ANKARA - Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İdlib operasyonunu “İkinci Kobanê’ye izin vermeyeceğiz” sözleri üzerinden dile getirmesi, “Birinci Kobanê neydi” sorusunu gündeme getirdi. Tarihçi-yazar Mehmet Bayrak, “Bu sözler, DAİŞ başarılı olamadı biz devreye giriyoruz demektir” dedi.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın TSK’nin Suriye rejimi ve Rusya ile yapılan mutabakat sonucu İdlib’e müdahil olmasını, “İkinci Kobanê’ye izin veremeyiz” sözleriyle dile getirmesi en az “Kobanê düştü düşecek” sözü kadar önemli bir içeriğe sahip. Erdoğan’ın kullandığı “Yeni Kobanê’ye izin vermeyiz” sözleri en az 8 ayrı gazete de manşete çıkarıldı ve AKP’ye yakın kaynaklar asıl amacın İdlib değil Efrin olduğunu açıkça dile getirmeye başladı. Erdoğan’ın bir yandan da Kobanê göndermesinde bulunmasının güncel ve geçmiş döneme dayanan anlamları bulunuyor.
DAİŞ SALDIRISI, KOBANÊ DİRENİŞİ
Sınırın sıfır noktasında bulunan, daha çok geçmiş tarihte kaçakçılığı ve Kürt mücadelesi içerisindeki yeriyle nam salmış olan Kobanê ilk kez DAİŞ saldırısı ve bu saldırıya karşı verilen “efsanevi direnişi” ile dünyaya nam saldı. Irak’ın ikinci büyük kenti olan Musul’u bir gecede ele geçiren Irak ve Suriye topraklarının yüzde 40’ından fazla bir alanına hükmetmeye başlayan ve bu nedenle deyim yerindeyse “altın çağını” yaşayan DAİŞ, hem aldığı bölgesel destekler hem de Musul, Rakka gibi kentlerden taşıdığı tank, top, füze bataryası gibi ağır silahlarla Kürtlere saldırmaya başladı. DAİŞ’in hedefi geniş bir alana yayılmış olsa da kent yerleşimi ve nüfus bakımından mütevazı bir yerleşim yeri olan Kobanê’yi hedef seçti.
SONUN BAŞLANGICI
15 Eylül 2014 tarihinde kenti dört bir taraftan ablukaya alan ve adım adım işgal girişimini kent merkezine taşıyan DAİŞ’in bütün teknik ve militan üstünlüğüne karşı Kobanê eldeki kalaşnikoflarla tarihi bir direniş sergiledi. Yaklaşık 5 ay yani 134 gün süren amansız direniş sonucunda DAİŞ tarihinin ilk yenilgisini aldı ve bu DAİŞ için sonun başlangıcı olmaya başladı. O tarihe kadar girdiği her yeri işgal etmiş, saldığı korku nedeniyle kentleri çatışmadan ele geçirmiş olan DAİŞ’in de yenilebileceği Kobanê ile görülmüş oldu ve bu dünyanın takdirini kazandı. Kobanê direnişini geç fark etse de dünya kamuoyu daha sonra “1 Kasım Dünya Kobanê Günü” gibi etkinliklerle bu konuda adeta özeleştiri verdi.
DAİŞ’e destek verdiği iddiaları bir yana, o güne kadar başta Girê Spî olmak üzere çok sayıda sınır kapısı üzerinden DAİŞ ile sınır komşusu olan ve buna karşı herhangi bir rahatsızlık dile getirmeyen Türkiye yönetimini Kobanê’yi hep gündeminde tuttu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kobanê’ye yönelik yaptığı ve Kürtlerde infiale neden olan açıklamalarından biri 7 Ekim tarihliydi. Erdoğan Antep’te yaptığı ve daha sonra Kobanê’ye yönelik gerçekleştirdiği kimi açıklamaları şöyle:
7 Ekim 2014 Antep konuşması:
(ABD’nin hava saldırılarını kastederek) Havadan bombalayarak bu sorunlar çözülmez. Bununla ilgili yerde mücadele eden yapılarla işbirliği kurulmadan netice alınamaz. İşte aylar geçti ve herhangi bir netice yok. Şu anda Kobani de düştü düşüyor.
