DİSK Genel Başkanı Çerkezoğlu: Artık rakamların peşinde koşmayacağız

img
İSTANBUL - DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, bugün talep edecekleri asgari ücretin yüksek enflasyon koşullarında iki ay sonra uçup gideceği için artık rakamların peşinde koşmayacaklarını söyledi. Çerkezoğlu, onun yerine Türkiye’nin asgari ücretliler toplumu olmaktan kurtarılmasına dair taleplerini sıraladı.
 
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, işçi ve emekçilerin merakla beklediği 2024 yılı asgari ücretinin belirlenmesi öncesinde basın toplantısı düzenledi. Beşiktaş’ta bulunan Genel Merkez’lerinde düzenlenen toplantıda konfederasyon yöneticileri de yer aldı.
 
Toplantıda konuşan Arzu Çerkezoğlu, 2024 yılına dair asgari ücret talep rakamı açıklamayacaklarını duyurdu. 
 
DİSK Araştırma Merkezi’nin hazırladığı “Asgari Ücret Araştırması 2024” raporu hakkında bilgi veren Çerkezoğlu, “DİSK olarak Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda yer almıyoruz. Yani müzakere masasında yer almıyoruz ancak her yıl bir ortalama ücret hâline gelmiş olan ve Türkiye’de çalışan herkesin çalışma koşullarını belirleyen asgari ücretin belirlenmesi sürecinde iş yerlerinden alanlara kadar insanca yaşayacak bir asgari ücret için, insanca yaşayacak bir ücret için bu mücadeleyi sürdürüyoruz. Bu yıl da yine hem taleplerimizi paylaşacağız ve ardından da iş yerlerinden alanlara, meydanlara kadar bir mücadeleyi hep birlikte başlatacağız” dedi. 
 
İNSANCA BİR YAŞAM
 
Ülkede yüksek enflasyon ve alım gücünü hızla eriten bir pahalılığın yaşandığını söyleyen Çerkezoğlu, “Gelirde adalet, vergide adalet” mücadelelerini, 2024 asgari ücretinin belirleneceği aralık ayında “İnsanca yaşanabilir ücret” talebiyle sürdüreceklerini belirtti. 
 
İnsanca yaşanabilir bir ücret istediklerini vurgulayan Çerkezoğlu, “Türkiye’de ücretler değil insanca yaşamaya, hayatta kalmaya bile yetecek düzeyde değildir. 2023 yılı ikinci yarısı için belirlenen asgari ücret, açlık sınırının dahi altında kalmaktadır. Daha da önemlisi Türkiye'de asgari ücret, dünyanın genelinde olduğu gibi sembolik, istisnai bir ücret değildir. Aksine Türkiye’de asgari ücret ortalama ücret haline gelmiştir. Merkez Bankası ve DİSK-AR verileri ile çeşitli araştırmalar asgari ücret civarında bir ücretle çalışanların oranının yüzde 50’lerde olduğunu göstermektedir” şeklinde konuştu.
 
YOKSULLUK SINIRI 45 BİN LİRAYA DAYANDI
 
Bugün Türkiye'de dört kişilik bir ailenin sağlıklı beslenmesi için gerekli olan rakamın açlık sınırı olan 13 bin lirayı geçtiğini söyleyen Çerkezoğlu, “Yoksulluk sınırıysa 45 bin liraya dayandı. Bu süreçte, şu anda temmuz ayında belirlenmiş olan ve yılsonuna kadar geçerli olan 11 bin 402 lira olan asgari ücret, açlık sınırının bile çok gerisine düşmüş durumda” dedi.
 
