ARTVİN - “Ben bir müzisyenim, Karadenizliyim, hepsinin ötesinde devrimciyim” diyen Kazım Koyuncu'yu anlatan vokali Harun Topaloğlu, müziğiyle devrim yaptığını belirterek,"Yöremizden dünyaya müzik söyleyebiliriz fikrini aşıladı" dedi.
Sanatçı Kazım Koyuncu, 1971 yılında Artvin’in Hopa ilçesi Pançol’da (Yeşilköy) dünyaya geldi. Müziğe ortaokuldayken babasının aldığı mandolinle başlayan Koyuncu, üniversite okumak için gittiği İstanbul’da müziğe ilgisi daha da arttı. 1991 yılının 1 Mayısı’na ilişkin bildiri dağıtırken, gözaltına alınarak tutuklanan Koyuncu, cezaevinden çıktıktan sonra okulu bırakıp, hayatını müziğe adadı. 1992’de “Dinmeyen” grubuyla özgün müzik yapmaya başlayan Koyuncu, daha sonra bu gruptan ayrılarak, Lazca rock müzik yapan “Zuğaşi Berepe”nin kuruluşunda yer aldı. 1995'te “Va Mişkunan (Bilmiyoruz)”, 1998'de de “İgzas (Gidiyor)” albümlerini yapan grup, 1999 yılında dağıldı. Bundan sonraki müzik hayatına yalnız devam eden Koyuncu, “Viya” ve “Hayde” albümlerine imza attı.
‘HEPİMİZ AYNI ŞARABIZ’
Müziğin yanı sıra Karadeniz’in ekolojik sorunlarına da ilgili olan Koyuncu, tüm Karadeniz sahil hattı boyunca denizin önüne set olarak kurulan Karadeniz Sahil Yoluna karşı da mücadele etti. "Hopa'yı Hopa'dan sevmek kolay, biz Hopa'yı Diyarbakır'dan sevdirdik” diyen Koyuncu, halklar arasına konulan düşmanlığa da “Birbirimizi anlamamız için, aynı dili konuşmamıza gerek yok, ezildikten sonra, hepimiz aynı şarabız” sözleri ile karşı çıktı. “Ben bir müzisyenim, ondan sonra biraz Karadenizliyim ama hepsinin ötesinde ben bir devrimciyim” diyen Kazım Koyuncu, 25 Haziran 2005 yılında 34 yaşında yakalandığı kanser hastalığından yaşamını yitirdi.
İlk albümünden sonra hayatını kaybedene kadar O'nun vokalliğini yapan Harun Topaloğlu, “ağabeyim” dediği Koyuncu’yu anlattı. Kazım Koyuncu’dan sonra Entu grubuyla yoluna devam eden Topaloğlu, Karadeniz müziği ile reggae müziğini sentezleyen bir tarzda müzik yapıyor. Topaloğlu, 15 yıl sonra bile Kazım Koyuncu için konuşmanın çok zor olduğunu söyledi.
'BANA KATTIĞI ŞEY KENDİM OLMAK'
Kazım Koyuncu ile bir kafede çalışırken tanıştığını söyleyen Topaloğlu, ilk anda başlayan ağabeyi kardeş ilişkilerinin sonuna kadar devam ettiğini belirtti. Kazım Koyuncu’dan müziğin sadece şarkı söylemek olmadığını öğrendiğini söyleyen Topaloğlu, “Kazım’ın size kattığı durum sahneden çok hayat ile ilgiliydi. Kazım ile birlikte başka insanları ve müzikleri tanıdım ve neyi sevdiğimi buldum. Bana kattığı şey kendim olmak. Bence kötü ve iyi diye bir kavram yoktur, yeni ve eski vardır. Kazım’dan öğrendiğim en önemli şey oydu” dedi.