AYN EL ARAP
26 Ekim 2014 tarihinde Estonya dönüşü uçakta yaptığı açıklama:
Kobani ile alakalı olarak, orası aslen, Kürtlerin mi yoksa Arapların mı tartışmasına girmek istemiyorum. Ama işin aslına bakarsanız, adı üzerinde, Ayn’el Arap’tır. Şimdi oradaki bu gelişme bunları rahatsız ederken, olay farklı. ‘Sizin için stratejik mi?’ Söylenmiyor. Ne deniyor? Burada IŞİD burayı düşürdüğü anda, ‘Bak ben koalisyon güçlerine karşı bir zafer kazanmış olacağım’ diyebilir. Bu çok tehlikeli yaklaşım. Peki aynı şeyi İdlib, Rakka düştüğünde niye düşünmüyorsunuz? IŞİD oraları da işgal etti. Oralarda niye vurmadınız IŞİD’i? Aynı şekilde Irak’ın üçte biri de malum IŞİD’in işgali altında, orada niye bunları vurmadınız?
AMERİKA DAİŞ’İ VURMUYOR DEDİ AMA...
Görüşmeler esnasında benim Obama’ya söylediğim şuydu: ‘PYD’ye yapılacak olan bu yardımları tasvip etmemiz mümkün değil. Sayın Obama’nın görüşmeden sonra kalkıp hemen 3 tane C130’la, silah ve mühimmatı Kobani’ye indirmiş olmaları gerçekten tasvip edilmez. Ne oldu? Bu indirilen silahların bir kısmı PYD’nin eline düşerken, bir kısmı da IŞİD’in eline düştü. Şimdi bunun Musul’da olandan bir farkı var mı? Yok. Musul’da da Maliki ordusu kaçtı, Amerika’nın Ordu’ya vermiş olduğu bütün o ağır silahlar tank, top, diğer uzun menzilli o silahların hepsi kimin elinde kaldı? IŞİD’in elinde kaldı.
KOBANÊ BOŞ BİR ŞEHİR
Ben de Obama’ya ısrarla şunu söyledim; Bakın şu anda Kobani boş bir şehir, 200 bin insan benim ülkemde. Onlara ev sahipliğini şu anda biz yapıyoruz… Biz, Suriye’den ülkemize geçenlere şu ana kadar 4.5 milyar dolar destek vermiş bir ülkeyiz. Buna rağmen, ‘Siz ne yapıyorsunuz? Ne yediriyorsunuz, ne giydiriyorsunuz, bunun kaynakları nereden geliyor?’ diye kimse bize sormuyor. Amerika, Koalisyon Güçleri şu anda havadan bombalıyorlar. Kısmen faydası yok değil, var ama karadan operasyonlar olmadığı sürece buradan netice almak mümkün değil.”
3 Ağustos 2015, Çin, Endonezya ve Pakistan ziyareti dönüşünde Uçak’ta yaptığı açıklama:
(Kobanê düştü düşüyor açıklamasına gelen tepkiler üzerine) Kobani’nin düşmesini arzulamamız asla söz konusu olmamıştır. Kobani'nin düşmesinin Türkiye'ye, bizlere kazandıracağı bir şey de olamaz. Nitekim Kobani'nin düşmesini istemediğimiz için Özgür Suriye Ordusu'nun (ÖSO) ve Peşmergelerin Kobani'nin imdadına koşmalarına imkan sağladık. Tüm bunları Kobani düşmesin diye yaptık. O esnada, ABD'nin havadan yapmış olduğu harekatı, karadan destekleyecek güç yoktu. O güç hangi güç olmuştur? İşte topraklarımızdan geçerek oraya ulaşmalarını sağladığımız Peşmergeler ve ÖSO. Kobani'de DAİŞ'le çatışmaların yaşandığı süreçte, Obama'yla yaptığımız bir telefon görüşmesinde bana, ‘Kobani 2 güne kalmaz düşebilir’ demişti. Ben de kendisine, 200 bine yakın Kobanilinin zaten bizim ülkemizde olduğunu hatırlatarak, orada sadece 3 bin civarında savaşçı bulunduğunu söylemiştim.
AYN EL TÜRK DÖNEMİ Mİ?