ASGARİ ÜCRETLE ÇALIŞANLARIN ORANI YÜZDE 70
 
Bütün dünyada sembolik bir ücret olan asgari ücretin Türkiye’de ise ortalama ücret hâline geldiğini dile getiren Çerkezoğlu, “Merkez Bankası’nın verileri, DİSK-AR verileri, Türkiye’nin bir asgari ücretliler toplumu hâline geldiğini gösteriyor. Türkiye’nin bir asgari ücretli ülkesi hâline gelmesinin nedeni ise başta sendikalaşmanın, toplu sözleşme ve grev hakkı olmak üzere sendikal hakların kullanımının önündeki engellerdir. Yani iktidarın siyasi tercihleridir. Türkiye, dünyada Avrupa Birliği ülkeleri içerisinde en düşük toplu iş sözleşmesi kapsamı oranına sahip iki ülkeden bir tanesidir. Türkiye’yi, görevleri yasaklamakla övünen bir zihniyetin yönetmesi ve sendikalaşmanın, hak aramanın önüne çıkartılan antidemokratik engeller nedeniyle biz, asgari ücreti her yıl daha fazla konuşuyoruz. Özellikle aralık ayında, Türkiye’nin en önemli gündemi asgari ücret oluyor. DİSK-AR’ın araştırmasında da detaylı biçimde inceleyebileceğiniz gibi çalışanların yarısından fazlası asgari ücret ve civarında ücretle çalışmaktadır. Özel sektördeyse asgari ücretle çalışanların oranı yüzde 70’e kadar çıkmaktadır” ifadelerini kullandı.
 
KADINLARIN YÜZDE 41’İ ASGARİ ÜCRETE DAHİ ULAŞAMIYOR
 
Çerkezoğlu, kadınlarda, kadın işçilerde ise durumun daha da vahim olduğunun altını çizdi.  Çerkezoğlu, “Kadınların yüzde 61,4’ü asgari ücret civarında bir ücretle çalışırken, kadın işçilerinin yüzde 41’i asgari ücrete dahi ulaşamıyor. Asgari ücrete bile erişemeyenler, ülkemizin başka bir kanayan yarasıdır. Özellikle kayıt dışı çalışanlar başta olmak üzere Türkiye’de 7,5 milyon işçi, çalışan asgari ücrete bile ulaşamıyor. Kayıt dışı çalışanların yüzde 85’i asgari ücretin altında bir ücretle çalışıyor. Hepimizin çalışarak ürettiği, hepimizin alın teriyle oluşan milli gelirin paylaşımı açısından çok önemli bir veri de kişi başına gayrisafi yurtiçi hasılanın asgari ücrete oranı.
1974’te kişi başına milli gelirin yüzde 80’i düzeyinde olan asgari ücret, 2023’te yüzde 47’sine kadar geriledi. Bu gerilemenin anlamı, asgari ücretle çalışanların göreli olarak yoksullaşmasıdır. Öte yandan asgari ücretle çalışanların oranının artması nedeniyle bu durum, ülkemizde gelir dağılımı adaletsizliğinin ne kadar büyüdüğünü göstermektedir. Yine söylenenin aksine Türkiye, asgari ücretin son derece düşük olduğu ülkelerden bir tanesi. 2013’te Avrupa’da, Türkiye’den daha düşük asgari ücretin olduğu 14 ülke varken bu 2023 yılında 4’e düşmüştür” dedi.
 
‘ASIL MESELEMİZ TÜRKİYE’NİN BİR ASGARİ ÜCRETLİLER TOPLUMU OLMAKTAN KURTARILMASIDIR’
 
