İstanbul’dan Cudi Yürüyüşü’ne katılım çağrısı

img
İSTANBUL - Ekolojik talan ile bölgenin insansızlaştırılmaya çalışıldığını belirten HDK Ekoloji Meclisi’nden Volkan Bulut, doğa talanına karşı Cudi Yürüyüşü’ne katılım çağrısı yaptı. 
 
AKP-MHP’nin devreye koyduğu savaş konsepti, bölgede ekolojik talan ile sürdürülüyor. 24 Temmuz 2015’te Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik hava saldırılarıyla başlatılan savaş konsepti, 17 Nisan’da Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ortaklığında Zap, Metîna ve Avaşîn bölgesinde kimyasal ve taktik nükleer silah saldırılarıyla devam ediyor. AKP-KDP’nin 17 Nisan’da başlayan kapsamlı saldırılarla Şırnak’tan Hakkari’ye uzanan sınır hattında doğa talanı da sürdürülüyor. Birçok kez savaş uçaklarıyla bombalanan ve askeri operasyonların bitmediği Cudi ve Gabar dağları ile Besta bölgesinde Mart ayında başlayan ağaç kıyımı ile Botan doğası talan ediliyor. 
 
Aylardır devam eden talana karşı Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Özgür Kadın Hareketi (TJA), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Mezopotamya Ekoloji Hareketi, “Savaş Yıkımına ve Doğa Talanına Karşı Yürüyoruz” şiarıyla 17 Eylül’de Cudi Dağı’na yürüyüş gerçekleştirecek. 
 
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Ekoloji Meclisi’nden Volkan Bulut, ekolojik talan ile bölgenin insansızlaştırılmaya çalışıldığını belirterek, herkesin doğa kıyımına karşı harekete geçmesi çağrısı yaptı. 
 
SAVAŞIN EKOLOJİYE YANSIMASI
 
Savaşın ekolojiye yansımalarına değinen Bulut, sermayenin sıkışmışlığı nedeniyle bütün doğal varlıklara karşı bir saldırı olduğunu kaydetti. Bütün ülkede doğal varlıkların talan edildiğine dikkat çeken Bulut, “Karadeniz’de sular HES barajlarına sıkıştırılıyor ve sermayeye dönüştürülüyor. Ege'de zeytinliklerin yakılarak, enerjiye dönüştürülüyor. Maden ocakları İliç’te, Şırnak’ta, keza Ege’de ve birçok yerde yerin altını üstüne getiriyor. Uluslararası şirketlerle bir araya gelerek çalışan yerli sermaye grupları var” diye konuştu.
 
TALANA SESSİZ KALMAYACAĞIZ
 
Bölgede yüzyıldır tekçi bir anlayışın egemen olduğunu vurgulayan Bulut, “O bölgede bir halkın bütün mal varlıklarının talanı söz konusudur” dedi. HDK ve diğer ekoloji grupları olarak yaşanan doğa talanına karşı sessiz kalmayacaklarının altını çizen Bulut, “Cudi Yürüyüşü’nü duyduğumuzda da görüşmeleri hızlandırmaya başladık. Burada şimdi tek başına HDK, HDP olarak değil, İstanbul’da çalışma yürüten ekoloji aktivistleri, ekoloji grupları, aynı zamanda sol, sosyalist siyasi partiler, HDP ve HDK’nin bileşeninin dışında olan gruplarla da iletişim halindeyiz. Onlarla da bu süreçte toplantılarımız devam ediyor. Onlarla ortak bir fikir ve eylem biçimi için görüşüyoruz” dedi.
 
SAVAŞ ENDEKSLİ BAKIŞ
 
Kapitalist sistemin insan sömürüsü üzerine kurulu olduğunu vurgulayan Bulut, bölgede güvenlikçi politikalar nedeniyle Şırnak'taki meşe ağaçları ve ormanlarının çöle dönüştüğüne dikkat çekti. Bulut, “Çünkü oraya kimsenin girmesine izin verilmiyor. Ağaçlandırılmış bölgenin ne kadarı yok edildiğini bilmiyoruz. Güvenlikçi politikanın kendisi kabaca; ben toprağa ve alanı görebileceğim boyutta yok edebilirim, burada böyle bir sözüm var diyor. Yani toplumun ve doğanın nefes alması için gerekli olan ağaçlar onun için bir şey ifade etmiyor. Çünkü savaş endeksli bakılıyor meselenin kendisine” diye belirtti.
 
DEVLET İÇİN ÖNEMSİZ
 
Bölgedeki doğa katliamlarına savaş endeksli bakıldığı sürece tahribatın süreceğini ifade eden Bulut, “Bu yüzden tarihi varlıkların barajın altında kalması da onun için problem değil. Yani binlerce yıllık tarihi Hasankeyf yok edilirken de problem olmadı. Kürdistan’daki tarihi ve kültürü yok etmek Türkçü, tekçi anlayışa göre arzu ettikleri şey de olabilir. Şırnak’ta ki mesele de biraz bu savaş politikasının öngördüğü şeye göre, doğadaki canlı, ekosistemde ki toplam yaşam formu önemsizleşiyor. Keza yaşam alanları da öyle” ifadelerini kullandı.
 
KARAKOLLAR SORUMLU
 
Doğa talanının aynı zamanda rant olduğunu dile getiren Bulut, “Korucuların kamyon kamyon ağaçları sattığını görüyoruz. Bölge halkı bire bir görüp muhatabı oluyor. ‘Bunu yapanlar kim?’ diye sorduğunuzda bölge karakolları da sorumlu. Hukukçuların da orada odun satanların da söylediği şey özetle şu, korucular kesip kamyonlarla gelip satıyorlar ve belli yüzdeleri bölüşüyorlar. Şimdi bu doğal varlıklar bir grubun, bir mülki amirliğin kendi kendine karar verebileceği varlıklar mıdır, yoksa orada yüzyıllardır yaşayan bölge halkının mı söz hakkı olması gerekir sorusu bize göre daha önemlidir. Şimdi biz mülki idare buna karar verir diyemeyiz. Orada yaşayan halkların karar vermesi gereken bir durum bu” dedi.
 
İSTANBUL’DAN CUDİ’YE 
 
Cudi Yürüyüşü için 17 Eylül’de Şırnak'ta olacaklarını dile getiren Bulut, İstanbul’dan araçların kalkışı için bir organizasyon olacağını söyledi. Bulut, şöyle devam etti: "Toplumdan gizlenen bu doğa katliamının kendisini teşhir edeceğiz. Ama burada bırakmamak gerekiyor. Yüzyıldır süren bir gerçeklik bu. Yereldeki halkın kendisinin özne olarak doğasını savunmasını sağlamak ve biz de bulunduğumuz her alanda bunu teşhir edip buradan onun sesi olmak gibi bir çalışmamız olacak. İstanbul’dan olabildiğince çok insanı Şırnak’a götürüp, o bölgede ki insanları da dinlemeyi sağlamayı amaçlıyoruz. Herkesi doğa talanına karşı ses çıkarmaya davet ediyorum.” 
 
MA / Esra Solin Dal