HABER MERKEZİ - İdlib’deki hareketlilikle daha da zora giren Türkiye, Kuzey ve Doğu Suriye yönelik tehditlerini artırdı. Rusya’dan sonra yeniden yüzünü ABD’ye çeviren Türkiye için Suriye sahası artık bataklığa dönüşüyor.
Suriye iç savaşının temel krizlerinden biri olan İdlib'de gerginlik tırmanırken, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kabine toplantısı sonrası Kuzey ve Doğu Suriye bölgesini tehdit etmesiyle bölge yeniden hareketlendi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun dünkü “Kendi göbeğimizi kendimiz keseriz” açıklamasından sonra da Eyn Îsa'ya yönelik bombardımanlar arttı. İdlib'de Rusya'ya karşı NATO'yu denkleme dahil etmeye çalışan Türkiye, bunu da Kuzey ve Doğu Suriye üzerinden hayata geçirmeyi planlıyor.
İDLİB NEREYE EVRİLECEK?
Suriye rejimine bağlı güçler, Şam ve Lazkiye üzerinden İdlib ve çevresine güç kaydırırken, Rusya da bu alanlara askeri yığınak yapıyor. Bu durum Suriye rejimine bağlı güçler ile Türkiye'nin desteklediği ve başını Heyet Tehrir El Şam'ın (HTŞ/El Nusra) çektiği gruplar arasında karşılıklı mevzilenmelere neden oldu ve yer yer şiddetli çatışmalar yaşandı. Rejime bağlı güçler, son dönemlerde İdlib'in Zaviye bölgesi ile uluslararası M4 yolunun çevresini yoğun bir şekilde bombardımana tabi tutarken, HTŞ ve diğer gruplar ise cephe hattı yakınında bulunan İdliplileri daha iç bölgelere yönlendiriyor.
Rusya'nın da yoğun bir hazırlık yaptığı İdlib'de aynı zamanda İran'a bağlı milis güçlerin de bölgeye gönderildiği bilgileri yayılıyor. Bunun yanı sıra bölgedeki en etkili rejim gücü ise Rusya destekli Süheyl Hasan komutasındaki "Kaplan Kuvvetleri" olarak biliniyor. "Kaplan Kuvvetleri" Halep, Dêra Zor kent merkezi, Dera, Kuneytra ve Şam'ın bazı yerlerini radikal grupların elinden almıştı.
ERDOĞAN-BİDEN GÖRÜŞMESİ ÖNCESİ
Rusya'nın İdlib'e yönelik olası operasyonunun önünü almaya çalışan Türkiye, bunun için girişimlerini sürdürüyor. Erdoğan ve Putin arasında 28 Eylül’de Soçi’de yapılan görüşmede bu konu gündeme geldi, ancak Türkiye'nin toplantıdan istediği sonucu almadığı belirtiliyor. Türkiye'nin Suriye'deki durumu bu sefer de ABD ile masaya yatıracağı tartışılıyor. İtalya'nın başkenti Roma'da 30-31 Ekim'de gerçekleşecek G7 Zirvesi’nden sonra AKP'li Cumhurbaşkanı ile ABD Başkanı Joe Biden'in ikilli bir görüşme gerçekleştirmesi bekleniyor. Bu görüşmenin de ana gündemlerinden birinin Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik olası saldırılar olacağı ve Türkiye'nin İdlib konusunda NATO'nun desteğini de isteyeceği belirtiliyor.
ERDOĞAN'IN TEHDİTLERİ SONRASI
Erdoğan’ın “Suriye'den Türkiye'ye yönelik terör saldırılar konusunda artık tahammülümüz kalmadı” açıklamasından sonra bölgede askeri hareketlilikler yaşanırken, özellikle Eyn Îsa ve çevresi Türkiye ve desteklediği Suriye Milli Ordusu (SMO) tarafından bombardımana tutuldu. Eyn Îsa'nın Mişerfê köyü hedef haline getirilirken, Til Temir ve Şehba bölgeleri de Türkiye destekli grupların hedefinde. Erdoğan'ın açıklamalarından sonra gözler Til Rifat hattına çevrildi. Bu durum bazı basın yayın kuruluşları tarafından da sıkça dile getirildi.