Bu ülke, bu halk, Türkiye işçi sınıfı bu tabloyu hak etmediğini söyleyen Çerkezoğlu, şunları kaydetti: “DİSK-AR’ın araştırmasından özet olarak sunmaya çalıştığımız bu veriler, Türkiye’deki asgari ücret gerçeğini gözler önüne seriyor. Bu çerçevede DİSK olarak 2024 yılı asgari ücretine dair görüşlerimizi gelirde adalet, vergide adalet, insanca yaşanabilir ücret için atılması gereken adımları DİSK olarak şu şekilde özetliyoruz. Asgari ücret değil, toplu pazarlık kapsamı genişletilmelidir. Asıl meselemiz Türkiye’nin bir asgari ücretliler toplumu olmaktan kurtarılmasıdır. Asıl mesele, asgari ücretle çalışanların kapsamını daraltmak ve ücret düzeylerini toplu pazarlıkla belirlemektir.
Milyonların asgari ücrete mahkûm edilmemesi için, sendikal hakların kullanımının önündeki engellerin kaldırılması, barajların kaldırılması, toplu pazarlık kapsamının genişletilmesi gerekmektedir. 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nda yer alan mekanizmasının derhal yürürlüğe sokulması ve toplu iş sözleşmelerinin, yani bir iş kolunda imzalanan toplu iş sözleşmelerinin sendikasız iş yerlerinde de uygulanması sağlanarak toplu sözleşme kapsamı genişletilmeli. Böylelikle de asgari ücretle çalışanların oranı düşürülmelidir.
 
‘ASGARİ ÜCRET, MEMLEKET MESELESİDİR’
 
Asgari ücret, Türkiye’de milyonların meselesidir. Deyim yerindeyse memleket meselesidir. Yani asgari ücretin bir ortalama ücret olduğu gerçeği dikkate alınmalıdır asgari ücret belirlenirken. Asgari ücret artışında resmi enflasyon, hedeflenen enflasyon değil; kişi başına milli gelir artışı, yani büyüme esas alınmalıdır. Asgari ücret baskılanmış ve güdümlü resmi enflasyona göre değil, geçim şartlarına ve ekonomik büyümeye göre saptanmalıdır. Hele de son günlerde iktidar sözcülerinin sıkça dile getirdiği hedef enflasyon doğrultusundaki bir ücret artışı asla kabul edilemez. Siyasi iktidar, kendi hedeflediği enflasyon rakamlarına bile ulaşamıyor.
 
Kendi hedeflerini de sürekli güncellemek zorunda kalan bir hükümet var Türkiye’de. 2023 yılı sonu için önce enflasyon hedefini yüzde 22 olarak açıklamıştı AKP iktidarı. Ardından Merkez Bankası Başkanı, bunu yüzde 40’lara güncelledi. En son orta vadeli programda Hazine ve Maliye Bakanı, yüzde 65’e güncelledi. Yani kendi hedefledikleri enflasyon rakamlarını bile tutturamadıkları bir ülkede, hedeflenen enflasyon üzerinden ücret artışı demek, milyonların açlığa ve yoksulluğa mahkûm edilmesi demektir. Üstelik TÜİK tarafından açıklanan enflasyonun bile gerçeği yansıtmadığı koşullarda böylesi bir yaklaşım asla kabul edilemez.”
 
EMEKLİ ÜCRETLERİ
 
Emekli ücretlerinin de 2008 yılından beri, 2008’de AKP’nin yaptığı düzenlemeyle birlikte sistematik bir biçimde gerilediğini gördüklerini söyleyen Çerkezoğlu, “2008 yılında çıkartılan 5510 sayılı yasadan önce asgari ücretten düşük emekli aylığı yokken bugün Hazine’den tamamlanan ve yaklaşık 10 milyon emeklinin yaşamını sürdürmek zorunda olduğu en düşük emekli aylığı 7 bin 500 liradır. Asgari ücretin bile neredeyse yarısı düzeyine gerilemiştir. En düşük emekli aylığı en az asgari ücret düzeyine yükseltilmektedir” dedi. 
 
