ANKARA - Danıştay’ın İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeyi hukuka uygun bulmasına ilişkin kararının taraflara iletilmediğini belirten Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi üyesi İrem Esra Kömürcü Altun, “Hukuksuzca başlayan süreci, hukuksuzca sonuçlandırmaya çalışıyorlar” dedi.
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 20 Mart 2021’de bir gece yarısı yayınladığı kararname ile Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi olarak da bilinen “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nden çekildiği kararını açıkladı. Kadınlar, barolar ve birçok sivil toplum örgütünün (STÖ) karara karşı açtığı davalar ise 2022 yılının Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında görüldü. Danıştay 10’ncu dairesi 19 Temmuz 2022’de Cumhurbaşkanı kararının iptali istemini reddetti. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu ise geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını hukuka uygun buldu.
Söz konusu kararın ardından Türkiye sözleşmeden resmen çıktı. Karar ise dava taraflarına halen tebliğ edilmedi. Davanın taraflarından Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi üyesi Av. İrem Esra Kömürcü Altun, kararın davada bulunan taraflara tebliğ edilmediğini belirterek, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının hukuksal boyutuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
HUKUKU DEVRE DIŞI BIRAKMA
Altun, davanın başından itibaren hukuksuz bir şekilde ilerlediğini ifade ederek, şunları söyledi: “Bir gece yarısı, tek bir kişinin vermiş olduğu karara binaen açılan davada hukuksuzca devam eden süreç, hukuksuzca verilen Danıştay kararının ardından hukuksuzca verilen kesinleşme kararı var. Bizler bunu dava dosyamızdan, bir tebliğle veya UYAP üzerinden değil, basından öğreniyoruz. Bunu yaparak ilk tepkilerin seyreltilmesini amaçlıyorlar. Bu karar da önceki kararlar gibi önce yandaş basına duyuruldu. Bunu yayınlayan basın ise herhangi bir kaynak belirtmiyor. İktidar bu yolla, hukuki mekanizmaları bir şekilde devre dışı bırakmayı amaçlıyor. Zihinlerde yargının işlevsiz olduğunu, uyulup uymayacağı noktasının kişilerin inisiyatifine kaldığını, dolayısıyla herhangi bir hukuksuzluğa karşı yargı yoluna başvurmanın şart olmadığı inancını doğuruyor.”
‘KARARLA YARGI ATILLAŞIYOR’
Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi’ne taraf olduğunu ve sözleşmeye uymakla mükellef sorumlulukları bulunduğunu söyleyen Altun, usulsüz bir biçimde çıkmanın sonucu olarak yargıda keyfiyetin de arttığını vurguladı. Söz konusu durumun kişilerin kendi inançlarına göre adalet elde etmeye çalışmasına sebebiyet vereceğini söyleyen Altun, Türkiye’de uygulanmayan yargı kararları sonucunda bir erkeğin cezaevinden af ile çıkarak, 3 kadını katletmesini anımsatarak, “Adalete olan inancın çok az olduğu Türkiye’de, yargı mekanizmalarına olan inanç bu kadar köreltildiğinde, bu yargının atıllaşmasına sebep olacak. Bu tür ilkesel tutumları bir dosya ile sınırlandıramıyoruz. Söz konusu kararı konuşuyor olsak da bunun sonucunu beş yıl sonra boşanan birinin kendi adaletini uygulamaya çalışması ile göreceğiz. Türkiye'de bu denli işlevsiz yargı kararları varken, buna rağmen direnerek avukatlık yapmaya çalışıyor ve hukuku ayakta tutmaya çalışıyoruz. Yargı kararlarının sonuçları bile uygulanmıyorken, kararlar da afaki, soyut ve masalsı bir biçimde açıklanmaya başlandı” şeklinde konuştu.
‘FAİLLERE VE YARGIYA GÜÇ VERİYOR’
İstanbul Sözleşmesi’nin kadınları, çocukları, LGBTİ+’ları ve mültecileri koruyan maddeler içerdiğine dikkat çeken Altun, Nahide Opuz kararını hatırlatarak, sözleşmenin halihazırda kırılgan grupları korumaması sonucunda imzalandığını söyledi. Sözleşmeden çıkılmasına neden olan zihniyetin 23 şikâyette bulunmasına rağmen öldürülen ve buna rağmen yargı önünde korunmayan Ayşe Tuba’yı katleden zihniyetle bütünlüklü olduğunu vurgulayan Altun, “İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamama ve bunu gündemden uzak tutmak aynı eril zihniyetin sonucudur. Eril zihniyet ‘Sözleşme iyi ki kaldırıldı’ dedi. Çünkü karakola gittiğimizde, ‘Ablacığım sen de konuşmasaydın bu erkekle’ deniyor. Hep bir erkekle, hep faille empati olduğu için bu sözleşme, eril zihniyet tarafından tamamen istenmeyen bir tarafa konuldu. Biz varlığında kullanmak için çaba sarf ederken, şimdi yokluğu faillere güç verdi. Faillerle beraber faillerle empati yapan yargı mensuplarına da güç verdi” dedi.
‘İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’Nİ SAVUNACAĞIZ’
Altun, Türkiye’deki kırılgan grupların korumasızlığının her geçen gün arttığına dikkat çekerek, “Biz bu süreci kabul etmiyoruz. Hukuksuzca başlayan ve devam eden süreci, hukuksuzca sonuçlandırmaya çalışıyorlar. Bize tebliğ edilmeyen kararı tanımıyor, kesinleşmiş gibi düşünmüyoruz. Olumsuz bir kararda da Anayasa Mahkemesi (AYM), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) yolları açık. İstanbul Sözleşmesi’ni, haklarımızı ve yasaları savunacağız” diye konuştu.
MA / Yüsra Batıhan