Koçerlerin dört bir yanı kameralarla çevrildi!

img
ŞIRNEX - Besta bölgesinden dönen koçerler, hiçbir dönem bu kadar zorluk çekmediklerini belirterek, “Dört tarafımız kameralarla çevriliydi. Konakladığımız ve hayvanları otlattığımız birçok yer yasaklandı” dedi.  
 
Şirnex’ın Besta, Cudî, Gabar ve Çilê Nimêja bölgelerinde son yıllarda askerlerin gözetiminde korucuların eliyle başlatılan ağaç kesimi sürüyor. Ağaç kesimiyle birlikte söz konusu bölgelerde birçok kez binlerce asker ve korucunun katılımıyla operasyon başlatıldı. En son Besta’da 7 Kasım’da başlatılan askeri operasyon sürüyor. Her yıl bahar aylarının başında Besta bölgesine yönünü çeviren koçerler, bu yıl hem yapılan askeri operasyonlar hem de bölgedeki ağaç kesiminden kaynaklı büyük zorluklarla karşılaştı. 
 
6 aylık bir koçerlik serüveninden sonra yayladan inen koçerler, “güvenlik” gerekçeleriyle son yılların en zorlu yazını geride bıraktıklarını belirtti. 
 
‘HER BİR TARAFIMIZDA KAMERALAR VARDI’
 
Koçerlerden Taybet Güngen (50), bu yıl bölgede kadın koçerlerin çok zorlandığını ifade ederek, “Yıllardır koçeriz. Geçimimizi hayvancılıkla sağlıyoruz. Eğer hayvancılık yapmazsak ne iş yapacağız? Bundan başka yapacak başka iş yok. Bu yıl Besta’da bulunan Rîsor bölgesine gittik. Orada her bir dört tarafımız kameralarla çevriliydi ve lavaboya dahi rahatlıkla gidemiyorduk. Kameralardan dolayı banyo dahi yapamıyorduk. 6 ay kaldığımız süreçte aralıksız bir ağaç kesimi vardı. Ağaçları kestiklerinde yüreğimiz yanıyordu. Yere cenaze düşmüş kadar üzülüyorduk. Her yerde askerler vardı. Her bir adımımız kameralarla izleniyordu. Yayladayken bir grup asker ‘güvenlik’ gerekçesiyle nüfus cüzdanlarımızın fotoğraflarını çekti. Bizi de saydılar, sonra çekip gittiler” dedi. 
 
SU KAYNAKLARINI KURUTTULAR
 
Devam eden ağaç kesimini dikkat çeken Güngen, “Eğer insanlarımız ağaçların kesilmesine izin vermeseydi, kimse kesemezdi. Artık kimse oralara gidip hayvan otlatamaz. Kanîya Mîr’deki ağaçları kestiler, var olan su kaynaklarını da kapattılar. Yaş ağaçları motorlar kestiğinde sanki çığlıkları göğü inletiyordu. Orada domates ekiyorduk, baldan daha tatlıydı. Ama üstüne kule yaptılar. Her şey elimizden çıktı. Suyumuzu kuruttular, ağaçlarımızı kestiler. Besta’da ki ağaç kıyımı biterse Gabar Dağı’nda başlatacaklarını söylediler. Bu ağaçları kesmeye hakları yok. Bir ağacın ne zararı olabilir?” diye sordu. 
 
‘MOTOR SESİNDEN HAYVANLAR OTLANAMIYORDU’
 
Kadınlardan Hikmet Taşar (52), bölgede ağaç kesimi başlatıldığından beri ciddi engellemelerle karşı karşıya kaldıklarını söyleyerek, “Hayvanlarımız nerede dursa, zırhlı araçlar da gelir orada dururdu. Eskiden Kanîya Mîr’de çadırlarımızı açardık. Ama orası elimizden alındı, üzerine kalekol ve kule yapıldı. Bu yıl her tarafımızda ağaç kesimi vardı. Motorun sesinden hayvanlar otlanmıyordu. 50 yıllık otlaklarımız tek seferde yok edildi. Artık eski koçerlik kalmadı. Eskiden nerede durmak isteseydik, orada duruyorduk. Ama şimdi öyle değil. Son 2 ayda askerler sürekli olarak uyarı yapıp, ‘çıkın’ diyorlardı. Çilê Nimêja’da bize, ‘kalkın buradan’ dediler. Biz de oradan kalkıp Rîsor’a gittik. Orada da çadırlarımız kesilen ağaçları taşıyan traktör ve araçlardan dolayı toz içinde kalıyordu. Gelene kadar çok zorluk çektik. Biz artık huzur istiyoruz” diye belirtti. 
 
‘KADINLAR İÇİN ÇOK DAHA ZORDU’
 
Koçerlerden aynı isim ve soyadı taşıyan Taybet Güngen ise, bölgede zorlukların en üst seviyeye ulaştığını kaydederek, şunları söyledi: “Ağaç kesimi bu yıl çok fazlaydı. Dönüşümüze bir ay kala bize, ‘gidin başka yerde bekleyin, size bir şey olursa sorumlusu biz değiliz’ dediler. Bu yılın zorlukları çok daha fazlaydı. Özellikle de biz kadınlar için daha fazla zordu. Ağaç kesiminin olduğu her yerde kamera kuruyorlardı. Bir tek ağaç bırakmadılar. Günde 30 traktör geliyordu ve bunlar kesilen ağaçları taşıyorlardı. Besta’nın ağaçlarını yok ettiler. Kesilen her bir ağaç yüreğimizi yakıyordu. Ama elimizden hiç bir şey gelmiyordu. Ağaç kesmek insani bir şey değil, günahtır.”