ANKARA - Cambridge Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Thomas Jeffrey Miley, uluslararası komplonun sadece Öcalan’a yönelik olmadığını belirterek, “Komplo Ortadoğu'daki tiranlığa karşı oluşan demokratik alternatife karşıdır” dedi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın uluslararası komployla Türkiye’ye getirilişinin 24’üncü yılına girildi. Ağır tecrit koşullarına rağmen Öcalan’ın fikirleri ulusal ve uluslararası alanda birçok kesim tarafından sahipleniliyor. Kapitalist moderniteye karşı alternatif olarak ortaya koyduğu Demokratik Modernite’nin Ortadoğu ve dünya halkları için önemli bir alternatif olduğunu dile getiren Cambridge Üniversitesi Sosyoloji Departmanı Öğretim Üyesi Dr. Thomas Jeffrey Miley, PKK Lideri ile devlet heyeti arasında 2013 ile 2015 yılları arasında “çözüm” adı altında yürütülen sürecin sonlandırılmasının ardından Öcalan’ın özgürlüğüne kavuşturulması için uluslararası alanda çalışma yürütüyor. Öcalan’ı, Demokratik Konfederalizmi ve Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkını ele alan “Your Freedom and Mine” kitabını da kaleme alan Miley, uluslararası komplo ve İmralı sistemine ilişkin Mezopotamya Ajansı'nın (MA) sorularını yanıtladı.
PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın 9 Ekim 1998'de Suriye'den çıkarılması ve Türkiye'ye getirildiği uluslararası komployla amaçlanan neydi?
Akıl almaz sayıda aktör bir araya gelerek bu komployu ortaya çıkarmıştı. Bu anlamda NATO'nun kuruluş amacını ve stratejisini düşünmek gerekiyor. NATO'nun Ortadoğu emellerini gözden geçirmemiz gerekiyor.
ABD tarafından öncülüğü yapılmış uluslararası komplonun ardındaki jeopolitik güdünün daha geniş kapsamıyla ne anlama geldiğine cevap veren bir soru. Bu komploya Avrupa Birliği, Almanya, Londra, Birleşik Krallık, İsrail, Yunanistan ve Kenya dahildi. Akıl almaz sayıda aktör bir araya gelerek bu komployu ortaya çıkarmıştı. Bu anlamda NATO'nun kuruluş amacını ve stratejisini düşünmek gerekiyor. NATO'nun Ortadoğu emellerini gözden geçirmemiz gerekiyor. Bir şeyi net söyleyebiliriz ki, NATO bir saldırı örgütüdür. Bir savaş örgütüdür. NATO'nun geniş yörüngesi budur. Öcalan, Kürt halkının özgürlük ve kendi kaderini tayin etme mücadelesinde çok etkili bir figür olarak ortaya çıkmış ve 1990'ların başından beridir barış çağrıları yapan biridir. Ortadoğu'da demokratik barışı oluşturmaya çok kararlı, vizyonu da NATO'nun tam da tersi olan biridir. Bu anlamda düşünürsek, Ortadoğu halkları üzerinde bu kadar etkili ve vizyonu da NATO'nun tam zıttı olan bir insandan, NATO'nun kurtulmaya çalışmış olması çok da hayret edilecek bir şey değil. Bu komplo yalnızca Öcalan'a karşı değildir. Ortadoğu'daki tiranlığa karşı oluşan demokratik alternatife karşı oluşturulmuş bir komplodur.
Öcalan üzerinde bugün yürütülen tecrit ile komplo arasında nasıl bir bağ kuruyorsunuz?
İmralı sistemi birçok açıdan Guantanamo'nun yapımında emsal alınan bir sistemdi ve Guantanamo'nun öncüsüydü. Ve bu kampın kuruluşundan sonra sözde ‘terör’e bir savaş açıldı. Bu temel stratejinin, kanuni mirasçısıydı. Öcalan ve Kürt Özgürlük Hareketi'nin geçmişi 1980'lere uzanıyor. Sözde teröre açılan savaş sonucunda 1990'lara gelindiğinde, Kürt Özgürlük Hareketi’ne saldırılar başlamıştı. İlk olarak Almanya'da başladı. Almanya’da 1990'larda hareket legal olarak mahkeme karşısına çıkarılarak, yargılandı ve ‘terör örgütü’ olarak yaftalandı. Peki bu sözde teröre karşı açılan savaş, Ortadoğu'ya ne getirdi? 'Terörle mücadele' Ortadoğu'ya yalnızca kutuplaşma, yıkım ve insani felaket getirdi. Uygulanan bu sonu gelmeyen tecrit ile Öcalan'ın, Kürt hareketine ve Ortadoğu'nun geleceğine ilişkin derinlikli bir vizyonu olması gerçeğinden ayrı düşünülemez. Bu vizyon kapitalizm yerine demokrasi, ulus devlet yerine Demokratik Modernite’yi esas alıyor. Bu vizyon 1990'lardan beri gelişmeye devam ediyor. Öcalan'ın hapishanede olması bu durumu değiştirmedi. Bu durum da düzeni tehdit ediyor. Düzen, bölgede tiranlar ve kaosu tercih ediyor ve biliyor ki Öcalan'ın vizyonu tiranlığı ve kaosu yerle bir edebilir.
