CHP'de 'sürece karşı' olan isimler kim?

img
ANKARA - CHP içinde İmralı’ya olası ziyaret konusunda yapılan değerlendirmelerde “gitmeyelim” yönündeki görüş çoğunluk kazandı. Kürt siyasetinden CHP’ye “2016’daki hatayı tekrarlamayın, yeni bir tuzağa düşmeyin” uyarıları geliyor.
 
Meclis komisyonunun Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile İmralı'da görüşme konusu gündemdeki yerini korurken konuya ilişkin tartışmalar devam ediyor. Solfasol Gazetesi’nden Deniz Nazlım’ın edindiği kulis bilgilere göre, CHP’nin İmralı’ya olası ziyaretine ilişkin parti içinde yürütülen değerlendirmelerde “gitmeyelim” çizgisi ağırlık kazanıyor. Olası ziyaret için kurulan komisyonda çoğunluk, Abdullah Öcalan ile görüşmenin doğru bir adım olmayacağı kanaatinde. 
 
Habere göre, Kürt meselesinin çözümüne dair Meclis'te kurulan komisyonun Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile yapılması planlanan  ziyaret konusunda da CHP içinde farklı tutumlar ortaya çıktı. Habere göre İmralı ziyaretine karşı çıkan ya da mesafeli duran isimler arasında Murat Bakan, Nurhayat Altaca, Salih Uzun, Umut Akdoğan, Türkan Elçi, Gökçe Gökçen ve Murat Emir bulunuyor. Öte yandan, sürecin işleyişine ilişkin nötr bir pozisyon alan isimlerin Turan Taşkın Özer, Okan Konuralp, Sezgin Tanrıkulu ve Oğuz Kaan Salıcı olduğu belirtildi. 
 
Dikkat çeken bir diğer konu ise CHP’li komisyon üyeleri arasındaki görüş ayrılığına rağmen, tüm üyelerin CHP Genel Merkezi’nin vereceği karara göre oy kullanma konusunda mutabakata vardığı ifade ediliyor. Eğer “İmralı’ya gidilsin” yönünde karar alınırsa, ziyarete CHP adına Okan Konuralp ve Sezgin Tanrıkulu’nun katılmasının beklendiği kaydediliyor.
 
KÜRT SİYASETİ 2016'YI HATIRLATIP TUZAK UYARISI YAPIYOR
 
Kulis haberinin devamında şu ifadeler yer aldı: "CHP’nin karar süreciyle ilgili konuştuğumuz, Kürt siyasetinde güçlü konumda olan kaynakların ortak görüşü, CHP’nin 2016 yılındaki hatayı tekrar etmemesi ve Kürtlerle arasına mesafe koymaması yönünde hâkim. 2016’daki dokunulmazlık oylamasında dönemin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Anayasaya aykırı ama evet diyeceğiz” diyerek HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ dahil birçok HDP milletvekilinin tutuklanmasının önünü açan sürece destek vermişti.
 
Kürt siyasetinde hâkim olan değerlendirme, o gün yaşananın bir “tuzak” olduğu ve CHP’nin bu tuzağa Kılıçdaroğlu döneminde düştüğü yönünde. Bugünse “benzer bir tuzağın yeniden kurulduğu” görüşü hâkim: “Eğer CHP, İmralı’ya komisyon göndermeme yönünde bir karar alırsa, Kürt kamuoyunun gözünde ‘Kürtlere sırtını dönen’ bir pozisyona itilme riskiyle karşı karşıya kalacak. Kürt toplumuyla arasına çok büyük mesafe koyar. Kürtlerin zihninde, ‘Ne olursa olsun CHP tekçi zihniyetinden vazgeçmiyor, CHP barışın olgunlaşmasını istemiyor’ düşüncesi pekişir.”
 
Kürt siyasetinde, 2019 yerel seçimlerinden bu yana CHP ile kurulan ilişkiyi daha açık ve demokratik bir “ilkesel buluşma zemini” olarak gören güçlü bir hat var. Bu hatta göre, CHP’nin İmralı sürecinde “gitmeme” çizgisine yerleşmesi, bu zeminin kaymasına ve 2019’dan beri biriktirilen güvenin hızla erimesine yol açabilir.
 
ÖZEL'İN ÖZRÜ HAVADA KALIR
 
Özgür Özel, birkaç hafta önce 2016’daki dokunulmazlık kararını açıkça “hata” olarak nitelemiş, CHP adına Kürtlere ve Kürt siyasetinin temsilcilerine kurumsal düzeyde özür dilemiş ve Kürt kamuoyu ile DEM Partisi çevrelerinde büyük bir sempati toplamıştı. Bu özrün altını çizen, İmralı’ya gitme yönünde fikir belirten CHP’li kaynaklar ise, CHP içinde ilk kez bu kadar net bir özeleştiri verildiği, Kürt seçmende açılan yeni sayfalara güçlü bir not düşüldüğünü belirtiyor. Aynı kaynaklar, İmralı konusunda alınacak kararın, Genel Başkan’ın özrünün samimiyet testine dönüşmüş durumda olduğu düşüncesinde.
 
MYK YETKİ VERİR Mİ?
 
Öte yandan Özgür Özel, komisyondaki üyelerle bugün (20 Kasım) bir araya gelip İmralı’ya ilişkin olası ziyareti değerlendirecek. Kulislerde, MYK’nın İmralı’ya gidilip gidilmemesini doğrudan oylamak yerine, bu konuda Özel’e yetki verme formülünün de konuşulduğu belirtiliyor. Özel’in 19 Kasım akşamı İstanbul Sultangazi’de yaptığı miting konuşması da, karar sürecine dair bir işaret olarak yorumlanıyor. Özel burada, “Kaçak dövüşerek saçma sapan bir siyaset olmaz. Ben aldığımız sorumluluğun altını çiziyorum. Samimi olanları görüyoruz” demişti.
 
MYK’nin Özel’i yetkilendirdiği ve AKP’nin de İmralı’ya vekil gönderdiği bir zeminde,  Özel’in İmralı’ya vekil göndermemesi için bir sebep kalmadığı, Ankara’da birkaç gündür tartışılıyor.
 
CHP'Yİ KRİTİK BİR KARAR VE SONUÇLARI BEKLİYOR
 
Birinci yol: 2016 çizgisi izlenir. CHP, Kürtlerle ilişkisini uzun süreli olarak zedeleme riski alır, iktidar ise “barış adımlarının sahibi” rolünü üstlenir. Süreç ilerlerse, CHP “barış karşıtı” ya da “klasik ulusalcı reflekse teslim olmuş” bir aktör pozisyonuna itilebilir.
 
İkinci yol: Çağrılara kulak verilir, siyasi risk göze alınır. CHP, hem 2016’daki hatayı pratikte telafi etmeye çalışan bir çizgiye, hem de “Türkiye barışı için somut adım atmaya hazır” bir aktör konumuna geçer. Kürt seçmenle kurulan ilişkinin niteliği de buna göre yeniden şekillenir."