Erdoğan’ın “Boş şehir, orası zaten Arapların şehri, düştü düşecek” dediği kent, verdiği direniş ile var oldu. “Ayn-El Arap” diyerek BAAS rejiminin asimilasyon politikaları ile araplaştırmaya çalıştığı kenti bu kimliği ile tanımlamaya çalışan Erdoğan’a paralel olarak DAİŞ de Kobanê’ye saldırdığı zaman orayı, “Ayn-El İslam” olarak nitelendirmeye başladı. Türkiye’nin verdiği mesaj açık. İdlib üzerinden Efrin’i ve “kırmızı çizgi” olarak nitelendirdiği Fırat’ın batısındaki Kürtleri önce tecrit mümkünse etkisiz hale getirmek. “Kürt koridorunu engelleyeceğiz” diyerek başlatılan Fırat Kalkanı harekatı Türkiye açısından istenen amacı hasıl etmedi. Şimdi Türkiye, “Kürtlerin Akdeniz’e ulaşmasını engellemek” amacıyla mümkünse Efrin’i bertaraf etmeye çalışıyor. Bu yüzden “İkinci Kobanê’ye izin vermeyeceğiz” sözünün anlamı bir yerde, “Ayn-el Arap, Ayn-El İslam” isimlendirmeleri ile engellenememiş Kürtlerin “Ayn-el Türk ve Arap” projesi ile engellenmek isteniyor.
KOBANÊ DİRENİŞİ HOŞLARINA GİTMİYOR
Tarihçi ve araştırmacı-yazar Mehmet Bayrak, Erdoğan’ın daha önce yaptığı açıklamaların hafızlarda taze olduğunu belirterek, Erdoğan’ın “İkinci Kobanê’ye izin vermeyiz” sözlerinin ne anlama geldiğini şöyle anlattı:
“DAİŞ denilen örgüt, beli desteklerle ortalığı kasıp kavurduğu gibi Kobanê gibi önemli bir yeri de ele geçirmek istiyordu. Bu noktada Kürtlerin ve özellikle Kürt gerillaların önemli ve tarihi direnişi ile karşılaştı ve püskürtüldü. Aslında bu Kobanê direnişi DAİŞ için sonun başlangıcı idi. Öylesine efsanevi direniş sergilendi ki Erdoğan’ın ‘Kobane’nin düşmesi an meselesi’ açıklaması suya düştü. Kürt halkının ve gerillanın yoğun direnişi ile bu akamete uğradı. Erdoğan’ın bu açıklaması aynı zamanda DAİŞ’e destekti. O başarı üzerinden bugün demokratik seçimler yapılıyor. Şimdi sömürgeci güçlerin hoşuna gitmeyen durum buydu.
DAİŞ BAŞARILI OLAMADI BİZ DEVREYE GİRİYORUZ DEMEKTİR
İran, Irak ve Suriye ile Türkiye’nin bir araya gelmesinin nedeni Kürt halkı ve Kürt sorunudur. Bir birini hiç sevmeyen devletlerin bir araya gelmesinin eshabı mucizesi Kürtlerdir. Bu sorunu çözemeyenler Kürtleri bastırmaya çalışıyorlar. Rojava’da, Güney’de, Doğu Kürdistan ve Kuzey’de Kürtlerin kazanımlarını engellemek için şer ittifak kuruldu. Bunun geçmişte temelleri vardı. Muhtelif dönemlerde bu devletler bir araya gelip ittifak kurdular. Bu Bağdat Paktında da CENTO’da böyleydi. Bu ittifaklar kurulurken geçmişte hep İngiltere ve ABD hami devlet konumundaydı. Kürt halkı her parçada buna karşı kendi ulusal demokratik haklarını elde etmek için her parçada amansız bir mücadele veriyorlar.
Kobanê olayı bir dönemeç teşkil ediyor. DAİŞ başarılı olamadı. İkinci Kobanê’ye izin vermeyeceğiz demek; ‘Biz Kürt halkına karşı başarılı olmadık, DAİŞ başarılı olamadı, başka cenahlarda bunu realize edeceğiz’ demektir, 'DAİŞ’in başarılı olamadı, biz kendimiz devreye giriyoruz, yönetime kendimiz el koyuyoruz’ demektir.”
MA / Kenan Kırkaya