Öcalan, ağır tecrit koşullarına rağmen Kürdistan, Türkiye ve Ortadoğu’da ulus-devlet krizine karşı demokratik modernite teziyle çözüm ısrarını sürdürdü. Ortadoğu'ya ve dünyaya yayılan Öcalan'ın fikirlerinin etkisini nasıl okumak gerekir?
Topluca intihara, çevre kırımına, soykırıma meyilli statüko, Öcalan'ın çizdiği yol ile tersine döndürülebilir. Bunun Rojava'da somutlaştığını görebiliyoruz. Bu felaket sarmalı ancak bu şekilde son bulabilir.
Öcalan'ın fikirlerinin, Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkının dile getirilmesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Son 40 yıl içinde hareketin çok ilerleme kaydettiğini düşünüyorum ki bu da bölgede süren tiranlık ve kaos sarmalında; tek geçerli ve tercih edilir alternatif. Öcalan'ın vizyonu, kendi kaderini tayin hakkını anlayan radikal demokrasi diye tanımlanabilir. Öcalan toplumsal cinsiyet mücadelesini, çok kültürlülüğü, etnisite de çeşitliliği, barınma ve bir arada yaşama mücadelesini ön plana koyuyor. Sosyal, ekoloji mücadelesini dolayısıyla ekolojik sürdürülebilirliği öne çıkarmış oluyor. Bana göre bu hepimizin şiddetle ihtiyaç duyduğu bir vizyon. Yalnızca Ortadoğu'da da değil, tüm dünyada ihtiyaç duyulan bir vizyon. Bu noktada kapitalist moderniteye karşı, kitle imha silahlarına karşı bir varlık yokluk meselesi. Örneğin şu anda Ukrayna krizine bakalım. Dünya her an yeni bir dünya savaşına sürüklenebilir. Bir yanda bu sonu gelmez savaş çığırtkanlığına tanıklık ederken, bir yandan da ekolojik olarak bir çıkmazın bir krizin içine sürükleniyoruz. Kapitalist modernite adı altında gerçekleşen soygun, varlıklı azınlığın yarattığı ekonomik türbülans, önümüzdeki 100 yıla yansıtıldığı zaman dramatik olarak bir değişikliğe gitmezsek; yolun sonunda olduğumuzu görmek için dahi olmaya gerek yok. Topluca intihara, çevre kırımına, soykırıma meyilli statüko, Öcalan'ın çizdiği yol ile tersine döndürülebilir ve küllerinden yeniden doğabilir ki bunun Rojava'da somutlaştığını görebiliyoruz. Bu felaket sarmalı ancak bu şekilde son bulabilir.
Öcalan’ın üzerindeki tecritle bağlantılı olarak uluslararası güçlerin Ortadoğu’daki hedefi nedir?
Öcalan, Türkiye'de barış için çok önemli bir anahtar role sahip. Aynı şekilde Kürt Özgürlük Hareketi de Suriye iç savaşında üçüncü yol sistemiyle çok önemli bir role sahip. NATO başta olmak üzere diğer güçler, Ortadoğu'da süregiden bir savaşa ihtiyaç duyuyor. Petrol başta olmak üzere bölgedeki kaynaklarda pay elde edebilmenin tek yolu onlara göre bu süren savaş. Kürt Özgürlük Hareketi'nin ideolojisi ise onların emperyalist çıkarlarına doğrudan karşıt. Dolayısıyla IŞİD'e karşı savaşta Kürt özgürlük hareketiyle taktiksel olarak işbirliğine girseler de uzun vadeli vizyonları bambaşka. Çünkü Kürt Özgürlük Hareketinin temsil ettiği şey bu neo-emperyalist yağmaya bir alternatif geliştiriyor ve onların çıkarlarını kökünden baltalıyor.
Öcalan'ın Özgürlüğüne ilişkin “Your Freedom and Mine” adlı bir kitap yazdınız. Bu kitabı yazarken motivasyonunuz neydi? Kitap, batı kamuoyunda nasıl karşılandı, amacına ulaşılabildi mi?