Çerkezoğlu, “Devletin özel sektördeki işçilerle kamu işçileri ve kamu görevlileri arasında ayrım yapması, Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırıdır. Asgari ücret, en düşük kamu işçisi ücreti ve en düşük memur aylığı dikkate alınarak belirlenmelidir. 13 maddede önerilerimizi özetledik. Gelirde adalet, vergide adalet ve insanca yaşanabilir bir ücret istiyoruz. Her yıl DİSK olarak bir sonraki yıl için geçerli olacak olan asgari ücret önerimizi rakam önerimizi de DİSK-AR’ın raporu üzerinden hesaplıyoruz ve sizlerle paylaşıyoruz. Yıllar sonra ilk kez DİSK olarak bir rakam önerisi paylaşmayacağız. Yani 2024 yılında asgari ücretin ne kadar olması gerektiğini sorarsanız bir rakam söylemiyoruz.
Çünkü bugün 1 Aralık. Biz, zamlı asgari ücreti 1 Şubat’ta alacağız. Bugün söylediğimiz rakamın dahi, bu yüksek enflasyon koşullarında iki ay sonra 1 Şubat’ta bile uçup gideceğini hepimiz biliyoruz. O nedenle asgari ücret konusunda artık rakamların peşinde koşmak istemiyoruz. Öncelikle Türkiye’nin asgari ücretliler toplumu olmaktan kurtarılması için ücretlerin asgari ücret olarak değil, toplu pazarlıkla belirlenmesi için ve aynı zamanda da insanca yaşayacak bir asgari ücret için tarifimizi maddelerde açık bir biçimde yaptık” diye konuştu. 
 
‘TALEPLERİMİZİN HİÇ BEKLEMEDEN, HAYATA GEÇİRİLMESİNİ İSTİYORUZ’
 
Gelirde ve vergide adalet için taleplerini 13 maddede topladıklarını dile getiren Çerkezoğlu, “Bu taleplerimizin hiç beklemeden, hemen şimdi hayata geçirilmesini istiyoruz. Bunun için Türkiye’nin dört bir yanında mücadelemizi büyütüyoruz. Bugün açıklamamızı yaptık. Önümüzdeki hafta pazartesi gününden itibaren 4-8 Aralık tarihleri arasında DİSK’in örgütlü olduğu, Türkiye’nin dört bir yanındaki bütün iş yerlerinde, fabrikalarda, örgütlü olduğumuz iş yerlerinde gelirde adalet, vergide adalet, insanca yaşanacak ücret için bildirilerimiz okunacak.
 
Tüm iş yerlerinde bütün DİSK’li işçiler, taleplerini çalıştıkları iş yerlerinden, tezgah başlarından ifade edecekler. 8 Aralık’ta Ankara’da Bölge Temsilciler Kurulumuzu yapacağız ve ardından yine bir basın toplantısı, basın açıklaması gerçekleştireceğiz. 10 Aralık’ta Ankara’da, emekli sendikalarımızın düzenlediği “Emeklilikte Adalet Mitingi”miz, büyük emekli mitingi olacak. Ardından 11 Aralık’tan itibaren DİSK’in gelirde adalet, vergide adalet ve insanca yaşanabilir ücret yürüyüşü, ülkenin dört bir yanına ulaşacak.
 
DİSK’in örgütü olduğu bütün bölgelerde gerçekleştireceğimiz kitlesel işçi buluşmalarıyla kent kent, meydan meydan mücadelemizi büyüteceğiz. DİSK Yönetim Kurulu olarak doğrudan batıya, güneyden kuzeye Türkiye’nin dört bir yanında bütün bölgeleri kent kent dolaşacağız. Ülkemizin her yerinde bu taleplerimizi işçi arkadaşlarımızla birlikte yükselteceğiz” dedi.
 
Çerkezoğlu, DİSK olarak 2024 yılı asgari ücretine dair taleplerini ise şöyle sıraladı:
 
* Asgari ücret değil toplu pazarlık kapsamı genişletilmelidir. Asıl mesele asgari ücretle çalışanlarının kapsamını daraltmak ve ücret düzeylerini toplu pazarlıkla belirlemektir. Milyonların asgari ücrete mahkûm edilmemesi için sendikal hakların kullanımının önündeki tüm engeller ve barajlar kaldırılmalı, toplu pazarlık kapsamı genişletilmelidir. 6356 sayılı Yasa’da yer alan teşmil mekanizması işletilmeli, toplu iş sözleşmeleri sendikasız işyerlerine de uygulanmalıdır.
 
