Gerekirse yarın başka bir isim altında bunu yaparız. Bizim savunduğumuz gelenek bize pes etmemeyi öğretti” diye konuştu:    ‘HAKİKATİMİZ, GERÇEĞİ YAZMAK'   Korkmaz, sürdürülen savaşta medyanın önemli bir konumda olduğuna da dikkat çekti. Korkmaz, bu kirli savaşı kendi medya organları üzerinden yürüterek tüm dünyayı kandırdıklarını sanan bir iktidar gerçekliği ile karşı karşıya olduğunu söyledi.    Yaratılan savaş medyası üzerinden savaşın derinleşmesinin amaçlandığını vurgulayan Korkmaz, “Biz o havuzun dışındayız. Saray medyası dışında olan, söz söyleyen bütün yayın kuruluşları başta Kürt özgür basını olmak üzere tüm demokratik basın yayın kuruluşları iktidarın hedefidir. Bizim temel şiarımız hakikati yazmak ve hiçbir engelleme karşısında geri adım atmamaktı” dedi.    ‘İŞGAL GİRİŞİMİNİ TEŞHİR EDENLERE SALDIRI VAR’   Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi editörü İnan Kızılkaya da, Özgür Basın geleneğinin ilk defa bu tür baskılarla karşılaşmadığını hatırlattı.    İlk defa sınır dışında bulunan Kuzey Suriye’deki demokratik özerk bir alanı oluşturan Kürt statüsüne yönelik çok açık ve net bir işgalin olduğunu ifade eden Kızılkaya, “Zaten işgal başladıktan kısa bir süre sonra Başbakan Binali Yıldırım, bütün gazetecileri toplayıp memorandumla nasıl haber yapacaklarına dair bir emir verdi. Devletin bu işgal girişimini teşhir eden ve bunun aynı zamanda Türkiye’nin iç barışını da tehlikeye soktuğunu ortaya koyan yayın organlarına çok ciddi baskı ve saldırı var. Biz de bundan nasibimiz alıyoruz” dedi.    Efrin’e yönelik saldırılar başladıktan sonra internet sitelerinin 6 kez engellendiğine dikkat çeken Kızılkaya, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) ihtiyati tedbir kararıyla ve herhangi bir mahkeme sürecine tabii olmadan hukuksuz bir biçimde engellendiklerini belirtti.    ‘GAZETECİLER İŞGALİN PARÇASI GİBİ DAVRANIYOR’   Gazetecilerin talimatla ya da emirle gazetecilik yapmaya başladıkları an, yaptıklarının gazetecilik dışında bir iş olacağını kaydeden Kızılkaya, şunları söyledi: “Daha önceden apoletli medya kavramını kullanmıştı Ragıp Duran. Şuan apoletli medyadan daha öte bir durum var. Doğrudan bu işgali pazarlayan, bunun sanki bütün toplum tarafından onaylanan bir işgalmiş gibi sunan basın yayın enformasyon ağıyla toplum bir bombardımana tabii tutulmuş durumda.  Gazetecilerin büyük bir bölümü işgalin bir parçasıymış gibi davranıyor. Hükümet de bu işgalin meşru olmadığını bildiğinden işgali meşrulaştırmak için böyle bir yöntem uyguluyor.”    Kızılkaya, Hükümetin daha önce akredite vermediği basın kurumlarını da toplantıya çağırmasının nedeni, politikalarının yanlışlarını ortaya çıkarılmasındaki korku olduğunu da belirtti. Kızılkaya, “Ama mızrak çuvala sığmıyor. Savaşta ölen siviller var. Bu bir işgal hareketi ve uluslararası meşruiyeti olmayan bir saldırıdır. İnsanların çığlıklarını, yakılan, yıkılan yerleri ve oradaki durumu çıplak olarak verenlere bir tehdit var ve biz bu tehdidi her gün görüyoruz. Biz mesleğimizin onurunu korumak için savaş karşıtı yayın çizgimizle devam edeceğiz” diye konuştu.   ‘TOPLUMA OLAN SORUMLULUĞUMUZU YERİNE GETİRECEĞİZ’   Efrin’e yönelik saldırının Türkiye halklarını, emekçilerini, ezilenlerini ve barışını baltalayan bir harekat olduğunun altını çizen Kızılkaya, “Bu harekatı eleştiren herkese karşı sosyal medya hesaplarından tutun gazetecilere kadar resmen cadı avı başlatılmış durumda. Sesini çıkaran, itiraz eden ve gazetecilik yapmak isteyen herkese karşı böyle bir açık saldırı politikası var. Fakat gazetecilik mesleğinin gereği neyse ve barışı savunan, işgale karşı çıkan, bunu haberleştiren Özgür Basın geleneğini devam ettireceğiz” diye konuştu.    Türkiye’de daralan basın özgürlüğüyle birlikte Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi’nin çok aykırı bir sesi temsil ettiğini ifade eden Kızılkaya, hükümetin basını susturma politikalarına karşı, topluma olan sorumlulukları gereği mesleklerini yapmaya devam edeceklerini belirtti. Kızılkaya, kendilerinden sonraki kuşaklara Türkiye’de yaşanan savaş gerçekliğini çıplaklığıyla veren basın kurumlarının da var olduğunu göstermek için çalışmaya devam edeceklerini söyledi.