BİNGÖL - Karlıova’nın Lîçik köyündeki orman kıyımının 38’inci günde sürdüğüne dikkat çeken ÇMO Diyarbakır Şubesi Başkanı Canfidal Boldaş, duyarlılığın oluşturulması için tüm çevrelerin ve STÖ’lerin görev üstlenmesi gerektiğini söyledi.
Dört bir yanı ormanlarla ve nehirlerle kaplı olan Bingöl, doğa katliamıyla karşı karşıya. “Güvenlik” gerekçesiyle çıkarılan orman yangınları, hemen hemen her ilçesinde başlatılan maden projeleri ve orman kıyımlarıyla, kentin ekolojik yapısı yıkıma uğruyor. Karlıova İlçesi Lîçik köyü Serince mezrasında, 18 Temmuz’da başlatılan orman kıyımı, 38 gündür devam ediyor. Köylüler, yaklaşık 300-500 hektarlık alanı kaplayan ormanlık alanda kesilen meşe ağaçlarının mangal kömürü için kullanılacağını söylüyor.
Lîçik köyünden Sadık Görgen (41) arıcılık yaptığını ve geçimini bunun üzerinden sağladığını belirterek, “Doğamıza, madenlerimize dokunmasınlar. Çünkü o doğa üzerinde hem biz, hem arılar hem yabani havanlar hem de bizim havanlarımız faydalanıyor” diye konuştu.
DOĞA RANTA KURBAN GİTTİ
Doğalarının ranta kurban edildiğine işaret eden Görgen, “Tabi ki doğamızın rant uğruna kıyıma uğramasına, meşe ağaçlarının kesilmesine, karşıyız. Burada köylünün önceden aydınlatması gerekirdi ama bilgi verilmedi. Tamamen ranta kurban gitti. Biz duyarlı vatandaşlar olarak dedik ki, ‘bunu durduralım, doğamızı, evimizi kirletmeyelim’ Türkiye’de birçok yerde kirletilmiş yok edilmiş doğalar var ve ondan sonra da oralarda yaşam, hayat yok oluyor. Çok güzel bir doğamız var. Doğamızın bozulmasını istemiyoruz. Bizler imzalar toplayıp, imzalarımızı kaymakamlığa verdik. Şu an beklemedeyiz” dedi.
BURADA SÖMÜRGE VAR
“Doğamıza dokunmayın” diye çağrıda bulunan Görgen, “Maden çalışmaları devam ettiği, sürece; su kaynaklarımız yok olacaktır. Birileri aslında bu rant içinde zenginleşiyorken birileri de fakirleşiyor. Bura da bir sömürge var. Halk örgütlü ve mücadeleci bir şekilde hareket etmelidir” ifadelerini kullandı.
SAVAŞ ALANI OLACAK!
Ağaç kıyımının bu alanla sınırlı kalmayacağına değinen Görgen, “Şu anda belki bu ormanı kesiyorlar ama ondan sonra başka projeleri de var. Bu ağaç katliamı bittikten sonra orada ki madenler için bu sefer yer altını tahrip edecekler. Bu şekilde devam ederse; önümüzde ki beş yıl içinde burası kuraklığın, yoksulluğun, çaresizliğin alanı olacaktır” şeklinde konuştu.
SERMAYEYE KURBAN EDİLİYOR
Ağaç kıyımına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Çevre Mühendisleri Odası Diyarbakır Şube Başkanı Canfidal Boldaş ise, Lîçik köyündeki ağaç kıyımının uzun zamandan bu yana yapıldığını, fakat son iki aylık süreçte ağaçların hızlı şekilde kesildiğini aktardı. Boldaş, “Bize resmi mail yoluyla yapılan başvurular yine basından takip ettiğimiz kadarıyla; alışmış olduğumuz kurgu ile ‘köyün muhtarı-nemalanan sermaye grubu-idare’ koalisyonu ile başlatılmıştır. Yine burada da sermayeye feda edilen doğamız oluyor. En büyük ekosistem olan ormanlarımıza oluyor, yaşam alanlarımıza oluyor. Burada kesim alanının sınırı belli değil. Bildiğimiz kadarıyla, kesimden nemalanan grubun maksimum kazanç elde edeceği kadar olacak ya da bu kesimle planlanan amaca ulaşılıncaya kadar kesim devam edecektir” dedi.
EKOSİSTEM TEHLİKE ALTINDA
Hem orman kıyımlarının hem de madencilik projelerinin temelde aynı amacı güttüğünü vurgulayan Boldaş, “Bahsettiğimiz gibi iki faaliyet de sermayenin zenginleşmesi içindir. Bunun yanında orman alanlarının da yok edilmesidir. Bir bölgede her nasıl olursa olsun ormanların yok edilmesi o bölgedeki ekosistemin çökmesi demektir. Çünkü kocaman yaşam alanı, barındırdığı milyonlarca orman canlılarıyla birlikte yok oluyor. Ormanların yok olması, doğal dengenin bozulmasıdır. Ormanların yok olmasıyla; yağışlar düzensizleşir, yüzeysel akışlar bozulur, seller artar, heyelanlar artar, iklim krizi derinleşir, sıcaklık artar, kuraklık başlar… Daha sayamadığımız onlarca olumsuz yönüyle doğal dengeye-döngüye olumsuz etki eder” şeklinde ifadeler kullandı.
İNSANSIZLAŞTIRMA POLİTİKASI
Başlatılan projeyle bölgenin insansızlaştırılacağını söyleyen Boldaş, “Aslında bu projelerin temelini ormansızlaştırma politikası oluşturuyor diye düşünüyoruz. Başta ormansızlaştırma dolaylı olarak da bazı grupları ve lobileri zenginleştirme amacıyla sermaye birikimi amacıyla yapılıyor. Hem orman kıyımında, hem madencilik projelerinde ilk etapta belli bir zümre kazanç elde edecektir. Daha sonra bu çalışmalardan ötürü; insanlar yaşam alanlarından olacaklar, köylerini terk edecekler. Dolayısı ile bölge insansızlaşacak. Daha vahimi canlısızlaşacaktır. Kısaca muhatap kaldığımız ormansızlaştırma politikası olup, bunun sonucunda da bölgenin canlısızlaşması sorunudur” diye belirtti.
PROJE KAMUOYUNA ANLATILMALI
Proje sonucunda oluşacak sonuçların başta yöre halkına sonrasında da tüm kamuoyuna detaylı bir şekilde anlatılması gerektiğini söyleyen Boldaş, “Duyarlılığın oluşturulması için tüm teknik çevrelerin, STK’ların, meslek örgütlerinin görev üstlenmesi gerekir. Bu görev yaşam alanlarımızı koruma görevidir” diye belirtti.
MA / Eylem Akdağ