İSTANBUL - 12’nci Genel Kadın Konferansı’nın sonuç bildirgesini yayınlayan HDK Kadın Meclisi, “Tarihsel ve andaki birikimimizle, mücadele ısrarımızla, yeni yaşamı kuracağız” dedi.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Kadın Meclisi, “İsyanımız erkek egemenliğine, ısrarımız özgür ve eşit yaşama” şiarıyla 28 Ocak’ta gerçekleştirdikleri ve Kadın devrimcilerden Maria Suphi ve Jîna Eminî’ye atfettikleri 12’nci Genel Kadın Konferansı’nın sonuç bildirgesini açıkladı.
Erkek egemen sistemin tüm dünyada “işbirliği” yaparcasına kadınlara ve ezilen halklara dönük saldırılarını arttırdığına dikkat çekilen bildiride, kadınların Rojava’da kadın devrimine ve İran’da Jîna Emînî’nin katledilmesinden sonra başlayan protestolarda yapılan katliamlara ve buna baskılara rağmen yükselen “Jin, jiyan, azadî” ve “Zan, zendegi, azadi” sloganlarıyla gerçekleşen isyana ve direnişe vurgu yapıldı.
AKP VE MHP KADINLAR İÇİN TEHDİTTİR
Bildiri de ayrıca, Afganistan’da Taliban rejiminin yönetime el koymasıyla kadınların yaşam hakkının elinden alınmaya çalışıldığı hatırlatılarak, emperyal ve patriarkal güçlerin bu duruma sessiz kalmasına tepki gösterildi. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen ilk ülkenin Türkiye olduğunun hatırlatıldığı bildiride, “AKP-MHP erkek iktidarı, bu dönemde toplumu dizayn etmeye çalışan politikalarında erkek-devlet şiddetini başat unsur olarak kullanmakta, sivil erkeklerden üniformalı erkeklere kadar pek çok biçimde erkek-devlet şiddetini arttırarak sürdürmektedir. Kadınların tarihsel mücadeleleriyle açığa çıkarılan 6284 yasalı kanun ve İstanbul Sözleşmesi’nin adeta düşmanı kesilen AKP-MHP ittifakı kadınlar için yaşam ve güvenlik tehdidi haline gelmiştir. İpek Er, Nadira Kadirova, Yeldana Kaharman, Gülistan Doku, Rabia Naz, Hande Kader ve daha niceleri AKP-MHP bürokratlarının ve kolluğunun bire bir katıldığı ve üstü alenen örtülen emsal kadın cinayetleridir” ifadelerine yer verildi.
KADIN MÜCADELESİ HEDEFTE
"Öldürülmeyi, işkence edilmeyi, yok sayılmayı reva gören AKP-MHP iktidar bloku tüm kurum ve kuruluşlarıyla kendi faşizan uygulamalarıyla kadın kazanımlarını alaşağı etmeye çalışmaktadır” denilen bildiride, kapatılan derneklerle, kurumlarla ve kayyım atanan belediyelerle, kadınların erkek devlet şiddetine karşı yalnızlaştırılmak istendiğine ve kadın mücadelesinin hedef alındığına dikkat çekildi. Kadın ve çocuklara yönelik şiddete dikkat çekilen bildirgede şunlara yer verildi: “Kadınların haklarını ve hayatlarını ellerinden almaya çalışan bu iktidar bloğu, ölümüne ortak oldukları kadınların ve çocukların hesabını vermeden Ensar Vakfı ve Hiranur Vakfı gibi din simsarlarıyla doluşmuş kurumlardaki tecavüz ve istismarlara göz yumdu, ortak oldu. Bu faşist blok, kadınları araçsal ihtiyaçları söz konusu olduğunda hatırlayıp bugünkü Anayasa değişikliği tartışmaları ile kadınları karşı karşıya getirmenin yanında, kadın bedenini anayasa konusu halinde ele alarak bedenlerimiz üzerinde ‘bir kez daha’ söz sahibi olma cüretine girişmektedir. Bizler; HDK Kadın Meclisleri olarak, anayasa değişikliğine tam da saydığımız nedenlerle karşı çıkıyoruz.
