ANKARA - Türkiye ekonomisinin iyileşmesi için günübirlik politikalar yerine kamucu ve planlı bir yöntemin esas alınması gerektiği belirten ekonomist Mustafa Altıntaş, “Erdoğan'ın Nas’ı kayaya çarpmıştır” yorumunda bulundu.
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Faiz sebep, enflasyon sonuç" ısrarı nedeniyle 27 ay boyunca arttırılmayan politika faizi, Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan başkanlığındaki ilk Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında yüzde 8,5'ten yüzde 15'e yükseltildi. Beklentilerin altında gerçekleşen faiz artırımına piyasalardan sert tepki geldi. Bunun sonucunda seçimden önce 21,5 lira altında olan dolar, seçimden kısa bir süre sonra 26 lirayı geçti, Euro ise 28 TL’yi geçerek, yeni rekor kırdı.
Faiz artırımı sonrası bir türlü durdurulamayan döviz kuru ve ekonomi yönetimine duyulan güvensizliğe dair değerlendirmelerde bulunan ekonomist Mustafa Altıntaş, politika faizinde gerçekleşen 650 puanlık artışın Türkiye ekonomisinin gerektirdiği faiz düzeyinin gerisinde kaldığını, gereksinim duyulan “Şok tedavi” yerine faiz artışının kademeli olarak planlama politikasının benimsendiğini söyledi.
‘PPK BAĞIMSIZLIĞINI GÖRMELİ’
Uzun dönemde olacakları öngörebilmek için Merkez Bankası PPK kararlarının siyasal karar organı karşısındaki bağımsızlığını görmek gerektiğini aktaran Altıntaş, ekonomi yönetimindeki belirsizliğin de piyasalar tarafından kuşkuyla karşılandığını ifade etti. Altıntaş, “Erdoğan NAS ve dogmalarında inatçı bir kişiliğe sahip. Emir ve komuta köşkünden, oyuncuların evrensel doğrularına ne kadar katlanacağı da belirsizliği üretecektir” ifadelerini kullandı.
‘YOKSULLUK AKP’NİN GÜVENCESİ’
Türkiye ekonomisinin iyileşmesi için saplantılardan ve günübirlik politikalardan uzaklaşarak, uzun süreli, kamucu ve planlı bir yöntemin esas alınması gerektiğini vurgulayan Altıntaş, “Tek başına iktidara yüzde 10’luk barajla gelen ve 22 yıldır bu konumunu koruyan AKP, yoksulluk, yolsuzluk ve yasakları giderme vaatlerinin tam tersini yapmış, bunları yaygınlaştırmış ve derinleştirmiştir. Artan yoksulluk AKP’nin dayanağını, güvencesini oluşturmuştur. Türkiye, açlık sınırıyla yarıştırılan ‘asgari ücret tuzağına’ düşürülmüş ve bu sınırda sallanmaktadır” dedi.
‘ÜRETİM EKONOMİSİNE GEÇİLMELİ’
Altıntaş, krizden çıkılabilmesi için ekonomi politikasında devrimci bir atılımın gerçekleşmesi gerektiğini söyledi. Altıntaş, “Sadaka ekonomisinden üretim ekonomisine geçilmeden geniş yığınların gününden mutlu, geleceğinden umutlu olması mümkün değildir. Türkiye halkı, Anayasa’da var olan ‘mutlu yaşama hakkını’ ve ‘korkusuz yaşama hakkını’ talep edici bir yönelim içine girmelidir” diye konuştu.
‘ERDOĞAN’IN NAS'I KAYAYA ÇARPTI’
Ekonominin, toplumsal yaşamın, siyasal düzenin, eğitim, sağlık ve yaşamın tüm alanlarının dinsel kurallara göre düzenlenmesinin bir saplantı haline geldiğini söyleyen Altıntaş, Erdoğan’ın ise bunu saklamadığını belirtti. Altıntaş, “Erdoğan bunu da saklamamakta ve yanında ayırmadığı Şeyhülislam Dinişleri Başkanı ile dogmalarını fetvalaştırma çabasında. Enflasyonun önlenmesini, yaratıcısı olduğunu ileri sürdüğü faizin düşürülmesine dayandırmışlardı. Kapalı bir ekonomide bu türden saplantınızı uygulama alanı bulabilirsiniz ama küreselleşen bir dünyada, bir de borçlanmadan dengenizi sağlayamıyorsanız, kafanızı kayalara çarpmak kaçınılmazdır. Yaşanılan durum tam da budur. Erdoğan'ın Nası’ı bu kayaya çarpmıştır. Para ve maliye politikasının akla uygun, Ortodoks araçlara yeniden teslim edilmesi bunun göstergesidir. Bu sonuç Erdoğan'ın iktisatçı olduğu savının da iflasıdır.”
‘PPK ÜYELERİ BOYUN EĞDİ’
Erdoğan'ın sıcak para kapılarını yeniden açma çaresizliğine düştüğünü ve bu durumda finans çevrelerinin reçetelerini kabul etmek zorunda kaldığına vurgu yapan Altıntaş, şunları söyledi: “Önce suçlayarak uzaklaştırdığı Şimşek’i ve hakkında kimi suçlamalar olan uluslararası fon yöneticisi olan birini Merkez Bankası Başkanlığa getirme durumunda kaldı. AKP, 22 yıldır kadrolarını sürekli değiştirdiği gibi, açtığı sayısız ekonomi programlarını süresi tamamlamadan değiştirme alışkanlığa dönüştürmüş ve bu ise kararsızlığa, uzun dönemli plan ve program yapmayı olanaksız duruma düşürmüştür. Bu neden ‘Türkiye Ekonomi Programı’ bir anlam taşımamaktadır. Dün NAS’a koşulsuz boyun eğen PPK üyelerinin, bu kez öncekinin tam karşıtı bir politikaya boyun eğdi. Bu, sahip olduğumuz insan malzemesinin niteliksizliğini göstermektedir.”
MA / Yüsra Batıhan