Erdoğan Putin’le neden görüşmek istiyor?

img

HABER MERKEZİ - Ukrayna krizinde rol kapmak isteyen Ankara yönetimi, Putin’i ağırlayıp “tansiyonu” düşürmenin peşinde. 

Ukrayna üzerinde uzun vadeli planlar yapan Ankara yönetimi, bölgedeki pozisyonunu kaybetmemek için “gerginliği azaltmak” istiyor. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın asıl amacının nalıncı keseri gibi kendine yontmak olduğu biliniyor. 
 
KAMBERSİZ DÜĞÜN 
 
Ukrayna meselesi uluslararası ve bölgesel dinamikler tarafından yakından gözleniyor. Türkiye de meseleye dâhil olmak istiyor. Kambersiz düğün olur mu! Bölgesel her çatışma, savaş veya sürtüşmede olduğu gibi Türkiye de “savaş halayının” bir parçası olmayı artık düstur ediniyor. Yeni-Osmanlıcılık denilen cereyanın “hakkını” vermek istiyor. Güya dar’ül-İslam’ın sınırlarını genişletecek, Türk’ün “şefkatini” yaban ellerde tanıtacak ve darü’l-harp’teki hasımlara haddini bildirecek. Bu şekilde Türkiye halkının gönlünü de “fethetmiş” olacak. Yurtta fetih, cihanda fetih, gönüllerde fetih politikası. Tıpkı Suriye, Libya, Dağlık Karabağ’da yaptığı gibi. Ne mahir bir dış politika ama! Halkına fetih, savaş ve şehadet vaat eden sefil bir yönetim. 
 
KOYUN VE KASAP
 
Rusya ve Batı ülkeleri arasındaki tansiyon yükselirken Erdoğan yönetiminden tahmin edilen bir hamle geldi. Putin’le görüşüp “tansiyonu” düşürmeye çalışacakmış. Haberlerden takip edildiği kadarıyla Putin, Erdoğan’ın görüşme dileğini geri çevirmemiş. Ancak Kremlin’den yapılan açıklamaya göre eğer program uygun olursa ve Covid-19 kısıtlamaları engel olmazsa görüşmeye gelecekmiş. Muhtemel görüşmenin Putin’in Pekin ziyaretinden sonra yapılacağı düşünülüyor. Peki, Erdoğan yönetiminin amacı gerçekten NATO ve Rusya arasındaki “husumeti” azaltmak mı, yoksa kendine münhasır pragmatist dürtüleri mi söz konusu? Ukrayna ve Türkiye arasında son yıllarda tesis edilen “ticari ve askeri yakınlaşma” pragmatist kokular yayıyor. Aljazeera.com’dan Umar Farooq’un da kaleme aldığı bir makalede Türkiye’nin Ukrayna minvalinde uzun vadeli bir askeri plan yaptığı belirtiliyor. Hâlihazırda Bayraktar TB2’nin satıldığı malum. Bu SİHA’ların Donbas bölgesinde kullanıldığı ve Moskova cenahında olumsuz bir reaksiyon uyandırdığı biliniyor. Hatta Putin, Türkiye’nin bölgede “provokatif” ve “yıkıcı” bir siyaset yürüttüğünü ifade etmişti. Lakin Türkiye’nin tek amacı ve gailesi SİHA satışında sürekliliği sağlamak değil. Bunun ötesinde birkaç amacı var. Birincisi Baykar Teknoloji, Aralık 2021’de Zelenskiy yönetimiyle Kiev’de Baykar TB2 fabrikası açmak için bir antlaşmaya varmıştı. Diğer taraftan Ukrayna devletinin ANKA tipi insansız hava aracı üretme niyeti söz konusu. Kiev yönetimi, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii yapımı ANKA’lara sadece motor takacak. 
 
NEO-OSMANLI MACERASI
 
Erdoğan’ın Putin’le görüşme isteğinin altında yatan öncelikli amaç, bölgeyi “stabilize” ederek mevcut askeri planlarını uygulanabilir hale getirmek. Yani “koyun can derdinde kasap et derdinde” misali. Tabii Erdoğan rejiminin Neo-Osmanlıcılık macerasını da unutmamak gerek. Rusya’nın Doğu Avrupa’daki “ihata” politikası, Erdoğan’ın nostaljik fantezilerini suya düşürebilir. 2014 yılında Kırım’ın Rusya’ya iltihakı, kâbusun başlangıcı olmuştu. Karadeniz’de artan Rus nüfuzu, hem NATO hem de Türkiye gibi “değerli” bileşende bir tedirginlik yaratıyor. Muhtemel Erdoğan-Putin görüşmesi veya Türkiye’nin arabulucu rolüne soyunmasının aynı zamanda NATO’nun bir talebi olduğu görülüyor. 
 
‘HADES’ OLMA İHTİMALİ
 
Peki, Putin Türkiye’ye görüşmeye gelir mi? Şu an için bir “enigma”. Zira Kremlin çok açık konuşmadı. Pekin görüşmesi sonrası Covid-19 gerekçe gösterilip görüşmeme ihtimali de var. Moskova, Türkiye’nin NATO adına bu tür teşebbüslerde bulunduğunu biliyor. Dolayısıyla Ukrayna meselesinde daha temkinli bir tutum sergileyebilir. Erdoğan sadece Putin’le değil aynı zamanda Zelenskiy ile de fikir teatisinde bulunmayı düşünüyor. Hem nalına hem mıhına vurma politikası kaldığı yerden devam ediyor. Bu omurgasızlık veya yılan balığı kayganlığı bakalım Ankara hükümetine uluslararası arenada nasıl bir “nimet” sunacak? Yoksa Yunan mitolojisindeki “Hades (ölülere hükmeden tanrı)” mi olacak? 
 
MA / İsmet Konak