* Asgari ücretin ülkemizde ortalama ücret haline geldiği dikkate alınarak asgari ücret tespit edilmelidir.
 
*Asgari ücret artışında resmi enflasyon/hedeflenen enflasyon değil, kişi başına GSYH artışı esas alınmalıdır. Asgari ücret baskılanmış ve güdümlü resmi enflasyona göre değil geçim şartlarına ve ekonomik büyümeye göre saptanmalıdır. Hele de iktidar sözcülerinin sıkça dile getirdiği “hedeflenen enflasyon doğrultusunda ücret artışı” kabul edilemez. Ülkeyi yönetenler enflasyon hedeflerini hiçbir zaman tutturamıyorken, üstelik açıklanan enflasyon bile gerçeği yansıtmazken, hedeflenen enflasyona göre ücret artışı yapmak, milyonları daha da yoksullaştırmak anlamına gelecektir. Asgari ücret artışında dar gelirlilerin gıda enflasyonu ile kişi başına ekonomik büyüme esas alınmalıdır.
 
*Asgari ücret yüksek enflasyon koşullarında yıl dört kez belirlenmelidir. Yüksek enflasyon koşullarında yılda bir kez asgari ücret belirlenmesi çalışanları açlığa, yoksulluğa mahkûm etmektir. Aralık 2023’te belirlenecek asgari ücretin 2024 yılı boyunca geçerli olacağına dair açıklamalar asla kabul edilemez. Enflasyon tek haneli rakamlara düşünceye kadar asgari ücretin, değil iki kez yılda dört kez güncellenmesi zorunludur.
 
*Asgari ücret artışında yoksulluk sınırı bir kriter olarak dikkate alınmalı ve bir evde iki kişi çalıştığında yoksulluk sınırını aşan bir gelir elde etmeleri güvence altına alınmalıdır.
 
*Türkiye’de asgari ücretin tespitinde uluslararası standartlara uyulmuyor. Birleşmiş Milletler, Uluslararası Çalışma Örgütü ve Avrupa Konseyi standartları dikkate alınmıyor; ailesi hesaba katılmadan tek bir işçi üzerinden asgari ücret hesaplanıyor. Asgari ücret tespitine ilişkin 131 sayılı ILO Sözleşmesi onaylanmalı, Avrupa Sosyal Şartı’na asgari ücretle ilgili konan çekince kaldırılmalıdır. Asgari ücret, uluslararası standartlara uygun şekilde, işçinin ailesi ile birlikte geçinebileceği bir ücret olmalıdır.
 
*Asgari ücret sonrası ilk vergi dilimine uygulanacak oran yüzde 10’a düşürülmelidir.
 
*Gelir vergisi tarife dilimleri, asgari ücret artışından az olmamak kaydıyla, yeniden değerleme oranında artırılmalıdır.
 
*Verdiğimiz uzun mücadelelerin sonucu olarak ücret gelirlerinin asgari ücret kadar kısmı gelir vergisinden istisna edilmiş olmasına rağmen istisna uygulamasının matrahtan indirim yerine vergiden indirim yoluyla yapılması nedeniyle ücretli çalışanlar asgari ücret vergi istisnasından gerektiği gibi yararlanamıyor. Asgari ücret vergi istisnası, vergiden değil, matrahtan indirim yoluyla uygulanmalıdır.
 
*2008 yılından beri işverenlere verilen 5 puanlık SGK prim desteği işçilere de verilmelidir.
 
*Çağ dışı damga vergisi kaldırılmalıdır.
 
*2008 yılında çıkarılan 5510 sayılı Yasa’dan önce asgari ücretten düşük emekli aylığı söz konusu değildi. En düşük emekli aylığı en az asgari ücret düzeyine yükseltilmelidir.
 
*Devletin özel sektördeki işçilerle kamu işçileri ve kamu görevlileri arasında ayrım yapması Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırıdır. Asgari ücret en düşük kamu işçisi ücreti ve en düşük memur maaşı dikkate alınarak hesaplanmalıdır.