Kitap Kürt Özgürlük Hareketi ile dayanışma adına gerçekleştirdiğimiz kampanyaların sonucunda ortaya çıktı. Avrupa’da, Birleşik Krallık’ta ve benim çalıştığım Cambridge Üniversitesi'nde, bunun yanı sıra Almanya'da okuyucuyla buluştu. Almanya’da da 2016'da çözüm sürecinin sona ermesinin hemen ardından Nelson Mandela'nın avukatı Essa Musa öncülüğünde ‘Kürdistan'da Barış İnisiyatifi’ isimli bir barış heyeti kuruldu. Ben de bu İmralı Heyeti’nin bir parçasıydım. Öcalan'ın barışın inşasında kritik öneme sahip olduğunu, süregelen şiddete ve Kürt halkının maruz kaldığı dramatik hak ihlallerine tek demokratik alternatif olduğunu anlatmaya çalışıyorduk. Öcalan'ın fikirleri aynı zamanda kapitalizme alternatif oluşturması açısından da büyük öneme sahipti. Dayanışmayı daha farklı bir şekilde görmeye başlamıştık. Yani bu, bize anlatıldığı gibi 'zavallı, acı çeken Kürt halkına' elimizi uzatmaktan ibaret değildi. Aksine, Kürtler ve Kürt hareketi 21. yüzyılın en önemli özgürlük mücadelesinin öncülüğünü yapıyordu. Kendi kaderini tayin hakkına alternatif bu anlayış insanlığın geleceği için endişe eden ve mücadele eden insanların, bizlerin öncüsüydü ve Kürt halkı da jeopolitik durumları nedeniyle bu çatışmanın tam merkezinde yer alıyorlardı. 21. yüzyılın en önemli mücadelesinin, bazı belirli haklar için mücadeleden ziyade evrensel özgürlük için ilk siper olduğunu anlamıştık. Yani kitabın amacına ulaşıp ulaşmadığından ziyade, kitap Öcalan, Demokratik Konfederalizm projesi ve ulusların kendi kaderini tayin hakkı ile ilgili batıdaki insanların bilgilendirilmesi anlamında görevini yaptı diyebiliriz.
Öcalan'ın özgürlüğü, bölge ve dünya barışı açısından ne anlama geliyor? Özgürlüğü sağlandığında Ortadoğu’da nasıl bir değişim olur?
Öcalan'ın özgürlüğünü talep etmek; zulmü ve şiddeti çok iyi tanıyan bu coğrafyada barış ve demokrasi talebinden başka bir şey değildir.
Öcalan, Türkiye'de işlemekte olan diktatörlüğe karşı potansiyel bir barış ve demokratik bir alternatif anlamında kilit noktada. Yeni bir barış sürecinin, Öcalan'ın muhatap olarak tanınmasının, PKK'nin Kapitalist Modernite’ye karşı radikal demokrasi anlayışıyla birlikte politik bir aktör olarak muhatap alınmasının Türkiye açısından, hatta tüm Ortadoğu açısından tam bir dönüm noktası olacağını düşünüyorum. Öte yandan şu anda yeni bir barış süreci çok olası görünmüyor. Daha önce de bahsettiğimiz gibi NATO daha fazla savaş istiyor. Ama tekrardan altını çizmek istiyorum, Öcalan'ın özgürlüğünü talep etmek; zulmü ve şiddeti çok iyi tanıyan bu coğrafyada barış ve demokrasi talebinden başka bir şey değildir. Hele de lanse edildiği gibi 'suç' hiç değildir.
O halde Öcalan'ın özgürlüğü Türklerin de özgürleşmesine yol açabilir diyebilir miyiz?
Öcalan'ın ilham verdiği Demokratik Konfederalizm modelinin meşrutiyetini tanımak için önemli bir adım olacağını düşünüyorum. Barış ve demokrasi hangi topluma iyi gelmez ki, değil mi? Bu anlamda HDP'nin çok önemli bir rol oynadığını düşünüyorum. Kürt halkı için kendi kaderini tayin etme hakkı, Türk devletinin toprak bütünlüğüne yönelik bir tehdit değil. Bu büyük bir yanılsama. Türkiye'nin sınırlarına bir tehdit de değil. Türk halkının kendi kaderini tayin hakkına da engel değil. Tüm Ortadoğu halklarının barış içinde, beraber yaşaması için bir sistem. Öcalan özgür olduğu zaman tüm bu halklar da özgürleşecek ve barış içinde yaşayacak.
MA / Gözde Çağrı Özköse