TIL RIFAT’IN ÖNEMİ
Til Rifat, Suriye'nin en büyük kenti olan Halep'in giriş kapısı olarak görülüyor. Türkiye'nin desteklediği grupların da büyük önem verdiği Til Rifat'a Rusya'nın bölge politikaları kapsamında bakıldığında operasyon sinyali düşük görünüyor. Til Rifat'ın Türkiye ve destekli grupların kontrolüne geçmesi, savaşın yeniden Halep'e sıçraması olarak değerlendirildiğinden dolayı Rusya, bu duruma sıcak bakmıyor. Ancak Türkiye ve bağlı grupların Efrîn üzerinden Şehba'ya yönelik saldırıları da durmuş değil. Aynı zamanda Til Rifat Türkiye destekli gruplar için İhvan-ı Müslim oluşumunun merkezi olarak görülüyor. Halep merkezli İhvan-ı Müslim hareketinin neredeyse tüm komuta kademesi Til Rifat'tan geliyor. Bu nedenle saldırılar artarken, dün uzun bir aradan sonra Bênê Köyü üzerinden ilk kez karadan Şehba bölgesine saldırılar gerçekleştirildi.
ULUSLARARASI DESTEK VE İZİN ARAYIŞI
Bu aşamada Kuzey ve Doğu Suriye'nin her bölgesi Türkiye'nin olası hedefinde, ancak uluslararası güçlerden alınan izin ve destekle savaş başlatılmak isteniyor. ABD ve Rusya arasındaki dengeler korunarak, hareket etmek isteyen Türkiye her iki gücün de kazanımlarına ters düşmeyecek bir formülle Kuzey ve Doğu Suriye'ye girmenin peşinde. Fakat mevcut pozisyonda hem ABD'yi hem de Rusya'yı aynı temelde ikna etmesi zor görünüyor. Olması halinde ise gelişecek savaşla ABD ve Rusya'nın Suriye'deki konumlarını da değiştirecek bir anlam taşıyor.
EYN ÎSA'DAKİ DURUM
Potansiyel bölgelerden biri olarak duran Eyn Îsa'da ise, hem Rusya hem de Türkiye'nin farklı amaç ve planları olduğu için bölgedeki hareketlilik arttı. Rusya, Suriye rejimi ile birlikte burada bölgeyi savunan Demokratik Suriye Güçleri'ne (QSD) güç getirip politikalarını devreye koyamadığı için Türkiye sopasına başvurarak sonuca gitmeyi hedefliyor. Kimi yerlerde Türkiye ve desteklediği grupların önünü açarak, kentin saldırılara maruz kalmasını sağlıyor. Bu şekilde "Eğer kenti Suriye ordusuna vermezseniz Türkiye girecek" diyerek, Eyn Îsa'yı savaşsız bir şekilde rejime kazandırmayı amaçlıyor. Kobanê etrafında cereyan eden bu olaylar keza Minbic ve diğer Fırat Bölgesi alanları için de geçerli.
ABD VE TÜRKİYE'NİN KARŞIT AÇIKLAMALARI
Erdoğan-Biden görüşmesi öncesi her ne kadar Türkiye ve ABD, Suriye konusunda karşıt açıklamalar yapsa da sahadaki görüş biraz daha farklı olabiliyor. Görüşme öncesi Erdoğan'a karşı güçlü bir şekilde masaya oturmak isteyen Biden yönetimi, paralelinde Türkiye'yi Suriye konusunda uluslararası anlamda köşeye sıkıştırabilecek açıklamalarda da bulunuyor. Bununla birlikte ABD'nin 2019'da Serêkaniyê ve Girê Spî saldırıları için Türkiye'ye izin vermesi ile Afganistan'ı bir anda Taliban'a bırakması sahadaki güvenirliliğini de tartışmaya açtı. Türkiye'nin genişleme siyasetine karşı duran Suriye halkları, bu politikanın ABD'nin yardımıyla hayata geçirildiğini de dile getiriyor.
MA / Nazım Daştan