ANKARA - Kürt halkına dönük düşmanlık siyasetini, “iktidarın varoluş gerekçesi” olarak yorumlayan HDP Milletvekili Musa Piroğlu, “Savaşın ve kanın ortasında demokrasinin galip çıktığı bir sandık kurulamaz” dedi.
Türkiye’nin 20 Kasım’da Kuzey ve Doğu Suriye kentlerine yönelik başlattığı hava saldırıları, 18’inci gününde devam ediyor. Askeri alanların yanı sıra birçok sivil alanın hedef alındığı saldırılarda, çok sayıda kişi yaşamını yitirdi. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Savunma Bakanı Hulusi Akar, bölgeye dönük kara saldırıları tehditlerine devam ediyor.
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük başlattığı saldırıları Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendiren Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu, AKP-MHP iktidarının seçim öncesi süreçte yoğunlaştırdığı savaş politikalarına karşı emek ve demokrasi güçlerine mücadele çağrısında bulundu.
ORTADOĞU’DA YAYILMACI POLİTİKA
Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırıların farklı boyutları olduğuna dikkat çeken Piroğlu, Türkiye’nin Ortadoğu’da yayılmacı bir politika izlediğini belirterek, “Türkiye uzun bir süredir İdlib’den başlayıp Güney Kurdistan’a kadar ki ciddi bir toprak bölgesini denetim altına almış durumda. Geçmişte savunduğu ve güncelde ‘Yeni Osmanlıcılık Politikası’ ile paralel giden bir süreç. Bu bir devlet politikası. Sermayenin de içinde olduğu bu devlet politikasının bir ayağı ise aslında devletin kurulmasından bu yana Kürt halkına yönelik düşmanlık siyaseti üzerinden meşrulaşma. Kürt halkının bütün pazarlarını yok etmek, hatta yeni Ortadoğu’daki dizaynın da Kürt halkının kendi kaderini belirleyecek bir yerde durma potansiyelini tamamen bitirme endeksinde gidiyor” dedi.
Saldırıları sadece AKP iktidarının politikalarıyla özdeşleştirmenin yanlış olduğuna işaret eden Piroğlu, ABD ve Ortadoğu’da stratejik planları olan ülkelerin destek ve onaylarının olduğuna değindi.
İKTİDARIN VAROLUŞ GEREKÇESİ
Kürt halkına yönelik düşmanlık siyasetini, “iktidarın varoluş gerekçesi” olarak yorumlayan Piroğlu, iktidarın bu siyasetinin 7 Haziran 2015 seçimleri sonrası şekillendiğini ifade ederek, “Bu kurgulanma süreci ülkenin en kanlı dönemine tekabül etti” diye ekledi.
Kurgunun o dönem için HDP Genel Merkezi’ne dönük polis baskını ve parti eş başkanları ile milletvekillerinin tutuklanması süreciyle son bulduğunu belirten Piroğlu, bugün de benzer bir kurgunun olduğuna vurgu yaptı ve iktidarın katliamlarla ayakta kalma çabası içerisinde olduğunun altını çizdi.
İKTİDARIN SANDIK MURADI
Erdoğan’ın Taksim saldırısından sonra yaptığı açıklamada yer alan “Orada hayatı kaybeden çocuğumuzun kanı yerde kalmadı, umarım sandıkta da kalmaz” sözlerini anımsatan Piroğlu, “Buradan bir sandık muradı olduğunu söyledi. Bunu Ümit Özdağ da çok açık söyledi. Taksim saldırısının hemen sonrasında Davutoğlu’na, ‘Konuşmazsan masum insanlar ölmeye devam edecek’ dedi. Bu sadece Kürt halkına karşı bir savaş stratejisi değil. Türkiye demokrasi güçleri ve bu iktidardan rahatsız olan herkes bunu kabul etmek zorunda. Kürtlere düşmanlık ve savaş stratejisi, batıda baskı rejiminin devam etmesi, sömürü ve yoksulluğun artması demektir. Eğer bu iktidarı devirmek istiyorlarsa ve bu sömürü üzerinden kurtulmak istiyorlarsa, bu savaş politikalarını boşa düşürmek gerekiyor. Savaş politikalarına yedeklenerek hiç kimse sarayı yıkamaz” diye konuştu.
SAVAŞIN ORTASINDA SANDIK
Son dönemde yaşananların, Türkiye’nin “huzurlu” bir seçim süreci içinde olmayacağını göstergesi olduğuna işaret eden Piroğlu, şöyle konuştu: “Muhalif güçlerin en büyük kısmı iktidarın çoktan devrildiğini ve sandıkla ortadan kalkacak beklentisine sahip. Ama gerek Taksim saldırısı gerekse yapılan bir dizi hamle Erdoğan’ın hala elinde malzeme olduğunun ve iktidarın ayakta kalmak için her şeyi göze alabileceğinin göstergesi. Kaderimizi içerde Erdoğan’ın niyetlerine teslim edersek, buradan çıkacağımız yer yıkımdan başka bir şey değil. İktidar savaş ve kan ortamında bir sandık kurulmasını istiyor. Savaşın ve kanın ortasında demokrasinin galip çıktığı bir sandık kurulamaz. Buradan ancak daha zorba bir iktidar çıkar.”
6’LI MASA TÜRKİYE İÇİN ÇIKIŞ DEĞİL!
Piroğlu’na göre, AKP-MHP iktidarının savaş politikalarına karşın yakın zaman önce Anayasa değişikliği önerisini kamuoyu ile paylaşan Altılı Masa, Türkiye için bir “çıkış” değil. Buna karşın emek güçlerinin sürece müdahil olmasının Altılı Masa’nın politikalarında da belirleyici olacağına dikkat çeken Piroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz yapamazsak onların niyetlerini tartışmaya ve eksikliklerini konuşma devam ederiz. Anayasa taslağında bir sürü eksik var ama bir taslak attılar, bunun içini ya biz dolduracağız ya da onlar dolduracak. Bu sistem yıkıldığında, bu iktidar devrildiğinde yeni bir iktidar kurulurken ya demokrasi yönünde bir açılım olacak ya da var olan restore edilip olduğu gibi devam edecek. Burada belirleyici olan biziz ve bize iş düşüyor. Hem mücadeleyi yükseltmek hem de biriken birlikleri dayanışmayı yükseltmek zorundayız.”
MA / Fırat Can Arslan