İSTANBUL – İBB’den ihraç edilen Faruk Görken, katıldıkları çeşitli eylemlerin önlerine suç unsuru olarak çıkarıldığını söyleyerek, mücadelelerini sürdüreceklerini ifade etti.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) yönetimi tarafından işlerine son verilen işçilerin 28 Temmuz’da belediyenin Saraçhane binası önünde başlattığı süresiz oturma eylemi 7’nci gününde devam etti. Açıklamaya Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (TÜM BEL SEN), Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Emek Partisi (EMEP) ve Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) yanı sıra çok sayıda kişi katıldı. Açıklamanın olduğu alana "İşimizi geri istiyoruz haksız işten atılan İBB çalışanları” ve “Haksız, hukuksuz yere işten çıkarılan İBB işçilerinin yanındayız” pankartları açılırken sık sık, "Atılan işçiler geri alinsin", "İşimizi geri istiyoruz" ve "Zafer direnen emekçinin olacak" sloganları atıldı. "İBB suça ortak olma", "Birleşen işçiler kazanacak”, "Barış Akademisyenleri onurumuzdur", "Kod 42'yi al başına çal" ve "İşimizi geri istiyoruz" dövizleri taşındı.
İlk olarak eylemde konuşan KESK Platform Sözcüsü Nezahat Altınsoy Özen, “Milyonlarca insanı yoksullaştırdınız, işsiz bıraktınız, açlığa mahkum ettiniz. Yetmedi. Şimdi de işe girmek için çaba sarf eden gençlerin umudunu yağmaladınız” ifadelerini kullandı. Özen, yaşanan ekonomik krizde işçilerin işten çıkarılmasının kabul edilebilir olmadığını söyleyerek, işçilerin bir an önce işe iade edilmesi gerektiğini söyledi.
‘ŞANTAJ ARACI DEĞİLİZ’
Ardından konuşan TÜM BEL SEN Kadın Sekreteri Nazife Bayrak Tosun, işten çıkarılmalarının hukuksuz olduğunu ve bu hukuksuzluğu kabul etmediklerini ifade etti. İnsanların açlığa mahkum edildiği bir anlayışı kabul etmediklerini belirten Tosun, “Bu sosyal-demokratik belediyecilik anlayışına denk düşmüyor. Biz çalışanlar asla şantaj aracı değiliz. Bizler ürettiğimiz için sizi desteklediğimiz için siz buralarda varsınız” dedi.
MUHALEFETTE İKTİDARIN YÖNTEMLERİ
ÖHD adına konuşan avukat Ahmet Baran Çelik, hakları direnişe geçenlerin ve onların yanında direniş gösterenlerin yanında olduklarını söyledi. Çelik, “Ülkeyi değiştireceğini vaat eden bir siyaset ve ülkeyi değiştireceğini vaat eden bir siyasetçi tarafından mevcut iktidarın yöntemleriyle arkadaşlarımız işten atılıyor. Toplum henüz iktidara gelmeden iktidarın yöntemini kullanan bir siyasetçiyi nasıl karşılayacak bilmiyorum” ifadelerini kullandı. Çelik, hiçbir geçerli dayanak olmadan işçilerin bir bir işten çıkarıldığını ve açlığa mahkum edilmek istendiğini söyledi.
AÇLIKTA TERBİYE EDİLME TEDİRGİNLİĞİ
Daha sonra basın açıklamasını okuyan ihraç edilen İBB çalışanı Faruk Görken, “Hepimizin hafızasında güvenlik soruşturmaları ve KHK’larla geçen yıllar, emekçilerin temelsiz suçlamalarla işlerinden atılmaları tazeliğini koruyor, her gün pek çoğumuz bu krizde açlıkla terbiye edilme tedirginliğini bizzat yaşıyoruz” ifadelerini kullandı.
CHP’li yetkililerin, 'Valilikten işten çıkarın talimatı geliyor' demesinin doğru olmadığını belirten Görken, “Bu beyan, karar alma mekanizmalarında bulunan temsilcilerin sorumluluğu kendi üzerinden atma beyanıdır. Atanmış valilerin, temsilcilerin talimat verme yetkileri ve hadleri yoktur" dedi. Katıldıkları çeşitli eylemlerin önlerine suç unsuru olarak çıkarıldığını aktaran Görken, “Bu artık mücadele etme yükünü işçinin sırtına yüklemekten öte bu türden bir soruşturmayı meşru görme, olası suç kategorilerini onaylama ve emekçilerin fişlenmesi yolunu açma sonuçlarına varacak düzeyde riskler taşıyan bir tavırdır” ifadelerini kullandı.
İKTİDARIN CEZALANDIRMA ARACI
Güvenlik soruşturmalarının iktidarın beğenmediklerini "cezalandırma aracı" olarak kullandığını dile getiren Görken, konuşmasına şöyle devam etti: “Ana muhalefetin tavrı bu uygulamaya temelden, ilkesel bir itiraz dile getirmek olmalıdır. Geri adım atmanın ve taviz vermenin hep daha fazla kayba yol açacak biçimlerde geri dönüşü olduğuna defalarca şahit olduk. Büyükşehir belediyesi üzerinden yürütülen bu işçi düşmanı girişime karşı sağlam, tavizsiz, geri adım atmayan ve emekçileri liste restlerine kurban etmeyen bir hat çizilmediği takdirde bu tehdidin başka muhalif belediyelere yayılacağını öngörmek güç değil. Dolayısıyla, ana muhalefet partisi başta olmak üzere emekten, barıştan yana herkesi emekçilerin hayatının bu türden siyasi polemiklerin malzemesi olamayacağının bilincinde sağlam bir tavır almaya davet ediyoruz.”
KARARLI DURUŞ
Görken, “Bizler senelerin kazanımı olan insani mesai saatleri ve çalışma koşullarına sahip çıkmaya, politik duruşumuz üzerinden ekmeğimizle tehdit edildiğimiz bu güvencesizlik iklimine, barış talep ettiğimiz için sivil ölüme mahkum eden tavrın bu şekilde yaygınlaşmasına karşı duruşumuzu kararlılıkla sürdüreceğiz” diyerek destek çağrısında bulundu.