MÜZİĞİNDE DEVRİM VARDI
“Devrim yapmak, ilk önce kendi içinde devrim yapmak, bununla ilgili bedel ödemektir” diyen Topaloğlu, “Kazım dünyanın olmayan bir şeyini yapmadı, müzik tarzı da ona ait değildi. Ama o kadar iyi harmanladı ki, bize farklı geldi. Çünkü alışkanlıklarımızı yıktı. Bambaşka bir müzik kulağımız olduğunu fark ettik. Aslında şarkıları çokta sosyal içerikli sözleri olan şarkılar değildi. Ama müzikte bir devrim vardı. Kendi yöremizden dünyaya müzik söyleyebiliriz fikrini bize aşıladı” diye belirtti.
Kazım Koyuncu’nun “sen yeter ki devir, yıkmaya çalış, kendin ol” mesajı verdiğini ifade eden Topaloğlu, Koyuncu’nun etkisi ile ilk önce müzik anlayışlarını bozmayı daha sonra yeniyi yapmaya başladıklarını aktardı. Topaloğlu, ayrıca Koyuncu’dan öğrendiği bir diğer şeyin de hayatı sorgulama yetisi olduğunu dile getirdi.
‘İZMİR’DEN DİYARBAKIR’A ONU SEVDİLER’
Müziğin, sanatçıların kişiliklerini yansıttığını belirten Topaloğlu şöyle devam etti; “Hiç tanımıyorsunuz ama Diyarbakır’da ya da İzmir’de biri Kazım’ı seviyor. Müziğin bu kadar büyük bir etkisi var. Tabi ki bunun için sadece güzel sesli olmak yetmiyor. Kazım’ın en büyük artısı enerjisiydi. Ben yanındaydım, tanıyordum. Bir başkası yanında değildi tanımıyordu. Ama ben diğerlerinden farklı bir şey görmedim. O yüzden Türkiye’nin her yerine yayıldı ve o sesi insanlar duyduğunda etkilendi. Onunla karşılaştıklarında da ‘bu başka bir adammış’ demediler. Kazım ne ise nasıl görünüyorsa nerede olduğu önemli olmadan aynı kişiydi. Sokakta, evde, sahnede her yerde aynıydı” ifadelerini kullandı. Topaloğlu, Koyuncu için “Bence müzikte devrim yaptı” dedi.
NİYE GİTTİN SİTEMİ
15 sene sonra Kazım Koyuncu için konuşmanın çok zor olduğunu söyleyen Topaloğlu, “Bazen keşke tanımasaydım diyorum. Uzaktan sevseydim, dokunmasaydım. Ona dokunmak bir şans bir o kadar da şanssızlık. Elinizden gidiyor ve bu sadece Hopa’ya, bize değil dünyaya bir haksızlık. Bugünü yaşayınca, bıraktığı miras sonrasında yaşananlardan kaynaklı Kazım’a bir de sitem ederdim. Niye gittin diye. Çünkü Kazım yaşasaydı birçok şey böyle olmayacaktı. Kazım’la, sorumluluğunu bilen bir müzik anlayışımız olacaktı belki de. Şimdi endüstriyel olarak basitleşen bir sektörün içinde olduğumuz için insanlar daha rahat davranabiliyor” diye konuştu.
‘BİR YANIM EKSİK’
Koyuncu’nun içinde yer aldığı grup ile birlikte imkanlar olmadan “İgzas” gibi bir albüm çıkardığını belirten Topaloğlu, “Aradan 20 yıl geçmesine rağmen bugün hala öyle bir albüm yapılamamış. Biz hala onun müziğini yakalayamıyoruz. Bizim en büyük hastalıklarımızdan biri de İstanbul’a gittiğimizde orada Hopalıyı bulmaya çalışıyoruz. Başka insanlarda var, asıl hikaye onlarla temas ettiğinde kendini geliştirmiş oluyorsun. Başka hikayeler dinlemiş oluyorsun. Bunları ortaklaştırabildiğiniz zaman ortaya bambaşka bir hikaye çıkıyor. Kazım’ın en büyük avantajlarından biri, oraya gittiğinde başka insanlar ile bir araya gelmesi, müzik yapması olmuştur” ifadesinde bulundu.
Kazım Koyuncu’yu çok özlediğini belirten Topaloğlu, Kazım Koyuncu gittiğinden beri bir kolunun beyninin yarısının olmadığını, yarım kaldığını ifade etti.
MA / Tolga Güney