HEWLER - Dış müdahaleler, DAİŞ saldırıları, Şii-Sunni çelişkileri ve toplumsal kriz gündemi içerisindeki Irak, 10 Ekim'de seçime gidiyor. 109 siyasi parti, 21 koalisyon ve bağımsız adayların yarışacağı seçimler sonucunda ülkede istikrarın sağlanabilmesi hala çok uzak duruyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) saldırı ve üslenmelerinin sürdüğü, DAİŞ saldırılarının devam ettiği, Şii ve Sunni çelişkilerinin gittikçe derinleştiği, yolsuzluklar nedeniyle toplumsal krizin yaşandığı ve ABD ile İran’ın kapışma sahasına dönüşen Irak’ta, yapılacak erken seçim nedeniyle 10 Ekim’de sandıklar kurulacak.
3 BİN 249 ADAY YARIŞACAK
Irak Parlamentosu'nun Saddam Hüseyin diktatörlüğünden sonraki 5’inci dönem seçimlerinde, 109 siyasi parti, 21 koalisyon ve bağımsız adaylar yarışacak. Toplamda 3 bin 249 aday, parlamentodaki 329 sandalye için seçime girecek. Ülkede 2018 yılında yapılan son seçimlerde sandığa gitme oranı resmi rakamlara yüzde 44.5 olarak yansısa da, gerçek rakamın bunun yarısı olması bekleniyor.
BOYKOT ÇAĞRILARI
Toplumsal sorunlar başta olmak üzere güvenlik, dış güçlerin sürekli müdahaleleri, hizbi ve mezheb çatışmalarının sürdüğü ülkede, katılımın bu seçimde daha da düşeceği görüşü hakim. Bundan kaynaklı partiler ve adaylar, oy kullanma hakkına sahip 25 milyondan fazla seçmeni ikna etmede oldukça zorlanıyor. Nitekim Irak Komünist Partisi, bazı Hıristiyan partiler ve protesto hareketinin önemli bir kısmı boykot çağrıları yapıyor. Bu boykot çağrıları ile katılımın düşük kalması beklenen seçimlerde sandıktan çıkacak olan parti ve koalisyonların ise hükümet kurmasına zor gözüyle bakılıyor.
KAZIMİ ADAY OLMADI AMA...
Diğer taraftan Irak’ta 2003 yılından bu yana mevcut Cumhurbaşkanı Behrem Salih ve Başbakan Mustafa Kazımi de dahil cumhurbaşkanı ve başbakanlık yapmış siyasetçilerin hiçbiri 10 Ekim’deki erken genel seçimde aday değil. Mayıs 2020’de istifasını veren Adil Abdül Mehdi’nin yerine Başbakanlık koltuğuna oturan ve verdiği vaatler arasında erken seçim olan Kazımi, seçim sonrası hükümet kurma sürecinde çıkması muhtemel krize uluslararası güçlerin desteğiyle müdahale edecek kişi olarak gösteriliyor. Çünkü Irak’ta süren ekonomik, siyasi kriz, uluslararası ile bölgesel güçlerin sürekli müdahaleleri nedeniyle hiçbir partinin tek başına hükümet kuracak kadar halktan destek bulamayacağı bilinen bir gerçek. Zira hükümet kurmak için 165 sandalye sahip olmanın gerekli olduğu Irak’ta, geçen seçimlerden birinci çıkan Sadr Hareketi'nin siyasi kolu Sairun bile sadece 54 milletvekili çıkarabilmişti.
MİLLETVEKİLİ OLMA ŞARTI YOK
ABD, Fransa, İran ve Suudi Arabistan gibi bir çok ülkeye ziyaretlerde bulunan Kazımi’nin seçime bir buçuk ay kala Fransa’nın katılımıyla Komşu Ülkeler Zirvesi düzenlemesi, yine Federe Kürdistan Bölgesi kentleri dahil ülkenin bir çok kentini ziyaret etmesi, yeniden başbakan olacağı yorumlarını güçlendiren işaretler. En önemli noktadan biri ise Irak'ta Cumhurbaşkanı, Başbakan veya Bakan olabilmek için milletvekili olma şartı bulunmaması oluyor.
TÜRKİYE’NİN DURUMU DEĞİŞİR Mİ?
Irak halkında Kazımi ve o olmadan kurulacak bir hükümetin ülkedeki sorunları ve krizleri çözebileceği umudu 2018 yılında bu yana giderek zayıflamış durumda. Halk düştüğü bu umutsuzluk halinin sadece iç muhataplara bağlı olmadığını, bölgesel ve uluslararası güçlerinde etkisi olduğunu biliyor. Uluslararası ve bölgesel güçlerin Irak’taki varlığının sorunları derinleştirdiği gerekçesiyle El Sadr Hareketi seçimlerden çekilme kararı almıştı, ancak daha sonra Şii aşiretlerin görüşmeleri üzerine bu kararını geri çekti. Bundan kaynaklı başta Türkiye’nin Irak sınırlarına yönelik operasyonlarına ve ABD ile İran hesaplaşmasının Irak üzerinden yapılmasına sessiz kalınıp kalmayacağı açıklık kazanmış değil.
Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda Irak’taki mevcut sorun ve krizlerin seçimle giderilemeyeceği açık. Zaten genel algı da uluslararası ve bölgesel güçlerin müdahaleleri ile ülkedeki sorunların çözülmek yerine daha da derinleşeceği yönünde.
MA / Erdoğan Altan