KADINLAR SEL OLUR
Bizler; HDK Kadın Meclisleri olarak, anayasa değişikliğine tam da saydığımız nedenlerle cepheden karşı çıkıyoruz. Kadın özgürlüğü ve eşitlik konusunda toplumu manipüle eden ve yanıltan söylemlerle yol almaya çalışan iktidar bloku her yerde kadın direnişi ile karşılaşacaktır. Erkek egemen zihniyetlerine göre oluşturmaya çalıştıkları ‘makbul kadın’- ‘makbul aile’ duvarlarından kadınların isyanı, LGBT+ların onurları taşar, sel olur."
TECRİT VURGUSU
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride de dikkat çekilen bildiri de, tecridin tüm toplumsal alanlara yayıldığı ifade edildi. Bildirinin devamında şu hususlar yer aldı: "Toplumsal eşitlik ve onurlu barışın kurucusu olabilecek Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’a yönelik uygulanan tecrit politikasının tüm toplumu tecrit altında tutmaya dönüştürüldüğü ortadadır. Cezaevlerinden başlattığı tecrit politikaları üniversitelerden iş yerlerine, sağlıktan ekonomiye, mahallelerden sokaklara, kadınlara, gençlerden çocuklara, yaşlılara, halklardan inançlara; ormanlara derelere kadar uygulanan politikalara yansımıştır.
HDP'YLE DİRENECEĞİZ
Bütün şürekâsıyla her türlü kirli suça bulaşmış AKP-MHP iktidarı, içinde bulunduğu krizi aşmak için olanca gücüyle muhalefete saldırmakta ve savaş politikalarında ısrar etmektedir. Bilindiği üzere 'Kobanê Davası' ile birlikte HDP’ye saldırı sürecini hızlandırmış ve 7 Haziran’ın rövanşını almak istercesine HDP’ye kapatma davası açmıştır. Halkların iradesini ve birleşik mücadelesini gasp etme ve bu gaspı meşrulaştırma çabalarında asla beis görmeyen, kirli seçim politikalarını 2023 seçim arefesinde de devreye sokan, HDP’nin hakkı olan hazine bütçesini bloke ederek iktidarın tekeli haline gelen erkek yargı, uydurma iddianamelerle HDP’nin kapatma davasını hızlandırmaya çalışmaktadır. Biz kadınlar olarak demokrasi mücadelesinin temel aktörü olan HDP ile birlikte direndiğimizi ve bu karanlık mafya-devlet ağının HDP’yi yargılamaya gücünün yetmeyeceğini bir kez daha deklare ediyoruz.
ÜÇÜNCÜ YOL'UN LOKOMOTİFİ OLACAĞIZ
Önümüzde bizleri bekleyen Türkiye seçimleri var. Bu seçimlerde ne faşist blokun kurumsallaşmasına, ne bizleri yok sayacak sistem restorasyoncularına mahkum, mecbur değiliz. Emekten, özgürlükten, eşitlik ve demokratik bir coğrafyadan yana olan Emek ve Özgürlük İttifakı ile kendi yolumuzu, kendi sözümüzü, 'üçüncü yol’u yaratacak, tek tipçi, tek dilci, heteronormativ erkek anlayışa karşı meclislerimizle seçim faaliyetinin lokomativ gücü olacağımızı deklare ediyoruz. HDK Kadın Meclisleri Paris’ten Sufrajetlere, Sovyetlere; kadın partizanlardan Rojava’da direnen kadınlara, biriktirerek kurduğumuz feminist hareketle, kadın hareketiyle büyük bir mücadelenin parçası olmanın özgüveniyle “Buradayız, direnişteyiz, biz kazanacağız” dedik. Sokakta, işte, her yerde, her evde bizler hep varız! Bütün bu tarihsel ve andaki birikimimizle, mücadele ısrarımızla, yeni yaşamı kuracağız. İsyanımız erkek egemenliğine, ısrarımız özgür ve eşit yaşama! Biz kazanacağız, kadınlar kazanacak!”