Cizîr'deki sokağa çıkma yasağının 10'uncu yılı: 52 dosya AİHM’de

ŞIRNEX - Cizîr’de halkın özyönetim ilanı ardından başlayan sokağa çıkma yasakları üzerinden 10 yıl geçti. 10 yıldır kızı Hacer Arslan’ın cenazesini arayan anne Hizne Arslan, “Benim ciğerim yandı, hiçbir annenin ciğeri yanmasın. Umut ediyoruz ki kan durur, barış olur” dedi. 
 
Şirnex'in Cizîr (Cizre) ilçesinde halkın özyönetim talebine karşı ilan edilen sokağa çıkma yasağı üzerinden 10 yıl geçti. 14 Aralık 2015’te ilan edilen yasakla birlikte tüm kent ablukaya alınıp insanların su, elektrik, iletişim gibi temel ihtiyaçlarını karşılanması engellendi. 79 gün süren yasak boyunca ağır silahlarla bombalanan kentte; bebek, çocuk, kadın ve yaşlı demeden sivil yurttaşlar hedef alındı. Saldırılarda 177'si bodrumlarda olmak üzere toplam 288 kişi katledildi. Özellikle bodrumlarda katledilenlerin cenazeleri teşhis edilemediği için yıllarca ailelerine teslim edilmedi.
 
İnsan hakları örgütlerinin hazırladıkları raporlara göre; katledilenlerin 1’i bebek olmak üzere 41’i çocuk, 22’si kadın. 10 yıl geçmesine rağmen 14 kişinin cenazesinin nerede olduğu bilinmiyor. İnsan hakları örgütleri tarafından hazırlanan raporlarda, ölümlerin büyük çoğunluğunun ambulansların engellenmesi nedeniyle yaşandığı belirtildi. 
 
DAVALAR SÜRÜNCEMEDE BIRAKILDI
 
Katledilenlerin faillerinin yargılanması için yapılan başvurular büyük oranda sonuçsuz kalırken, 5 dosyada failler hakkında daimi arama kararı çıkartıldı. Savcılığın takipsizlik kararı verdiği 70 dosyada Sulh Ceza Hakimliği’ne yapılan itirazların ret edilmesi üzerine ailelerin avukatları, yaşam hakkı başta olmak üzere bir çok hakkın ihlal edilmesi nedeniyle dosyaları Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşıdı. AYM 54 dosyada başvuruların reddine karar verirken, 16 dosyada ise henüz bir karar vermedi. 
 
52 DOSYA AİHM’DE
 
AYM’ye yapılan başvurulardan da yanıt alamayan aileler avukatları aracılığıyla 52 dosyayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşıdı. 2 dosyada ise başvurucuların yaşamını yitirmesi üzerine AİHM’e taşınamadı. Yaşanan yaşam hakkı ihlaline dair 25 dosyada ise 10 yıldır soruşturma aşaması devam ediyor.
 
14 CENAZE HALEN ‘KAYIP’
 
Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Aileler ile Yardımlaşma Dayanışma Birlik ve Kültür Derneği’nin (MEBYA-DER) verilerine göre; Feride Yıldız, Mardin Çelebi, Hacer Arslan, Osman Gökhan, Hüseyin Derviş, Servet Aslan, İdris Susin, Ali Aslan, Cemal Pürlek, Emrah Aşkan, Sercan Uğan, Mustafa Keçanlu, Emrah Aşkın ve Sakine Durmiş’in akıbetleri halen belirsiz. 
 
Hizne Arslan (50) da kızını arayan annelerden birisi. Hizne Arslan, yasak döneminde kızı Hacer ve oğlu Mehmet Sait ile kardeşi Mehmet Selim Turay'ı yitirdi. Hizne Arslan, 10 yıldır kızından bir parça arıyor. 
 
Kızının Cizîr Belediyesi’ne bağlı Bişeng Sağlık Kabini'nde çalıştığını belirten Hizne Arslan, yasaklar döneminde evlerinin yıkılması nedeniyle aynı mahalledeki yakınlarının yanına yerleştiklerini anlattı. Kızı ile en son yasakların 35’inci gününde konuştuğunu aktaran anne Hizne Arslan, o günden sonra bir daha kızından haber alamadığını ifade etti. 
 
KIZINI ARARKEN KARDEŞİNİN YAŞAMINI YİTİRDİĞİNİ ÖĞRENDİ 
 
Hizne Arslan, kızının akıbetini sorarken, kardeşinin hayatını kaybettiğini öğrendiğini aktararak, “Kıyameti yaşadık. 10 yıl oldu yaralarımız aynı ve hala kanıyor. Kızımın cenazesi 10 yıldır bulunamadı. Hacer’in ismi ilk bodrumda okundu. Cenazelerimizi ararken çok şeye şahit olduk. Çok vahşete şahit olduk. Adaletten bahsediyorlar. Benim, bu devletin adaletine hiç inancım yok” dedi. 
 
‘DİŞİNDEN TANIDIM’
 
“Sadece ölümü görmedik ölümden de kötüsünü gördük” diyen Hizne Arslan, “Cenazesini gömememe, taziyesini kuramama ölmekten de beterdir. Oğlunu, kardeşini gönül rahatlığı ile gömememek, kızının bir parçasını bulamamak her acıdan daha acıdır. Kızımı bulmak için defalarca kan verdim. Yaşadıklarımız normal şeyler değildi. Kızımın tabutu sanıp kendi elimle açtığım tabutta oğlumun cenazesi ile karşı karşıya kaldım. Oğlumun vücut bütünlüğü yoktu onu dişinden tanıdım. Oğlumun cenazesini Riha’dan Cizîr’e getirene kadar onlarca kontrol noktasından tabut açıldı. Ne zaman Cizîr’e girsem kontrol noktasında o günler geliyor aklıma” diye konuştu. 
 
‘BİR MEZARI OLSUN’
 
Kızı Hacer Arslan’ın hemşirelik stajı yaptığı Cizre Devlet Hastanesi’ne 10 yıldır giremediğini belirten Hizne Arslan, “Birçok kez farklı yerlerde kan verdik ama devlet ‘kızının cenazesi elimizde değil’ dedi. Avukatlarımız aracılığı ile birçok girişimden bulunduk ama sonuçsuz kaldı. Sadece bir kemik bile olsa onu bana versinler, gömeyim ve diyeyim ‘kızımın bir mezarı var.’ Sadece bileyim kızımdan bir parça mezarda. 10 yıl geçti, insanların yakıldığı bodrumların üzerine TOKİ inşa ettiler. Bodrumlardan çıkan enkazları dere kenarına döktüler ve üstüne park yaptılar. Orası park değil, bizim çocuklarımızın mezarlığı. Nerede adalet? Anneler yıllardır kan ağlıyor. Niye kimse sesimizi duymuyor” diye sordu. 
 
‘BARIŞ OLSUN’
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan tarafından başlatılan Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne de değinen Hizne Arslan, “Hiçbir zaman savaş istemedik. Benim ciğerim yandı, hiçbir annenin ciğeri yanmasın. Umut ediyoruz ki kan durur. Barış olsun. Zindanların kapıları açılsın. Abdullah Öcalan özgür olmalı. Dünyada herkes gibi bizim de Önderimiz ile özgür yaşama hakkımız var. Anneler çocuklarına kavuşsun. Anneler yıllardır çocuklarına hasret. Umut ediyorum ki savaşlar son bulur. Bütün annelere çağrımızdır; Elinizi taşın altına koyun ve barış için çalışın. Anneler artık ağlamasın” diye belirtti. 
 
MA / Emrullah Acar